Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/395 E. 2018/973 K. 07.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/395 Esas
KARAR NO : 2018/973 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2017
KARAR TARİHİ : 07/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 24.04.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; “… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile … şubesine ait … seri no’lu 15.02.2016 keşide tarihli, bankaya ibraz edilmemiş 20.000 TL lik çek ile ilgili olarak müvekkili … ve diğer borçlular hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takipten Gayrimenkul kıymet takdiri aşamasında haberdar olduğunu, iş bu çekin müvekkiline 2014 yılında Keşideci … tarafından ismine yazılmış olarak verilmiş ancak müvekkili çeki ibraz müddeti içinde Muhatap Bankaya ibraz etmediğini, keşide tarihi üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtikten sonra bu çek arkası yazılı olmadığı halde müvekkilinin iş yerinden çalındığını, yaklaşık 2 yıl sonra icra takibine konulan çek ibraz müddeti geçtiği halde Keşide tarihi paraflanarak değiştirilmiş Bankaya ibraz edilmek istenmiş, arkasındaki imzalar tutmadığı için yazdırılmadığını, müvekkili ile ticari ilişkisi bulunmayan alacaklı tarafından sanki kambiyo çekiymiş gibi icra takibine konu edildiğini, takibe konu çek keşidecisi tarafından paraf edilmediği halde müvekkilinden çalınarak keşide tarihi paraf edilmiş tarih değiştirilerek ,kaçırılan ibraz tarihi yeniden sahte olarak elde edilmiş, ancak bilgisine başvurulan keşideci imzasını kabul etmediği için çek niteliğinde olmayan adi havale niteliğine dönüştüğünü beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak sonuç olarak, …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasındaki çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu 16.05.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıdan sonraki ilk ciranta olmadığını, çek önce … ve ortağı isimli firmaya ciro edildiğini, bu şirketten … Ltd.Şti.’ye ondanda müvekkiline ciro edildiğini, müvekkilinin çekte halim olduğunu ve iyi neyitli 3. kişi olduğunu, davacının çeki … Ltd. Şti. ile temasa geçerek ona ödediğinu, bu firmanın iflas ertelemesi talep etmesi üzerine maddi vakıaları çarpıtarak huzurdaki davayı açtığını, çekin çalındığını ifade etmesine rağmen suç isnadında bulunduğu şahısa suç duyurusunda bulunmadığını beyan etmiş, dilekçesinde açıklamalarda bulunarak sonuç olarak haksız davanın reddine, davacının % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyasının uyap suretinin dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 20.000.-Tl asıl alacağa % 10,5 temerrüt faizi tutarı 667,40 Tl ile birlikte toplam 20.667,40 Tl için ilamsız icra yoluyla takip yapıldığı, Davacının süresi içersinde borca itiraz etmediğinden dosyanın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davanın, davacı yanın, davalı tarafın haksız elinde bulundurduğunu beyan ettiği çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti için açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşıldı.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Davalı tarafından … şubesine ait … seri no’lu 15.02.2016 keşide tarihli, bankaya ibraz edilmemiş 20.000 TL lik çek ile ilgili olarak davacı … ve diğer borçlular hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının söz konusu takipten Gayrimenkul kıymet takdiri aşamasında haberdar olduğunu, iş bu çekin davacıya 2014 yılında Keşideci … tarafından ismine yazılmış olarak verilmiş ancak davacı çeki ibraz müddeti içinde Muhatap Bankaya ibraz etmediğini, keşide tarihi üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtikten sonra bu çek arkası yazılı olmadığı halde davacının iş yerinden çalındığını, yaklaşık 2 yıl sonra icra takibine konulan çek ibraz müddeti geçtiği halde Keşide tarihi paraflanarak değiştirilmiş Bankaya ibraz edilmek istenmiş, arkasındaki imzalar tutmadığı için yazdırılmadığını, davacı ile ticari ilişkisi bulunmayan alacaklı tarafından sanki kambiyo çekiymiş gibi icra takibine konu edildiğini, takibe konu çek keşidecisi tarafından paraf edilmediği halde davacı çalınarak keşide tarihi paraf edilmiş tarih değiştirilerek kaçırılan ibraz tarihi yeniden sahte olarak elde edilmiş, ancak bilgisine başvurulan keşideci imzasını kabul etmediği için çek niteliğinde olmayan adi havale niteliğine dönüştüğünü iddiası ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında kanbiyo takibi yapılmadığı, adi takip yapıldığı halde davacının süresi içersinde itiraz etmediğinden takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı çek üzerindeki imzasını inkar etmemekte, sadece keşidecinin keşide tarihi yanında bulunan 3. şahsın imzasını inkar etmektedir.
İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra Ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra Ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır.
Kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HUMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz.
Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (3. şahsın parafında sahtelik) dayanması halinde İcra Ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerekir.
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ayrıca davacının kendisine ait olmayan paraftaki imzayı inkar etmesi, ciro silsilesinde imzası bulunan davacıyı borçtan kurtarmaz. Bu nedenle kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Kanıtlanamayan davanın Reddine,
2- 35,90-TL karar harcının peşin alınan 341,55-TL den düşümü ile kalan 305,65-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2018

Katip …

Hakim …