Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/387 E. 2018/982 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/387 Esas
KARAR NO : 2018/982

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2013
KARAR TARİHİ : 08/11/2018

Taraflar arasındaki menfi tespit davası, … Tüketici Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası … Hukuk Dairesinin … E.K. Sayılı 03/04/2017 tarihli ilamı ile görev uyuşmazlığı konusunda Ticaret Mahkemeleri görevli kılındığından bahisli Mahkememize tevzi edilmekle yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde; vekiledeni …’in davalıdan, dava dilekçesi ekinde tapu kayıtları sunulan taşınmazları satın aldığını, satış bedelinin 3.200.000,00 TL’sinin peşin ödendiğini, bakiye 900.000,00 TL satış bedeline karşılık olarak da, diğer Vekiledeni olan …’in keşide etmiş olduğu 650.000,00 TL ve 250.000,00 TL bedelli iki adet çek verildiğini, vekiledenlerinden …’in, satın aldığı taşınmazlar üzerinde inşaat yaptırmak istediğini, bunun için hazırlık işlemlerine giriştiğini, ölçümler yaptırdığını, bu süreçte, taşınmazların bir kısım komşu parsel malikleri tarafından işgal edildiğinin tespit edildiğini, durumun davalıya bildirildiğini, işgal edilen arsa miktarı ölçüsünde satış bedelinden indirim yapılmasının talep edildiğini, ancak, davalının buna yanaşmadığını, sattığı malın ayıplı olmasına rağmen aldığı çekleri de iade etmediğini beyanla, taşınmazların değerlerinde işgal nedeniyle meydana gelmiş olan değer düşüklüğünün tespiti ile, bu miktarda davacının borçlu olmadığının tespitine, davalıya verilen 650.000,00 TL bedelli çekin 210.000 TL’si ödenmiş olmakla, bakiye 440.000,00 TL tutarındaki kısmının iptaline, iptal edilecek çekin istirdatına, çekin icra takibine konulmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 34. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2014/133-41 E.K. SAYILI DAVA DOSYASINDA
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Asıl davada ileri sürdüğü aynı beyanları tekrarla; … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası (birleşme ile … Asliye Ticaret Mahkemesinin işbu dosyası) ile 650.000,00-TL lik çekin ödenmeyen kısmı yönünden dava ikame edildiğini, davalının ihtiyati haciz kararı alarak ardından da icra takibine geçtiğini, bu kez vekiledenlerinin 30/04/2014 keşide tarihli … çek numaralı ve 255.000 TL meblağlı … Cevahir Şubesine ait çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile çekin iptaline, çek için ödeme yasağı kararı verilmesine, çekin istirdadına ve vekiledenlerinin uğradığı zararın tazmini haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; davacıların ilk açılan dava devam ederken, aynı konuda ve ayıba dayanılarak ikinci bir dava açtığını, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyadan açılan ve huzurdaki dava ile birleşen davaya karşı derdestlik itirazında bulunduklarını, satış konusu dairelerde herhangi bir ayıbın söz konusu olmadığı gibi TMK ilgili maddeleri gereği ve tapuda alenilik ilkesi gereğince davacıların ayıptan dolayı huzurdaki davayı açmaya haklarının olmadığını, ayrıca satış esnasında, satiş konusu dairelerin kat mülkiyeti ve iskanının olmadığının bizzat davacılar tarafindan bilinmekte olup, mevcut duruma göre satiş bedelinin belirlendiğini ve satın alındığını, tapuda alenilik ilkesi gereğince ve tapu kayıtları ve hatta mahkemeye ibraz ettikleri tapu suretlerinde dahi taşınmazın kat mülkiyetli olmadığı ve kat irtifaklı olduğunun açıkça görülmekte olduğunu,bu aşamadan sonra davacıların ikinci el olarak, tüm etrafını gezerek, gerekli araştırmaları yaparak, hatta banka kredi kullanmak suretiyle satın aldıkları işbu dairelerden dolayi, bakiye ödeme günü geldiğinde tamamen haksız ve hukuka aykırı bir şekilde talepde bulunmalarının haksız ve usulsüz olduğunu, taraflar arasındaki satiş sözleşmesi incelendiğin de satışa konu taşınmazların mevcut iki adet dubleks daire olduğu ve satış sözleşmesinin hiçbir yerinde davacıların işbu taşınmaz üzerinde yeni bina yapacaklarına yönelik bir hüküm ve vekiledenininde böyle bir taahhüdünün bulunmadığını, bu nedenle de davacıların haksız dava ve taleplerinin reddi gerektiğini, davacıların ayıp olarak beyan ettikleri ve bedelde indirim talep ettikleri hususların hiçbirinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının iddia ettiği gibi satışa konu dubleks dairelerin bahçesinin bir kısmı çevredekiler tarafından işgalli olsa dahi, davacılar anayasa ve kanunlarla korunan mülkiyet dokunulmazlığı haklarını kullanarak, işgalcilere karşı fuzuli işgal ve ecrimisil davaları açmak suretiyle bu haksız müdahaleyi sona erdirme hakkının bulunduğunu, davacılar tamamen haksız ve kötüniyetli hareket etmekte olup, işbu davayı da para borcu edimlerini yerine getirmekten imtina veya ötelemek gayesiyle açtıklarını beyanla, davacıların birleşen davadan talep ettikleri haksız tedbirin reddine ve birleşen davanın derdestlik nedeniyle reddine, usul ve kanunlara aykırı olarak ve tamamen kötüniyetle açılan işbu davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE;
Asıl ve birleşen dava; İstanbul ili, … İlçesi, … Cad. … N:11 adresinde bulunan ve tapunun … Mevkiinde kain, Parfta, …, … ada, … parselde yer alan Bahçe+Zemin kat, 1. Kat + Çatı Katından ibaret iki adet dupleks meskenin satışından sonra, taşınmazların ayıplı olduğu iddiası ile satış bedelin düşürülmesi ve bundan dolayı davalıya verilen bakiye ödenmemiş çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ilişkindir.
Dava ilk olarak … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E.K . Sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi edilmiştir. Mahkememizin … E.K. Sayılı 31/03/2015 tarihli kararı ile Mahkememizin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine dosyanın talep halinde görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine dosya istanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmiş ve … Tüketici Mahkemesinin … E.K. Sayılı 21/04/2016 tarihli kararı ile Mahkemenin görevsizliğine ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret mahkemeleri olduğuna karar verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine mahkemeler arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosya Yargıtaya gönderilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … E.K. sayılı 03.04.2017 tarihli ilamı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın kaynağının çek olduğu, çeke ilişkin düzenlemenin 6102 sayılı kanununda yer aldığı ve dava bu niteliği ile ticari dava olduğundan uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden … Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilip dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İncelenen … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş sayılı 26/12/2013 tarihli kararı ve …12.2013 keşide tarihli … çek seri nolu, 650.000,00-TL bedelli çeke dayalı olarak bakiye 440.000,00-TL asıl alacak, 44.000-TL çek tazminatı, 1.320,00-TL komisyon, 795,62-TL işlemiş faiz ve 245,00 vekalet ücreti olmak üzere toplam 486.360,62-TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibi girişildiği anlaşılmaktadır.
Birleşen davaya konu çek’in ise henüz takibe konulmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında 22/05/2013 tarihli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi bağıtlandığı, işbu sözleşmenin İstanbul, Sarıyer ilçesi, … Cad. … No:ll adresinde bulunan ve tapunun … mevkiine kain, … ada, … Parsel’ de yer alan bahçe kat + zemin kat ile l.kat + çatı katından ibaret iki adet mülkün satışına ilişkin olup, söz konusu taşınmazların toplam satış bedelinin 4.100,000.-TL olarak kararlaştırıldığı , tapu devri esnasında 3.200.000.-TL’nin peşin ödendiği, kalan bakiyenin ise davacı … imzalı 20/12/2013 vadeli 650.000.TL ve 20/02/2014 vadeli 250.000.-TL çek ile ödeneceği kararlaştırıldığı ve tapu devrininde 27/05/2013 tarihinde resmi şekilde yapılarak taşınmazların davacı …’e devredildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar vekili ıslah dilekçesiyle; 650.000 TL’lik çek’in bakiyesi 440.000 TL’nin de dava açıldıktan sonra ödendiğini beyanla, ödenen paradan taşınmazın değerinden düşülecek kısma isabet edenin, ödeme tarihi itbariyle faizi ile davalıdan tahsiline, ayrıca taşınmaz ile ilgili son ödeme olan 250.000 TL meblağlı çek yerine 5.000 TL faiz eklenerek, 30/04/2014 tarihli 255.000 TL meblağlı çek verilmiş olmakla, 255.000 TL tutarlı çek ile ilgili iptal kararı verilmesini, çekin istirdadına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizce verilen 06/07/2017 tarihli ara karar doğrultusunda taşınmaz başında keşif suretiyle mali müşavir bilirkişi, inşaat mühendisi bilirkişiden oluşturulan kuruldan, özellikle ayıp iddiaları hususunun yerinde denetlenmesi suretiyle rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti adına İnşaat Mühendisi 28.02.2018 tarihli dilekçesi ile dava konusu parsele komşu parsellerden tecavüz edildiği belirtilen alan miktarının net olarak tespit edilebilmesi için heyete bir fen bilirkişisi eklenmesi talebi doğrultusunda, heyete harita kadastro yüksek mühendisi de dahil edilerek bilirkişiler heyetinden 04.06.2018 tarihli rapor alınmıştır.
Mahalinde keşif suretiyle alınan bilirkişiler heyeti raporuyla da tespit edildiği üzere; taraflar arasında söz konusu ödemeler noktasında rakamsal bir çekişme olmadığı, davacıların, davalının satmış olduğu gayrimenkulün bahçesinin komşu parseller tarafindan işgal edilmesi sebebiyle ayıplı olduğu iddiasında olduğu, taşınmaz üzerinde komşu parsellerin fiili tecavüzlerinin bulunmasının , taşınmazdan beklenen faydayı azaltan maddi ve hukuki eksiklikler olarak nitelenebileceği, fiili tecavüzün bulunmasının taşınmazın net kullanım alanını azaltan, tecavüzün durumuna göre kullanım imkanını kısıtlayan ve gerek imar durumuna uygun yeni yapılaşma sürecinde ,gerekse de muhtemel bir satış sırasında hukuki eksiklik olarak kabul edilebilecek sonuçlar doğurabileceği,
Ancak taraflar arasındaki 22 Mayıs 2013 tarihli satış sözleşmesine göre, davacıların taşınmazı emlakçı vasıtasıyla satın aldığı ve bu bedeldeki bir taşınmazın satın alınması esnasında tüm taşınmazın görülerek ve taşınmaz üzerinde inceleme yapılarak alındığı, satış sözleşmesinde; kat irtifakı olan bahçe katı ve zemin kattan oluşan bir bağımsız bölüm ile 1. kat ve çatı kattan oluşan bağımsız bölüm olmak üzere toplam iki adet daire satın alındığı, satıştan önce, satışa konu dairelerin alıcı davacı tarafından görülmeden veya daireler üzerinde inceleme yapılmadan alınması söz konusu olmadığı, zira davacılarında bu yönde bir beyanının bulunmadığı, ancak davalı tarafından davacılara arsa niteliğinde taşınmaz satıldığı, üzerinde iki adet bağımsız bolümden oluşan bina ve bahçesi ile havuzunun satıldığı, davacıların taşınmazı boş arsa olarak satın almadıkları, satışa konu iki adet bağımsız bölüm olup, ayrıca işbu bağımsız bölümlerde kat irtifakı şeklînde olduğundan ve iskan alınmaması nedeniyle kat mülkiyetine geçilmemesi durumunun da davacılar tarafından bilindiğini, yani yapı ruhsatına veya imara bir kısım aykırılıklar bulunması nedeniyle iskanın alınamadığının satış öncesi ve devir öncesinde davacılar tarafından bilindiğini tapu kayıtları ile de sabit olduğu,
Taraflar arasındaki satış tarihi olan 22.05.2013 ve tapunun davacı …’e devir tarihi olan 27.05.2013 tarihi ile, …12.2013 tarihli 650.000,00TL çekin bankadan yazılma tarihi olan 24.12.2013 tarihleri atasında davacılar tarafından davaya konu ihtilafla ilgili olarak davalıya gönderilen yazılı bir belge veya evrak bulunmadığı, ayrıca davacılar tarafından dosyaya sunulan aplikasyon krokisinde herhangi bir tarih bulunmadığı, hatta davacıların çekin vadesi olan …12.2013 tarihi ile çekin yapılandırma tarihi olan 24.12.2013 tarihi arasındaki 4 günlük süre içinde de 210.000,00TL ödeme yaptıkları ve bu aşamada da davaya konu beyan ve iddialara yönelik olarak davalıya karşı herhangibir müracaatları olmadığı tespit edilmiştir.
O halde toplanan tüm delillere mahalinde yapılan keşif, bilirkişiler heyeti raporu taşınmaz tapu kayıtlarına göre davacıların 22/05/2013 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ve akabinde TBK 237 maddeye uygun 27/05/2013 tarihli resmi şekilde yapılan tapu devrinden sonra taşınmazlara komşu parsellerden tecavüz olduğu gerekçesi ile ayıp iddiasında bulundukları, gayrimenkul satış sözleşmesinde taşınmazların yüz ölçümü tutarlarının bildirilmediği davacının tapu senedinde bildirilen yüz ölçümü üzerinden taşınmazları satın aldığı ve TBK 244 madde de bildirilen şekilde satıcının taşınmazların yüz ölçümünün eksik olmasından dolayı tazminat yükümlülüğü üstlenmediği, TMK ‘da tapu sicilin aleniyeti prensibi kabul edilmiş olup bu sicillerden önce mevcut olan kadastro ve kayıt belgeleri de ilgililer için aleniyet taşımaktadır. Taşımazda fiili tecavüz durumunun bulunup bulunulmadığı kadastral kayıtlarda ve belgelerden gerektiğinde ölçü de yapılarak tespit edilebilmektedir. Davacı yönünden de aynı basiretli davranış beklenilecek olup fiili uygulamada bu yöndedir. Ayrıca taşınmazların bağımsız bölümlerinin kat iftiraklı olduğu taşınmazda iskan alınmadığı kat mülkiyetine geçilmediği durumunun da davacılar tarafından da açıkça bilindiği tapu kayıtları ile sabittir. Dolayısıyla satış sırasında taşınmazın mevcut durumunu bilen davacının satıştan 7 ay sonra taşınmaza komşu parsellerden tecavüz iddiası ileri sürmesi haklı ve yasal görülmemiştir. İleri sürülen ayıp yapının ayıplı olmasından değil, satın alınma anında çok rahatlıkla tespit edilebilecek komşu parsel tecavüzü sebebiyledir, o halde bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davacının arsa değil daire satın aldığı,hayatın olağan akışına ve mevcut yasal düzenlemelere göre davacının taşınmazı satın alırken tüm incelemeleri ve taşınmaz ile ilgili aleni tüm belgeleri incelediğinin karine olduğu, bunun aksinin davalı tarafından yanıltıldığı iddialarının sabit olmadığı, davacıların sadece bakiye ve kambiyo senetine bağlı borçları ödememek için böyle bir iddia ileri sürdükleri kabul edilmekle, davanın reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-) ASIL VE BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
ASIL DAVADA
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL maktu red harcının peşin alınan 7.514,10-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.478,20-TL harcın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine ,
3-) Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 31.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
5-) Davalı tarafından yapılan 55-TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
6-) Davacılar/davalı tarafından yatırılan gider /delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacılara/davalı/vekillerine iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA
7-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL maktu red harcının peşin alınan 4.354,80-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.318,90-TL harcın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine ,
😎 Davacılar tarafından yapılan tüm yargılama giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
9-)Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 21.250,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
10-) Davacılar tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacılara/vekillerine iadesine,
Her ne kadar mahkememizce verilen kısa kararda tarafların kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde HMK 341 madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları olduğuna karar verilmiş ise de dosya daha evvel görev uyuşmazlığı yönünden Yargıtay … Hukuk Dairesine gönderilmiş olup karar verilmekle temyiz merci Yargıtay olduğundan ve Mahkememizce yanlış temyiz merci gösterilmesi tarafların doğru merciye başvurma haklarını ortadan kaldırmayacağından kısa karardaki temyiz müracat yolu düzeltilmek suretiyle ;
Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin ve asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma hakları hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 08/11/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …