Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/664 E. 2018/438 K. 18.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/664 Esas
KARAR NO : 2018/438
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2017
KARAR TARİHİ: 18/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil sigorta şirketi nezdinde, 22/04/2013 – 22/04/2014 tarihlerini kapsar … poliçe nolu karayolları motorlu araçlar ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı motosikletin, kazanın meydana geldiği tarih itibariyle malikinin …, sürücüsünün dava dışı ehliyetsiz … olduğunu, sigortalı aracın, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeyken … Cad. üzerinde seyir halindeyken, yaya …’ya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, zararlardan … plakalı motorsiklet maliki …’ın Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu gereğince, kusursuz sorumlu olduğunu bildirip, davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın kaydına ihtiyati tedbir konulmasını, borca karşı yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptalini, yargılama giderler ile avukatlık vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğunu, Mahkememizin görevsiz olduğunu, Davacı ile davalı arasında akdedilmiş zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesi bulunduğunu, 6502 sayılı TKHK’nın 3.maddesinin 1 bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem Kanun kapsamına (m.2) alındığını, buna göre uyuşmazlığın … 2. Tüketici Mahkemesince görülüp sonuçlandırılmasını, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın usulden reddini, davacı yanca huzurdaki davanın kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yıl içerisinde ikame edilmesi gerekmekte iken davacı yan iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra davayı ikame ettiğinden davanın esasa girilmeksizin usulden reddini, davaya ilişkin delillerin tarafına tebliğ edilmediğini, ayrıca davaya konu kazanın meydana gelmesinde dava dışı …’nun %100 kusuru söz konusu olduğunu, …’nun çok yaşlı olmakla yola kontrolsüz şekilde çıkarak kazaya kendi kusuru sebebi ile meydana geldiğini, iş bu sebeple açılan dava haksız olup mahkemece reddine karar verilmesini, davacının maluliyet oranı … Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen bir rapor olmakla; maluliyet raporunun kesin ve denetime elverişli olmadığını, tüm itirazları yanında ve kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece kaza ile illiyetli denetime elverişli şekilde alınacak bir maluliyet oranı raporu sonrasında rücu bakımından hüküm kurulabileceğini, tüm bu nedenlerle öncelikle davacı yan davasının hak düşürücü süre ve zamanaşımı sebepleri ile reddine, aksi halde kusur bakımından yapılacak değerlendirme neticesinde esastan reddine, bu talepleri de kabul görmez ise maluliyet oranının kesin ve denetime elverişli şekilde belirlenmesi bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine tevdii ile rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Sigorta Sözleşmesinden kaynaklı, sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemeden kaynaklı rücuen alacağa ilişkin itirazın iptali davasıdır.
… 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 28/04/2017 tarihli … E. … K. Sayılı kararı ile “…davacı … şirketi ZMM sigortalısı olan davalı ile arasında düzenlenen sigorta poliçe sözleşmesine dayanarak talep ettiği tazminatın, davalı tarafından ödenmesi talebiyle bu davayı açmıştır. Bilindiği üzere sigorta hukuku TTK’nda düzenlenmiş olup, davacı … şirketi ile sigortalısı arasındaki uyuşmazlık sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, Ticaret Mahkemesinin görev alanına girmektedir. 6335 sayılı kanun ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 maddesi; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkiyi, görev ilişkisi haline getirmiş olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması gerekecektir. H.M.K’nun 1. maddesi uyarınca, mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Mahkemenin açılan davaya bakmakta görevli olması, HMK’nun 114/ 1) – c) maddesi gereğince dava şartlarındandır.Mahkeme dava şartlarının varlığını HMK’nun 115/1 maddesi gereğince davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Ayrıca HMK’nun 138. maddesi gereğince, öncelikle dava şartları hakkında dosya üzerinde karar verir.. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, resen dikkate alınmalıdır. Buna göre, mahkememizin bu davaya bakmakla görevli olmadığı anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliğine” gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiş ve süresinde talep üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472/1. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, zarar sorumlusu olduğu iddia olunan davalıdan rücuan tahsiline ilişkindir.
TTK 5 md.uyarınca mahkememiz aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, ticari davalar ve çekişmesiz yargı işleri ise TTK 4.md.düzenlenmiştir.
TTK’nun 1472 maddesi uyarınca, sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücuu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı cüz’i haleftir. Bu husus ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. 1954/11 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih 37-9 E.K. R.G.3.7.1944 sayılı; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindeki içtihadı gözönüne alınarak, haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. (Yargıtay 20 HD 2016/1138-3906 E K sayılı, 04.04.2016 tarihli, Yargıtay 17. HDH 2015/16049-14786 E K sayılı, 22.12.2015 tarihli kararı)
Bu nedenlerle mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine davanın görev yönünden usulden reddine ve Mahkememiz ile … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından, dosyanın uyuşmazlık yeri belirlenmesi için İstanbul Böge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1- Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştikten sonra dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın HMK 21. maddesi gereğince İstanbul Böge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine gönderilmesine
2-Yargılama gideri, harç ve vekalet ücretleri konusunda görevli mahkemece esas hükümle birlikte karar oluşturulmasına
3-Yasal sürede gönderme talebi yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilecek ek kararda bu hususların hüküm altına alınmasına
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/05/2018

Katip Hakim