Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/115 E. 2021/714 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/115 Esas
KARAR NO:2021/714

DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/02/2018
KARAR TARİHİ:14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının hem şirket müdürü olduğu hem de ortağı bulunduğu şirkete karşı bağlılık yükümlülüğünü ihlal etmesi, üçüncü kişi ve şirketler vasıtasıyla, şirket ile aynı konuda işlerle iştigal ederek bu işlerden şirket dışında kazanç elde etmesi, kendi şirketi üzerinden yapması gereken işleri başka kişi ve kuruluşlarla birlikte yapması, bunu yaparken ortağı olduğu şirketin yaptığı çalışmalardan çalışanlardan ve şirketi vasıtasıyla kurmuş olduğu ilişkilerden yararlanması ve dolayısıyla kendi şirketi ile rekabet ederek şirketine ve şirketin diğer ortağına zarar verdiğini beyanla; davanın kabulüne, davalının dava tarihine kadar, Şirket adına ve hesabına yapması gerekirken kendi veya üçüncü kişi ve kurumlar adına ve hesabına yaptığı işlemlerin ve bu işlemlerden dolayı …’nin elde etmesi gerekip de elde edemediği gelirlerin ve zararının tespit edilerek davacı şirkete ödenmesine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirketin tüm faaliyet gelirinin vekiledeninin hekimlik hizmetine dayalı gelirler olduğunu, vekiledeninin hekimlik hizmetlerinin faturalandırılabilmesi, verdiği doktorluk hizmetini faturalandırmak amacıyla kurulduğunu, şirketin başkaca bir gelir getirici faaliyetinin olmadığının esas sözleşmesinde sayılan başkaca hiçbir faaliyette bulunmadığının açıkça görüldüğünü, dava dilekçesinde iddia edilenin aksine davalı müvekkilin …AŞ bir ortaklığı söz konusu olmadığını, davacı şirketin, son dönemde gelirlerinde azalmalar olduğunu, çalıştığı son hastane olan … Hastanesi davacının hak edişinde indirimlere gittiğini, sonunda da 2015 yılı itibarıyla da iş akdine son verildiğini, davalının, … Hastanesi’ndeki işine son verildikten sonra yaklaşık bir yıl süreyle işsiz kaldığını, davacı şirketin tüm kazancı tamamen vekiledeninin kişisel hekimlik faaliyeti sonucunda elde edilen gelire dayalı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; şirket defterleri, tanık beyanları çalışan kayıtları, keşif, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal sair delillere dayanmışlardır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü dosya üzerinde teknik incelemeyi gerektirdiğinden İddia, savunma toplanan tüm deliller ve yanlar arasındaki sözleşmede yanların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın iştigal ettiği iş kolunda yeni bir şirket kurulup kurulmadığı, şirketlerin iştigal konularının aynı olup olmadığı, bu durumun haksız rekabet teşkil edip etmediği, davacı şirkette çalışan …’yı davalının davacı şirketteki işten çıkartarak … … ve Tic A.Ş’de çalışmasını sağlayıp sağlamadığı, …’nın davacı iş yerinden çıkarak davalı şirkette çalışmasında haksız rekabet koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarında rapor aldırılmış, 15.12.2020 tarihli raporda:
”…İncelenen davacı şirkete ait 2016-2017-2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu,
Davacı şirketin 2016-2018 yıllarına ait Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekindeki Gelir Tablosunda yapılan incelemelerde, Brüt Satışlarının her yıl bir önceki yıla göre azalarak geldiği ve 2018 yılında da satışının olmadığı,
Davanın dava dışı …A.Ş. arasında yoğun bakımın işletilmesi konusunda anlaşma olduğu; ancak dosyada bu anlaşma ve …’ya kesilmiş fatura olmadığı; bu konunun davacı iddiası ve şahit ifadelerine dayandığı; dava dışı … bu anlaşma ve kesilmiş ise faturaların bildirilmesinin istenmesi ve ancak bunların incelenmesi sonucu , davalının rekabet yasağına aykırı davranıp davranmadığı ve Şirkete ne miktarda zarar verdiğinin anlaşılabileceği,
Davacı yan 30,05.2019 tarihli dilekçesinde özellikle davalı yanın kurduğunu beyan eniği … Hiz, San. Tic. Lıd. Şti. ile ilgili olarak, davalının bu şirket vasıtası ile haksız rekabetle bulunduğunu, bu nedenle de davacı şirketin zarar uğradığını, … Şirketi üzerinde yapılacak araştırma ile dava şirketin ne kadar zarar uğramış olduğunun tespit edilebileceğini ileri sürmüş olmakla, bu yönde bir tespit ve değerlendirme yapılabilmesi için takdiri mahkemeye ait olmak üzere, öncelikle dava dışı … Şirketi ticaret sicil kayıtlarının celp edilerek, şirketin kuruluş tarihi, iştigal konusu, hisse ve temsil yapısı gibi hususların tespit edilmesi, sonrasında da davacı yanın zarar iddialarının değerlendirilebilmesi için dava dışı … Şirketi ticari defterleri üzerinde bu şirketin gelirleri ve müşteri portföyü yönünden inceleme yapılması gerektiği…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; haksız rekabet nedeniyle şirket ortağının şirkete verdiği zararın tespit ve tazminine ilişkindir.
Davacı … Ltd. Şti’nin Ticaret Sicil Kayıtlarının incelenmesinde; iki ortaklı olduğu, … ile davalı …’in %50’şer oranında pay sahibi oldukları anlaşılmaktadır.
Davacı şirket tüzel kişiliğinin, şirket ortağı ve yöneticisi hakkında böyle bir dava açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması gerekmektedir. Böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Ancak, bu husus sonradan da tamamlanması mümkün usulü bir eksiklik niteliğinde bulunup hemen davanın reddini gerektiren bir durum değildir (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Esas No: 2016/1271 Karar No: 2016/8111 sayılı kararı).
Bu kapsamda; davalı ortak ve yönetici hakkında, davacı şirket tüzel kişiliği adına haksız rekabete dayalı sorumluluk davası açılması konusunda şirket genel kurulundan alınmış bir yetki yada bunun yerine geçecek bir muvafakatname bulunup bulunmadığı hususunda açıklama yapmak üzere davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekili verilen süre içinde şirket genel kurulundan alınmış bir yetki ya da bunun yerine geçecek bir muavafaktname sunmamıştır. Verilen kesin süre içerisinde herhangibir bir karar sunulmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 59,30-TL harçtan başlangıçta peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 111,48-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
3-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca alınması gerekli 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 14/10/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır