Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1037 E. 2018/1286 K. 31.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1037 Esas
KARAR NO : 2018/1286

DAVA : Ticari Şirket (Yönetim Kurulu Üyesinin Bilgi alma ve inceleme hakkı )
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ : 31/12/2018

Mahkememize açılan Ticari Şirket (Yönetim Kurulu Üyesinin Bilgi alma ve inceleme hakkı ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeninin … A.Ş’ nin kurucusu ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olup, hisselerinin tamamını, diğer hissedar … ile birlikte 19.05.2010 tarihinde bila bedel ve herhangi bir yönetim kurulu kararı olmadan kül halinde davalı …’e devrettiklerini, ilerleyen tarihlerde baba, kız, oğul olan paydaşlar arasında 05.06.2015 tarihli hisse devir sözleşmesi bağıtlandığını, ancak …’in kendisine emaneten bedelsiz olarak verilen hisseleri, imzalanan sözleşmeye ve kanuna aykırı olarak iadeden imtina ettiğini ve babası …’ın yönetim kurulu başkanlığından istifa etmesine neden olduğunu ve ayrıca hiç bir açıklama yapmadan gönderdiği bir azilname ile babasını bütün yetkilerden azlettiğini, tüm bunlara rağmen şirketin kurucusu ve Onursal Başkan sıfatına haiz davacı …’ın …’ın Yönetim Kurulu üyesi olarak şirkette görev yaptığını, davalı şirket yetkilisi … ‘in Şirket hesaplarına gelen tüm bedelleri, damadı …’ün ilişkili olduğu … Şirketi’nin (yeni unvanı “…Ticaret Anonim Şirketi”) banka hesaplarına aktardığını, … Reklamcılığın davalı şirket ile arasında herhangi bir mal veya hizmet alışverişi bulunmamasına rağmen, davalı şirket hesaplarını muvazaalı işlemlerle boşalttığını, … unvanı “… Ticaret Anonim Şirketi” olarak değiştirilmiş olup, şirketler arasında organik bağ olduğu algısı yaratılmaya çalışıldığını, davalı …’in şirket yönetici ve çalışanlarına 26/05/2018 tarihli … göndererek “Otel muhasebelerine gelen her türlü nakit paraların kasa avansı dışında biriken tüm nakitlerin, daha önceki sisteme uygun bir şekilde … SATIŞ A.Ş’ ne ait … Bankası … şubesinde bulunan aşağıda detayları belirtilen hesap numaralarına yatırılması gerekmektedir. Paralar hesaba yatırılmadan önce hangi gün ve saatte paranın yatırılacağı bilgisi öncelikle … İsimli kişiye ulaşılamaması durumunda …. İsimli kişiye sorumlu kişilerine bilgi verilmesi gerekmektedir.” şeklinde muhtıra ile uyardığını, şirket yönetim kurulu üyesi vekiledeninin tüm bu konularda TTK’nun 392 maddesi uyarınca sahip olduğu bilgi alma ve inceleme talebinin davalı şirket tarafından reddedildiğini, TTK’nun 392 maddesi uyarınca düzenlenen ve Yönetim Kurulu Üyesi olan vekiledeninin sahip olduğu bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında, ihtarnameleri aracılığı ile davalı tarafa yönelttiklerini, fakat cevaplarını alamadıklarını beyanla, TTK’nun 392. maddesi 3. ve 4. fıkrası uyarınca Mahkeme aracılığı ile cevaplandırılmasını talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının, planlı ve devamlı olarak vekiledenine karşı hukuka aykırı davranışlarda bulunduğunu, münferiden imza yetkisi bulunduğu dönemde şirketin içinin boşaltılmasına sebebiyet verdiğini, şirketi milyon Euro borçlandırdığını, şirketi tefecilere borçlandırdığını ve bu sebeple şirketin bu tefecilerle ve borçlarla boğuşmakta olduğunu, vekiledeni … Holding A.Ş. ‘nin kurulmuş veya kurulacak şirketlerin sermaye ve idarelerine iştirak etmek, vereceği yatırım kararları doğrultusunda kaynakları kanalize etmek, yatırım, finansman, pazarlama, organizasyon ve yönetim konularında danışmanlık yapmak hususlarında faaliyet gösteren SPK’ya tabi, halka açık bir şirket olduğunu, vekiledeni şirketin 15.09.2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında …, …, …, … ve …’ın Yönetim Kurulu üyeliklerine 2019 yılı hesaplarının görüşüleceği Olağan Genel Kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere seçildiklerini, aynı zamanda ortak olarak katılan vekiledeni …’in Yönetim Kurulu Başkanı seçildiğini ve şirketin münferit imzası ile temsil ve imzaya yetkili kılındığını, 15/09/2017 tarihinden önce davacı ile dava dışı oğlu …’ın da münferit imza yetkilileri olmalarına rağmen, hukuka aykırı işlemlerinden dolayı SPK’nun 08/09/2017 tarih 2017/31 sayılı bülteni ile yaptırım uygulanıp haklarında bir çok cezai ve hukuki süreç başlatılmış olması sebebiyle yatırımcılar tarafından sürekli şikayetler nazara alınarak yeni dönemde kendilerine imza yetkisi verilmediğini, bu sebeplerle de o tarihten itibaren sürekli olarak usulsüz ve hukuka aykırı edimlerde bulunmaya başladıklarını, davalı …’ in şirketin borçlarını kapatma ve şirketi ayağa kaldırma çabaları karşısında, davacının vekiledeni şirketten malvarlığı kaçırmaya matuf davranışları engellendiğinden, daha önceden aralarında hiçbir ihtilaf bulunmayan baba-kızın aralarında davacıdan kaynaklı bir ihtilaf doğduğunu, davacı ve dava dışı …’ın …’ in imzasını taklit ederek bir çok sahte belge, sözleşme ve geriye dönük senet hazırlatıp, dava açıp icra takibi başlattıklarını, bu sahteliklerin başında, baba, kız ve oğul arasında imzalandığı iddia edilen 05/06/2015 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi geldiğini, bu sözleşme altındaki imzanın vekiledeni Zeynep’e ait olmadığını, sahte atıldığını, davalı şirkette münferit imza yetkisini kaybeden davacının yönetim kurulu üyelerinin dahi imzasını taklit ederek karar almaya çalıştığını, bu kapsamda … 45. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye no ile aslı gibidir onaylı, 09/04/2018 tarihli ve 18/05/2018 tarihli sahte imzalı yönetim kurulu kararlarını Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil ettirmesinin son anda engellendiğini, davacı ve dava dışı Selim Sayılgan’ın bu sahte kararları yapıştırılmış olduğu yönetim kurulu defterini usulsüzlüklerinin açığa çıkmaması için şirketten kaçırdıklarını, halen bulunamayan yönetim kurulu defterinin zayii için … 9 Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında dava açıldığı ve derdest olduğunu,
Ayrıca davacı ve dava dışı …’ın yetkilisi oldukları …Tic. A.Ş., … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş., … Hotel … ünvanlı şirketlere para aktarmak ve şirketin içini boşaltmak için davalı şirket aleyhine takip başlattıklarını, takiplere itiraz edildiğini,
Geriye dönük ve haksız şekilde davalı şirkette yetkili oldukları döneme denk gelecek şekilde senet ihtas ettiklerini, aynı şekilde kira sözleşmesi ihtas ederek davalı şirkete ait otellere el koymaya çalıştıklarını, bu konuda da … 9. Sulh hukuk mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından hükümsüzlük talepli dava açıldığını, derdest olduğunu,
Tarafların tüm hukuka aykırı ve suç teşkil eden davranışları sebebiyle … Cumhuriyet savcılığının … soruşturma nolu dosyası ile soruşturmanın halen devam ettiğini ayrıca yine …, … soruşturma nolu dosyalarda da suç duyurusunda bulunulduğunu, SPK nezdinde davacı ve dava dışı … hakkında bir çok yaptırım uygulandığını, yönetimde yaptıkları usulsüzlükler nedeniyle birden fazla kurul kararı alındığını, Tüm bu nedenlerle davacının şirket aleyhinde ki iş/işlemleri ortadayken, ona karşı verilen hukuki savaş neticesinde istediği yönde şirket faaliyetlerini aksatamayan davacının TTK’nın 392 maddesinde öngörüldüğü halde toplantı dışında bilgi alma talebini öncelikle isteminin reddedilmesinden itibaren 2 gün içinde yönetim kuruluna sunmamasına, hukuka aykırı şekilde dava açma sürecine gelene kadar ki yol ve yöntemleri tüketmeksizin huzurdaki davayı makul süreyi geçirdikten sonra kötü niyetli olarak ikame etmesine, tüm bilgi ve belgelere erişimi olan davacının talebinin iyi niyetli ortalama bir yönetim kurulu üyesi talebi gibi değerlendirilemeyeceğine davacının kötü niyetli olduğuna, TTK 392 maddeki yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma hakkının ancak iyiniyetli olan yönetim kurulu üyeleri için söz konusu olabileceğine, basiretli olarak yönetilen davalı şirket hakkında suç duyurusu olan ve şirket menfaati aleyhine çalışan davacıya bilgi verilmesinin davalı şirket yönetiminin özen borcuna aykırılık teşkil edeceğine, istenilen bilgi ve belgelerin yönetim kurulu üyesinin görevini yerine getirmesi açısından elzem olması gerekliliğine göre haksız ve kötüniyetli talebin reddine karar verilmesini istemişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, TTK 392 (3)-(4) maddelerine dayalı olarak yönetim kurulu üyesi olan davacının bilgi alma ve inceleme hakkı talebinden ibarettir.
Dosyada mevcut TSM kayıtlarına göre, davalı şirketin halka açık Anonim Şirket olduğu, davacının şirkette pay sahibi olmadığı (05/06/2015 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi imza sebebiyle tartışmalıdır) ancak 15/09/2017 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında Yönetim Kurulu üyesi olarak seçildiği ve halen görevde olduğu, şirket kayıtlarına göre davacının baba, davalı …’ in kızı, dava dışı …’ ın da davacının oğlu olduğu çekişmenin aile bireyleri arasında olduğu anlaşılmaktadır.
Anonim şirketlerde, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin bilgi alma ve inceleme hakkı TTK 392 maddede düzenlenmiştir. Davacının dayandığı bu maddenin (3)-(4) fıkralarında ;
“……
(3)Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.
(4) Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir. ……” fıkralarında hükmü düzenlenmiştir.
Davacı iş bu davayı açmadan evvel özellikle … ile ilgili olarak davalı şirket ve yönetim kurulu üyelerine gönderdiği … 6. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde … konusu para aktarımı ile ilgili bilgi ve belgelerin hazır edilmesini talep etmiştir.
Şirket yönetim kurulu başkanı davalı …; … 19. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile haksız ve gerçek dışı iddia ve ithamları reddederek şirkete ait her türlü evrak, ticari ve mali kayıt ile defterlerin şirket merkezinde olduğu, bunların yönetim kurulundan izin dahi almaksızın davacı … tarafından incelendiği, davalı şirket ile …San. Tic. A.Ş (…) arasındaki ticari ilişki ve meskur sözleşmenin SPK mevzuatında düzenlenmiş önemli nitelikte işlem vasfında olmadığını, sözleşme içeriği ve ticari ilişkiyi en başından beri bildikleri beyanı ile davacı taleplerini reddetmişlerdir.
Yasal düzenleme doğrultusunda davacının bu aşamadan sonra konuyu 2 gün içerisinde yönetim kuruluna getirmesi gerekli ise de, taraflar ve şirket arasındaki ilişki ele alındığında ve davacının aynı talebi tüm yönetim kurulu üyelerine ihtarname ile ilettiği gözönüne alınarak davacıdan yönetim kurulu toplantısı yapılarak talebinin değerlendirilmesini istenmesi beklenemeyecektir. Bu nedenle kurulun toplanamaması haline istinaden davacının talebi esastan incelenmiş, ayrıca ilgili maddede mahkemeye müracaat içinde süre öngörülmediğinden, Yönetim kurulu başkanı …’ in 11/07/2018 tarihli cevabi ihtarnamesinden yaklaşık 4 ay sonra açılan iş bu davada dile getirilen talep incelenmiştir.
Davacının en son genel kurul tarihi 15/09/2017 tarihine kadar şirketin yönetim kurulu başkanı ve münferit imza yetkilisi olarak görev yaptığı, şirket kurucusu olduğu hususunda ihtilaf yoktur. Davalılar vekilince cevap dilekçesine ekli belgeler ile savunmalar kapsamında şirketin doğru yönetilmediği gereğine göre davacıya son genel kurulda şirketi temsil yetkisi verilmediği, 15/09/2017 tarihinden tarafların ihtilafa düştükleri tespit edilen Haziran 2018 tarihine kadar aradan 1 yıllık süre dahi geçmediği, bu sürede davacının ileri sürdüğü iş ve işlemlerden haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 2018 yılı itibarıyla ceza soruşturmaları, şirkete kayyum atanması, senetlere dayalı takipler olmak üzere davacı ve davalılar arasında pek çok ihtilaf doğduğu, ihtilafın davacıya münferit imza yetkisi verilmemesinden sonra başladığı, davacının yönetim kurulu üyeliği görevini, hesap verilebilirlik ilkesine uygun olarak yapması açısından bilgi alma ve inceleme hakkı gerekli ve talep edilebilir görülmesi halinde bu hakkını kullanabileceği, mahkememizce böyle bir gereklilik tespit edilemediği, davacının bütün iş ve işlemlerin içinde olduğu, doktorinde de “YK üyesinin kontrol ve özen yükümünü yerine getirebilmesi için incelemenin gerçekten gerekli olduğu hususunda YK başkanını inandırması gerektiği” (Pulaşlı-şirketler hukuku şerhi 3. baskı, cilt 2, safya 1397)’nin vurgulandığı, somut talep açısından davacının gerek münferit … ile gerek işlerin gidişi ile ilgili bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmak istemesi samimi, gerekli ve iyiniyetli görülmediği, yasada mahkemeye müracaat için süre öngörülmemiş ise de talebin, yönetim kurulu başkanının talebi reddetmesinden sonra muayyen görülmeyen yaklaşık 4 ay sonra dava edilmesinin de incelemeye engel görülmese de, takdir hakkını etkilediğini, zira davacının kendisinin dahi haklı olmadığına inandığı kanaatine varıldığı, bilgi alma ve inceleme hakkının şirketin ve ortaklık sırlarını yalnızca 3. kişilere karşı korumak değil, şirketin ortaklara ve yönetim kurulu üyelerine karşı da korumayı hedef aldığı gereğine göre davacı talebinin TTK 392 (4) maddeye göre dosya üzerinden ve kesin olarak reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla;
KARAR:
1-) Talebin REDDİNE,
2-)Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) Davacı yanca yapılan tüm giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-) Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oybirliğiyle KESİN OLARAK karar verildi. 31/12/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır