Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/692 E. 2021/105 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/692 Esas
KARAR NO : 2021/105
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2016
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı … arasında … Noterliğinin 22.06.2010 tarih, … yevmiye numaralı 1 yıl süreli sözleşmesinin akdedilerek sözleşme ile davalının davacıdan her ay aylık 1.500.000 adet yumurta satım almayı, aksi halde satın almadığı yumurta kadar yumurta ücretini karşılayacağını taahhüt ettiğini, davalının sözleşme süresi boyunca aylık 1-500.000 adet yumurtadan yıllık 18.000.000 tane satın almayı aksi takdirde sipariş etmediği yumurtaların ücretini ödemeyi kabul ettiğini, davalının sözleşmenin tarihi olan 22.06.2010 tarihinden itibaren sözleşmenin geçerlilik süresi boyunca 22.06.2011 tarihine kadar toplamda senelik 18.000.000 tane alım taahhüdüne uymadığından ve satın almadığı takdirde satın almadığı yumurtaların bedelini ödemeyi de taahhüt eylediğinden davalının kaç adet yumurta satın aldığının tespiti ile sipariş etmediği yumurta miktar ve fiyatının belirlenerek bedelinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile davanın kabulü ile 300.000,- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde;
Usule ilişkin itirazında; taraflar arasında düzenlenmiş sözleşmede yetkili mahkemelerin İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri olarak düzenlendiğinden öncelikle yetkisizlik itirazlarının kabulünü talep etmiştir.
Esasa ilişkin itirazında; Davacı ile olan sözleşmenin, davacının diğer bir iştiraki olan dava dışı … TİC.LTD. ŞTİ. üzerinden devam ettirildiğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki sözleşmelerin davacı tarafından geçerli bir sözleşme olarak ileri sürülmüş ise de söz konusu sözleşmelerin imzalanan diğer sözleşmeler ile fiilen sona erdiği ve davacının iştiraki olan … şirketi arasında devam ettirildiğini, dava dışı şirketin internet sitesinde açık olarak davacı unvanına yer verildiği ve ticaret sicili kayıtlarından şirketlerin aynı kişi tarafından yönetildiğinin açıkça ortada olduğunu, dava dışı … ile müvekkili şirket arasında sadece satım sözleşmesinin imzalanmadığı ve davacı ile fason imalat sözleşmesinin imzalandığını belirterek davacının iddialarının kabul anlamrna gelmemek üzere herhangi bir incelemeye karar verilmesi halinde, davacı ile müvekkili şirket dışında dava dışı … şirketinin defterlerinin incelenmesi gerekeceğini ve davacı ile müvekkili ticari ilişkisinin sözleşme hükümleri … şirketi üzerinden yürütüldüğünü, davacının teslimata hazır olduğunu ispatla yükümlü olduğunu ispatla yükümlü olduğunu, müvekkili şirketin sipariş verilmesi halinde davacının alacaklı temerrüdü durumunda olup olmadığının bilinmediğini ve davacının bu güne kadar müvekkiline karşı herhangi bir talepte bulunmadığı ve teslimata hazır olduğunu bildirmediğinden müvekkilini temerrüde düşürmediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; … Noterliği’nin 22.06.2010 tarih ve … yevmiye nolu sözleşmeye, … Noterliği’nin 22.06.2020 tarih ve … yevmiye nolu sözleşmeye, davalı şirket defter ve kayıtlarına, davacı şirket defter ve kayıtlarına, 22.06.2020-22.06.201 arası yumurta fiyat araştırmasına, bilirkişi incelemesine, tanık beyanlarına dayanmışlardır.
Mahkememizce öncelikle Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak; iddia savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın dava tarihi itibarıyla, davalıdan alacağı varsa miktarın saptanması, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği hususlarının belirlenmesi kapsamında rapor aldırılmış olup, 08.05.2018 tarihli raporda:
”…Davacı şirket ile davalı şiricet arasında İmzalanan 22.06.2010 tarihli protokol gereğince davalı şirketin davacı şirketten 1 yıl boyunca aylık 1.500.000 adetten az olmamak üzere yumurta alacağının kararlaştırılmış olduğu,
Davacı şirketin düzenlemiş olduğu satış faturaları ile yukarıda tasdik bilgileri sunulan 2010 ve 2011 yıllarına ticari defterlerinde yapılan incelemelerde davalı şirkete dava konusu sözleşmenin kapsadığı 22.06.2010 – 22.06.2011 tarihleri arasında herhangi bir satışının olmadığı, başka bir ifade ile davalı şirketin 22.06.2010 – 22.06.2011 tarih aralığında davacı şirketten herhangi bir mal alımının olmadığı, dolayısıyla taraflar arasında akdedilmiş olan 22.06.2010 tarihli protokole göre davalı şirketin davacı şirketten almayı taahhüt ettiği aylık 1.500.000 adet (sözleşme süresince 18.000.000 adet) yumurta alışından dolayı hiçbir alımının olmadığı,
Yumurta Üreticileri Merkez Birliği tarafından dosyaya gönderilmiş olan 06.02.2018 tarihli yazı ekinde sunulmuş olan aylık ortalama yumurta fiyatları dikkate alınarak yapılan hesaplamalar sonucunda davacı şirketin davalı şirketten 22.06.2010 tarihli protokol gereğince alınmayan 18.000.000 adet yumurtadan dolayı talep etmesi gereken yumurta bedelinin (kdv’siz) 2.317.330,00.-TL olması gerektiği,
Davacı şirketin dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu bedelin 300.000,00.-TL olduğu,
Davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin muhasebe usul ve prensiplerine uygun tutulduğu, açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, defterlerin kapanış tasdiklerinin ise olmadığı…” tespit ve rapor edilmiştir.
Talimat cevabı geldiğinde davalının ticari defterleri üzerinde iddia savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı yanın dava tarihi itibarıyla, davalıdan alacağı varsa miktarın saptanması, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi hususunda rapor aldırılmış olup, 11.12.2018 tarihli raporda:
”…Davalı şirketin 2010 ve 2011 yılı ticari defterlerinin 6762 sayılı TTK ilgili hükümlerine istinaden açılış tasdikleri ve Yevmiye ve Envanter defterinin kapanış tasdiki yapılmıştır. Ticari defterler, ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilmek kaydı ile orada yer bulan şartları taşıdığr sayın Mahkemece benimsenirse (bu konuda bkz: Prof. Dr. Sabih Arkan; Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2012, 17.bası, sh. 349 vd.) delil olma vasfını haizdir. Davalıya ait ticari defterlerde davacı ile herhangi bir ticari ilişkisine (işlem akışına) rastlanmadığı,
Dava yanları arasında yapılan Sözleşmelerden davacı yanca sunulan …. Noterliği’nin 22.6.2010 tarih ve … Y. numaralı olanın (3.5). maddesine bakıldıkta, davacının savladığı yumurta asgari alım sayısının orada aylık 1.500.000 adet olarak yazılı olduğu görülmektedir. Gerek İstanbul’da davalı nezdinde yapılan mali tetkikat ve gerekse talimay yoluyla alınan rapor ise, davacı ile davalının arasında bu anlamda yumurta teslim/tesellümü anlamında bir ticari ilişkisinin oluştuğunu göstermemektedir. Salt bu noktadan bakılacak olursa, davalının davacıdan yıllık 18.000.000 adet yumurta almadığı ve buna göre davanın bu yönden kabulü gerektiği sonucuna varılabilir. Bu benimsenecek olursa, 818 sayılı e. BK.’mn 98/11 (TBK. 114/11) hükmünün yollamasıyla e. BK. md. 43 ve 44 (TBK. 51 ve 52) hükümlerine gidilmesi bahis konusu olabilecek, yumurtaların özel hale getirilmesi ile ilgili yön ayrı tutularak, davacının zararı azaltma görevi üzerinde durularak, bir ölçüde tenkis ile davacının isteminin 175.000- TL üzerinden kabul edilebileceği hususu Mahkemenin münhasır değerlendirmesi ve takdiri içinde kalacağı,
Hal böyle ise de, davalı da davaya yanıtında bu ilişkinin fiilen sona erdirildiğini ve ilişkinin davacının bünyesinde yer aldığını savladığı dava dışı … firması ile yürüdüğünü beyan etmektedir. Olağan hayat akışı ilkesine göre gözleme nazaran ile somut bakmayı muhterem Mahkeme uygun görecek olursa, somut durumda enteresan bir hal olduğu düşünülebilir. Davacıya davalı tarafından bir talep, sözleşme süresi içinde iletilmemiştir, davacı da davalıya edimini ifaya hazır olduğunu ve eğer alımı yapmazsa mütemerrit olacağını ihtar etmemiştir. Dosyaya mübrez evrak ve gerek İstanbul’da gerek Konya’da yapılan mali müşavir bilirkişi incelemeleri -en azmdan bu aşamada- bu yönde bir saptama bildirmeyi gündeme getirebilmektedir. Davalı yan davaya yanıt dilekçesinde bir kısım ek evrak sunarak o belgelerde, davacının, dava dışı … ile oluşan ilişkide …’nin kendi yerine geçmesini kabul ettiği ve ilişkinin o surette yürüdüğü savunmasında ise de, sunduğu evrak okunaklı olmayıp savunmaları teyide salih olup olmadığı yönünde mütalaa serdetmeye de elverişli değildir. Davalı yanın -eğer yüce Mahkeme bu yönde bir İnceleme yapılmasını uygun görürse davaya yanıt dilekçesinde sunduğu o mealdeki delillerinin- davacı ile davalı arasında bu davada tartışılan sözleşme dönemine etkili olması kaydıyla okunaklı bir(er) suretini dosyaya ibraz etmesi ve davacının ilgili tarihteki ortak yapısını tevsik eden evrak ile yine o evredeki geçerli imza sirküleriyle dava dışı …’nin aynı evredeki aynı mahiyetteki belgelerinin bu şirketlerin bulunduğu Ticaret Sicil Memurluklarından dosyaya gelmesini sağlaması halinde, mezkûr cihet de incelenerek ona göre görüş bildirilmesi seçeneği de gündeme gelebileceği…” tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı ve davalı vekili talimat bilirkişi raporuna itiraz etmiş olup, itirazlar kapsamında inceleme yapılmak suretiyle bilirkişiden ek rapor aldırılmış olup, 13.05.208 tarihli ek raporda:
”…Davalının okunaklı olarak fotokopisini sunduğu belgeler tetkik edilmiştir. Bu belgelerin tetkikine bağlı olarak … firması’nın … tarafından yönetildiği, web sitesinde … markasının … ailesinin sunduğu bir ürünü tanımladığı İfade edilmektedir.
Davacının dava dışı … firması içinde ortaklığı (pay sahipliği) görünmemektedir. Bu yön de sayın Mahkemece aynca gözetilmek kaydı ile ifade edelim ki, tüzel kişilerin şeriklerinden veya üyelerinden (onlann kişiliğinden) istiklali esastır. Ancak öğretide, bu alanda şu anlatım da vardır: “Tüzel kişi niteliğine sahip oian topluluklar, kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız ve ayn bir kişilik olarak giriştiği hukuki İşlemlerle hak sahibi olur ve borç altına girerler. Tüzel kişiyi oluşturan üyeler ve ortaklar, kural olarak, tüzel kişi tarafından kazanılan haklar üzerinde talepte bulunamayacakları gibi tüzel kişinin borçlarından da sorumlu olmazlar. Bu durum, tüzei kişiyi oluşturan kişiler tarafından bazı yükümlülüklerden kurtulma ya da hukukun engel olduğu bir sonuca ulaşmak amacı ile kullanılmaya elverişli bir hukuki yapı ortaya çıkarmaktadır. İşte doktrin, tüzel kişi kurumunun amacından saptırarak kötüye kullanılması halinde, üçüncü kişilere tüzel kişinin ortaklarına veya üyelerine uzanarak onların sorumluluklarına gidebilme imkanını tanımakta, diğer bir deyişle, bu kişilerin tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanarak sorumluluktan kurtulmalarını engellemektedir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasının hukuki dayanağının MK m.2’de yer atan dürüsttük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı olduğu genellikle kabul edilmektedir … (Prof. Dr. Mustafa Dural/ Prof. Dr. Tufan Öğüz; Türk Özel Hukuku, c. II, Kişiler Hukuku, İstanbul 2015,16. bası, sh. 213-214). Bu perspektifin somut olayda uygulanabileceği ve davacı ile davalı arasındaki ilişki itibariyle, davacının sözleşmenin işi eme itıesine uzun süre sessiz kalmasıyla da ortaya çıkan bir “perdenin kaldırılması” konstrüksiyonunun varlığına muhterem Mahkeme kanaat getirecek olursa, davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta sayın Mahkeme muhtardır.
Buna karşılık, Kök Rapor’daki alternatif seçenek/ anlatım ve davacı savlarının yüce Mahkemece yerinde görülmesi halinde; davalının da, … ile huzurdaki davacı arasında bir ilişki varsa bile, basiretli davranarak kendisi, davacı ve dava dışı … arasında etki yaratacak şekilde huzurdaki davacının hak ve borçiannm … tarafından yerine getirilip talep edileceğini? dair bir işlemi hayata geçirmek için çaba sarf ettiğini de ortaya koyamadığından hareketle ve fakat buna karşılık huzurdaki davacının isteminin bir alacak değil bir kar kaybı istemi mahiyetinde tazminat niteliği taşıdığından hareketle ,davacının da süreç itibariyle yumurta sağlama maliyetinden eylemli olarak kurtulduğu gözetilerek, davacının isteminin 175.000,- TL üzerinden kabulünü -yekdiğer seçenek anlamında- değerlendirebilecektir. Kök Rapor’da yer bulan 175.000,- TL’nin yerindeliği…” tespit ve rapor edilmiştir.
Dava dışı … şirketinin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak üzere Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak ek rapor aldırılmış olup, 23.12.2019 tarihli raporda:
” … Ticaret Ltd. Şti. tarafından 22.06.2010 – 22.06.2011 tarihleri arasında davalı …’ne toplamda 3.224.304 adet ve toplam bedelleri 398.602,99.-TL olan yumurta satışı yapmış olduğu,
Dava konusu sözleşmedeki miktarlar dikkate alınarak, eksik alım miktarları ay ay belirlenmek suretiyle yapılan hesaplamalar sonucunda (raporun tespitler bölümündeki tabloda ayrıntılı olarak dökümleri yapılmıştır) davalı şirketin sözleşmede belirlenen miktarlara göre eksik almış olduğu yumurta adedinin 14.775.696 olduğu,
Davalı şirketin eksik almış olduğu yumurta adedinin bedeli kök raporda ay ay belirtilmiş olan ortalama yumurta fiyatlar üzerinden hesaplandığında (raporun tespitler bölümündeki tabloda ayrıntılı olarak dökümleri yapılmıştır) davalı şirketin sözleşmede belirlenen miktarlara göre eksik almış olduğu 14.775.696 adet yumurtanın bedelinin 1.918.727,01.-TL olduğu,
Dava dışı … Ticaret Ltd. Şti.’nin incelenen ticari defterlerinin muhasebe usul ve prensiplerine uygun tutulduğu, açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, defterlerin kapanış tasdiklerinin ise olmadığı…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tedarik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkindir.
Dava öncelikle … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyasına tevzi edilmiş, mahkemenin 2016/569-2017/393 E.K. sayılı 13/04/2017 tarihli yetkisizlik kararı Mahkememize tevzi edilmiştir.
Taraflar arasındaki 22.06.2010 tarihli, bir yıl sözleşmeye göre davalının davacıdan her ay aylık 1.500.000 adet yumurta almayı, aksi halde satın almadığı yumurta kadar yumurta ücretini karşılayacağını taahhüt ettiği, ancak sözleşme gereğince yumurta almadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık sözleşmenin, davacının diğer bir iştiraki olan dava dışı … Tic.Ltd.Şti. üzerinden devam ettirilip ettirilmediği, tüzel kişilik perdesinin aralanması koşullarının somut olay bakımından gerçekleşip gerçekleşmediği ve nihayet taraflar arasında sözleşmeyi ayakta tutma iradesinin bulunmaması şeklinde gerçekleşen zımni irade beyanlarıyla ikale sözleşmesinin kurulmuş olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacının sözleşmenin kurulduğu 22.06.2010 tarihinden davanın açıldığı 09/05/2016 tarihe kadar sözleşmenin ayakta tutulması için hiç bir girişimde bulunmadığı, sözleşmenin işlememesine uzun süre sessiz kaldığı, basiretli bir tacirin bir yıllık sözleşme çerçevesinde, aylık olarak talep hakkına sahip olduğu ve ürünleri ifaya hazır olduğunu ihtar etmesi ve karşı tarafı temerrüde düşürmesi gerektiği halde hiç bir girişimde bulunmaması nedeniyle sözleşme ilişkisinin karşılıklı anlaşma sonucunda ortadan kaldırıldığı, taraflar arasında ikale sözleşmesinin zımni irade beyanlarıyla kurulmuş olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan davalının sözleşmenin, davacının diğer bir iştiraki olan dava dışı … Pazarlama üzerinden devam ettirildiği iddiasına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; mahkememizce alınan 13.05.208 tarihli ek rapor ve davalı yanca sunulan uzman görüşü içeriğine göre; davacı şirket ile dava dışı …’nın ortaklarının aynı kişiler olmadığı, ancak her iki şirketin adreslerinin aynı olduğu, ortaklarının aynı soyada sahip oldukları,
dava dışı …’nın internet sitesinin sol alt köşesinde Davacı … ‘ın isminin bulunduğu, dava dışı …’nın internet sitesinde, “Kurumsal” başlığı altında, “… ” ifadesi ile başlayan yazının bulunduğu, bu yazıda Davacı … ile Dava Dışı … sanki aynı kişilere ait olduğu izleniminin oluştuğu, 31.12.2009 tarihli Davalı … sipariş formunda hem Davacı … hem de Dava Dışı …’nın kaşe ve imzaları bulunduğu, dava dosyasında bulunan Dava Dışı … ile imzalanmış olan sözleşmenin ekinde yer alan (EK 4- … Satın Alma Koşulları Protokolü) bilgilerde Firma Yetkilisi olarak … …’un göründüğü, … …’un Davacı …lar’ın sahibi olduğu, Davacı …lar vekiline verilen 30.12.2009 tarihli vekaletnamede, yetki veren olarak “Kendisine asaleten, …Ticaret Anonim Şirketi’ni temsilen ve yine … Ticaret Limited Şirketi ‘ni temsilen … … isminin yer aldığı, aynı temsil belgesinde, “Dayanak, … Noterliği’nin 22.04.2009 tarih ve 5251 yevmiye sayılı imza sirkülerinin tetkikinden …Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketini temsilen Yönetim Kurulu Başkanı … …’un 3 yıl müddetle münferiden temsile yetkili oldukları görüldü” ibaresinin yer aldığı, aynı temsil belgesinde, “… Noterliği’nin 27.10.2008 tarih ve … yevmiye sayılı imza sirkülerinin tetkikinden … Ticaret Limited Şirketi ‘ni Şirket Müdürü … …’un münferiden 10 yıl müddetle temsile yetkili olduğu görüldü..” ifadesinin yer aldığı, 22.06.2010 tarihli Davacı …lar tarafından akdedilen sözleşmenin … … tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi, tüzel kişilerin mal varlığı ile ortalarının mal varlıklarının ayrı olmasına bağlı olarak üçüncü kişilerin zarara uğratılması, üçüncü kişilerin tüzel kişilerden olan alacaklarına kavuşması, sözleşmeden doğan borçların ihlalleri bakımından ya da üçüncü kişileri zarara uğratmak amacıyla yapılan davranışlara engel olmak amacıyla ortaya çıkmış ve hukukumuzda kaynağı MK.2 maddesinden alan bir teoridir. Buna göre tüzel kişiyi, onu oluşturan gerçek kişilerden ayırmakta, bazen de iki ayrı tüzel kişinin ortaklarını ve sermayelerini dikkate alarak ya da bunların yaptığı işlemler bakımından organik ya da fiili bağı görerek, sanki tek bir hukuk kişisi varmış gibi davranmaları sonucunda mağdur edilen üçüncü kişileri korumaktadır.
Somut olaydaki tespitler dikkate alındığında davacı ve dava dışı …’nın ortakları aynı olmasa da, şirketlerin tek elden yönetildiği, davacının sözleşmenin kurulduğu 22.06.2010 tarihinden davanın açıldığı 09/05/2016 tarihe kadar işlememesine uzun süre sessiz kaldığı dikkate alındığında, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin dava dışı … üzerinden sürdürüldüğü, davacının yaklaşık altı yıl sonra, zımni ikale sözleşmesi ile sonlandığı kabul edilen dava konusu sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunmasının M.K.m.2 anlamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-) Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 59,30-TL maktu red harcının peşin alınan 27.698,21-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 27.638,91-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-) Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 98.362,09-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Davacı/davalı tarafından yatırılan gider /delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde, davacı/davalı/vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır