Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1068 E. 2020/313 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1068 Esas
KARAR NO:2020/313

DAVA:Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/11/2018
KARAR TARİHİ:15/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Vekiledeni ile davalı arasında 01/11/2017 tarihinde bağıtlanan ‘Operasyonel Araç Kiralama Sözleşmesi’ gereği davalının vekiledenine talepleri doğrultusunda araç kiralamak ve buna bağlı operasyonel hizmetlerden vermek taahhüdü altına girdiğini, vekiledeninin ise aldığı hizmete karşılık belirlenen kira bedelini ödemekle yükümlü olduğunu, 01/11/2017 tarihli taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden vekiledeni tarafından ekte bilgilerini sayın mahkemeye sunduğumuz …, …., … plakalı … ve … marka ve model otomobillerin kiralandığını, bu araçlar için ödenecek aylık araç kira bedellerinin sırası ile 238 EURO+KDV, 238 EURO+KDV, 350 EURO+KDV olduğunu, bilindiği üzere son dönemde ülke ekonomisinde yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek döviz sarmalında kriz derinleşmiş ve bu sebeple birçok büyük şirketin dahi bu süreçten etkilendiğini ve konkordato başvurusunda bulunmaya başladığını, hatta durumun vahametinin aşılmaz bir hal alacağının öngörülmekle birlikte devlet tarafından da bu durumun önüne geçmek için bir takım tedbirler alınmaya başlandığını ve enflasyonla milletçe topyekûn mücadeleye girişildiğini, 6 Ekim 2018 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ ( Tebliğ No:…) ‘de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’i Resmi Gazete’de yayınlandığını, bu tebliğ gereği (3) ‘ Türkiye’de yerleşik kişiler, yurt dışında ifa edilecekler dışında kalan, kendi aralarında akdedecekleri, iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini Döviz Cinsinden Ve Ya Dövize Endeksli olarak kararlaştıramazlar.’ denildiğini, her ne kadar istisna haller öngörülmüş olsa da; ekonomik kriz, enflasyon, araç hizmeti ve ödenen kira bedeli arasındaki orantısızlık kapsamında taraflar arasında akdedilen sözleşme yükümlülükleri kur farkının da astronomik değerlere ulaşması sebebiyle vekiledeni için katlanılamaz hale geldiğini, ekonomide bu denli bir değişimin olacağı basiretli tacirler tarafından dahi öngörülemez bir durum olmakla birlikte taraflar arasında akdin kurulmasını takip eden yıl sonuna doğru değişen şartlar ile birlikte vekiledeni şirketin fahiş rakamlar ödemek zorunda kaldığını, vekiledeni tarafından kiralanan araçlar ve ödenen kira bedelleri arasında bariz bir orantısızlık olduğunu, değişen ekonomik koşullar altında taraflar arasında akdedilen sözleşmenin yalnızca vekiledenine külfet teşkil ettiğini, konuya ilişkin alınan hizmet için yükselen kur farkı ile ödenen hizmet bedellerinin son derece adaletsiz olduğu ve sözleşmenin değişen şartlara uyarlanması, aynı zamanda da ülke ekonomisine katkıda bulunmak maksadı ile müvekkil firma yetkililerince … ile irtibata geçildiğimi ve taraflar arasındaki sözleşmenin Türk Lirasına çevrilmesinin talep edildiğini, fakat hizmet veren şirket tarafından söz konusu 6 Ekim 2018 tarihli Resmi Gazete yayınlanan tebliğin araç kira sözleşmeler için istisna olduğundan bahisle müvekkil firmanın talebinin Resmi Gazetede belirlenen kur farkı ile olmayacağı fakat kalan kira süresi için… baz alınarak araç başı aylık kira bedeli olarak 4.500 TL+ KDV şeklinde taraflar arasındaki sözleşmenin Türk Lirasına çevrilebileceğinin belirtildiğini, beyanla, 01/11/2018 imza tarihli sözleşmede yer alan vekiledeninin ödeme yükümlülüklerinin Türk Lirasına çevrilmesi gerekip gerekmediği hakkında tespit yapılmasını, Türk Lirasına çevrilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesi halinde ise hangi tarihten itibaren ve hangi kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi gerektiğinin tespit edilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile 01.11.2017 tarihinde imzalanan … numaralı Operasyonel Araç Kiralama Sözleşmesi ile, buna bağlı akdedilen Sipariş Formu uyarınca taraflar arasında araç kiralandığını, öncelikle uyarlama talebinde bulunulan sözleşmenin 01.11.2017 tarihinde imzalandığını ve yürürlüğe girdiğini, davacının, dava dilekçesinin içeriğinde ve netice-i talebinde sözleşmenin imza tarihini 01.11.2018 olarak belirttiğini, ancak bu tarihin hatalı olduğunu, 13.09.2018 tarihinde yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ ile taşıt kiralama sözleşmelerindeki ödeme yükümlülüklerinin Türk Lirası cinsinden kararlaştırılması zorunlu hale getirilmişse de; 06.10.2018 tarihinde yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile hali hazırda yürürlükte taşıt kiralama sözleşmelerinin, ilgili Karar’dan istisna olduğunun düzenlendiğini, hukukumuzda uyarlama kurumunun, Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesinde düzenlendiğini, talep edilebilmesi için bu maddede aranan şartların oluşması gerektiğini, davacı kurdaki dalgalanmalar gerekçe gösterilerek, öngörülemeyen bir durum olduğunu iddia etsede, kendisinin, basiretli bir tacir olarak döviz ile borçlanmayı tercih ettiğini, ayrıca davacının, kasım ve aralık ayı kira bedelleri muaccel olmasına rağmen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, oysaki, kurdaki dalgalanmaların en yüksek seviyeyi bulduğu tarih ağustos ayında bile, davacı yanca, bu dönemdeki ödemeleri hiçbir ihtirazı kayıt öne sürmeksizin yerine getirdiğini, şimdi ise 06.10.2018 tarihli Tebliği ileri sürülerek, haksız bir şekilde ödeme yükümlülüklerinin Türk Lirasına çevrilmesini istenildiğini, davacının kurdaki dalgalanmalardan aylar sonra, böyle bir talepte bulunmasının dürüstlük kurallarına aykırı hareket ettiğini gösterdiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen 01/11/2017 tarihli Operasyonel Araç Kiralama Sözleşmesindeki bedelin Türk Lirasına çevrilmesi gerekip gerekmediği hakkında tespit yapılması ve Türk Lirasına Çevrilmesi gerektiğinin tespit edilmesi halinde hangi tarihten itibaren ve hangi kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi gerektiğinin tespiti talebinden ibaret tespit davasıdır.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 24.04.2019 tarihli ve 2017/7741 Es., 2019/3757K. Sayılı ilamında “01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 299. maddesinde; “kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.Bu tanımlamaya göre; davacı tarafından sunulan 10.01.2005 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli ‘Sanayi ve Tıbbi Gazlar Tedarik Anlaşması’ başlıklı sözleşme ile davaya konu sanayi tüplerinin kullanılması için davalıya tahsis edilmesi kararlaştırıldığından, taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda dava, 12.12.2016 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı 2017/2106 Es. ve 2017/7547 K. Sayılı ilamında “…. Davalı vekili; müvekkil şirketin personel taşımacılığı yapmakta olup davacıdan araç kiraladığını, bu hizmet karşılığında da davacı tarafından müvekkil şirkete fatura kesildiğini ancak takibe konu faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, fatura bedellerinin toplamının davacı alacaklının hesabına yatırıldığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Somut olayda, uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dava, 27.10.2014 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.” yönünde karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen 01/11/2017 tarihli Operasyonel Araç Kiralama Sözleşmesinden doğduğu ve yukarıda belirtilen Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere kira sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 4.cü maddesinin 1.ci fıkrasının a bendinin “Kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,” hükmü uyarınca iş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/(1)-c ile 115/(2) madde uyarınca Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ … SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.