Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/847 E. 2022/831 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/847 Esas
KARAR NO:2022/831

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:27/09/2017
KARAR TARİHİ:16/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilim …, uzun süre baş ağrısı yaşadığı şikayetiyle başvurduğu … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli ve davalı şirket nezdinde sigortalı Uzm. Dr. … tarafından öncelikle ilaç yoluyla tedavi edilmiş, daha sonra doktorun yönlendirmesiyle ameliyata alındığı, ameliyat günü müvekkili hastaneye gittiğinde, Asistan Dr. …, burnunun içinde operasyonla kemik alınacağını, bu operasyondan sonra burun akıntılarının kalmayacağını belirterek, diğer asistan doktorlarla birlikte kendisini ameliyathaneye sevk ettikleri, ameliyattan bir süre sonra, müvekkilinin akıntılarının hızlanarak devam ettiği, burnunun ön ve orta kısmında kıkırdak doku enfeksiyon kaparak düştüğü, bunun üzerine müvekkilinin burnundaki tamponların çıkarıldığı, aylarca yalnızca burun bantlarını yenilemekle yetindikleri, daha sonra müvekkil burnunda ciddi bir çöküntünün olduğunu fark etmesi üzerine, tekrardan hastaneye gitmiş, asistan doktorlar…Hanımlar kendisiyle ilgilenmiş, yaptıkları kontrol üzerine paniklemişler, daha sonra kendi aralarında yaptıkları görüşmeler neticesinde, bu olayın normal olduğunu, 1-1,5 sene kadar beklemesini, burnunun eski hale döneceğini kendisine söyleyerek müvekkilini oyaladıkları, olaydan bir süre sonra, ameliyatın asıl sorumlusu Uzm.Dr. …, müvekkilini görmek istemiş, yapmış olduğu incelemede müvekkiline: “…Senden özür diliyorum., Şu an sadece burnuna çözüm bulalım, mahkemeye başvuracağını söylemişsin, dava çözüm değil, kesilen yerdeki ödemi 1, 1,5 yıl kadar bekleyip daha sonra kulağından alacağım kıkırdakla seni tekrardan ameliyat edeceğim…” diyerek müvekkilini taburcu ettiği, yaklaşık altı ay kadar sonra ameliyattarı itibaren burnundan sürekli kan akması şikayetiyle tekrardan hastaneye giden müvekkilinin, Uzm.Dr. … ile tekrar görüşmüş, doktor birtakım ilaçlar yazmış ve burnunun iç arka kısmında da kanamalar olduğunu beyan ederek, müvekkilimin burnundan parça alarak, parçaları patoloji laboratuvarına gönderdiği, laboratuvar sonuçları incelendiğinde, doktor tarafından kendisine “..herhangi bir patolojik problem olmadığını, ancak bu haliyle kendisinin burnunu eski hale getiremeyeceği…” söylendiği, tüm bu gelişmeler nedeniyle ameliyatın üzerinden bir yıldan fazla süre geçtiği, ameliyattan sonraki 15.ayda, aynı doktor tarafından müvekkiline “…kaburgadan parça alınarak, kendisini operasyonu daha iyi yapabilecek doktorlara yönlendireceğini, kendisinin bu ameliyat yapamayacağını, ancak profesörlerin burmunu düzeltebileceğini…” beyan ederek … Hastanesi’ne sevk ettiği, burada müvekkiline, “.. burnundaki çökme ve sair problemlerin yanlış yapılan ameliyattan kaynaklandığı, ancak kendilerinin de bu hatayı düzeltemeyecekleri…” beyan edildiği, neticede müvekkilinin tekrar Uzm.Dr. … tarafından Prof.Dr. … isimli doktora sevk edildiği, … Bey’in müvekkiline: “…burnunun çok kötü durumda olduğunu, ödemin ancak 2 yılda toparlanacağını, burun orta mesafesi kısaldığını kaburgadan parça alınarak tekrar operasyon yapılsa bile düşen burnunun ancak 3 milimetre kaldırılabileceğini, burnun bir daha asla eskisi gibi olamayacağını…” beyan ederek müvekkilini gönderdiği, açıklanan nedenlerle müvekkilinin halen burnundan nefes ya da koku alamadığı, burnunun çıplak gözle dahi ayırt edilebilecek şekilde çökmesi nedeniyle yaşı henüz genç olan müvekkilinin, görsel olarak da burnunu kullanamadığı, insan içine çıkamadığı, psikolojik travma yaşadığı, müvekkilinin geçirmiş olduğu operasyonun hiçbir şekilde estetik nitelikli bir ameliyat olmadığı, tedavi nitelikli ve kulak burun boğaz servisi tarafından gerçekleştirilen bir operasyon olduğu, bu nedenle, burnunda hiçbir tıbbi gerekçe olmamasına rağmen törpüleme işlemi yapılmasının vekil ilişkisinin kötüye kullanılmasının en bariz göstergesi olduğu, sigortalı Uzm. Dr. … ve sorumluluğu kendisine ait muhtemel asistan ekibinin hukuka aykırı şekilde yaptığı müdahale nedeniyle oluşan zararın giderilmesi gerektiği, hal böyle iken, müvekkilin burnunda oluşan ağır hasarın, hatalı tıbbi müdahale başka bir deyişle malpraktis sonucu oluştuğu hususunun kabulünün gerektiği, söz konusu ağır hizmet kusuru nedeniyle, doktorun bağlı bulunduğu … Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne 08 Mart 2017 tarihinde, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne 06 Mart 2017 tarihinde ayrıca şikâyet başvurusu yapıldığı, konuyla ilgili idari soruşturmanın devam ettiği, idarenin hizmetin kötü işlemesi veya geç işlemesi yahut hiç işlememesi hallerinde hizmet kusuru işlemiş sayılacağı, davalı sigorta şirketi de, zorunlu hekim sigorta poliçesi kapsamında sigortalının hak ve borçlarına halef olduğu, tüm bu sebeplerle, davalı sigorta şirket nezdinde sigortalı Uzm, Dr. … tarafından yapıları ameliyat ve yanlış tedavilerinden kaynaklanan malpraktis/tıbbi uygulama hatası nedeniyle oluşan ağır zararın tazmini için; müvekkilinin davacının bir an önce arneliyat olması zorunluluğu bulunduğundan, oluşturulacak bir tensip kararı/ara kararla mevcut durumun tespiti için hasta dosyalarının ve müvekkilim davacının uzman bilirkişilerce/adli tıp kurumunca muayene edilerek rapor tanzimini, zararın tazmini için şimdilik kaydıyla 5.000,00 TL maddi ve 95,000,00 TL manevi tazminatın sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava edilmiştir.
Davalı … sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde davacı …’a, dava dışı Or. … tarafından gerçekleştirilen ameliyat neticesinde hastanın burnunun deforme olmasına sebebiyet verildiği ve dava dışı Dr. …’nun mesleki faaliyetlerinin müvekkil şirket tarafından düzenlenen Zorunlu Hekim Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmış olduğu ve bu sebeple artaya çıkan zarardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunduğu iddiası ile doğrudan müvekkil … Sigorta A.Ş. aleyhine ikame edilmiştir. Müvekkili şirket ile dava dışı Dr. … arasında 14.08.2016-14.08.2017 dönemini kapsar 127565109 no.lu Zorunlu Hekim Mesleki Sorumluluk Slgorta Poliçesi tanzim edildiği, sigortalı Dr. …, Devlet Hastanesi hekimi olarak görev yapmakta olduğundan davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle reddinin gerektiği, kamu hastanesinde görev yapan hekimin mesleki faaliyeti nedeniyle adli yargıda dava açılmayacağı gibi, idarenin ajanı (hekim) tarafından yerine getirilen sağlık hizmetinin sorgulanmasında da davanın idareye yöneltilmesi gerektiği, aksi halde açılan dava ve yargılama Anayasanın 125/9 maddesine aykırılık teşkil edeceği, bu sebeple davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği, kaldı ki hasta kayıtları celp edildiğinde görüleceği üzere; hastanın tedavisinde tek görevli hekim sigortalı Dr. Semih Uşaklığıl olmadığı, birden fazla hekim hastanın tedavi sürecinde yer almış ve hastanın tedavisi devlet hastanesinde gerçekleştirildiği, bu bakımdan tıbbi kötü uygulama iddiası ile açılan davanın sadece Dr. …’nun poliçesi kapsamında müvekkil şirkete yöneltilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, 6100 sayılı HMK 61. Mad.2. fıkrası gereğince dava neticesinden etkilenecek olan ve hukuki menfaat ilişkisi bulunan kişi ve kurumlara davanın Sağlık Bakanlığı’na ve sigortalı Dr. Semih Uşakşıoğlu’na ihbarını talep ettikleri, müvekkili sigorta şirketinin İşbu davada hukuki sorumluluğundan bahsedebilmek için, Borçlar Kanunu vekâlet hükümlerinde tanımlanan şekilde kurulmuş olan hasta-hekim ilişkisinde; hukuka aykırılık, kusurlu davranış, zarar ve uygun Nedensellik Bağı (Hekim eylemi ile zarar arasında) şartlarının birlikte bulunmasının zorunlu olduğu, bu şartlardan birinin bulunmadığı bir durumda hekimin ve dolayısıyla sigorta poliçesini düzenleyen müvekkil Sigorta Şirketinin hukuki sorumluluğundan bahsetmek mümkün olmayacağı, gerçekleştirilen müdahaleler tıp kurallarına uygun olduğu, dava konusu vakada, hastanın şikâyeti ve var olan bulgular değerlendirilerek güncel tıp bilgilerinde uygun tedavi yöntemi olarak belirtilen septoplasti ameliyatı hastaya önerildiği, operasyon ve devam eden sürece ilişkin olarak sigortalı hastayla detaylı olarak görüşmüş, komplikasyon ve riskleri izah ettiği, hastanın operasyonu kabul etmesi üzerine de hasta operasyona alındığı, nitekim komplikasyonsuz, sorunsuz bir operasyon gerçekleştirildiği ve şifa ile taburcu edildiği, hastanın kontrol muayenelerinin özenle gerçekleştirildiği, şikâyetlerine yönelik uygun tedavi uygulandığı, operasyondan sonra yapılan kontrol muayenesinde hastanın kendi greftini çıkarttığı ve burunda enfeksiyon gelişmesine sebep olduğunun görüldüğü, bu aşamada gelişen enfeksiyonun hastanın kendi davranışlarından ve ameliyattan sonra hastanın kendi greftini çıkartması sebebi ile ve/veya bulunduğu ortamdan kaynaklanmış olduğunun hastaya da izah edildiği, hasta kayıtlarından da görüleceği üzere, hastada enfeksiyon izlendiği ve hastaya ilaç tedavisi başlandığı, uygulanan tedavi sürecinden sonra enfeksiyon bulguları ortadan kaldırıldığı ve tedavi başarı ile sonuçlandığı, ameliyattan sonra davacı hastanın burundaki grefti çıkartarak, enfeksiyon oluşumuna sebebiyet vermesinin sorumluluğu hekime ait olamayacağı, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi hastanın enfeksiyon kapması ile sigortalı hekimin uygulamaları arasında herhangi bir illiyet bağı olmadığı, aksine Sigortalı hekimin gelişen enfeksiyona uygun tedaviyi gerçekleştirerek hastanın zarara uğramasını önlediği, davacı tarafırdan yapılan şikâyet üzerine sigortalı hekim hakkında idari soruşturma başlatılmış olup, yapılan inceleme neticesinde hazırlanan Ön İnceleme Raporunda sigortalı Dr. …’nun kusurunun bulunmadığının saptandığı, hasta vekili tarafından 22.06.2017 tarihinde müvekkili şirkete yapıları başvurunun ekinde yer alan hasta evraklarında da yer aldığı üzere tedaviyi gerçekleştiren tek hekim sigortalı Dr. Semih Uşaklıgil olmadığı, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı nezdinde sigortalı doktor …’nun gerçekleştirdiği davacının ilaçlı tedavisi ve sonrasında gerçekleştirilen burun ameliyatında doktorun tıbbi uygulama hatası iddiasıyla davacının maddi ve manevi zararlarına ilişkin tazminat davası olduğu anlaşıldı.
ATK 7. Adli Tıp İhtisas Kurulu 22/07/2019 tarihli raporunda özetle; Burun tıkanıklığı, rahat nefes alamama şikayetleri ile başvurduğu hastanede nazal septum deviasyonu tespit edilerek 02/09/2015 tarihinde uygulanan Septorinoplasti ameliyatı sonrası şikayetlerinin devam ettiği ve şekil bozukluğundan rahatsız olduğu bildirilen …oğlu, 29/09/1981 doğumlu … hakkında düzenlenen adli ve tıbbi belgelerin değerlendirilmesinde; Kişinin 31/08/2015 tarihinde burun tıkanıklığı, nefes almada zorluk şikayetleri ile … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümüne başvurduğu, paranazal sinüs BT tetkikinde; bilateral osteomeatal komplekslerde obliterasyon, nazal septum anterior kesimde sağa deviasyon, sol orta konkada bülloza varyasyonu, bilateral inferior nazal konkalar da hipertrofi, posterior kesimden nazofarenks hava kolonuna hafif darlık, kavum nazi hava kolonunun hafif daraldığının saptandığı, Uzm.Dr…. tarafından yapılan fizik muayenede; septum anteriorda sağa deviasyon tespit edildiği, eksternal nazal deformite tanısı konularak 02/09/2015 tarihinde septoplasti operasyonu uygulandığı, erken dönemde komplikasyon gelişmemesi üzerine bir hafta sonra kontrole çağrılarak 03/09/2015 tarihinde taburcu edildiği, 09/09/2015 tarihinde KBB poliklinik kaydı bulunduğu, 10/09/2015 tarihinde burun kanaması nedeniyle acil servise başvurduğu, intravenöz ilaç infüzyonu uygulandığı, davacı ve davalı taraf ifadelerinde burunda akıntı, enfeksiyon ve bunun sonucunda greft atılımı geliştiğinin ifade edildiği, ancak tıbbi belgelerde kayıtlı olmadığı, zaman zaman burun kanaması devam ettiği ifade edilen ve 23/05/2016 tarihinde yeniden hastaneye başvuran kişinin nazofarenks MR tetkikinde yer kaplayan lezyon ve asimetrik duvar kalınlaşması izlenmediği, 01/06/2016 tarihli patoloji raporuna göre; nazofarinks ca şüphesi ile örnek alındığı, biyopsi sonucunun reaktif hiperplazi olarak raporlandığı, 27/10/2016 tarihinde ileri tetkik ve tedavi amacı ile …Kulak Burun Boğaz Hastalıkları kliniğine sevk edildiği, 07/11/2016 tarihinde burada yapılan muayenesinde 14 ay önce septoplasti ameliyatı uygulanan kişide doğal tip düşüklüğü saptandığı, davacı ve davalı taraf ifadelerine göre; kişinin Prof.Dr….’a da konsülte edildiği, iki yılı beklemenin uygun olacağının bildirildiği, Kurulumuzun 16/04/2018 ve 26/10/2018 tarihli müzekkereleri ile … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden kişiye ait grafilerin istendiği ancak temin edilemediği, kişinin 20/06/2018 tarihinde Kurulumuzda yapılan muayenesinde; septum orta hatta, burun tipi çökük, her iki alar kartilajın septumla bağlantısı olmadığı, konkaların hipertrofik olduğu, saddle nose deformitesi görüldüğü, burun pasajının açık olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla; Kurulumuzun müzekkereleri ile istenmesine rağmen kişiye ait BT’lerin temin edilemediği, dosyadaki BT raporlarına göre değerlendirildiğinde; … Eğitim ve Araştırma Hastanesine burun tıkanıklığı şikayeti ile başvuran kişiye nazal septum deviasyonu tanısıyla 02/09/2015 tarihinde uygulanan septoplasti ameliyatın endikasyon ve uygulama şeklinin tıbben doğru olduğu, bu tür ameliyatlardan sonra söz konusu klinik şikayetlere neden olan bulgularda tam düzelme olmayabileceği, bunun yanı sıra ameliyat sonrasında gelişen greft kaybı ve uzun dönemde ortaya çıkan kozmetik deformitelerin her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilen, revizyon cerrahisi ile düzeltilebilecek ‘komplikasyon’ olarak nitelendirildiği, dolayısıyla davalı hekimin uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, mevcut tablonun düzetilmesi için rekonstrüksiyon işlemi yapılmasının gerektiği tespit ve rapor edilmiştir.
ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu 05/07/2021 tarihli raporunda özetle; Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulunun 22.07.2019 tarih 3400 sayılı mütalaasında tanımlanan veriler çerçevesinde, hekimin eylemine ait atfı kabul kusur bulunmaması nedeniyle dava konusu olayla illiyetli olarak …oğlu, 29/09/1981 doğumlu …’ta saptanan bulguların 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
ATK 7. Adli Tıp İhtisas Kurulu 31/08/2022 tarihli raporunda özetle; 02/09/2015 tarihinde uygulanan septorinoplasti ameliyatı sonrasında şikayetlerinin devam ettiği bildirilen …oğlu, 29/09/1981 doğumlu … hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerin değerlendirilmesinde, Burun tıkanıklığı, nefes almada zorluk şikayetleri bulunan 34 yaşındaki hastanın 07/01/2015 tarihinde çekilen paranazal sinüs tomografisinde, bilateral osteomeatal komplekslerde obliterasyon, nazal septum anterior kesimde sağa deviasyon, sol orta konkada bülloza varyasyonu, bilateral inferior nazal konkalarda hipertrofi, hava yollarında hafif darlık saptandığı, 31/08/2015 tarihinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. … tarafından yapılan fizik muayenesinde, septum anteriorda sağa deviasyon tespit edildiği, eksternal nazal deformite tanısı konularak 02/09/2015 tarihinde septorinoplasti ameliyatı uygulandığı, hastada erken dönemde komplikasyon gelişmediği, davacı taraf ifadesine göre ameliyattan birkaç gün sonra burundan parça (greft materyali?) düştüğü, 09/09/2015 tarihinde poliklinik kontrol muayene kaydı bulunduğu, burundan sızıntı olması nedeniyle antibiyotik tedavisine başlandığının ifade edildiği, 10/09/2015 tarihinde burun kanaması şikayeti nedeniyle acil servise başvuran hastanın kanama kontrolü sağlanarak intravenöz ilaç infüzyonu uygulandığı, kan tetkiklerinde CRP yüksekliği saptandığı, hastanın burun kanaması şikayetlerinin devam ettiği, 28/04/2016 tarihli kontrol muayenesinde maligniteden şüphelenilerek istenen nazofarenks MR tetkikinde, yer kaplayan lezyon ya da asimetrik duvar kalınlaşması tespit edilmediği, 01/06/2016 tarihli patoloji raporuna göre, alınan biyopsi sonucunun reaktif hiperplazi olarak tanımlandığı, 17/08/2016 ve 26/09/2016 tarihlerinde poliklinik kontrol muayene kayıtları bulunduğu, 27/10/2016 tarihinde ileri tetkik ve tedavi amacı ile …İstanbul Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları kliniğine sevk edildiği, 07/11/2016 tarihinde yapılan muayenesinde doğal tip düşüklüğü saptandığı, davacı ve davalı taraf ifadelerine göre, hastanın Prof. Dr. …’a da konsulte edildiği, iki yıl tamamlandığında revizyon ameliyatı önerildiği, dava dosyası ile birlikte gönderilen yeni tıbbi belgelere göre, hastanın 09/11/2017 tarihinde buruna darp öyküsü ile acil servis başvurusu bulunduğu, nazal dorsum ödemli olup çekilen nazal grafisinde osseöz patoloji tespit edilmediği, hastanın 20/06/2018 tarihinde Kurulumuzda yapılan muayenesinde, septum orta hatta, burun pasajı açık ve burun tipi çökük olup, her iki alar kartilajın septumla bağlantısı olmadığı, konkalar hipertrofik izlendiği, saddle nose deformitesi tespit edildiği anlaşılmakla, Burun tıkanıklığı, nefes almada zorluk şikayetleri bulunan hastanın fizik muayene ve radyolojik görüntüleme tetkikleri sonucu elde edilen bulgular dikkate alındığında, 02/09/2015 tarihinde uygulanan septorinoplasti ameliyatının endikasyonu bulunduğu ve uygulama şeklinin tıbben doğru olduğu, ameliyat sonrasında gelişen enfeksiyon, greft kaybı ve tip düşüklüğünün her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilecek komplikasyonlar olarak nitelendirildiği, tıbbi kayıtlara göre hastanın belirli aralıklarla takip edildiği, enfeksiyona yönelik medikal tedavisinin düzenlendiği, ameliyattan yaklaşık bir yıl sonra ileri tetkik ve tedavisinin yapılabileceği üst merkeze sevk edildiği de göz önünde bulundurulduğunda, komplikasyonları gidermeye yönelik yapılan uygulamaların tıbben uygun olduğu, dava dosyası ile birlikte gönderilen yeni tıbbi belgelere göre 09/11/2017 tarihinde burnuna darbe aldığı da bildirilen hastanın nazal deformitesinin revizyon rekonstrüksiyon cerrahisi ile düzeltilmesinin mümkün olduğu, tüm bilgi ve bulgular birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu olayda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. …’nun uygulamalarına tıbbi hata atfedilmediği tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

Davacı taraf davalıya sigortalı dava dışı doktor …’nun gerçekleştirdiği ilaçlı tedavi ve sonrasında gerçekleştirilen tedavi amaçlı burun ameliyatı neticesinde burnunda çökme ve sair problemler oluştuğunu ve bu durumun doktorun tıbbi uygulama hatasından kaynaklandığını belirterek burnundaki çökme ve diğer problemler nedeniyle maluliyeti için 5.000,00-LT maddi ve 95.000,00-TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkememizce davacının tüm tıbbi evrakları celp edilmiş, sonrasında davacının dava konusu ettiği zararına neden olan davalıya sigortalı dava dışı doktorun tıbbi uygulamalarında hata olup olmadığı, işlemlerde ihmal, kasıt veya kusurun bulunup bulunmadığı, kusur varsa oranının belirlenmesi hususunda rapor tanzimi için dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, ATK 7. Adli Tıp İhtisas Kurulu 22/07/2019 tarihli raporunda … Eğitim ve Araştırma Hastanesine burun tıkanıklığı şikayeti ile başvuran davacıya 02/09/2015 tarihinde uygulanan ameliyatın endikasyon ve uygulama şeklinin tıbben doğru olduğu, bu tür ameliyatlardan sonra söz konusu klinik şikayetlere neden olan bulgularda tam düzelme olmayabileceği, ameliyat sonrasında gelişen greft kaybı ve uzun dönemde ortaya çıkan kozmetik deformitelerin her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilen, revizyon cerrahisi ile düzeltilebilecek ‘komplikasyon’ olarak nitelendirildiği belirtilerek hekimin uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu bildirilmiş, daha sonrasında alınan ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 05/07/2021 tarihli maluliyet raporunda; hekimin eylemine ait atfı kabul kusur bulunmaması nedeniyle dava konusu olayla illiyetli olarak davacının sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı bildirilmiştir. Davacı vekilinin ATK raporuna itirazı üzerine itirazların değerlendirilmesi için dosya yeniden ATK’ya gönderilmiş olup ATK 7. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 31/08/2022 tarihli raporunda ise komplikasyonları gidermeye yönelik yapılan uygulamaların tıbben uygun olduğu, dava konusu olayda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. …’nun uygulamalarına tıbbi hata atfedilmediği bildirilmiştir. Adli tıp kurumunda alınan raporlardan anlaşıldığı üzere davalıya sigortalı dava dışı doktor …’nun davacıya gerçekleştirdiği ilaçlı tedavi ve sonrasında gerçekleştirilen tedavi amaçlı burun ameliyatı ve sonrasındaki tıbbi uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu ve dava konusu olayda doktorun uygulamalarında tıbbi hata bulunmadığı ve davacının da dava konusu olay nedeniyle maluliyetinin bulunmadığı belirlendiğinden davalıya sigortalı doktorun kusurunun bulunmadığı olay nedeniyle davalı sigorta şirketinin de poliçeden kaynaklanan bir sorumluluğunun olmayacağı anlaşıldığından davacının maddi ve manevi tazminat talepleri yerinde görülmeyerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 341,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 260,85-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maddi tazminat talebi yönünden 9.200,00-TL maktu vekalet ücreti ve manevi tazminat yönünden 15.200,00-TL nispi vekalet ücreti olmak üzere toplam 24.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 16/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır