Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/831 E. 2020/157 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/831 Esas
KARAR NO : 2020/157
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2017
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili banka tarafından … A.Ş. lehine, … ve …’nın müteselsil kefaletiyle Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden ticari krediler kullandırıldığını,kredilerin ödenmemesi nedeniyle kredi hesaplarının kat edildiğini,ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine icra takibine geçildiğini, borçlularca borca itiraz edilmiş olması nedeniyle itirazın iptali davası açma zorunluluğu doğduğunu,
takibin yetkili İcra Müdürlüğünde başlatıldığını, talep edilen faizin sözleşmeye ve yasaya uygun olduğunu, davalıların müteselsil kefil sıfatıyla borcun tamamından sorumlu olduklarını, tek taraflı yapılan bildirim ile kefaletten dönülemeyeceğini, kefillerin müteselsil kefaletlerinin devam ettiğini, borç tasfiye sözleşmesi imzalanmış olmasının borcun yenilenmesi yada borçların sona erdiği anlamına gelmediğini, dava dışı asıl borçlu … A.Ş. tarafından iflas erteleme davası açılıp, tedbir kararı alınmış olmakla dava dışı şirket hakkında takip başlatılmadığım,T.B.K ‘nun gerçek kişi kefaletinde eş rızası alınmasına ilişkin 584. m. sindeki hüküm bilahare değiştirilerek eş rızası alınması zorunluluğunun bazı hallerde aranmayacağı hükmünün getirildiğini, sözleşme gereği müşteri ve kefiller ile banka arasında çıkacak her türlü anlaşmazlıkta banka kayıtlarının HMK 193. m. si gereği geçerli ve bağlayıcı ve kesin delil olacağının kabul edildiğini,bu nedenlerle itirazın iptaline , takibin devamına ve davalıların %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetlerine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu icra takibine karşı borca itirazla birlikte yetki itirazında bulunulduğunu, alacaklı banka ile borçlu … A.Ş. arasında imzalanmış olan 18.01.2017 tarihli borç yenileme sözleşmesinde her ne kadar İstanbul Mahkemeleri ve İcra daire yetkili kılınmış ise de sözkonusu sözleşmenin müvekkilerince imzalanmadığını, kaldı ki sözleşmelerin tacir olmayan müvekkillerince imzalanmış olsaydı bile yetki yönünden hukuki sonuç doğurmayacağını, bu nedenle davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin adreslerinin İstanbul Anadolu yakasında bulunduğunu, genel yetki kuralları gereği İstanbul Anadolu icra daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu,müvekkilerinin nakdi ve gayrinakdi kredilere kefaletlerinin bulunmadığını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren borçlar kanunun 599. maddesi hükmüne göre kefillere kefaletten dönme hakkı tanındığını, bu bağlamda davacı bankaya keşide edilen ihtarname ile kefaletten dönme keyfiyetinin iletildiğini, davacı bankaca keşide edilen ihtarnameye itiraz edildiğini, bu nedenle ihtarnamenin kesinleşmediğini, diğer yandan kefaletlerin şekil şartlarına ve eş muvafakatine uygun olmadığını,müvekkillerinin 14.07.2015 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiğini, bundan sonra eş muvafakati olmadan kredi sözleşmesinin 18.01.2017 tarihinde yenilendiğini, borçtan müvekkillerinin sorumlu olmadığını,bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Dava konusu icra takibine konu borcun genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı … A.Ş ‘ ne kullandırılan krediden kaynaklandığı, davalıların kredi sözleşme (12.12.2013 – 02.05.2013 tarihli ) altındaki imzalara itirazlarının olmadığı, itirazların bu sözleşmelerin imzalanmasından sonra borcun yenilendiği, kefaletin şekil şartlarına uygun olmadığı, TBK. 599 madde uyarınca kefaletten dönüldüğü hususlarında olduğu ve uyuşmazlığın açıklanan sebeplerle davalıların takip konusu borçtan sorumlu tutulup tutulamayacaklarına ilişkin olduğu anlaşıldı.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; Genel Kredi Sözleşmelerine, … Noterliğinin 22.07.2016 tarih ve 14972 yevmiye nolu ihtarnamesine, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/878 D. İş sayılı kararına, … İcra Müdürlüğünün 2017/27471 E. Sayılı dosyasına, Ticaret Sicil Kayıtlarına, Bilirkişi incelemesine, Banka tarafından Merkez Bankasına bildirilen azami faiz oranlarına, banka defterleri ve kayıtları ile nakdi ve gayrinakdi, tazmin olan kredilere ilişkin hesap hareketleri, borç tasfiye sözleşmesine, İ.İ.K. Ve diğer yasal delillere, tanık, yemin ve davalı tarafın sunacağı delillere karşı sunacakları her türlü ikamesi mümkün sair delillere dayanmıştır.
Davalılar vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; banka ile borçlu şirket arasında imzalanan tüm genel kredi sözleşmelerine, … Noterliğinden gönderilen 29/03/2016 tarih ve 04335 yevmiye numaralı kefaletten dönmeye ilişkin ihtarnameye, kefaletten dönme tarihinden sonra düzenlenen 18/01/2017 tarihli yapılandırma sözleşmesine, …. Noterliğinden gönderilen, 27/07/2016 tarih ve 10457 yevmiye numaralı kat ihtarnamesine itiraza, …nün … sicil numarasında kayıtlı kredi sözleşmesi borçlusu … işletmeleri A.Ş Genel Kurul Toplantı tutanaklarına, haziran cetvelleri ve tescil belgelerine, … A.Ş ait ortaklar pay defterine ve ticari defterlerine, … ve kredi borçlusu … A.Ş.’nin ticari defterlerine, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/850 Esas sayılı dosyasına, banka ve borçlu şirket kayıtlarına, bilirkişi incelemesi ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğünün 2017/27471 E. sayılı dosyasında; alacaklı … A.Ş. tarafından borçlular … Ve … aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklı toplam 159.813,58 TL alacağın tahsili için 23.08.2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlular tarafından süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Davalılar tarafından icra dairesine sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine karşı ve mahkememize sunulan cevap dilekçesinde de mahkememizin yetkisine karşı itirazda bulunulmuştur.
HMK’nun 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir.
TTK’nın 7. Maddesine göre; iki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar… Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli olur.
Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu dava dışı … A.Ş. olup TTK 16(1) madde gereği tacir sıfatını haizdir. Davalılar ise icra takibinin dayanağını oluşturan genel kredi sözleşmesininde müteselsil kefillerdir.TTK’nın 7. Maddesinden dolayı davalıların tacir olmaması yetki sözleşmesini tümüyle hükümsüz hale getirmez. Bu sebeple mahkememiz tarafından dosyaya sunulan kredi sözleşmelerine göre sözleşmelerin X diğer hükümler başlıklı bölüm 3. maddesinde açıkça İstanbul Merkez mahkeme ve icra daireleri yetkili kılınmış olmasından dolayı sözleşme hükmü uyarınca davalıların yetki itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından banka alacağının hangi kredilerden kaynaklandığı , 06.01.2017 tarihli borç yenileme sözleşmesinin ve kefaletten dönmenin mevcut borca etkileri davacı bankanın var ise takip tarihi ve ödeme varsa dava tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususunda rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi tarafından 21.09.2018 tarihinde mahkememize ön rapor sunulmuştur.Ön rapor davacı vekiline duruşmada elden tebliğ edilmiş olup davacı vekili tarafından ön raporda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra dosya tekrardan bilirkişiye verilmiştir. Birkişi tarafından sunulan 30.10.2018 tarihli raporda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak ” 23.08.2017 takip tarihi itibariyle … nolu, … nolu, … nolu taksitli ticari kredi hesapları ile tazmin edilen teminat mektubundan kaynaklanan alacak miktarı gerek müteselsil kefil … ve gerekse mütesesil kefil … yönünden 144.529,64.-TL olup, 126.760,11.-TL asıl alacak tutarına tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla %48 temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında B.S.M.V. yürütülmek suretiyle alacağın tahsilinin talep edilebileceği,
23.08.2017 takip tarihi itibariyle ticari kredili mevduat (tek hesap) hesabından kaynaklanan alacak miktarı;
-Müteselsil kefil … yününden 11.651,20.-TL olup, 10.761,06.-TL asıl alacağa takip tarihinden alacağın tahsiline kadar tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla %24,24 temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında B.S.M.V. yürütülmek suretiyle alacağın tahsilinin talep edilebileceği,
-Müteselsil kefil … yönünden 11.648,74-TL olup, 10.758,79.-TL asıl alacağa takip tarihinden alacağın tahsiline kadar tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla %24,24 temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında B.S.M.V. yürütülmek suretiyle alacağın tahsilinin talep edilebileceği,” tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Davalılar vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup dava dışı asıl borçlu şirketin defterlerinin incelenmesi talep edilmiştir.
Davalılar tarafından imzalanan genel kredi sözleşmesinin X-2. maddesinde ihtilaf halinde Banka defter ve kayıtlarının kesin delil olacağının kabul edildiği anlaşılmakla mahkememiz tarafından davalılar vekilinin dava dışı asıl borçlu şirketin defterlerinin incelenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından takip talebinde belirtilen 277-… nolu ticari kredi ile ilgili değerlendirme yapılması için dosyanın önceki bilirkişiye tevdii edilerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup bilirkişi tarafından sunulan 26.07.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda ayrıntısı açıklandığı üzere sonuç olarak “… sözkonusu asıl alacak kalemi ile toplam alacak kalemi ayrı ayrı kök raporumuzun 19. sayfasında taksitli ticari kredi hesapları ile tazmin edilen teminat mektubundan kaynaklanan alacak miktarının hesaplanması başlığı altında alacak kalemlerine ilave edilmiştir. Bu nedenle raporda herhangi bir değişikliğe gerek olmadığı” rapor edilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalılar vekili tarafından ek rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş ve ek rapora karşı itirazları doğrultusunda dava dışı … A.Ş.’nin defterleri üzerinde inceleme yapılmasına ve … ATM nin 2016/850 esas sayılı dosyasının celb edilerek dosyanın yeniden bilirkişiye tevdiine karar verilmesi talep edilmiş olup dosya kapsamında gelinen aşamada …. ATM nin 2016/850 esas sayılı dosyasını celp edilerek yeniden inceleme yaptırılması davaya bir yenilik katmayacağından ve davalılar vekilinin dava dışı … A.Ş.’nin defterleri üzerinde inceleme yapılması talebinin önceden reddine karar verilmiş olmasından dolayı mahkememiz tarafından davalılar vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin ve itirazlarının reddine karar verilmiştir.
TBK’nın 584. maddesi ” Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayn yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.
Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmelerinin imza tarihleri 02.05.2013 ve 12.12.2013 olup, davalılar vekilince sunulan cevap dilekçesinde müvekkillerinin 14.07.2015 tarihli Genel Kurulda yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği, bilahare hissedarlık ilişkisinin de bittiği bildirilmiştir. O halde davalılar … İle … Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı 02.05.2013 ve 12.12.2013 tarihlerinde yönelim kurulu üyesi olduğu kabul ve ikrar edilmiş olmakla şirket ortağı ve yöneticisi konumunda bulunan davalılar yönünden TBK’nın 584(3) maddesi gereğince eş rızası alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Dosya içerisinde bulunan 18.01.2017 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin incelenmesi neticesinde davalılar tarafından imzalanmadığı tespit edilmekle birlikte sözleşmenin 6.2. Temerrüt halinin hukuki sonuçları başlıklı maddesinin “Sözleşme süresince ve kapsamında öngörülen yükümlülüğünden herhangi birini yerine getirmemesi hallerinde , herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın düzenlenmiş Genel Kredi Sözleşmesi hükümleri uygulanarak borçlar tüm faizleriyle muaccel hale gelecek ve işbu protokol feshedilerek alacaklı banka yasal yollara müracaat edecektir….”
6.5: Borç tasfiye sözleşmesinin yorumu ve borç tasfiye sözleşmesinde hüküm bulunmayan haller başlıklı maddesinin “İşbu borç tasfiye sözleşmesi, Garanti ile borçlular arasında daha önce düzenlenen kredi közleşmelerinin eki niteliğinde olup hiçbir şekilde borcun yenilenmesi olarak kabul edilmeyecek ve yorumlanmayacaktır. Bu borç tasfiye sözleşmesinde hüküm bulunmayan hallerde, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinin ve taahhütnamelerinin hükümleri geçerli olacaktır. ” şeklinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkememiz tarafından dosyada ki delillerin incelenmesi neticesinde dava dışı kredi borçlusu şirket tarafından borç tasfiye sözleşmesine uygun ödemelerin yapılmamış olması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği tespit edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 11.10.2012 tarih, 2012/9018 Es. ve 2012/14916 K. sayılı ilamında ” … Kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 12.03.2012 tarih, 2011/12765 Es. ve 2012/3919 K. sayılı ilamında “…….Asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılma kefilin sorumluluğunu sona erdiren bir neden değildir……” olduğu belirtilmiştir.
TBK’nın 599. Maddesi “Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir.
Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalılar aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklı toplam 159.813,58 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı ancak davalılar tarafından borca itiraz edildiği, dosya kapsamında toplanan delillerin değerlendirilmesi neticesinde yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket tarafından imzalanan ve davalılar tarafından imzalanmayan 18.01.2017 tarihli borç tasfiye sözleşmesinde, borç tasfiye sözleşmesinin hiçbir zaman borcun yenilenmesi olarak kabul edilmeyeceğinin hüküm altına alındığı, borç tasfiye sözleşmesinin feshedilmiş olmasıyla davalılarında müteselsil kefil olarak imzalamış oldukları genel kredi sözleşme hükümlerinin geçerli olacağı, davalıların genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olarak imzalarının bulunması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığa genel kredi sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği ve dolayısıyla müteselsil kefil olarak borçtan sorumluluklarının devam edeceği, kefaletin müteselsil kefalet olduğu, kefalet tutarı kadar sorumlu oldukları müteselsil kefaletin kefalet tarihinden önce doğmuş kredilerde dahil olmak üzere ileride doğması muhtemel borçlan da kapsayacağının davalılar tarafından kabul beyan ve taahhüt edildiği, kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden yukarıda belirtilen yargıtay kararlarında da değinildiği üzere asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılma kefilin sorumluluğunu sona erdirmeyeceğinden ve davalıların söz konusu kefaletten dönmeye ilişkin ihtarnamesinin 30.03.2016 tarihinde davacı bankaya tebliğ edildiği, ihtarnamenin davacı bankaya tebliğ edildiği tarihte sözleşmeden doğan kredi borcunun devam ettiği/doğmuş olduğu, geri ödeme planların da davalıların imzalarının mevcut olduğu dikkate alındığında TBK’nın 599. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı, zira TBK’nın 599. maddesinin gelecekte doğacak bir borca kefaleten dönme ile ilgili hüküm içeren bir madde olduğu, 30.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda 23.08.2017 takip tarihi itibariyle … nolu taksitli ticari kredi hesapları ile tazmin edilen teminat mektubundan kaynaklanan alacak miktarı tutarının her iki davalı yönünden toplam 144.529,64.-TL, ticari kredili mevduat (tek hesap) hesabından kaynaklanan alacak miktarının müteselsil kefil … yününden 11.651,20.-TL, müteselsil kefil … yönünden 11.648,74-TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalılardan …’ın …. İcra Müdürlüğünün 2017/27471 Esas sayılı dosyasında itirazının 156.180,84 -TL üzerinden iptaline, davalılardan …nın …. İcra Müdürlüğünün 2017/27471 Esas sayılı dosyasında itirazının 156.178,38 -TL üzerinden iptaline, her iki davalı yönünden takibin 126.760,11 TL’lik asıl alacağa (… nolu ticari kredilerden kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren % 48 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle, davalılardan … yönünden 10.761,06 TL asıl alacağa (277-… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle, davalılardan … yönünden 10.758,79 TL asıl alacağa (277-… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle, devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likid olması nedeniyle davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetlerine, koşulları oluşmadığından davacının davalılar aleyhine disiplin para cezası hükmedilmesi talebinin reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-)a)Davalılardan …’ın …. İcra Müdürlüğünün 2017/27471 Esas sayılı dosyasında itirazının 156.180,84 -TL üzerinden İPTALİNE,
b)Davalılardan …nın …. İcra Müdürlüğünün 2017/27471 Esas sayılı dosyasında itirazının 156.178,38 -TL üzerinden İPTALİNE,
-Her iki davalı yönünden takibin 126.760,11 TL’lik asıl alacağa (… nolu ticari kredilerden kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren % 48 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle,
-Davalılardan … yönünden 10.761,06 TL asıl alacağa (… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle,
-Davalılardan … yönünden 10.758,79 TL asıl alacağa (… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle,
DEVAMINA,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-)Alacağın %20’si oranındaki 31.236,16 TL icra inkar tazminatının davalılardan …’nın sorumluluğu 31.235,67 TL ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Davacının disiplin para cezası talebinin reddine,
4-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 10.668,71-TL nisbi karar harcından başlangıçta peşin alınan 1.930,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.738,56-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 1.930,15-TL peşin harç , 4,60-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.966,15-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve müzekkere /davetiye gideri olmak üzere toplam 1.021,50-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 998,28-TL’sini davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalılar tarafından yapılan 13,00 TL davetiye giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 0,29-TL ‘sini davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, bakiyesinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 18.778,18 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-)Davalılar duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden red kabul oranına göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
10-)Davacının gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya / vekiline iadesine,
11-)Davalıların gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde re’sen davalılara / vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/03/2020

Katip …

Hakim …