Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/459 E. 2018/658 K. 09.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/32 Esas
KARAR NO : 2018/616
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 11/01/2018
KARAR TARİHİ: 05/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; davalı şirketin, 12.10.2017 tarihinde 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında gündemin 4., 5., 6. 7. ve 8. maddelerinde alınmış olan kararların TTK 445 maddesi gereğince kanun ve sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırı olarak alındığını beyanla, gündemin 4., 6., 7. ve 8. maddelerinde alınan kararların haksız , kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan TTK. nun 445 ve 446. Maddeleri uyarınca iptaline, gündemin 5. maddesinin geçersizliğinin tespitine, bu mümkün olmadığı taktirde iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın, iptali istenen genel kurula katıldığını ve eleştiri düzeyinde kalan beyanlarda bulunduğunu, görüşmelerde aksi görüşler bildirdiği kararlara açık bir şekilde muhalif olmadığını, Genel Kurul Kararlarının iptali davasının açılabilmesi için, karara muhalif kalınması yeterli olmayıp, ayrıca muhalefetin tutanağa geçirilmesinin şart olduğunu, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya bu aşamada bu hususu açıklayıcı mahiyette yazılı belge sunulması karara muhalif olduğu anlamını taşımayacağını, bu nedenle iptal davası açma şartlarının oluşmadığını, ayrıca ileri sürülen iptal sebeplerinin mesnetsiz olduğunu , 12.10.2017 tarihinde yapılan davalı şirket 2016 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısına vekaleten katılan davacının, 2010 yılı Genel Kurul Toplantısından itibaren sürdürülegeldiği benzer sübjektif ve mesnetsiz iddialarla bir kez daha yargıya müracaat ederek, bu yöndeki istikrarını bozmadığını, 6736 sayılı Kanun’un 6/3 maddesine ilişkin uygulamanın, mevzuata uygun olduğunu, şirketin gerçekleştirdiği yatırım tutarı konusunda davacıya bilgi verildiğini, genel kurulun %10 oranında kar dağıtım kararının şirket mali yapısına uygun olduğunu, ayrıca Yönetim Kurulunun ibrasının da usule uygun olduğunu, Yönetim Kurulu Üyelerinin, kanuna ve ana sözleşmeye uygun olarak seçildiğini, Yönetim Kurulu Üyeleri için belirlenen huzur hakları kanuna ve ana sözleşmeye uygun olduğunu. Ancak, 6102 sayılı TTK da toplantı başına ibaresi kaldırılarak ister toplantıya katılsın ister katılmasın ya da aylık veya yıllık ya da yönetim kurulu üyeleri arasında farklı tutarlar gibi huzur hakkının nasıl verileceğinin ve tutarının rahat bir şekilde belirlenmesinin önü açıldığını, vekiledeni şirket Genel Kurulu tarafından yönetim kurulu üyeleri adına farklı tutarlarda belirlenmiş huzur hakkı bedellerine davacı tarafından yapılan itirazın herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığını beyanla, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, TTK 445-446 maddelerine dayalı olarak Genel Kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
TTK’nun MADDE 446- “…(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,  b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir…” hükmü düzenlenmiştir..
Aynı kanunun MADDE 445- ise “…(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler…” hükümlerini içermektedir.
Davanın 3 aylık yasal hak düşürücü süre içinde açıldığı ve davalı şirketin adresi itibariyle mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
İptali istenen 12.10.2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında 4 nolu kararın 2016 yılı hesap dönemine ilişkin finansal tabloların okunması , müzakeresi ve onaya sunulması ile ilgili olduğu, 5. maddenin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerinin onaya sunulması, 6. maddenin 2016 yılı ile ilgili karın dağıtımı, 7. maddenin yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerinin belirlenmesi , 8. maddenin ise yönetim kurulu üyelerinin huzur haklarının tespitine ilişkin olup, tüm bu maddelerin oylanması sırasında davacının sadece olumsuz oy kullandığı, muhalefet şerhini tutanağa geçirtmediği , sadece 4 nolu gündem maddesi görüşülür iken, bilgi alma hakkını ve şirket iş ve işlemlerinin denetlenmesi için özel denetçi atanmasını talep ettiğini bildirdiği anlaşılmaktadır. Hernekadar davacı tarafından 5. maddeninin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi talep edilmiş olup, Genel kurul Kararı’nın butlanla batıl olduğunu ileri sürmek için toplantıda muhalefet şerhi konulması zorunlu değil ise de, 5. madde de iptale tabi kararlardan olup, batıl kararlardan olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı asilin genel kurul toplantısında bizzat hazır olduğu, iptalini istediği maddeler yönünden olumsuz oy kullanmasına rağmen, ilgili maddelere dair muhalefet şerhini tutanağa geçirtmediği ( Yargıtay 11. HD 2016/2285-2017/4681 E.K. Sayılı kararı), davacının TTK. nun 437 ve 438 madde kapsamında bilgi alma ve inceleme hakkı ve özel denetim isteme hakkının alınan kararlara muhalefet olmadığı, bu yasal haklarını yasal çerçevede kullanabileceği anlaşılmakla davanın TTK. nun 446(1)-a bendi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-) Davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.810,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya/vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin , davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle karar verildi. 05/07/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …