Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/401 E. 2018/997 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/401 Esas
KARAR NO : 2018/997
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/03/2016
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.K. Sayılı 17/01/2017 tarihli kararı ile taraflar arasındaki alacak davası yetkisizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilmekle yapılan yargılama sonunda:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni ile davalı şirket arasında muhtelif tarihlerde elektrik enerjisi satış sözleşmesi bağıtlandığını, bu sözleşmelerin … adresinde fabrikasının elektrik ihtiyacını karşılamaya yönelik olduğunu, vekiledeninin Ocak 2011- Ağustos 2012 tarihleri arasında toplam 62.441,38-TL kayıp kaçak bedeli ödediğini , vekiledeninden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin davalı tarafından verilen bir hizmetin karşılığı olmadığını, diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının kusuru ile alt yapının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp-kaçak tüketiminin vekiledeni şirkete yansıtıldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla vekiledeninden haksız olarak tahsil edilen 62.441,38-TL kayıp-kaçak bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile vekiledenine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesi uyarınca uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, öncelikle davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, esasa ilişkin itirazlarında da, elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olduğunu, EPDK kararlarının düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, kayıp-kaçak bedelinin de EPDK’nın kurul kararıyla uygulamaya koyduğu gelir kalemlerinden biri olduğundan vekiledeninin söz konusu bedeli abonelerin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduğunu, aksi takdirde vekiledenine karşı idari yaptırımlar uygulanacağını, davacı tarafın dayanak gösterdiği Yargıtay kararlarının bağlayıcılığının bulunmadığını, EPDK kararlarının yanı sıra dava konusu bedellerin davacıdan tahsil edileceğinin vekiledeni şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede de kabul edildiğini, davacının , vekiledeni ile olan hukuki ilişkisinin tamamen özel hukuk ilişkisi olduğunu, davacının iddiasının davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğine dayandığını, sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmamakla birlikte vekiledeninin kayıp-kaçak bedellerini iade yükümlülüğünün bulunmadığını, davacı, dava konusu faturalara TTK.’nun 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla vekiledeni şirket temerrüde düşürülmediğinden davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini beyanla, öncelikle davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın İstanbul mahkemelerine gönderilmesine, aksi taktirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerin istirdadı (alacak) istemine ilişkindir.
Davalı yanın yetki itirazı kabul edilerek dosya, İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.K sayılı 17/01/2017 tarihli ve 11/04/2017 tarihinde kesinleşen kararı ile yetkili Mahkeme olarak Mahkememize tevzii edilmiştir.
Davacı ve davalı yan dayandıkları delillerini ibraz etmişler, davalı nezdinde bulunan abone dosyaları ve detaylı faturalar getirtilip incelenmiştir.
Dava açıldıktan sonra 6719 sayılı yasa 24.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmekle , Mahkememizce 03/07/2018 tarihli ara karar ile davacı yanın mevcut talepleri, dava açıldığı esnadaki yasal düzenleme ile davanın görüldüğü sırada yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa kapsamında faturalarda tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak bedellerin yasal düzenlemelere ve EPDK kararlarına uygun olup olmadığı ve miktarları hususunda Elektrik Mühendisi bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 02/10/2018 tarihli raporda;
“…Davalı tedarikçi şirket tarafından davacı şirkete tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’ nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalara yansıtılan kayıp/kaçak, dağıtım, iletim bedellerine ait birim fiyatların, “ticarethane” tarifesinde fatura dönemleri itibariyle yürürlükte olan EPDK tarafından belirlenen (onaylı) … birim fiyatları ile bire bir uyuştuğu, faturalarda davacı tarafça dava konusu edilen bu kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığı, EPDK’nun 07.12.2011 tarihli Kayıp/Kaçak bedeline ilişkin duyurusunda dava konusu fatura dönemleri itibariyle kayıp-kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiğinin açıkça belirtildiği, ….
Elektrik Piyasası Kanununda yapılan değişiklikler sonucu kayıp/kaçak maliyetlerini tarifeler üzerinden tüketicilere yansıtılmasının mevcut mevzuata uygun olduğu,…”tespit ve rapor edilmiştir.
Davanın açıldığı 28/03/2016 tarihinde yürürlükte olan mevzuata ve uygulamaya göre;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve …Esas …Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” uyarınca, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemesi ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Yargıtay ilgili daireleri tarafından da pek çok kararla kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Dava açıldıktan sonra, henüz yargılama süreci devam ederken 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici 19. maddede; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü ile,
Geçici 20. maddede; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Mevcut yasal değişikliklerin açılan ve hala devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içermesine göre, somut olaya etkisinin tartışılması gerekmiştir.
Mahkememizce olaya uygulanması gereken 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı yasanın 26.maddesiyle eklenen geçici 20.maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edilmiş ve talep Anayasa Mahkemesi’nin …Esasına kaydedilmiş ise de, Anayasa Mahkemesi tarafından müracat reddedilmiştir.
Somut olayda kanunun 21. Maddesi 17/06/2016 tarihinden sonrasını, geçici 20. Maddeyi öngören 26. Maddeside 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır. Bahsi geçen yasal düzenlemeler iptal edilmedikleri, yürürlükte kaldıkları sürece uygulanacak olup davalı dağıtıcı/tedarikçi şirket mevcut yasal düzenleme ile kayıp kaçak v.s bedelini abonelerine yansıtabilecektir.
Davacı vekili yargılama sırasında açılan davanın o tarihte yürürlükteki mevzuata göre haklı olduğunu beyanla, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişler tahkikata dair başkaca talepde bulunmamışlardır.
Bu noktada uyuşmazlık; davanın açıldığı tarihte davacının haklı olup olmadığı, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu tutulacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Zira YHGK’nun 21/05/2014 günlü 2013/7-2454 E 2014/679 K sayılı ilamı ve Yargıtay ilgili hukuk dairelerinin yerleşik kararlarına göre dava konusu kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin kurallara uyan abonelerden tahsil edilmesinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmekte idi. Davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, iş bu davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı yanca dava açıldığı tarihteki yasal düzenleme doğrultusunda karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, halen mevcut yasal düzenlemelerin ve geçmişe etkili hükümlerini yok saymak olanaklı değildir. O halde dava açıldıktan sonra değiştirilen/ yeni çıkan kanun hükmü nedeniyle, yani sonradan hasıl olan hukuki durum nazara alınarak davanın reddine, ancak davacının dava açmakta haksız sayılamayacağı kabul edilmekle, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve davacı yararına maktu vekalet ücretine (Yargıtay 3 HD 2017/2534-3956 E K sayılı, 28.03.2017 günlü ilamı) hükmetmeye karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Sonradan hasıl olan hukuki durum nedeniyle DAVANIN REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.099,85-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.063,95-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan 35,90-TL peşin harç, 29,20-TL başvuru harcı,4,30-TL vekalet harcı, 700-TL bilirkişi ücreti ve 106,00-TL davetiye gideri, olmak üzere toplam 875,40-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-) Davacı/davalı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/davalıya/vekillere iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …