Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/755 E. 2018/67 K. 07.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/626 Esas
KARAR NO : 2018/100
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2017
KARAR TARİHİ : 15/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasında,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Hollanda’da yaşamakta olan vekiledeninin 01.02.2016 günü… Bankası AŞ’nin Parseller/Avcılar Şubesindeki vadeli hesabından para çekmek için aynı bankanın Didim Şubesine başvurduğunda, hesabında hiç para bulunmadığını öğrendiği; hesabındaki toplam 90.000.-Euro’nun dava dışı … adına düzenlenen vekaletname ile Temmuz/2015 tarihinde aynı bankanın Parseller/Avcılar Şubesinden çekildiğinin tespit edildiğini, gerek vekaletnamenin düzenlendiği ve gerekse paranın sahte vekaletname ile çekildiği tarihlerde davacının Hollanda’da olduğu; davalı banka ve dava dışı şüpheliler yönünden halen Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. nolu dosyası ile, davalı noter hakkında da aynı Savcılığın …Sor nolu dosyası ile soruşturmanın derdest olduğunu, banka hesabındaki paranın tamamının tek seferde çekilmesi ve banka yetkilileri tarafından herhangi bir araştırma dahi yapılmadığını, vekaletnamenin mevduat sahibine ait olup olmadığı hakkında bankaca bir araştırma yapılmadığını, noterlik belgelerindeki imza ve resim ile (bankaya ibraz edilen belgedeki) imza ve resmin farklı olduğu hususları dikkate alınarak; vekaletnameyi hazırlayan noter ve davalı bankanın kusursuz sorumlu olduğunu beyanla, vekiledenine ait hesaptan çekilen toplam 90.00-Euronun davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle usule ilişkin olarak; Yargıtay 15.HD’nin E: 2014/2787, K:2014/5195 sayılı ve 15.09.2014 tarihli kararında ifade edildiği üzere, 6102 sayılı TTK’nun 5/1. maddesine göre, ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirildiğini, oysa yargılama konusu işbu davanın bütün tarafları tacir olmadığı gibi, davanın da ticari işletme ile ilgili bulunmadığını, bu kapsamda görev itirazları olduğunu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, Vekiledeni noter yönünden husumet ehliyetinin oluşabilmesi için a) eylemle meydana gelen zarar arasındaki illiyet bağının bulunması ve b) bu illiyet bağının kesilmemiş olmasının zorunlu olduğunu, illiyet bağının bulunmadığı ve/ya kesilmesi halinde, davada noter yönünden husumet ehliyeti bulunmayacağı için öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini,Esasa ilişkin olarakta; Vekiledeni tarafından özen borcunun titizlikle yerine getirildiğini, İşlem sırasında ve işlem nedeniyle yapılan sorgulama, teknoloji olanaklarından yararlanmak suretiyle yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda, uğranılması muhtemel zarar tehlikesini önleyici bütün tedbirlerin alındığını beyanla, davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde; Vekiledeni Bankanın dava dışı üçüncü kişilerin sunmuş oldukları noter onaylı vekaletnameye ve noterden alınan açık teyide istinaden işlemi gerçekleştirerek bu kapsamda işlemin gerçekleştirilmesi aşamasında üzerine düşen tüm yükümlülükleri eksiksiz ve tam olarak yerine getirdiğini, davacının oluşan zararı bakımından sorumluluğuna gidebileceği kişiler para çekim işlemini noter onaylı vekaletname ile, gerçekleştiren dava dışı …T.C. Kimlik numaralı … ile gerekli kontrolleri sağlamayarak sahte vekaletname düzenlenmesinde kusuru bulunan noter … olduğunu beyanla, öncelikle husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini,
Esasa ilişkin olarakta; Davacı tarafından sahte vekaletname ile gerçekleştirilen para çekim işlemi bakımından vekiledeninin gerekli dikkat ve özeni göstermediği iddia edilmekte ise de Banka tarafından 08.07.2015 tarihi itibari ile sunulan vekaletname bakımından öncelikle noterlikten teyit alındığını, sonrasında ise sistem kayıtları bazında gerçekleştirilen inceleme soncunda verilerin uyuştuğu da gözetilerek para çekim işlemine onay verildiğini, işlemin gerçekleştirilmesinin asıl sebebinin görüleceği üzere öncelikle sunulan vekaletnamenin noter onaylı ve damgalı olması ve sonrasında ise alınan noter teyidi ile de bu durumun kesinliğinin sağlanması olduğunu, bu kapsamda zararın oluşumunda noterlik tarafından üzerine düşen gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesinin yol açtığını, vekiledeni bankaya Türkiye cumhuriyeti resmi makamlarından noterlik tarafından düzenlenen orijinal bir vekaletname ibraz edildiğini, orijinal vekaletname üzerinde yer alan vekil eden davacı imzası ile davacının tatbik imzaları gözle görülür biçimde aynı olduğunu da beyanla, davanın vekiledeni yönünden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, davalıların hukuka aykırı işlem ve eylemlerinden kaynaklı uğranılan maddi zararın tahsisi istemine ilişkindir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kapsamının; tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Yasa’nın 73. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. (Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2016/9361-7973 E K sayılı 10.10.2016 tarihli kararı)
Somut olayda, davacı tacir olmayıp, 6502 sayılı Kanun’un 3/k maddesinde tanımlanan tüketici sayılan kişilerdendir. Tüketici işlemi niteliğinden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlıkta, tüketici mahkemesi görevli olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırması gerekmekte olup, Mahkememizin görevsizliğine;
HMK 138(1) madde; ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasına dinleyebilir” hükmü uyarınca dosya üzerinden karar verilmesinin mümkün olmasına göre, Anayasanın 141/son ve H.M.K.’nun 30. maddelerinde düzenlenen usul ekonomisi ilkeside nazara alınarak dosya üzerinden karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1- HMK ‘nun 114/1-c madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2- HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten itibaren, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesine, süresi içerisinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunda karar verileceğinin ihtarına ,
4-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine ,
Davacı ve davalılar / vekillerinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle dosya üzerinden oybirliğiyle karar verildi. 15/02/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …