Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1027 E. 2023/545 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/28 Esas
KARAR NO:2023/418

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/02/2014
KARAR TARİHİ:26/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında 30.10.2013 başlangıç tarihli ve 30.10.2014 bitiş tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin başlangıcından 2 ay sonra 31.12.2013 tarihinde davalı tarafından sözleşmenin hiçbir gerekçe gösterilmeden haksız olarak fesih edildiği, müvekkilinin sözleşmenin devam edeceği beklentisi ile bir takım sözleşmeler yaptığı, istihdamlarda bulunduğu, müvekkilinin erken feshinden dolayı kar kaybı bulunduğu, aylık personel net ücreti 846.00 TL, SSK ve Vergiler dahil toplan net 466.00 TL, Kidem Tazminat payı 89.25 TL, yıllık izin ücret payı A165TL, toplam 1.442.90 TL, Yapılan Sözleşme Ücreti 1.800.00 TL, Şirket Kar Payı 357.10TL, 9 Personel için ( 357.10 TL x 9 personel) 3.213.90 TL (Aylık kar ) 10 aylık dönem için 32.139.00 TL Kar kaybı kar kaybı faturası 15.01.2014 tanzim tarihli … seri nolu 33.874.51 TL olarak tanzim edilerek … 40 Noterliğinin 22.01.2014 tarih … yev. İhtarmame ekinde gönderildiği, ihtarname davalıya tebliğ edildiği, davalı ödemede bulunmadığı, davalı taraf … 10 Noterliğinin 30.01.2014 tarih … yev. İhtarname ile faturaya itiraz edildiği, itirazda sözleşmede bulunan imzanın yetkili kişi olmadığı, sözleşmenin fesih halinde olduğu ve talepte bulunulmayacağı, davalının bu iddialarının kabul edilemez olduğu, sözleşmenin 9. Maddesi a, b, c ve d fikralarından oluştuğu, d fıkrasının ayrı olarak değerlendirilemeyeceği, Sözleşmede haklı nedenler sayıldığı, haklı nedenlerden biri halinde d fikrasının devreye girebileceği, aksi genel işlem koşulları gereği geçersiz sayılacağı, davalı tarafından hazırlanan ve müzakere edilmeden imzalanan bir sözleşme olduğu, aksi hafde, müvekkil için çok ağır sonuçlar doğuran bir madde olacağı, maddenin d. fıkrası, a, b, c maddeleri ile birtikte değerlendirilmeden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceği, aksi halde davalı her zaman hiçbir yükümlülük altına girmeden fesih edebilecekse a, b, c fıkralarının sözleşmede yer almasının hiçbir anlamı olamayacağı, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla müvekkilin sözleşmenin erken feshinden kaynaklanan 32.139.00 TL kar kaybının 22.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 30.10.2013 tarihinde sona erecek olması sebebiyle yeni fiyat teklifinin davacının babası … vasıtası ile şirket çalışanı …’a iletilmesi üzetine, teklif edilen fiyatın yüksek olduğu ve bu fiyatlarla sözleşmenin yenilenmeyeceği bildirildiği ve başka firmalardan da teklif alınarak davacıya bildirileceği ifade edildiği, Fiyat teklifleri atındıktan sonra EKİM 2013 sonunda, yapılan toplantıda 01.01.2014 tarihinde müvekkil Sözleşmenin sonlandırılmasını istediğini bildirmesi üzerine Davacının babası … sözleşmenin yıl sonundan itibaren sorlandırılması teklifini kabul ettiği, … ve ailenin diğer firması olan … Firması/… ile ilgili konuşmak suretiyle her iki sözleşmenin de kısa sürede fesih edilmesinin kabul ettiği, … ve … Sözleşmenin 30.10.2013 tarihinde sona ereceğinden bahisle resmi kurum ve yasalar karşısında sıkıntıya düşmemek bakımından yıl sonuna kadar çalışabilmek bakımından imza yetkisi bulunmayan şirket çalışanı …’tan imza almak suretiyle ihtara konu sözleşme oluşturulduğu, tüm bunlara rağmen Sözleşmenin erken feshi nedeniyle 10 aylık kar kaybı adı altında fatura kesilmesi MK.2 maddesine anlamında iyi niyet kuraltarı ile bağdaşmadığı, savacı sözleşmenin erken feshi nedeniyle mağdur olduğunu iddia ettiği, davacı sözleşmenin devam edeceği beklentisi ile içine girdiği, buna bağlı olarak da bir takım sözleşmeler ve istihdamlar yaptığını iddia etmiş ise de, yatırım ve istihdamların neler olduğu hususunda delil sunmadığı, davacı müvekkili şirkete temizlik hizmeti sunduğu, sözleşmenin süresinden önce fesih edildiği kabul edilse dahi, fesih nedeniyle açığa çıkan personeli başka yerde istihdam ederek hizmet sunumuna devam edebileceği ve gelir elde edebileceği, çalışan personelin SGK kayıtlarının celbi ile çalışan personelin başka şirketlerde çalışıp çalışmadıklarının tespit edilebileceği, davaya konu 30.10.2013 tarihli “Temizlik Hizmet Alım Sözleşmesinin “ 9 maddesi”Fesih Hakkına” ilişkin hususların düzenlendiği, 9/d bendinde : “Hizmet alanın tek yanlı sözleşmeyi feshi halinde yüklenici, her hangi bir ad altında hiçbir hak ve tazminat talep edemeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt etmektedir” denildiği, tarafların tacir olduğu, sözleşmeye bağlı olarak TFKK18/2 maddesinde bahsedildiği üzere, “ Her Tacir basiretli bir iş adamı gibi davranmak “ zorunda olduğu, davacı, açık sözleşme hükmüne rağmen 10 aylık kar kaybı adı altında müvekkile dava açmasının yanlış olduğu, ahde vefa-akde bağlılık ilkesi TTK en temel prensiplerinden olduğu, sözleşmenin 9/a bendi: “… Hizmet alan….Sözleşmeyi her hangi bir zamanda | ay önceden yazılı ihbar ile feshetme hakkına sahiptir ” denildiği TALANANM KADHİENAE olan sözleşmenm 7/d olmasaydı, davacı a maddesine dayalı olarak ancak 1 aylık kar kaybı talep edebilirdi, Zira bu madde 1 ay önceden haber verme kaydıyla her zaman fesih hakkı hizmet alana verildiği, tüm bunlara rağmmen davacı tarafin 10 aylık kar kaybı gerekçesiyle huzurdaki davayı açması “ne koparırsak kardır” mantığına dayalı olduğu, davacı sözleşmenin 9/d maddesi bağımsız bir madde olmadığını iddia etimniş ise de (d) bendinde a, b, c bentlerine atıf yapılmadığı açık olduğu, tarafların sözleşmeye bağlılıkları esas olduğu, davacı haklı nedenlerin olması halinde 9/d bendinin devreye girebileceği, aksi halde genel işlem şartı gereği geçersiz olacağı savunmasının son derece komik olduğu, davacının tüketici değil, tacir olduğu, davacının temel iddiasının “Sözleşmenin devam edeceği düşüncesiyle bir takım sözleşmeler imzaladığı, bir takım istihdamlarda bulunduğu ve sözleşmenin erken feshi nedeniyle zarara uğradığı “ noktasında olduğu, Sözleşmenin feshi nasıl bir zarara meydana geldiğini, Sözleşmenin feshi ite zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının ispatı gerektiği, arz ve izah edilen nedenlerle ve resen nazara alınacak sebeplerle sözleşmenin 9 maddesi nazara alınarak ateyhe açılan davanın reddi ile yargılama giderleri, vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshi iddiasına dayalı kar kaybı talebine ilişkin tazminat davasıdır.
Mahkememizin 15/06/2015 tarih 2015/272 E. 2015/457 K. Sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, verilen bu kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 23. HD nin 05/11/2018 tarih 2016/988 E ve 2018/5120 K sayılı ilamı ile; “…Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 9-d maddesine göre davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisinin bulunduğundan bahisle davanın reddine, karar verilmiş ise de, 30.10.2013 ile 31.12.2013 tarihleri arasında sözleşmenin uygulandığı mahkemenin kabulünde olduğu gibi, geçerli hale gelen sözleşmenin 9-d maddesindeki tek taraflı feshin, aynı maddenin a, b ve c bentleriyle bağlantılı olduğu, yani tek taraflı fesih yetkisinin a, b ve c bentlerinde yazılı şartların gerçekleşmesi halinde kullanılabileceğinin de kabulü gerekir. Bu durumda taraflar arasında geçerli olarak kurulmuş olan sözleşmenin haklı veya haksız feshi üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken sözleşmenin 9. maddesi yanlış yorumlanarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. sonuç: yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulmasına…” karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği ve işbu esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamındaki hususlarda göz önüne alındığında uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırıldığı, 29/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tarafların İddia ve savunması, dosyaya sunulan deliller, taraflar arasında imzalanan Hizmet Sözleşmesi, Taraflardan Davalı tarafın ibrazı ile incelenen ticari defter kayıt ve belgeleri ve Yargıtay Bozma Kararı gereğince, Davacının Kar Mahrumiyeti tazminine ilişkin yapılan inceleme, tespit ve değerlendirme sonucunda:
– taraflar arasında 2013 yılı öncesinden süre gelen, davacı yanın davalı şirkete Temizlik Hizmeti verildiği, taraflar arasında 30.10.2013 başlangıç 30.10.2014 tarihinde Sona erecek şekilde Hizmet sözleşmesi düzenlendiği, Sözleşmenin 5. Maddesine göre Temizlik Hizmetinin 9 personel ile verileceği, Sözleşmenin 6/c maddesine göre ise her bir personel için KDV hariç Aylık hizmet alım bedelinin 1.800.00 TL /ay olarak taraflarca kararlaştırıldığı, tarafların Hizmet alımından kaynaklanan ve 31.12.2013 tarihine kadar olan dönem için tarafların birbirlerinden borç/alacağı bulunmadığı, davalı tarafından Sözleşmenin 9 maddesi kapsamında Sözleşmenin sona erdirildiğine ilişkin taraflarca dosyaya her hangi bir somut belge sunmamış olmalarına rağmen 30.10.2013 başlangıç tarihli sözleşmenin Davalı tarafından ERKEN FESİHİ nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin 31.12.2013 tarihinde sona erdirildiğinin tarafların beyanları ile anlaşıldığı, sözleşmenin ERKEN FESİHİ ile İFA EDİLEMEYEN 10 aylık dönem ile ilgili olarak yapılan hesaplamada, davacının 162.000 TL gelir kaybına uğradığı, İşbu dönem için 9 personel için yapması muhtemel harcamaların 130.492.62 TL olacağı ve Davacının Mahrum kaldığı karın 31.507.38 TL olacağının hesaplandığı, sözleşmenin 9. maddesinin a, b, c ve d bentlerinin bir bütün olması sebebiyle birlikte değerlendirilmesi gerekeceği, davalının sözleşmeyi feshinin 9. maddenin a, b, c bentlerinde yer alan koşullar kapsamında olmadığı, davacının, sözleşmenin erken feshi ile mahrum kaldığı 31.507.38 TL olarak hesaplanan karın, 30.01.2014 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda ticari faizi ile birlikte davalıdan talep edilebileceği, kanaatine varıldığı, bilirkişinin 22/01/2021 tarihli ek raporunda özetle; “….Kök Raporda da hesaplandığı üzere muhtelif giderler adı altındaki 3 aylı süre için : 40 TL x 9 x 3 ay = 1.080.00 TL gider öngörüldüğü, işbu tespitler İle 3 aylık üşer içinde davacının muhtemel giderleri toplamının : 33.254.55 TL + 1.080.00 TL = 34.334.55 TL olabileceğini, buna karşılık, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin erken feshi nedenli, davacının aynı konuda yeni bir sözleşme yapılabilmesi için uygun bulunan 3 aylık makul süre içinde KDV hariç her bir personel aylık 1.800.00 TL sözleşme bedeli üzerinden: 1.800 TL x 9 personel x 3 ay = 48.600 TL tutarında gelirden Mahrum kalacağı, 3 aylık makul süre içinde davacı tarafından muhtemel giderlerin mahsubu sonrasında : davacının, : 48600 TL – 34.334.55 TL = 14.265.45 TL Kardan Mahrum kaldığı hesaplandığını, İşbu 2.Ek Rapor çerçevesinde davacının davalıdan talep edebileceği 14.334.55 TL tutarındaki kar mahrumiyetinin 30.01.2014 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda işleyecek faizi ile birlikte davalıdan talep edilebileceğine ilişkin kanaat oluşturularak, rapor tanzim edilmiştir. Bilirkişinin 05/04/2021 tarihli ek raporunda özetle: Kök raporunun aynı şekilde korunduğu hususu bildirilmiştir.
Bilirkişi 03/04/2023 tarihli ek raporunda özetle:
Davacının, benzer nitelikte bir başka iş, proje benzer nitelikte iş alıp, almadığı, bu hususta girişimde bulunup bulunmadığı hususlarında taraflarca dosyaya sunulan her hangi bir somut belge sunulmadığından bu hususta görüş ve kanaat oluşmamıştır. Ancak, tarafların tacir olduğu ve taraflar arasında imzalanan Hizmet alım sözleşme hükümlerine göre tarafların yükümlülüklerinin serbest iradeleri ile kararlaştırıldığı hususu Mahkemeniz takdirlerindedir. Bu Halde, heyetimizce 22.01.2022 tarihli EK.2 Bilirkişi Heyet Raporunda, taraflar arasındaki Hizmet alım sözleşmesinin davalı tarafından Erken Feshi sonrasında, Davacının Sözleşmenin feshi sonrasında aynı nitelikte ve aynı koşullarda benzer nitelikte bir iş bulmasında Makul Süre olarak 3 aylık bir süre için mahrum kalınabilecek Kar Mahrumiyeti olarak 14.265.45 TL hesaplanmış ve bu tutarın 30.01.2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine uygun olarak işleyecek avans faizi ile birlikte talep edilebileceği yönündeki heyet görüş ve kanaatimizin yukarıda yer verilen Y.15 HD 2021/949 E 2021/2336 K. 31.05.2021 tarihli kararında işaret edilen hususlara da uygun olduğu
değerlendirilmiş olup, nihai takdir Mahkemenizde olduğu mütalaa edilmiştir.

Yukarıda yer verilen Y.15 HD 2021/949 E 2021/2336 K. 31.05.2021 tarihli kararın dayanağı
olan … 3 ATM … E (Eski … E. sayılı dosya) dosyasına, bozma kararı sonrası
alınan 10.06.2022 tarihli Bilirkişi Heyet Raporunda, Sözleşmenin feshi sonrasında aynı nitelikte ve
aynı koşullarda yeni bir iş bulunmasında geçecek MAKUL süre olarak 6 aylık bir süre gerektiği
değerlendirilmiş ve buna göre davacının kar mahrumiyeti hesaplandığı anlaşılmıştır.
Takdir Mahkemenizde olmak kaydıyla, Sözleşmenin davalı tarafından feshi sonrasında
davacının aynı nitelikte ve aynı koşullarda benzer nitelikte yeni bir iş bulunması için gerekli makul
sürenin 6 aylık bir süreye ihtiyaç duyulacağının kabulü halinde; Heyetimizce makul sürenin 3 aylık
süre nazara alınarak hesaplanan davacının kar mahrumiyeti olan 14.265.45 TL’nın 6 aylık süre için 2
katı 28.530.90 TL olabileceği kanaatine varılarak tespit ve rapor edilmiştir.

Tüm dosya kapsamı bilirkişi kök raporu ve ek raporu, Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında İmzalanan “Temizlik Hizmet Alım Sözleşmesi akdedildiği, taraflar arasındaki Uyuşmazlık konusunun taraflar arasında 30.10.2013 başlangıç tarihli 30.10.2014 bitiş tarihli Temizlik Hizmet Alım Sözleşmesi’nin davalı Hizmet alan tarafından Erken Feshi ile Sözleşmenin ifa edilemeyen son 10 aylık döneminden kaynaklanan davacının mahrum kaldığı Kar Kaybının Tazminine yönelikolduğu, taraflar arasında ifa edilen hizmetlerden dolayı davacı tarafından davalı adına düzenlenenHizmet faturaları ve işbu faturaların davalı tarafından ödenmesinde herhangi bir ihtilaf olmadığı,
Davacı, davalının Sözleşmeyi 10 ay erken feshi nedeniyle davalı adına 15.01.2014 tarih … seri nolu KDV dahil 33.874.51 TL bedelli ““Sözleşmenin erken fesih edildiğinden dolayı oluşan 10 aylık kar kaybı bedeli “ açıklamalı fatura düzenlenerek İhtarname ekinde davalıya tebliğ edildiği, Davalı tarafından 24.01 2014 tarihinde tebliğ alınan fatura kabul edilmeyerek İhtarname ekinde Davacı şirkete iade edildiği,Davacı, Sözleşmenin davalı tarafından erken feshi nedeniyle mahrum kaldığı Kar kaybının 32.139.00 TL olduğunun iddia edildiği,

Taraflar arasında 30.10.2013 başlangıç tarihli 30.10.2014’de sona erecek şekilde imzalanan sözleşmenin davalı tarafından erken fesih edilmesi ile 2014 yılı içinde Davalı Hizmet alan şirket Davacı/yükleniciden Temiztik Hizmet alımını sonlandırdığı ve Ocak 2014’den itibaren Sözleşmese ilişkinin sonlandığı,
Taraflar arasında imzalanan Sözleşmenin Fesihle İlgili 9. maddesindeki hükümlerin birliktedeğerlendirilmesi ile Sözleşmenin haklı veya haksız feshine göre, Davacının Kar Kaybına ilişkintalebinin yerinde olup olmadığına göre karar verilmesi gerekmekte olduğu, dosya kapsamında davalının sözleşmeyi erken feshetmesini 9. maddenin a, b ve c bentleri kapsamında haklı gösterecek herhangi bir belgeye rastlanmadığı,
Sözleşme kapsamında Davacı tarafından Davalı şirkete 9 personel ile Temizlik Hizmeti verildiği,her bir personel için KDV hariç aylık 1.800.TL/ay ücret ödeneceği ve Sözleşmenin davalı tarafından 31.12.2013 tarihi itibariyle fesih edildiği hususunda ihtilaf olmadığı,
Sözleşme ile davacı 9 personel ile davalı işyerinde temizlik hizmeti verilmek üzere anlaşma sağlandığı, sözleşme davalı şirket tarafından Hizmet alımını Ocak 2014 ayından itibaren sonlandırdığı, sözleşmenin davalı tarafından Erken Feshi nedeniyle, sözleşmenin İfa edilemeyen 10 aylık dönemi için Mahrum Kaldığı Kar kaybının tazmini, talepli huzurdaki işbu davayı ikame ettiği,
Davalının, Sözleşmenin erken feshi sonrasında davacının aynı konuda yeni sözleşme yapılıp yapılmadığına ilişkin taraflarca somut her hangi bir sözleşme veya anlaşma dosyaya kapsamında sunulmadığı, sözleşmenin feshi sonrasında davalının iddia ettiği şekilde Sektörel bazda Yeni bir sözleşme yapılabilmesi için makul süre olarak kabul edilebilecek bir sürenin, Davacının faaliyetinin Temizlik ve Güvenlik Hizmet verilmesi alanlarında olması da nazara alınarak, Sözleşmelerin erken feshi ile ilgili genelde Yargıtay GSM Operatör bayiliği, Akaryakıt bayiliği, Kira Sözleşmeleri vb Sözleşmelerin erken feshi ile yeni bir bayilik sözleşmesi yapılması, Kiralamalarda yeni kiralama için makul sürelerinin, davacının faaliyet gösterdiği sektör için kabul edilebilecek yerleşik bir makul süre varlığına ilişkin tespit yapılamamış olmasına karşın, Somut olayda, Sözleşmenin davalı tarafından Erken Feshi nedeniyle Sözleşmenin İfa edilemeyen 10 kısmının tamamı için yapılan Kar kaybı (Mahrum kalınan kar), Yargıtay Kararları, BK.325 maddesi ve yukarıda sayılan sektörler dışında makul sürenin üç ay olarak belirlenebileceği 40 TL x 9 x 3 ay = 1.080.00 TL gider öngörüldüğü, 3 aylık şer içinde davacının muhtemel giderleri toplamının: 33.254.55 TL + 1.080.00 TL = 34.334.55 TL olabileceğini, buna karşılık, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin erken feshi nedenli, davacının aynı konuda yeni bir sözleşme yapılabilmesi için uygun bulunan 3 aylık makul süre içinde KDV hariç her bir personel aylık 1.800.00 TL sözleşme bedeli üzerinden: 1.800 TL x 9 personel x 3 ay = 48.600 TL tutarında gelirden Mahrum kalacağı, 3 aylık makul süre içinde davacı tarafından muhtemel giderlerin mahsubu sonrasında: davacının 48600 TL – 34.334.55 TL = 14.265.45 TL kardan mahrum kaldığı hususunun tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
14.265,45-TL nin 30/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile birlikte davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 974,47 TL harçtan peşin alınan 548,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 425,57 -TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 548,90 -TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 2.800,00 -TL bilirkişi ücreti, 766,35 -TL davetiye ve teskere gideri olmak üzere toplam 4.144,25 -TL yargılama giderinin kabul/ret oranına göre 1.839,50 -TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Kabul edilen kısım üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 -TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; Ret edilen kısım üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 -TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin davacı / davalı / vekillerine iadesine,

Dair, Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza