Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1080 E. 2019/898 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1095 Esas
KARAR NO : 2019/840 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2018
KARAR TARİHİ : 30/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu 16/11/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bağlantılı olan kanallara ait reklam satışlarının müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, davalı borçlunun ticaretini gerçekleştirdiği ürünlerin satışını yapmak üzere kullandığı www… adlı internet sitesine ati reklamların… gibi kanallarda gösterilmesi konusunda anlaştıklarını, reklam yayın bedeli olan toplamda 106.130,22-TL tutarında faturalar düzenlendiği ve davalı borçluya gönderildiğini, faturaların e fatura şeklinde düzenlendiğini ve tebliğ edildiğini, davalının faturalara karşı bir itirazının bulunmadığını, söz konusu faturalardan doğan borcun iletilmesine ve ihtarname gönderilmesine karşın ödenmemesi sebebiyle davalı şirket aleyhine toplam 106.470,42-TL alacak için 18/10/2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası üzerinden haciz yolu ile icra takibine geçildiğini, borçlunun asıl alacağa ve takibe itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun 25/10/2018 tarihli dilekçesindeki bir diğer haksız itirazında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğini, yetkili icra dairesinin İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü olduğunu belirttiğini, ancak para borcunun götürülecek borçlardan olup ifa yerinin alacaklının ikametgahı olması ki ikamet adresinin Maslak İstanbul olduğunu ve alacağın reklam yayınlanma hizmetine ilişkin olması ve reklam yayınlama hizmetinin yine Maslak İstanbul adresinde verilmesi nedeniyle İstanbul İcra Dairesilerinin yetkili olduğunu beyan etmiş sonuç olarak, davanın kabulü ile davalı borçlu adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesine, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle itiraz olunan kısım üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen 09/01/2019 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan itirazın iptali davasına konu icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmadığını, itirazın iptali davasının da yetkili olmayan İstanbul Adliyesinde açıldığını, müvekkili şirketin adresinin Kadıköy/İstanbul olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili ile davacı arasında bir hizmet sözleşmesi akdedildiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete taahhüt edilen sözleşmesel edimlerin ayıplı ifa edildiğini ve hatta çoğu dönem hiç ifa edilmediğini, sözleşmenin ilgili maddesine istinaden sözleşmenin müvekkili şirket tarafından sona erdirilerek davacıdan sözleşmede taahhüt edilen hizmetin alınmadığını, buna rağmen davacının sunmadığı hizmetin bedelini talep etmek suretiyle müvekkili şirkete karşı kötü niyetli olarak icra takibine başvurduğunu, davacının müvekkili şirket hizmet almamasına rağmen sanki hizmet alıyormuş gibi faturalar düzenlediğini, müvekkili şirketin personelleri tarafından sehven faturaların ticari kayıtlara işlendiğini, müvekkili şirket tarafından hizmet alınmamasına rağmen tanzim edilen ve sehven deftere borç kaydedilen faturaların defter kayıtlarından çıkması ve hakkaniyetin sağlanması amacıyla alınmayan hizmete ilişkin iade faturası düzenlenmek üzereyken davacı tarafın davaya konu icra takibini ikame ettiğini, davacının iddia ettiği alacağın taraflar arasında münakit sözleşmeye dayanmakta olduğundan salt faturalara itiraz edilmemiş olması alacağın varlığını ispatlamaya elverişli olmadığını, Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri uyarınca faturaya itiraz edilmeyerek ticari defterlere işlenmesinin malın teslimi ya da hizmetin ifası anlamına gelmeyeceği, faturaya dayalı olarak talepte bulunan, dava açan yada icra takibi yapan kişinin malı teslim ettiğini veya hizmeti ifa ettiğini ispatlaması gerektiğinin kesin bir şekilde ifade edildiğini, davacının e-posta yazışmaları birer bilgisayar çıktısı olarak sunulduğundan bunların dijital delil olması sebebiyle kolaylıkla tek yanlı olarak manipüle edilmiş olma ihtimali olduğundan kabul edilemeyeceğini beyan etmiş, davanın reddi ile icra takibinde kötü niyetli olan davacının %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen 24/01/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; sundukları deliller, davalı şirketle yapılmış olan e-posta yazışmaları ve faturaların davalının borçlu olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye’de uzun yıllardır yazılı ve görsel basın hizmetleri verdiğini, davalı tarafın cevap dilekçesinde ortaya sunduğu itirazlarının dayanaksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu hizmetlerin ayıpsız ve eksiksiz olarak sunduğunu, davalı tarafın faturaların içeriğine dahi herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu noktadan itibaren alacağın varlığı, borcun eksik yada ayıplı ifası yönündeki iddiaların tamamen sona erdiğini, davaya konu alacağın faturaya dayanan, belirli, bilinebilir, başka bir ifade ile likit olduğunun tartışmasız olduğunu, bu nedenle davalı tarafından müvekkili şirkete icra inkaz tazminatı ödenmesine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiş, sonuç olarak davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle itiraz olunan kısım üzerinden %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın; İstanbul… İcra dairesinin … sayılı takipe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Dava şartları yönünden dosya incelendi. 6100 sayılı Yasanın 114.maddesi kapsamında dava şartlarının mevcut olduğu tespit edilmiş olup, ilk itirazlar yönünden dosya incelendiğinde davalı yanın yetki ilk itiraz ileri sürüldüğü görülmüş, 6098 sayılı TBK’nın 89.maddesi gereğince Mahkememizin yetkili olduğu anlaşıldığından davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin iştirak ettiği 30/10/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında; davacı vekili davaya konu borcun dava açıldıktan sonra davalı tarafından ödendiğini, davanın konusuz kaldığını, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiş, davalı vekili ise, borcun ödendiğini, herhangi yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiş, tarafların dava konusu takip dosyasındaki borcun ödendiği ve davanın konusuz kaldığı hususunda anlaştıkları görülmüştür. Bu nedenle, eldeki itirazın iptali davasına konu olan takip konusu borcun dava açıldıktan sonra ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu borcun davalı tarafından dava açıldıktan sonra ödenmesi nedeniyle davacının dava tarihindeki talebinde haklı olduğu anlaşılmakla birlikte, davacı vekili ve davalı vekili 30/10/2019 tarihli duruşma sırasında karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirttiğinden davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, ve kendisini vekille temsil ettiren davacı ve davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Taraf vekillerinin talep ve beyanları doğrultusunda davacı ve davalı lehine yargılama giderine ve vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.285,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.241,50-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/10/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

¸ Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır¸