Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1003 E. 2019/17 K. 08.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1003 Esas
KARAR NO : 2019/17

DAVA : Alacak (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2018
KARAR TARİHİ : 08/01/2019

Mahkememizde görülen davanın, dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkillerinden …, 72 yaşında, tek başına yaşayan, yaşlı ve bakıma muhtaç bir kadın olduğu, müvekkilinin 01.08.2018 tarihinde ev telefonundan aranarak, kendisini kamu görevlisi olarak tanıtan şahıslarca iradesi üzerinde etkide bulunmak sureli ile kandırılıp dolandırılarak, diğer davacı ve kızı …’e ait ziynet eşyası, evde bulunan tüm TL ve döviz cinsinden para ve banka kartı ile kartın şifresinin kendisinden alındığını, davacı …’ün, hileli davranışları nedeniyle polis olduğunu sandığı, belinde silahlı taşıyan diğer bir şahıs evine gelerek, yukarıda bahsedilen emtia ve kartın alınmasından kısa bir süre sonra, … İlçe Amirliği … Polis Merkezi Amirliğine giderek şikayetçi olduğunu, ancak bu sırada, söz konusu kartın bağlı bulunduğu hesabın ATM’den şifresi değiştirilerek, internet bankacılığı şifresi alınmış, bu suretle müvekkili … ile diğer müvekkili … adına …bank’ta açılmış olan … iban numaralı müşterek vadeli hesaptan, hesabın vadesi bozulmak sureti ile, … adına …bank T.A.Ş.’nin … İban nolu TL hesabına 55.000,-TL aktarıldığını, daha sonra 1.000 -TL’lik kısmı banka kartıyla çekilmiş ve kalan 54.000-TL’nin çekilmesi için …’in banka şubesine gittiğinde polis tarafından yakalandığını, …’in … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyası kapsamında TCK. Madde 158 hükmü uyannca nitelikli dolandırıcılık suçundan tutuklanmış olup, … 7. Sulh Ceza Hakimliğinin … Sorgu nolu dosyası kapsamındaki İfade Sorgu Tutanağı’nda haksız eylem ve işlemi kabul ettiğini beyan etmiş, dolandırıcılık suretiyle davacıların hesabından çekilerek, davalı …’in …bank T.A.Ş’nin … İban nolu TL hesabına ve hesapta bulunan 54.000-TL ‘ye ihtiyati tedbiren bloke konulmasını ve davalı …’in, …bank T.A.Ş’nin fatih şubesindeki hesabına aktarılmış olan 55.000 TL ‘nin avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak, davacıya ödenmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, Davanın müvekkili açısından husumet yokluğu nedeniyle reddi ile davacıya ait işlemin sadece kendisinin bilgisinde olan şifrenin girilmesi neticesinde gerçekleştirildiği anlaşıldığından bankanın kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili bankanın internet bankacılığı hizmeti, uluslararası alanda kabul edilen güvenlik standartlarından olduğunu, müvekkili bankanın kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, davacıya internet bankacılığı kullanım esasları güvenliğine dair gerekli uyarılar yapılmış olması sebebiyle kusurlu olan davacı olduğunu beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın husumet yokluğu sebebiyle reddi ile davanın esastan reddini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı … tebliğ edilmiş, davalı davaya yanıt vermemiştir.
Dava, dolandırıcılık sureti ile davacıların dava dışı banka hesabında bulunan paranın davalı banka nezdinde bulunan diğer davalı hesabına aktarıldığı iddiası ile iadesi istemini konu almaktadır.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; davacı vekili, vekil edenlerin dolandırılması sureti ile banka hesaplarındaki paranın davalı banka nezdindeki diğer davalı hesabına aktarıldığı iddiası ile iadesini Mahkememizden talep etmiş ise de uyuşmazlık, TTK’da düzenlenen hususlardan olmayıp 6098 sayılı Yasada düzenlenen haksız fiil hukuksal nedenine dayalıdır. Davacılar ve davalı … tacir olmadığı gibi dolandırıcılık sureti ile alınan paranın iadesi istemi TTK’da düzenlenen hususlardan değildir. Dava mutlak ticari dava olmadığı gibi nisbi ticari dava de değildir. Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından somut durumda 6102 sayılı Yasanın 4/1-f maddesinin de uygulama alanı bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı ne var ki davacılarla davalılar arasında tüketici ilişkisi de bulunmadığı anlaşılmakta olup, davanın genel mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Dava şartı olan görev hususu yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, bu yönde karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, 6100 sayılı Yasanın 138.maddesi ve 320.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 08/01/2019

Katip …

Hakim …