Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/860 E. 2018/474 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/860 Esas
KARAR NO : 2018/474

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2017
KARAR TARİHİ : 28/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi ile … plakalı araç maliki olan dava dışı … arasında kasko sigorta sözleşmesi akdedildiğini, akdedilen bu sözleşme … nolu poliçeye bağlandığını, anılan sözleşme ile …’un … plakalı aracında meydana gelebilecek rizikolar müvekkil … A.Ş. Tarafından sigorta himayesine alındığını, 24/05/2017 tarihinde, müvekkil şirketin sigortalısı olan …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç, 24/05/2017 tarihinde … Caddesi ile …Caddesinin kesiştiği kavşakta … idaresindeki … plakalı araç ile çarpışmış ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, huzurdaki dava konusu kaza neticesinde müvekkili şirket tarafından sigortalı olan … plakalı araçta 10.800,00-TL’lik hasar oluşmuş ve hasar bedeli müvekkil şirketçe sigortalıya ödendiğini, bunun üzerine de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereğince sigortalının haklarına kanuni halef olduğunu beyan ederek, davalı şirketin dava konusu trafik kazasında sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle sair hususlar hakkında cevap ve itiraz haklarının saklı kalması kaydıyla, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının da saklı kalmak üzere; davalı yanın hasara neden olan … plakalı aracın trafik sigortacısı sıfatıyla KTK.md.91 hükmü gereğince sorumlu olduğunun tespitine, müvekkili şirketçe sigorta tazminatı olarak ödenen 10.800,00-TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkili sigorta şirketine ödenmesine, asıl alacak olan 10.800,00-TL’nin ödenme tarihi olan 21/06/2017 tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmesine ve tazminatın faizle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın bahsetmiş olduğu kazada, müvekkilin sigortalısı aracın kusurlu olmadığını, kazadan sonra tutanaklara … plakalı aracın kazada kusuru olmadığının zapta geçtiğini, davacı tarafın kusurun tam tersine olduğu savıyla talepte bulunduğunu, bu durumun Mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesinde netleşeceğini, tüm bu sebeplerle, kazanın meydana geldiği yolun özellikleri ve araçların seyir istikameti, konumları dikkate alındığında, kusurun sigortalımıza verilmesinin haksız olduğunu, nitekim olaydan sonra zabıt düzenleyen görevliler de kusuru karşı araca verdiğini, bu nedenle davanın reddini, yargılama giderlerinin davacı tarafa teşmilini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; halefiyet gereği rücuen tazminat davasıdır.
TTK 5 md. uyarınca mahkememiz aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, ticari davalar ve çekişmesiz yargı işleri ise TTK 4.md. düzenlenmiştir.
TTK’nun 1472 maddesi uyarınca, sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası , bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücuu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı cüz’i haleftir. Bu husus ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. 1954/11 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih 37-9 E.K. R.G.3.7.1944 sayılı; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindeki içtihadı gözönüne alınarak, haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. (Yargıtay 20 HD 2016/1138-3906 E K sayılı, 04.04.2016 tarihli, Yargıtay 17. HDH 2015/16049-14786 E K sayılı, 22.12.2015 tarihli kararı)
Taraflar arasında 24/05/2017 tarihinde davacı şirketin sigortalısı olan dava dışı …’ un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın … plakalı araçla çarpışması sonucunda trafik kazası meydana geldiği, sigortalı olan … plakalı araçta 10.800,00 TL hasar olduğu ve hasar bedelinin davacı şirketçe sigortalısına ödendiği, sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olduğu, uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığı,halefiyete dayalı olarak sigortalı yerine geçen davacı sigorta şirketi yönünden de aynı kuralların geçerli olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusu olacağı, davacının dava dışı sigortalı gibi dava açtığı ve davalının tacir kabul edilmesi başlı başına işin ticari bir dava olduğunu göstermeyeceği anlaşılmakla, davanın HMK 2 madde uyarınca genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
HMK 138(1) madde uyarınca dava şartı olan görev konusunda dosya üzerinden karar verilmesinin olanaklı bulunmasına göre davanın mahkememizin görevsizliği sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)İş bu davayı görmeye Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dava dilekçesinin HMK 114/(1)-c 115/(2) Maddeler uyarınca GÖREVSİZLİK nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 madde uyarınca dosyanın talep halinde ve karar kesinleştiğinde yetkili ve görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE ,
3-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸