Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/862 E. 2019/479 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/862 Esas
KARAR NO: 2019/479

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden
Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/10/2017
KARAR TARİHİ: 23/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının …’nda … isimli gece kulübünün sahibi olduğunu, yanlar arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, vekiledeni tarafından, 2016-2017 dönemine ait birikmiş alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının bu takibe haksız olarak itiraz ettiğini, itiraz üzerine bu davayı açma aşamasında, davacı vekiledeninin muhasebe defterlerinde bir hata yapıldığının fark edildiğini, 2016 yılına dair alacağın tahsil edildiğine dair kayıt düşüldüğünün görüldüğünü, esasen bu alacağın tahsil edilmediği için, muhasebe ve ticari defterlerde yapılan hata giderilene kadar 2016 yılı için talep ettikleri alacak miktarının ayrı tutulduğunu, sadece 2017 yılına ait alacağın dava ve talep konusu yapıldığını, 2017 yılına ait alacağın 340.240,00-TL olduğunu, ticari defterlerdeki 2016 yılına dair hata düzeltildikten sonra, bakiye alacak için ayrı bir dava açılacağını, şu an için her türlü haklarının saklı olduğunu beyanla, davanın kabulüne, borçlunun takipte yapmış olduğunu itirazın iptaline, alacağın %20’sindan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafından icra takibine konu edilmeyen ve dayanak gösterilmeyen bir takım faturaların huzurdaki davada delil olarak gösterildiğini, bu hususun yasaya ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırı olduğunu, dosyada delil olarak gösterilen birtakım fatura suretleri incelendiğinde tüm itirazları baki kalmak kaydıyla faturaların kapalı fatura niteliğine haiz olduğunu, faturanın alt kısmında “.. … Ticaret Sicil No:… Beşiktaş V.D.: …” ibaresini ihtiva eden ve malın cinsi, miktarı, fiyatını kapsar şekilde basılmış kaşe ve fatura tanzim edenden sadır imza yer aldığını, dolayısıyla ticari teamül gereği faturanın alt kısmının tanzim eden kişi tarafından kaşelenmek suretiyle imzalanmış olmasının bir faturayı kapalı faturaya dönüştürdüğünü, bu hususun faturanın bedeli ödenmiş fatura olduğuna karine teşkil ettiğini, Yargıtay kararlarından açıkça anlaşılacağı üzere faturanın alt kısmının düzenleyen kişi tarafından kaşe edilerek imzalanmasının kapalı fatura olduğuna ve dolayısıyla fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil ettiğini, icra takibine konu edilmeyen ve dayanak gösterilmeyen ancak dava dilekçesine delil gösterilen birtakım faturaların huzurdaki itirazın iptali davasına dayanak edilemeyeceğini, nitekim bedelin ödenmediğine ilişkin hususun ispat kuvvetinden yoksun olduğunu, hukuken bir dayanağı da bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

GEREKÇE:
Dava; İİK 67 madde uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 807.851,00-TL alacağın tahsili için 17.08.2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 22/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, 25/08/2017 tarihinde süresinde borca ve ferilerine itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Dava, dava dilekçesinde açıklanan nedenlerle 2017 yılına ait faturalı alacak bedeli 340.240,00-TL üzerinden açılmıştır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre takip tarihi ve dahi arada ödeme var ise dava tarihi itibariyle davacı yanın davalıdan alacaklı olup olmadığı ve alacağı var ise miktarı hususunda mali müşavir bilirkişiden 16/11/2018 tarihli rapor alınmıştır.
Takipte talep faturalı cari hesap alacağı olarak açıklanmış, açılan iş bu davada da 2017 yılına ait dayanak faturalar ibraz edilmiştir. Takipte belgenin yani faturaların takip talebine ekli olmadığı, ancak icra mahkemesine yapılacak şikayet konusu olup, böyle bir şikayet ve ödeme emrinin bu sebeple iptaline, yeniden ödeme emri tebliğ edilmesine dair karar bulunmadığı, bu durumda takipteki borç ve borcun sebebine bağlı olarak davacının dayanak faturaları davada ibraz etmesinde yasal engel bulunmadığı kabul edilmiştir.
2017 yılına ait dava dilekçesine ekli ve yargılama sırasında davacı ve davalıya yedlerindeki asılları ibraz ettirilen 13 adet faturanın üzerinde ticari örf ve adete göre davacının yani faturayı tanzim edenin kaşesi ve imzası vardır. Bu husus “kapalı fatura” yani bedeli ödenmiş fatura olduğuna karine teşkil eder.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/757 – 8777 E.K. Sayılı 01.12.2016 tarihli kararında:
“ticari örf adet gereği “kapalı fatura” nın bedeli ödenmiş fatura olduğuna karine teşkil edeceği.. Faturanın altının faturayı tanzim eden tarafından kaşe vurularak imzalanması o faturanın kapalı fatura olduğuna ve fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil eder. Bu durumda ispat yükü yer değiştirir, diğer bir ifadeyle ödeme savunması yönünden mevcut karine karşısında alacaklının fatura bedelini tahsil etmediğini kanıtlaması gerekir” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/2801 – 2018/3273 E.K. Sayılı kararında:
“ticari teamüle göre kapalı fatura teslim edilen mal veya hizmetin bedelinin peşin ödendiğine karinedir. Karinenin aksini ispat yükü faturayı düzenleyen taraftadır. Bu durumda karinenin aksini, fatura bedelini tahsis etmediğini davacının isbatlaması gerekir.” denilmektedir. Bu durumda karinenin aksini davacının isbatlaması gerekir.
Bilirkişi raporuyla dava konusu faturaların tümünün tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı yanın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı HMK 222 md. uyarınca aleyhine delil olduğu, davalı yan defterlerinin ise usulüne uygun tutulduğu, aynı madde uyarınca lehine delil olduğu, davalı defter kayıtlarına göre davacıya borçlu olmadığı tesbit edilmiştir. Davalı kapalı faturalar ve ticari defterlerine dayalı olarak borçlu olmadığını isbatlanmıştır. Hernekadar bilirkişi raporunda mali mevzuat hükümlerine dikkat çekilmiş ve ayrıca ödemelerin belgeli olması gerektiği bildirilmiş ise de, bu husus yasal karineleri bertaraf edemez.
Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 2016/56 – 2018/3152 E.K. Sayılı 15/05/2018 tarihli kararında:
“……Vergi Usul Kanununun mükerrer 257. Maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle belgelenmesine dair …. çeşitli tarihlerde yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinin, hukuk yargılama usulünde “kapalı fatura” ile ispatı bertaraf ettiği söylenemez. Zira bu idari düzenleme vergi hukuku ile ilgilidir. Yargılama hukukun da ispat kurallarını değiştirmesi söz konusu olamaz. Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/2176 Esas, 2013/12170 karar sayılı kararında, kapalı faturanın 19.440 TL’lik borcun ödendiğine karine teşkil edeceğini. Vergi Usul Tebliğinin somut olayda uygulanamayacağını, karinenin aksini iddia edenin ispatlaması gerektiği” belirtilmiştir. Aksinin kabulüne halinde imzası inkar edilmeyen “ödeme makbuzu” sunulması halinde dahi “borç bankadan ödenmedi” diye ödeme makbuzunun, ödeme belgesi olarak kabul edilmemesi sonucuna varılır ki böyle bir sonuç ispat hukuku açısından kabul edilebilir bir durum değildir.” şeklinde karar verilmiştir.
Davacı yanın bizzat ibraz ettiği yedlerindeki fatura 2. Suretleri üzerinde dahi kendi kaşe ve imzası mevut olduğundan ve davalının fatura bedelini ödediğini ayrıca ispatla yükümlü olmadığından, davacının ödeme karinesinin aksini isbatlayamadığında davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı yan davayı vakıa eklenecek suretle ıslah ettiklerine dair dilekçe vermiş ise de, başlangıçta talep edilmeyen hususların ıslah suretiyle ileri sürülemeyeceği gibi faturaların 2 sureti elinde olup, kapalı fatura olduğu açıkça görülmesine rağmen takiptede ayrıca ve açıkça imza itirazı bulunmadığından, davacının ıslah talebi ve imza incelemesi talebi reddedilmiştir.
Bu itibarla;

HÜKÜM:
1-) DAVANIN REDDİNE,
2-) Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL maktu red harcının peşin alınan 1.771,19-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.726,79-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-) Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4-) Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 26.364,40-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Davacı/davalı tarafından yatırılan gider /delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı/davalı/vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …