Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/93 E. 2019/304 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/93 Esas
KARAR NO : 2019/304
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/01/2017
KARAR TARİHİ : 03/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkilinin 2 adet çek ile 1 adet senedi Merter Bölge Müdürlüğüne teslim edilmek üzere 30/11/2016 tarihinde … ve …irsaliyeli fatura numarası ile dava dışı …i A.Ş. Avrupa Bölge Müdürlüğüne teslim ettiğini, söz konusu senetlerin … Kargo nezdinde iken çalındığını ve müvekkilinin bölge müdürlüğüne teslim edilemediğini, Kargo firması tarafından durumun kabul edildiğini, akabinde 15.859,55.-TL miktarlı çek için dava dışı çek lehdarı … tarafından İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinde çek iptali davası açıldığını, ödeme yasağı kararı alındığını, diğer çekin ise davalı tarafça bankaya ibraz edilerek bedelinin tahsil edildiğini, davaya konu çekin sırasıyla lehdar… (ciro ve imza sahte), … Ltd.Şti., 7 Kıta … A.Ş., …. ve Hırdavat …), …Ltd.Şti. ve … tarafından ciro edildikten sonra 05/01/2017 tarihinde davalı alacaklı tarafından …ı A.Ş…Şubesine tahsile verildiğini, ödeme yasağı kararı nedeniyle davalı …inşaat firması tarafından ihtiyati haciz kararı alınarak icra takibi açıldığını, müvekkilinin davaya konu çek lehdarı … dışında diğer ciranta ve hamillerle hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, davaya konu takip dayanağı çek gerek işbu çekle birlikte çalınan diğer çekin aynı firma yada kişilerce ciro edilmiş olması ve sonrasında aynı firma (davalı) tarafından bankaya ödeme için ibraz edilmiş olmasının, davalı tarafın diğer cirantalarla işbirliği içinde olduğunu ortaya koyduğunu beyanla, İstanbul… İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına depo edilen borç tutarının huzurdaki dava neticelenene kadar alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini, icra takibi ve takibe dayanak teşkil eden …A.Ş. … Bankacılık Merkezinin 17/01/2017 keşide tarihli …çek numaralı ve 15.859,55.-TL tutarlı çeki sebebiyle müvekkili şirketin davalı yana borçlu olmadığının tespitini, takibe konu tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yanıt vermemiştir.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde, davalı tarafından davacı ile dava dışı kişiler hakkında … seri numaralı çek nedeni ile başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip olduğu görülmüştür. Takip dayanağı çekin incelenmesinde, keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı takip borçlusu …, keşide tarihinin 17/01/2017 tarihi, miktarının 15859,55 TL olduğu; çekin arka yüzündeki ciro silsilesinde ilk cironun … imzası ile … şirketine yapıldığı, daha sonra sırası ile … Gıda,… İnşaat ….Teks.Plastik Gıda, … adına cirolar bulunduğu görülmüştür.
Dava keşideci tarafından açılan menfi tespit istemini konu almaktadır.
6102 sayılı TTK.nun 788/1. maddesi uyarınca; emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çek, ciro ve teslim yolu ile devredilebilir. Çekin emre yazılı veya belirli bir kişi lehine düzenlenmesi halinde, ilk cironun lehtara ait olması gerekir. Lehtarın cirosundan sonra senedi devralan cirantalar yetkili hamil olurlar.
TTK’nun 790. maddesinde ise; ” Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir ciroyu diğer bir ciro izlerse bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi getirilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Yasanın 818/1-c maddesi delaleti ile uygulanması gereken 677.maddesi uyarınca bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.
İmzaların bağımsızlığı(istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder.
Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar; geçersiz bir imza sahibini bağlamaz. Ancak, ciro zincirini de koparmaz.
“İmzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre, senedin asıl borçlusu olan keşidecinin imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin (lehtarının veya diğer cirantaların) senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir.
Kanun yapıcı, 6102 sayılı Yasanın 677.maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Senetteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Senedin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Bu açıklamalar için bkz, Prof.Dr. Reha Poray / Prof. Dr. Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, Sayfa 141-142; Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku 2.Bası, Ankara 1997, Sayfa 414 vd; Prof. Dr. Hüseyin Ülgen / Doç. Dr. Mehmet Helvacı / Doç. Dr. Abuzer Kendigelen / Doç. Dr. Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, Sayfa 126 vd; Prof. Dr. Naci Kınacıoğlu Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, Sayfa 122 vd;Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu İkinci Cilt-Kıymetli Evrak ve Taşıma Ankara 1988 sh. 174 vd- sh.286-Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Prof.Dr. Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, sh.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, İkinci Cilt, Üçüncü Baskı Ankara 1990 sh.1611 vd.)
Zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile değin tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz, Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, sh.295; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, İkinci Cilt, Üçüncü Baskı, Ankara 1990, sh. 1646-1647; Murat Alışkan, Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998 sh. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/ İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998 sh. 363)
Hamilin ciro yoluyla senedi devraldıktan sonra cirantasını takip etme gibi yasal bir zorunluluğu bulunmamaktadır. TTK’da yer alan ve kambiyo hukukuna ilişkin ilkeleri belirleyen kuralların kişiden kişiye değişebilen “hayatın olağan akışı” şeklindeki subjektif bir takım değerlendirmelerle ortadan kaldırılması doğru görülemez. Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali(bağımsızlığı) ilkesi ile ilgili olarak Daire uygulaması istikrar kazanmıştır (Yargıtay 19.HD.’nin 17.02.2011 tarih, 2010/7937 E, 2011/2072 K; 31.03.2011 tarih 2010/8614 E, 2011/4185 K; 18.04.2011 tarih 2011/3624 E, 2011/5149 K; 13.05.2010 tarih 2009/7134 E, 2010/6030 K; 14.10.2010 tarih, 2010/4431 E, 2010/11296 K; 21.03.2012 tarih 2011/13865 E, 2012/4619 K. sayılı kararları).
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu çekte davacı keşideci durumunda olup, davalı senede ciro yoluyla hamil olmuştur. Görünüşe göre ilk ciro, senedin lehtarı durumundaki …’a ait değildir. Davacı, kendi imzasını inkar etmemektedirler. Ne var ki, senet metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı senede imza koymakla diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre, davacı keşideci görünüşte düzgün olan ciro silsilesine göre hamile karşı sorumludur ve lehtarın imzasının sahteliği sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kendi imzası geçerli olan davacı keşidecinin hamile karşı ödeme yükümlülükleri devam etmektedir. Ancak somut durumda, ilk cironun lehtara ait olması gerekir iken lehtar ile ilk ciro edenin farklı kişiler olduğu görülmektedir ve bu durum senet metninden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, ciro silsilesi kopuk olduğundan ve davalı hamil, 6102 sayılı Yasanın 790.maddesi uyarınca meşru hamil kabul edilemeyeceğinden, keşidecinin ödeme yükümlülüğünden de söz edilemeyecektir.
Bu nedenle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile dava konusu …A.Ş’ye ait 07.12.2016 keşide tarihli ve … seri numaralı ve 15.859,55 TL miktarlı çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Kötü niyet tazminat isteminin reddine,
2-Alınması gerekli 1.083,36 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı ile 298,87 TL peşin harcın ve davacı tarafından karşılanan 1.504,00TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 1.903,14 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 03/04/2019

Katip …

Hakim …