Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/747 E. 2021/307 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/747 Esas
KARAR NO:2021/307

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/08/2013
KARAR TARİHİ:07/04/2021

…. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22/01/2015 tarih ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı nedeni ile dosyanın …. İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına gönderildiği, …. İş Mahkemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik kararı nedeni ile mahkememize tevzi edilen davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin sigortalısı …’ün maliki ve sürücüsü olduğu ve davalılardan … A.Ş.’nin … sayılı poliçe ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yaptığı … plakalı araç ile yine davalılardan … A.Ş.’nin … sayılı poliçe ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yaptığı … plakalı araç arasında 16.10.2009 tarihinde ölümlü trafik kazası meydana geldiğini ve sigortalı …’ün vefat ettiğini, vefat sebebi ile müvekkili kurum tarafından sigortalının dul eşi …’e 12.852,02 EURO dul maaşı ve tazminat ödendiğini, müvekkilinin, Alman Cumhuriyeti Sosyal Sigorta Kuruluşu olması sebebiyle rücu hakkına ilişkin düzenlemenin Karayolları Trafik Kanununa ve Alman Sosyal Kanununa dayandığını, müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti ile Federal … arasında Sosyal Güvenlik Hakkında Sözleşmenin 50. maddesinde zikredilen “diğer akit taraf nizamları” ibaresinde kast edilen ve aranılan talep hakkının rücu hakkı olduğunu, zarar görenin Türk Sosyal Güvenlik Mevzuatına göre rücu hakkı bulunup bulunmadığının aranmadığını, müvekkilinin sigortalısının …’da yaşamış ve çalışmış olduğunu, dolayısıyla maaş ödemelerin SGK mevzuatına göre değil müvekkilinin tabi olduğu mevzuata göre yapıldığını, bu açıdan aynen hüküm altına alınmasının gerekli bulunduğunu ve muhtemel ömür değerlendirilmesinin de …’ya göre yapılmasının mutlak bir zorunluluk olduğunu, uğranılan zararın gideriminin yabancı para olarak istenebileceğini, destekten yoksun kalma tazminatı istemlerinde son Yargıtay uygulamalarına göre desteklerinin işleteni olduğu araçta sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmiş olması nedeniyle destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısını hasım göstererek dava açılabileceğinin kabul edildiğini, olaya ilişkin ceza yargılaması ve karara dayanak Adli Tıp Raporunda meydana gelen kazada davalı sigorta şirketlerince sigortalanan araç sürücüsünün birlikte kazaya sebebiyet verdiğinin anlaşıldığını, her iki sigorta şirketine 18.09.2012 tarihinde yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödeme tutarı olan 12.852,02 EURO alacağın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin, … plaka sayılı aracı 02.02.2009-2010 vadeli ZMSS poliçesi ile sigortaladığını, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu ve Poliçe Genel Şartları gereğince limit dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın tazmini ile sorumlu olabileceğini, bu kapsamda hak sahiplerine 14.175,77 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiğini, buna ilişkin … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …-… Esas-Karar sayılı karar bulunduğunu, hükümde davacının ödemesinin zarardan tenzil edilmediğini, davacının ancak müteveffanın hak sahibinin sebepsiz zenginleştiği iddiası ile dava açabileceğini, davacı kurumca yapılan ödemenin dayanağının sigortalı tarafından kendisine yapılan prim ödemeleri olup her halükarda yapılması zorunlu olan bir ödeme olduğunu, dolayısıyla davacının rücu hakkının bulunmadığını, bu hususun SGK taleplerinde olduğu gibi araştırılması gerektiğini, müvekkilinin davadan önce temerrüte düşürülmediğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, avans faizi talep edilemeyeceğini, bu nedenle faizin başlangıç tarihine ve istenilen faize de itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin, … plakalı aracı trafik sigorta poliçesi ile sigortaladığını, davacının aktif dava ehliyeti olmadığını, davacı tarafça yapılan tazminat ödemesinin dayanağının sigortalısı tarafından ödenen ölüm sigortası primleri olup sigortalının ölümü halinde ölüm sebebine bakılmaksızın her halükarda yapılması zorunlu olan bir ödeme olduğunu, ödemenin destekten yoksun kalma tazminatı olmadığını, davacı tarafından yapılan ödemenin sosyal güvenlik mevzuatına göre yapıldığını, davacının sigortalısının mirasçısı eş … tarafından diğer davalı sigorta şirketi aleyhine … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında açılan davada verilen hükmün … 2. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında infaz edildiğini, davacının ödemesinin tenzil edilmediğini, dolayısıyla davacının halefiyet hakkı koşullarının gerçekleşmediğini, zarara bizzat işleten sürücünün ağır kusuru sebep verdiğinden illiyet bağının kesildiğini, kaza tarihinden itibaren faiz isteminin dayanaksız olduğunu, talep olunan faiz oranının taleple ilgisiz ve fahiş olduğunu, davaya konu olayda MÖHUK madde 34 uyarınca haksız fiilin meydana geldiği yer hukukunun uygulanacağını, bu nedenle tazminat miktarının Türk hukukuna göre hesaplanması gerektiğini belirterek davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın … ilinde gerçekleştiğini, yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin sahibi olduğu araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğunu, müvekkili yönünden ancak kusuru oranında talepte bulunulabileceğini, müvekkilinin aracının sigortalı olup tazminatın sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Davalı … tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
…. İş Mahkemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik kararı verilmiş ve görevsizlik kararının kesinleşmesi üzeri dosya Mahkememize tevzi edilerek Mahkememizin 2017/747 esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, Alman emeklilik sigortasının, sigortalısı için ödediği bedelin zarara sebebiyet veren sürücü, malik ve kazaya karışan araçları ZMSS poliçesi ile sigortalayan sigorta şirketlerinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
…’ın sunmuş olduğu 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yabancılık unsuru bulunan davada Türk Hukuku’nun uygulanması gerektiği kanaatiyle değerlendirme yapıldığını, davaya konu trafik kazası neticesinde vefat eden ve kaza tarihinde emekli olduğu anlaşılan müteveffa …’ün dava dışı hak sahibi eşine davacı kurum tarafından sosyal güvenlik sistemi kapsamındaki ölüme bağlı ödemelerin Türk Hukuku’na göre rücuya tabi olmadığını yapılan ödemenin rücuya tabi olmaması nedeniyle davacının bu ödemeleri Türk Hukuku’na göre rücuen davalılardan talep edemeyeceği tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı, sigortalısı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı 16/10/2009 tarihinde … ili … … kara yolunda meydana gelen çift taraflı trafik kazasında vefat eden …’ün dul eşine yapılan ödemenin davalılardan rücuen tahsilini talep etmiş olup,
5718 Sayılı Kanunun Milletlerarası yetki başlıklı 40.maddesi uyarınca; “Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder”
6100 Sayılı HMK’nın 16.maddesi uyarınca; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.”
Ölümlü trafik kazası haksız fiilin bir türü olup, haksız fiilin gerçekleştiği ve zararın meydana geldiği yer … olduğundan yabancılık unsuru taşıyan işbu davada Türk Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığı gibi bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 5718 sayılı MÖHUK madde 34/2 uyarınca zararın meydana geldiği ülke hukukunun uygulanması gerekmekte olup, …’ün Türkiye’de vefat etmesi nedeniyle zararın meydana geldiği yan ölümün gerçekleştiği yer Türkiye olduğundan Türk Hukukunun uygulanması gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 55.maddesinde SGK ödemelerinin bir kısmının rücu edilemeyeceği düzenlenmiştir. Emeklilik geliri, kişinin hayatayken ödediği primlerin karşılığı olup emekli olduktan sonra vefat edilmesi halinde kişinin hak sahiplerine bağlanan gelirler rücuya tabi olmadığı gibi emekli olmadan önce vefat edilmesi halinde 3.kişinin kasıtsız kusuru nedeniyle vefat edenin hak sahiplerine bağlanan gelirler de rücuya tabi değildir. Davacının … Cumhuriyeti Sosyal Sigorta Kuruluşu olarak sigortalısı …’ün ölümü nedeniyle müteveffanın dul eşine yaptığı 12.852,02-Euro ödemenin rücuya tabi olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcın, peşin alınan 572,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 513,35 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan 5.029,65-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.