Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1150 E. 2020/34 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1150 Esas
KARAR NO : 2020/34
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin faturalardan doğan 24.310,08 TL alacağım tahsil edebilmek için davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E, Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını ve ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, davalı şirketin, ödeme emrinin tebliği üzerine, 18.01.2018 tarihinde borca ve ferilerine hiçbir sebep göstermeksizin haksız olarak itiraz ettiğini ve kötü niyetli olarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı şirketin dilekçe ekinde sundukları 25.09.2017 fatura tarihli ve … fatura no.lu fatura ile müvekkili şirketten 5 adet … ” … TV ile 1 adet …” … TV ürün aldığı, bununla birlikte 26.09.2017 fatura tarihli ve … fatura nolu faturadan ise müvekkili şirketten 5 adet … ” … TV ile 1 adet … ” Smart … TV ürün aldığının açıkça görüldüğünü, davalı şirket tarafından yapılan itirazın hiçbir dayanağının bulunmadığıni, icra dairesine yapılan itiraz dilekçesinde, faturada geçen ürünlerin satın alınmadığına veya söz konusu ürünlerin teslim alınmadığına ilişkin bir itirazın da yer almadığını, tek itiraz konusu borcun olmadığına ilişkin olduğunu, dolayısıyla ispat külfetinin davalı tarafa ait olduğunu, davalı şirketin itirazının tamamıyla haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasına yapılan haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak tutarı likit olduğundan ve davalı şirketin haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle borçlunun % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tamamen kötü niyetli şekilde davaya konu icra takibini yaptığını ve haklı itirazlarına karşı huzurdaki davayı açtığını, haksız ve hukuki dayanaktan yosun davanın tüm talepleri ile birlikte reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirketin bir ticari iş ve alışveriş için anlaştığını ve gerek fatura gerekse takip tarihinden de anlaşılacağı üzere bu anlaşma üzerinden oldukça fazla zaman geçtiğini, akabinde üzerinde anlaşma sağlanan ürünlerin davacı tarafından teslim edilmeden, elektronik ortamda faturanın müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, faturanın irsaliyeli fatura olmadığını, ürün tesliminin yapılmadığını, müvekkili şirketin ürün teslimi için davacı şirket ile görüştüğünde, stokta sıkıntı olduğunu ve ürünleri temin edip göndereceklerini beyan ettiklerini, müvekkil şirketin de ürünlerin teslimi ile fatura ödemesini gerçekleştireceğini söylediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin beklemeye başladığını, ancak ürünlerin tesliminin davacı tarafından gerçekleştirilmediğini, davacı tarafından teslim edilmeyen ürünlerin faturası ile müvekkili şirketi aleyhine icra takibine girişildiğini, müvekkili şirket tarafından da haklı olarak hukuksuz takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, hmk temel kuralı gereği davacının davasını ispatla yükümlü olduğunu, müvekkili şirketin faturayı ödediğini iddia etmediğini, tam tersine ödemediğini gerekçeleri ile açıkça beyan ettiğini, zaten ürün teslimatı yapılmadan herhangi bir temerrüt durumunun da yasal olarak söz konusu olamayacağını, haksız ve hukuka aykırı şekilde açılmış olan davanın tüm talepleri ile birlikte esastan reddine, davacı aleyhine, alacağın da likit olması göz önüne alınarak dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafından karşılanmasına karar verilmesi talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; fatura alacağından kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. Maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ”Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş olup 15.03.2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmiştir.
Mahkememizde görülen iş bu davada 7101 sayılı kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra 30.11.2018 tarihinde açılmış olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre basit yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensip zaptıyla her ne kadar yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği belirtilmiş olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik dava tarihinden önce olması nedeniyle tensip zaptında yazılı yargılama usulünün uygulanacağının belirtilmesi taraflara kazanılmış hak sağlamayacağından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince 13.05.2019 tarihli basit yargılama ön incelemeye hazırlık tutanağında iş bu davada basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına, ticari defterler ve kayıtlara, cari hesap ekstresi, faturalar ve teslim belgeleri/sevk irsaliyeleri (25.09.2017 fatura tarihli ve 26.09.2017 fatura tarihli), bilirkişi, tanık Yargıtay kararları, yemin ve sair hukuki delile dayanmıştır.
Davalı vekili davada; … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına, fatura suretlerine, yargıtay kararlarına, tanık ve sair her türlü delile dayanmıştır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında alacaklı … tarafından borçlu … Day. Tük. Mal. San. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 12.020,14 TL fatura, 228,22 TL işlemiş faiz, 11.839,84 TL fatura, 221,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.310,08 TL alacağın tahsili için 12/12/2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 17.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu tarafından 18.01.2018 tarihinde süresinde borca ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememiz tarafından iddia savunma ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği, teslim edildi ise davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarın saptanmasına, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 01/11/2019 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “….25.09.2019 tarihli bilirkişi yemin ve teslim tutanağı ile tespit edildiği üzere davalı yanın Mahkeme kalemindeki inceleme gün ve saatinde (25.09.2019 tarih ve saat 14.00) gelmediği, sadece davacı taraf vekilinin geldiği ve yerinde inceleme taleplerinin bulunduğu,
Davalı vekilinin 24.09.2019 tarihli dilekçesi ile defterlerin kapsamlı oluşu nedeniyle bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesinin talep edildiği,
Davacı şirket kanuni defter ve belgelerine göre davalı şirkete 2 adet e-Arşiv fatura düzenlendiği, söz konusu faturaların davacı şirket nezdindeki davalı firmaya ait cari hesap ekstresine ayrı ayrı 12.020,14 TL ve 11.839,84 TL olmak üzere toplam 23.859,98 TL borç (davalıdan alacak) olarak kaydedildiği,
Davacı şirket kanuni defter kayıtlarına göre söz konusu borcun 29.12.2017 tarihinde Şüpheli Alacaklar Hesabına virman yapıldığı,
Davalı şirket kanuni defter ve belgelerine göre davacı şirket tarafından düzenlenen 2 adet faturanın, davalı şirket nezdindeki davacı şirkete ait cari hesap ekstresine ayrı ayrı 12.020,14 TL ve 11.839,84 TL olmak üzere toplam 23.859,98 TL alacak olarak kaydedildiği,
Davalı şirket 2017 yılı envanter defteri kapanış kayıtlarına göre 31.12.2017 tarihi itibariyle davalı şirketin, davacı şirkete 23.859,98 TL borcunun bulunduğu,
Söz konusu borcun yine davalı şirketin 2018 yılı yevmiye defteri 01.01.2018 tarih ve 1 yevmiye no.lu açılış kayıtlarında aynen yer aldığı,
Davacı şirket tarafından düzenlenen 26.09.2017 tarih ve … no.lu faturada yer alan malların sevki için düzenlenen 26.09.2017 tarih ve 188408 no.lu sevk irsaliyesindeki malların davalı firma yetkilisi … …’a (Davalı şirket tarafından gönderilen “Sigortalı işe Giriş Bildirgesi” ve “Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesinde ilgili tarihte davalı şirketin sigortalı elemanı olduğu anlaşılmaktadır) teslim edildiği,
Davacı şirket tarafından düzenlenen 25.09.2017 tarih ve … no.lu fatura muhteviyatı malların davalı şirket yetkililerine teslim edildiğine dair düzenlenen “TUTANAK”ın delil teşkil edip etmeyeceğinin Mahkemenin takdirinde olduğu,
Mahkeme tarafından söz konusu “TUTANAK”ın delil teşkil ettiğine karar verilmesi halinde davacı şirket alacağının 23.859,98 TL olduğu, delil teşkil etmeyeceğine karar verilmesi halinde davacı şirket alacağının 11.839,84 TL olduğu” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuş olup davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili tarafından rapora karşı itiraz ve beyan dilekçesi sunulmuş olup hukukçu bir bilirkişiden görüş alınması talebinde bulunulmuş ancak mahkememiz tarafından dosyada hukuki değerlendirme hakime ait olması nedeniyle davalı vekilinin hukukçu bir bilirkişiden görüş alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 10.12.2018 tarih, 2017/511 Es. Ve 2018/643 K. Sayılı ilamında “Dava, faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece getirtilen ve davalı tarafından vergi dairesine bildirilen BA formunda davacı tarafından düzenlenen faturanın düzeltme nedeniyle iptal edildiği bildirilmiştir.Bu durumda davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı defterlerine kaydedildiği,kaydedildikten sonra tek taraflı işlem ile iptal edildiği anlaşılmıştır.Her iki şirketin muhasebecisinin aynı olması bu maddi olgunun gerçekleşmediği sonucunu doğurmaz. Davalı tarafından düzenlenen faturanın ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın alındığına karine teşkil eder.Mal alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir,davalı ancak bu hususu yazılı delillerle ispat edebilir.Mahkemece yanılgılı gerekçe ile ispat yükünün davacıya yükletilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından 28.01.2020 tarihli duruşmada “dava dilekçelerinde her ne kadar davalının itirazının 24.310,08 TL üzerinden iptalini talep etmiş iselerde davalının itirazının bilirkişi raporunda belirtilen 23.859,98 TL üzerinden iptalini talep ettiklerini ve davalarının bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini” beyan etmiş olup mahkememiz tarafından beyanının altına imzası alınmıştır.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı şirket tarafından faturadan kaynaklı asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.310,08 TL alacağın tahsili için davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı tarafça borca itiraz edildiği, salt fatura düzenlenmesi, adına fatura düzenlenen kişiyi borçlu kılmaz.Faturayı alan kişi 8 gün içinde faturaya itiraz etmezse, faturanın dayandığı temel borç ilişkisinin bulunmadığının faturayı alan kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ancak, faturayı alan kişi, öngörülen süre içinde faturaya ve bununla birlikte temel borç ilişkisine de itiraz ederse, genel hükümler çerçevesinde ispat yükü faturayı düzenleyen tacire ait olacaktır. Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Bu bağlamda, dosyanın incelenmesinde davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde dava konusu icra takibine konu faturaları müvekkilinin almadığı yönünde itirazları olmayıp, faturaya konu ürünlerin davacı tarafından müvekkiline teslim edilmediği yönünde itirazlarının mevcut olduğu, mahkememiz tarafından yargılama sırasında alınan hükme dayanak teşkil etmeye elverişli 01.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin 2017 yılı envanter defteri kapanış kayıtlarına göre 31.12.2017 tarihi itibariyle davalı şirketin, davacı şirkete 23.859,98 TL borcunun bulunduğunun tespit edildiği ve Yargıtay 19. HD’nin 10.12.2018 tarih, 2017/511 Es. Ve 2018/643 K. sayılı emsal ilamında da kabul edildiği üzere somut olayda davalı tarafından faturaların ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın alındığına karine teşkil edeceği, faturalara konu ürünlerin alınmadığının ispat yükünün bu durumda davalıya ait olacağı, davalının bu hususu ancak yazılı delillerle ispat edebileceği ancak davalı tarafından faturalara konu ürünlerin alınmadığının yazılı delillerde ispat edilemediği, davacı vekili tarafından 28.01.2020 tarihli duruşmada davalının itirazının bilirkişi raporunda belirtilen 23.859,98 TL üzerinden iptaline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile; davalının … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına itirazının 23.859,98 TL üzerinden iptaline, takibin 23.859,98 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazla talebin reddine, alacağın likid olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine, koşulları oluşmadığından davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-)Davalının …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına itirazının 23.859,98 TL üzerinden İPTALİNE, takibin 23.859,98 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
Fazla talebin reddine,
2-)Alacağın %20’si oranındaki 4.771,99 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-) Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 1.629,88-TL nisbi karar harcından başlangıçta peşin alınan 415,16-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.214,72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 415,16-TL peşin harç , 5,20-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 456,26-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve müzekkere /davetiye gideri olmak üzere toplam 785,00-TL yargılama giderinen red ve kabul oranına göre hesaplanan 770,46-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-) Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.579,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca 450,10 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-)Davacının / davalının gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya / davalıya / vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.