Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/997 E. 2018/112 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/997 Esas
KARAR NO : 2018/112 Karar
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 13/12/2010
KARAR TARİHİ: 21/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 13.12.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davalı tarafından İstanbul ..İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile aleyhine yapılan icra takibi sonucu gayrimenkulünün haczedilerek satışa çıkarıldığını,satıştan 1.ihale gününden 5 gün sonra haberdar olduğunu,usulsüz tebligat ve buna bağlı olarak ödeme emrinin kesinleşmesi ve satış kararı alınmasına ilişkin İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin …E,sayılı dosyasıyla açtığı davanın,bu hususların ihalenin feshi davasında ileri sürülebileceğinden bahisle reddedildiğini,aynı mahkemede 2010/1258.E,sayılı dosya ile açtığı menfi tespit davasının da genel mahkemelerde açılması gerektiği gerekçesiyle reddedildiğini,sözleşmelerde bulunan imzaların kendisine ait olmadığını,davalı bankanın takip ettiği borçlara ve kredi kartı hesaplarına ilişkin ekstrelerin tarafına yollanmadığını,ödeme emrinde hangi sözleşme için ne kadar alacak talep edildiğinin belli olmadığını,…vs.” belirterek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla,İstanbul …İcra Müdürlüğünün .. sayılı dosyasıyla takibe konulan borcun şahsına ait bir borç olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 30.12.2010 havale tarihli cevap dilekçesiyle özet olarak; … Bilgisayar Dış Tic.Ltd.Şti. ile .. Bankası arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin ticari nitelikte olduğunu,tarafların bu sıfatı ve davanın niteliğine göre davaya bakacak mahkemenin iş bölümü gereği ticaret mahkemesi olduğunu,TTK’nun 4 ve 5.maddeleri gereğince yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili bankanın Güneşli Şubesi ile yukarıda ismi geçen borçlu arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden … Bilgisayar Dış Tic.Ltd.Şti.ne kredi kullandırıldığını, borçluların kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını ödemediğini,bunun üzerine müvekkilinin alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün.. sayılı takip dosyasıyla borçlular aleyhine icra takibi ikame ettiğini,davacının usulsüz tebligat iddiasının yerinde olmadığını,Genel Kredi Sözleşmesinin 41.maddesine göre sözleşmenin kefili olan davacının borçtan sorumlu olduğunu,sözleşmede faiz ve temerrüt faizi hususlarının ayrıntılı olarak düzenlendiğini,taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin 43.maddesine göre,müvekkili bankanın defter ve kayıtlarının geçerli olacağının ve uyuşmazlıkların bunlara dayalı olarak çözümleneceğinin ve banka kayıtlarının kesin delil teşkil edeceğinin taraflarca beyan ve kabul edildiğini, …vs.” beyan ederek,davanın reddi ile davacının %40’tan aşağı olmayacak miktarda inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin (Kapatılan 27. Asliye Ticaret Mahkemesinin) 2011/310 – 2013/128 E-K sayılı ve 20/05/2013 tarihli kararı ile hüküm kurulmuş olduğu, bu hükmün yapılan temyiz sonrası Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/14091- 18575 E – K sayılı ve 20/11/2013 tarihli kararı ile bozulmasına karar verilmiş olduğu, ve dosyanın yeni esasa kaydının yapılmış olduğu anlaşıldı.
Davacı vekili beyanında; bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı vekili beyanında; bozma ilamına direnilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası bozma sonrası, emekli banka müdürü Mali müşavir bilirkişi Mehmet Haznedar’a tevdi edilmiş olup, bilirkişi Mahkememize sunduğu raporunda; Davacının, davalı bankaya takip tarihi 27.11.2007 itibariyle 30.000,00-TL (Kefalet limiti) asıl borç, 6.375,00-TL temerrüt faizi, faizin %5’i 318,75-TL BSMV olmak üzere toplam 36.693,75-TL borçlu bulunduğu,Davalı bankanın 70.194,70-TL’lik talebinin yerinde olmadığı, 33.500,95-TL için borcunun bulunmadığı, kanaatine varmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra; “Davanın KISMEN KABULÜ ile Davacının, davalı bankaya 36.693,75-TL üzerinden borçlu bulunduğunun TESPİTİNE, Davacının, davalı bankaya 33.500,95-TL üzerinden borçlu bulunmadığının TESPİTİNE” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2015/9710 E, 2015/14954 K sayılı 17.11.2015 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “Menfi tespit davalarında, dava tarihindeki borçluluk durumu saptanarak bir karar verilmelidir. Bozma sonrası alınan ve hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle hesaplama yapıldığı görülmüş olup, bu raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Davacının kefaleti sebebiyle imzası bulunan Ortaklar Şubesi’ ndeki kredi hesabının Güneşli Şubesine geçtiği, bu şube tarafından da kredi sözleşmeleri yapıldığı, davacının bu sözleşmelerde ise imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda takibe konu kredinin davacının kefaleti bulunan sözleşmeyle ilgili olarak kullandırılıp kullandırılmadığının tespiti gerekir. Davacının imzası bulunan kredi sözleşmesi uyarınca hem kredi kullandığı, hem de kredi kartı verildiği iddiasına dayalı olarak takip yapılmıştır. Toplam borç bakımından menfi tespit istenmiş olduğundan, kredi kartına ilişkin kredi kullandırılıp kullandırılmadığının da tespiti gerekir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı ve vekilinin yargıtay bozma ilamından sonraki duruşmaya katılmamış olup Davalı vekili; biz davayı takip ediyoruz davacı ile anlaştık bu anlaşma doğrultusunda davasından feragat ederek feragat dilekçesini sunmuştur. Dosya Yargıtaydan başka gerekçe ile bozulmuştur, davanın feragat nedeni ile reddi gerekir bu nedenle bozmaya uyulsun şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamına karşı davacı veya vekili tebliğe rağmen duruşmaya gelmediğinden, dosya davalı vekilince takip edilmiş olmakla müracaata bırakılmayarak Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2015/9710 E ve 2015/14954 K sayılı 17.01.2015 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilerek duruşmaya devam edilmiştir.
Davalı vekili; Mahkemece bozmaya uyulmuştur, davacı vekilinin uyap aracılığı ile davadan feragatine ilişkin dilekçesi yargıtaya gönderilmiş olup, yargıtay bu dilekçeyi görmeden başka gerekçe ile dosyayı bozarak mahkemeye göndermiştir. Bu nedenle talebimiz gibi davacının tarafımızca muhafaza edilen feragat dilekçesi nedeni ile davanın reddine karar verilsin dedi.
Davacı asil … Mahkememiz kalemini arayarak avukatının kardeşi olduğunu, kızını yakın bir zamanda kaybettiğini, bu nedenle duruşmaya katılamayacaklarını, zaten daha önceden dosyaya feragat dilekçesi verdiğini beyan ettiği anlaşıldı.
Dosyamızda uyap aracılığı ile davacı vekilinin kimliğinin saptanarak Feragat dilekçesi sunduğu, bu dilekçenin dosyanın Yargıtayda olması nedeniyle uyap aracılığı ile Yargıtaya gönderildiği. Davacı asilinde telefonla feragatini teyit ettiği anlaşılmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Feragat nedeniyle Reddine,
2- 35,90-TL karar harcının peşin alınan 1.042,40-TL den düşümü ile kalan 1.006,50-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, ( İstanbul 27. Asliye Ticaret mahkemesinin 2011/310 Esas – 2013/128 Karar, 2013/123 harç nolu 23/07/2013 tarihli 1.133,98-TL lik harç tahsil müzekkeresinin ve İstanbul 13. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/642 Esas – 2014/463 Karar, 2015/147 harç nolu 19/03/2015 tarihli 1.246,05-TL lik harç tahsil müzekkeresinin işlem yapılmaksızın iadesine, )
3- Davalı tarafından yapılan 93,80-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2018

Katip …

Hakim …