Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/991 E. 2019/480 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/991 Esas
KARAR NO : 2019/480

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/11/2017
KARAR TARİHİ: 23/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni ile davalı banka arasında 14.02.2013 tarih, 500.000-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi bağıtlandığını, davalı bankanın iş bu krediden kaynaklı alacak iddiası ile vekiledeni aleyhine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …D.iş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararı üzere, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, takip talepnamesine konu 500.000-TL ‘nin takipten çok önce ödendiğini, bu hususun bilirkişi incelemesi ile açığa kavuşacağını, davalının sözleşmenin kefili olan takip borçlularından …yönünden bütün alacak taleplerinden feragat ederek bu şahsı ibra ettiğini, bu hususun iş bu takip dosyası ile alacaklı olmadığının ispatı olduğunu beyanla, davanın kabulüne, vekiledeninin borçlu olmadığının tespitine, kötüniyetli davalının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, davanın sırf vekalet ücreti ve yargılama gideri kazanmak amacıyla açıldığını, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, ilamsız takibe karşı süresinde itirazda bulunan borçlunun itirazı üzerine takibin durmuş olması sebebiyle buna rağmen menfi tespit davası açmada hukuki yararı olmadığını, davacı tarafın borcunu ödemek yerine kötü niyetle huzurdaki davayı açtığını, banka kayıtları incelenirse davacının borçlu olduğunun ortaya çıkacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

GEREKÇE:
Dava; İİK 72 maddeye dayalı menfi tespit davasıdır.
Davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasında alacaklı … BANK A.Ş. tarafından borçlular … ŞTi. …, … ve … aleyhine … Noterliğinin 07/12/2016 tarih … sayılı ihtarnamesi, 14/02/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ve İstanbul … ATM’nin … D.iş sayılı ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 17/01/2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlular vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizin … Esas sayılı dava dosyasında davacı banka tarafından davalılar … Şti. ve … aleyhine itirazın iptali – ıslahla alacak davası ile iş bu dava dosyası paralel yürütülmüş, 692 Esas sayılı dava dosyasında alınan rapor iş bu davada da delil olarak kabul edilmiştir.
Dosya kapsamı ve 12/02/2018 tarihli bilirkişi raporu kapsamına göre;
Davacı banka ile davalılar arasında davalı …’in müşterek borçlu müteselsil kefaleti ile 14/02/2013 tarihli 500.000-TL bedelli ve 13/07/2015 tarihli 750.000-TL bedelli 2 ayrı kredi sözleşmesi bağıtlanmıştır. 14/02/2013 tarihli sözleşmede ayrıca … ve …’de müşterek borçlu müteselsil kefildir. Ancak davacı banka tarafından 16/02/2017 tarihli ibra sözleşmesi ile … İstanbul…İcra Müd. … Esas sayılı dosyasında kaynaklı borçtan ibra edilmiş, bu şahıstan alacak bulunmadığı açıkça beyan edilmiştir. (ibranamenin başlık … maddesinde açıkça …Bank ile … Şti. Arasında inikad eden 13/07/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğan ve bu sözleşmeye istinaden keşide edilen kat ihtarnamesine konu 391.911,85-TL borca ve iş bu borç dolayısıyla girişilen icra takibinden dolayı şeklinde açıklama yapılmıştır.)
Bankacı bilirkişiden öncelikle kullandırılan kredinin hangi kredi sözleşmesinden kaynaklı olduğunun tespiti istenmiş ve bilirkişi raporunun 6. Sayfa 2.paragrafında açıkça kullanılan kredilerin tamamının 13/07/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılmış olduğu tespit edilmiştir. Bu husus davacı bankanın kabulünde de olup 16/02/2017 tarihli ibra sözleşmesi konu başlıklı ikinci maddede ve … Esas sayılı dosyada dava ve ıslah dilekçesinde bu husus açıkça ikrar edilmiştir.
Davalı banka tarafından tüm beyanlarında, takipte itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, davacının menfi tespit davasında ileri sürdüğü tüm iddiaları itirazın iptali davasında savunma olarak ileri sürdüğünü, itirazın iptali davasının ıslah edilerek alacak davasına dönüştürüldüğünü, dolayısıyla ortada mezkur takibi konu alan bir itirazın iptali davası bulunmadığını, (birleşen dava 2. Cevap dilekçesi) davacı yanın menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını bu sebeple davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiş iseler de, davacı vekili takibin halen derdest olduğunu, ihtiyati haciz kararı üzerine işlemler yapıldığını, bu nedenle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu gerek birleşen dosyada, gerek davacı … … Şti. yönünden açtıkları mahkememizin … esas sayılı menfi tespit davasında ileri sürmüşlerdir.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyası getirtilip incelendiğinde, alacaklı banka vekilinin borçluların 18/01/2017 tarihli itirazından ve takibin durdurulmasından sonra ihtiyati hacze dayalı talepleri üzerine 03/02/2017 tarihli ve 24/07/2017 tarihli haciz talepleri ile haciz işlemlerine devam ettikleri, en son 25/07/2017 tarihinde Anadolu/İstanbul İcra Müdürlüğüne, 27/07/2017 tarihinde Küçükçekmece İcra Müdürlüğüne, 03/08/2017 tarihinde Büyükçekmece İcra Müdürlüğüne davalı borçlular yönünden haciz talebi ile talimatlar yazıldığı, dolayısıyla takibin durmasına, davalı bankanın beyanlarına göre ortada mezkur takibin konu alan itirazın iptali davası olmamasına rağmen ihtiyati haciz kararına dayalı olarak takibin yürütüldüğü, bu sebeple dahi borçlular … ve …Şti.’ nin menfi tespit davası açmakta hukuki yararları bulunduğu kabul edilmiştir.
Kaldı ki YHGK’nun 2011/622 – 2012/9 E.K. Sayılı 18/01/2012 tarihli;
“Davacı borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız takibe itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle davacının takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti açısından dava açmakta hukuki yararı vardır.” şeklindeki kararı ile aynı doğrultuda Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 02/06/2016 tarih 2015/6218 – 2016/3416 E.K. Sayılı kararlarında da menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğuna işaret edilmektedir.
Dolayısıyla davacı banka tarafından aynı alacaktan dolayı hem alacak hem itirazın iptali davası açılamayacağı, alacağın 13/07/2015 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklı olduğunun tüm tarafların kabulünde ve delil ve belgelerle doğrulandığı, alacaklı banka tarafından itirazın iptali davası alacak davasına dönüştürülmekle, alacak olarak davalılardan tahsiline karar verildiği, ancak takibin derdestliğini devam ettirdiği, işbu dosya ile mahkememizin … Esas sayılı dava dosyası ile birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında, borçlu- davacılar tarafından menfi tespit davası açılmasında hukuki yararları bulunduğu anlaşılmakla, birleşen davanın kabulüne, davacı … Şti.’nin İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, ancak davacı bankanın takibe girişirken kötüniyetli olduğu tespit edilemediğinden, nihayet davalılardan alacaklı olduğundan, davacının kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, ayrıca borçlu davacıların birlikte aynı takibe karşı menfi tespit davası açmaları, aleyhlerine birlikte takibe girişilmiş olması sebebiyle olması gereken olarak düşünülmekle birlikte, borçlu davacılar vekili tarafından ayrı ayrı menfi tespit davaları açıldığı, bununla birlikte borçlu davacıların dava açmakla hukuki yararları kabul edilmesine rağmen davacı alacaklı bankaya borçlu olduklarının da kabul ve asıl davada bu yönde karar verildiği, dolayısıyla davacı bankanın davalılardan fazla alacak talebinde bulunmadığı sadece kredi sözleşmesi olarak dayanağı yanlış göstermekle hataya düştüğü, dolayısıyla davacı alacaklı bankanın dava açmakta ve alacağını tahsilde haklı olduğu da subut bulmakla, Avukatlık Ücret Tarifesi 3. maddesi de gözönüne alınarak davacı borçlu vekilleri yararlarına menfi tespit davasında maktu vekalet ücretine ve davada maktu harca hükmetmek ( Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin 2017/2534-3956 E.K. Sayılı kararı) yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;

HÜKÜM:
DAVANIN KABULÜNE,
1-) Davacı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-)Davacı yanın kötüniyet tazminatı taleplerinin koşulları olmadığından REDDİNE,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının başlangıçta peşin yatırılan 7.297,53-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.253,13-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 44,40 TL ilam harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 134,50-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 214,90-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı yanın vekiledeni ile yaptığı anlaşma gereği kararlaştırılan vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulması taleplerinin REDDİNE, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenecek tutarın devreden ve devralan davalıdan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bu kapsamda;
Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin temlik eden … Bank A.Ş ve temlik alan … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde davacıya / davalıya/ vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …