Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/856 E. 2019/319 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/795 Esas
KARAR NO : 2019/303
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2017
KARAR TARİHİ : 03/04/2019

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, taraflar arasında 10/04/2014 tarihinde …Dükkan satım sözleşmesinin akdedildiğini, müvekkili tarafından alınan 24 ve 25 nolu dükkan niteliğindeki taşınmazların işbu dava konusu olduğunu, satıcının sözleşmeye göre yapması gereken en büyük edimini ifa etmediğini, taşınmazların tapularının halen verilmediğini, sözleşmede tapu teslim tarihinin 30/06/2015 tarihi olacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin bu tarihte tapuları teslim alamadığından zararının artmış olduğunu, müvekkilinin sözleşme akdedilirken 600.000.TL davalıya verdiğini ve 1.200.000 TL de kredi çekerek ödeme yaptığını, ancak davalı tarafından tapuların teslim edilmediğini, akabinde davalının fesih sözleşmesi düzenlediğini, ancak fesih sözleşmesine de uymayarak kredi borçlarını kapatmadığını beyanla, fazlaya ilişkin maddi, manevi ve ceza hukukundan kaynaklanan hakları saklı kalmak ve incelemeden sonra arttırılmak kaydıyla öncelikle satım sözleşmesinde belirtilen dükkan tapu kayıtlarının taraflarına tesciline mahkemenin aksi kanaatinde müvekkilinin ilgili tapu kaydını alamadığı için uğramış olduğu sözleşme tarihi 10/04/2014 tarihinden itibaren davalının edimlerini yerine getirmemesinden kaynaklanan tüm müsbet ve menfi zararların tazminine, davalının edimini yerine getirmemesi sonucu yine taraflar arasında yapılmış fesih sözleşmesinden kaynaklanan tüm zararların belirlenmesi ve tazminine, ödemiş olduğu ve taahhüt altına girmek zorunda kaldığı tüm edimlerin kusurlu davalı yanca ticari faizi ile karşılanmasına ve çekilmiş olan tüm kredilerin ivedikle kapatılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, davacının taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle zarara uğradığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Dükkanın alıcıya teslimi başlıklı 5. maddesinin a bendi uyarınca dükkanların teknik şartnamede belirtilen şekilde kaba inşaat olarak 30/06/2015 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırılmış olduğunu, müvekkili tarafından 21/04/2015 tarihinde davacıya dükkanları teslim almaya gelme yazısının gönderildiğini, akabinde taraflar arasında akdedilen 06/05/2015 tarihli konut teslim tutanağı tanzim edilerek teslimlerin gerçekleştirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak işlemler gerçekleşmişken davacı tarafın hem taşınmaz bedelini ödeme hususunda temerrüde uğraması nedeniyle sözleşmeye konu taşınmazı satın almaktan vazgeçmesi ve sözleşmenin feshinin talep edilmesi hem de taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle zarara uğradığı iddiasının kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edilmesi durumunda %20 cezai şart uygulanacağının kararlaştırılmasına rağmen müşteri memnuniyetini korumak adına makul oranlar uygulanarak fesih işlemlerinin yapılabileceğinin davacıya bildirildiğini, bu doğrultuda 29/09/2016 tarihli Konut Alım Sözleşmesinin Feshi İbranamesinin düzenlendiğini, davacı tarafından kredi yükü altına girmesine müvekkili şirketin sebep olduğu ve kredi ödemelerinin yapılmadığı yönündeki iddialarının mesnetsiz olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 18/12/2017 teslim tarihli dilekçesi ile davalının taşınmaz teslim edildiğine dair beyanlarının hukuka uygun olmadığını, vekil edenin teslimden anladığı şeyle davalının teslimden anladığı şeyin aynı olmadığını, satım sözleşmesindeki teslim içeriğinin karşı tarafa kullanma yararlanma ve tapu kat irtifakı iskan hakkı doğurması gerektiğini, hukuki olarak dayanaklarının karşı yanın basiretli bir tacir gibi davranmayıp hukuki hile ve gabinle taraflarına imzalattığı sözleşmeler olduğunu, sözleşmenin konusunun belli olduğunu, taşınmaz tapusunun devri ve mülkiyet hakkının devri olduğunu, süslü sözleşmelerle vekil edenin devasa borç altına sokulduğunu, el insaf demekten başka bir şey gelmediğini, dükkanın kat irtifakı iskanı ve tapusunun olmadığını beyanla müspet ve menfi zararların tazmini, gayrimenkulün değerinin tespiti ve bu değer üzerinden uğranılan zararının orantısının belirlenmesini, dava dilekçesinde belirtilen taleplerin karşılanmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 11/05/2018 teslim tarihli dilekçesi ile ilk zararın gayrimenkulün teslim edilmemesi olduğunu, bu nedenle taşınmazdan hak elde edilemediğini, ikinci zararın yatırımı yaptığındaki piyasa emlak rayiç bedelleri ile sözleşme şartları yerine getirilmediği zaman oluşan değer kaybı olduğunu, bu yatırımın yapılması için vekil edenin sattığı gayrimenkulleri ile bunlara ilişkin yaptığı ticaretlerinin açıklayıcı beyanlarını yine bunların tapu kayıtlarını ve projelerini ekte sunduklarını, bir diğer zararın vekil eden adına kredi kullanılmasından dolayı vekil edenin bankadan olan kredi riski ve ticari iş ve işlemlerindeki aksama olduğunu, en son zararın ise bu durumlar yüzünden çekmiş olduğu maddi ve manevi zararları olduğunu, manevi zararları yüzünden ailesinden ve sevdiklerinden olduğunu, müflis duruma düştüğünü, hayata küstüğünü, tüm bu manevi ızdırabı da yanlış insanlara güvenmesi olduğunu beyan etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin incelenmesinde, tarafları dosyamız tarafları olan 10/04/2014 tarihli sözleşmeler olup, toplam satım bedelinin ve ödeme şeklinin belirlendiği, dükkanın teknik şartnamede belirtilen şekilde ve kaba inşaat olarak 30/06/2015 tarihinde alıcıya teslim edileceği, ancak mücbir sebepler halinde ilave sürelerin bu teslim süresine ilave edileceğinin kararlaştırıldığı; dava dilekçesi ekinde sunulan teslim belgelerine göre 06/05/2015 tarihinde tarafların karşılıklı olarak imzaladıkları “dükkanın eksiksiz teslim tutanağı ” başlıklı belge içeriğinde davacının 10/04/2014 tarihli sözleşmeye konu 24 ve 25 numaralı dükkan vasfındaki bağımsız bölümleri ana taşınmazı ve ortak alanları, sözleşmenin 5.maddesi gereğince tutanak tarihi itibari ile satıcının yetkilisi ile dükkanı ana taşınmazı ve çevreyi birlikte gezdiklerini, dikkatle incelediklerini, 5/k maddesi uyarınca dükkan teslim tutanağını tanzim ve imza ettiklerini, incelemeleri sonucunda dükkanının satım sözleşmesi ve eklerine, Teknik Şartnameye ve tanıtım broşüründeki bilgilere tamamen uygun olarak tamamlandığını belirlediğini, dükkanı teslim aldığını, kati kabulünü yaptığını, satıcıyı sözleşme ve ekleri, Teknik Şartname tanıtım materyalleri ile ilgili her hususta doğmuş ve doğacak hiçbir hak, alacak ve tazminat talebinin kalmadığını beyan ve bunlardan feragat ile satıcıyı külliyen ve gayrikabili rücu olarak ibra ettiğini kabul ettiğini, bugünden öncesine ait gecikme cezası veya tazminatı sözleşmenin 5/g fıkrasına göre belirleneceğini, geç teslim nedeni ile alacağının oluşması halinde bu tutarın satıcıya karşı muaccel olan veya olmayan bilumum borçları ile mahsup edilmesini kabul ettiğini beyanla davacı ve davalı yetkilisince imzalandığı görülmüştür.
“Dükkan Satım Sözleşmesinin Feshi İbraname ” başlıklı belgenin incelenmesinde, yine davacı ve davalı tarafından 23/09/2016 tarihnide imzalandığı, içeriğe göre alıcının temerrüde uğraması nedeni ile satıcıya dükkanı satın almaktan tek taraflı olarak vazgeçtiğini ve söz konusu sözleşmenin feshini talep etmesi üzerine dükkan satım sözleşmesinin burada belirtilen koşullarda feshedildiğinin belirtildiği; belgede öngörülen koşulların 1-Alıcının bugüne kadar sözleşme gereği ödemiş olduğu miktardan (her bir sözleşme için ödenen miktar iki ayrı ibranamede belirtilmiştir) ibranamede belirtilen cezai şart kesileceği hususunda mutabakata vardıkları, alıcı tarafından taşınmaz alımı için kullanılan kredinin kapama tutarının satıcı tarafından ödeneceği, alıcıya edilecek bakiye alacağı ise alacının ödenmesine muvafakat verdiği hesabına ibranamede belirtilen tarihte ödeneceği, 2-Alıcıya teslim edilmiş olan dükkan ve anahtarları işbu fesih ve ibranamenin imzalandığı tarihte satıcıya iade edeceği, 3-Tarafların sözleşme uyarınca birbirlerinden ne nam altında olursa olsun başkaca hiçbir talepte bulunmayacakları, tarafların sözleşme uyarınca yapılan cezai şart kesintisini kabul ile alacak, faiz, cezai şart, tazminat, ve sair başkaca herhangi bir talepte bulunmamayı, birbirlerine karşı bilumum dava haklarından gayri kabili rücu olarak feragat ettiklerini ve birbirlerini her konuda ibra eylediklerini beyan, kabul ve taahhüt ettikleri, 4-Satıcının alıcının sözleşme uyarınca vermiş olduğu taksit senetlerini ibra tarihinden itibaren bankalardan iaede talep edileceği, senet asıllarının fiziki teslimlerinden itibaren alıcaya iade edileceği konusunda mutabık kaldıklarını beyanla imzaladıkları görülmüştür.
Davacı eldeki dava ile sözleşme kapsamında, dükkanların teslim edilmemesi nedeni ile zarara uğradığını beyanla menfi, müspet, maddi ve manevi zararlarının tazminini talep etmiş ise de taraflar arasında akdedilen Sözleşmeye göre dükkanların ne zaman ne şekilde teslim edileceği bellidir ve dosya arasında bulunan, davacının da imzasını içerek teslim belgelerine göre, davacı, dükkanları sözleşmeye, teknik şartnameye, tanıtım broşürlerindeki bilgilere uygun olarak teslim aldığını beyan etmiş, aynı tutanakta davalıyı hak ve tazminat talebi kalmadığını beyanla gayri kabili rücu olarak ibra etmiştir. Bu aşamadan sonra teslime dayanarak davalıdan tazminat talep hakkı bulunmamaktadır.
Diğer yandan, yine tarafların karşılıklı olarak imzaladıkları ibranameye göre, taraflar sözleşmenin feshi ve feshin sonuçları hususunda mutabakata varmış, davacı imzasını içeren ibraname ile başkaca herhangi bir talepte bulunmamayı, birbirlerine karşı bilumum dava haklarından gayri kabili rücu olarak feragat ettiklerini, birbirlerini her konuda külliyen ibra ettiklerini taahhüt etmiştir.
Davacı, gerek teslim gerek fesih aşamasında davalıyı gayrikabili rücu olarak ibra ettikten sonra, teslim ve sözleşme nedeni ile eldeki davadaki taleplerini ileri süremeyeceğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 5.850,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 03/04/2019

Katip …

Hakim …