Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/247 E. 2020/635 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/247 Esas
KARAR NO : 2020/635
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/08/2011
KARAR TARİHİ : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 29.12.2010 tarihli dava dilekçesiyle ve özetle; “Akaryakıt sektöründe uzun yıllardır uygulanan yerleşik sisteme paralel şekilde müvekkilinin de bayilerinin faaliyet gösterdiği istasyonların bulunduğu taşınmazlara ilişkin olarak uzun süreli intifa veya kira anlaşması tesis ettiğini,bu intifa veya kira sözleşmesinin süresi ile doğru orantılı olarak da bayilerine,istasyon geliştirme desteği,peşin satış destek primi,ayni/nakdi kredi,ariyet emtia ve ekipman verdiğini ve bazı istasyonlara da direkt yatırım yaptığını, müvekkili şirketin bayilerine yaptığı ödeme ve yatırımların tutarının taraflar arasında kurulan ticari ilişkinin süresi ile doğru orantılı olduğunu, Rekabet Kurulunun 05.03.2009 tarih,09-09/187-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararlarına istinaden Rekabet Kurumunun internet sitesinde 12.03.2009’da yayınlanan duyuru ile akaryakıt sektöründe,bayilik sözleşmeleriyle bağlantılı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip ekipman, kredi, kira gibi ayni ve şahsi hakları içeren sözleşmelerin,rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağı,bu tür anlaşmaların varlığı halinde,beş yılı aşan süreler bakımından,2002/2 Sayılı Tebliğ ile tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının kamuoyuna açıklandığını,buna göre sözleşmelerin belirtilen süreleri aşan kısmının 4054 Sayılı Yasanın 4.maddesine aykırı hale geldiğini ve aynı yasanın 56.maddesi uyarınca geçersiz sayıldığını,sözleşmelerin geçersiz kalan süresine ilişkin olarak yerine getirilmiş edimlerin geri istenmesi durumunda,BK’nun sebepsiz zenginleşme halinde iadenin kapsamını belirleyen 63.ve 64.maddelerinin uygulanması gerektiğini,yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre sebepsiz zenginleşme hangi yolla gerçekleşmiş olursa olsun,sebepsiz zenginleşenin,aleyhine zenginleştiği tarafa geri verme borcu altında olduğunu,iktisap edilen şeyin getirdiği semereler ve sağladığı diğer yararlarında zenginleşmenin kapsamına dahil olduğunu,geçerli bir sebep olmadan ya da başta geçerli olup ta sonradan geçersiz hale gelen bir sebebe dayanarak ifa edilmiş edimlerin karşılıklı ve eksiz iadesinin denkleştirici adalet düşüncesine dayandığını,müvekkili ile davalı arasındaki rekabet hukuku anlamındaki dikey anlaşmanın,Rekabet Kurumunun tebliğ ve kararları doğrultusunda, öngörülen zamandan önce,18.09.2010 tarihi itibarıyla 2002/2 Sayılı Tebliğ ile öngörülen grup muafiyetinin dışında kalarak sonlandığını,bu nedenle davalının gerçekleşmeyen anlaşma sürelerine ilişkin olmak üzere peşinen sağladıkları kazanımları ve semerelerini faizleriyle birlikte müvekkiline iade etme yükümlülüğü olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketin bayiisi iken aradaki sözleşmeler ve bunlara bağlı protokoller gereğince müvekkili şirket tarafından kendisine aradaki dikey anlaşmanın intifa süresi sonuna kadar devam edeceğine inanılarak 25/07/2007 tarihinde 24.772,00 TL lik inkişaf bedeli ödendiğini, davalı malikin taşınmazı üzerindeki intifa hakkının toplam 629,40 TL tutarındaki terkin harcı ve saha işlem masrafı davalı nam ve hesabına müvekkili tarafından ödenmek suretiyle terkin edildiği,.. vs.” belirterek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı nam ve hesabına ödenmiş olan 629,40 TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalı malikten tahsiline, davalı bayinin taraflar arasındaki dikey anlaşmanın, tesis edildiği tarihte öngörülen süresinden daha erken bir tarihte sonlanması nedeniyle, inkişaf bedelinden geçersiz kalan bakiye süreye kıstalyevm usulü hesaplama sonucunda isabet eden 17.917,70 TL’yi iktisap ettiği tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalı bayiden tahsiline, ayrıca söz konusu bedelin (ana paranın) dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde davalının elde ettiği (ya da elde etmesi beklenilen) tüm semerelerin (kazançların, faizlerin, kaim değerlerin) karşılığı olarak da 14.266,97 TL’nin, dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalı bayiden tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili /14/02/2011 havale tarihli cevap dilekçesiyle özet olarak;” Davacı yanın müvekkili şirkete açtığı işbu davada, Denizli Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu yönden yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı yan arasındaki sözleşmenin 2006 yılında yenilendiğini ve 5 yıl süre ile uzatıldığını, ancak davacı yanın kötü niyetli bir şekilde 2007 olarak değişiklik yaptığını, ardından müvekkili şirketin işlerinin kötü gitmesinden dolayı istasyonu dava dışı … A.Ş.’ye devrettiklerini,ardından davacı … ile dava dışı … A.Ş.’nin sözleşme yaparak anlaştıklarını, yapılan sözleşmeden sonra davacı yan ve … A.Ş. arasında uyuşmazlık yaşandığını, bundan dolayı da … A.Ş.’nin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, bu süreçten sonra davacı yanın müvekkili şirkete bir kısım ihtarlar çekerek çeşitli alacak taleplerinde bulunduğunu,oysa müvekkili şirket ile davacı yanın karşılıklı ibralaştığını, ancak davacı yanın haksız ve kötü niyetli bir tutumla müvekkili şirketten para talep ettiğini beyanla; davanın … A.Ş.’ye açılması gerektiğini,..vs.” beyanla:davanın reddini talep etmiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Dava … Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup yeni Ticaret Mahkemelerinin kuruluşu nedeniyle yapılan dosya paylaşımı sonucunda dava dosyası mahkememize aktarılmıştır.
Mahkememizce deliller toplanmış ve dosya içeriği deliller ile davacı şirket ticari defterleri üzerinde davacı alacağının varlığı ve miktarın saptanması için bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Bilirkişi Yaman Bilgin tarafından düzenlenen 05/03/2012 tarihli raporda;” taraflar arasında sözleşmeye dayalı ticari ilişki bulunduğu bu ticari ilişki kapsamında dav acı yanın bayisi olan davalıya ait akaryakıt istasyonuna akaryakıt ürünleri sattığı davacı yanın akaryakıt işletmelerinin genel olarak kuruluşunda yapılan çeşitli ödemelerde bulunduğu, bu bağlamda davalı yana işletmenin kuruluşunda fatura karlışığı inkişaf bedeli ödemesi yaptığı davacı yanın bu ödemesini 25/07/2007 tarihinde banka aracılığı ile yaptığı ve ticari defterlerine kayıt ettiği, taraflar arasındaki protokolün başlangıç tarihinin 02/08/2006 olduğu bitiş tarihinin ise 18/09/2010 tarihi olarak tespit edildiği protokol gereği intifanın 15 yıl için verilmiş göründüğü, kistalyevm usulüne göre yapılan hesaba göre davacı yanın davalı yandan sözleşmenin yürürlükte olmadığı süre olan 3967 gün karşılığı 17.912,73 TL alacaklı göründüğü davalı yanın istasyonu dava dışı ikinci kişiye davacının bilgisi dahilinde devrettiğini dosya içerisindeki belgelerden anlaşıldığı, davalı yanın davacı yana fatura karşılığı tahsil ettiği inkişaf bedeli nedeniyle,sözleşmenin erken bitmesinden kaynaklanan 17.912,73 TL borçlu olduğu kanaatine varıldığı, davacı yanın davalı şirketin sahibi bulunduğu akaryakıt istasyonu üzerindeki intifasını terkin ettiği,..” belirtilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/… esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde16/05/2012 tarihli 2012/110 karar sayılı kararında; davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 3.HD. 07/04/2014 tarih 2013/20366 esas 2014/5515 karar sayılı ilamında; “…temyize konu uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen bayilik ve intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı uyarınca normal süresinden önce sona ermesi nedeni ile sözleşmenin normal süresi içinde biteceği inancıyla verilen inkişaf bedelinin ve semeresinin sözleşmenin geçersiz kalan süresine tekabül eden kısmından dolayı davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinde haklı bir sebep olmaksızın başka bir şahıs aleyhine zenginleşen kimsenin malvarlığında meydana gelen artışın aynen veya nakden iadesi söz konusudur. Her borç ilişkisinde olduğu gibi sebepsiz zenginleşmede de bir borçlu ve bir alacaklı vardır. Sebepsiz zenginleşme ilişkisinin borçlusu, malvarlığı haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine artan (zenginleşen) kişidir.
Bu bağlamda; taraflar arasındaki ilişkinin Rekabet Kurumunun tebliğ ve kararları doğrultusunda öngörülen zamandan önce 18.09.2010 tarihinde sona ermesi nedeniyle, davalının, davacı tarafından anlaşma sürelerine güvenerek peşin sağlanan kazanımların (inkişaf bedeli) ve bunların semerelerinin, davacı tarafından kullanılamayacak sözleşme süresine karşılık gelen kısmını iade etme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, ödenen inkişaf bedelinin davalı tarafça ne şekilde kullanıldığı, bu para ile taşınmaz üzerinde kalıcı yatırımlar yapılıp yapılmadığı, şayet yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı tarafın aynı kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı, sözleşmenin sona erme tarihine kadar bu yatırımlardaki amortismanlar dahil olmak üzere tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerekmiştir…” gerekçesiyle (… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/… esas 2012/… karar sayılı 07/04/2014 tarihli kararının bozulmasına karar vermiştir. Bozma ilamına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş, Yargıtay 3. HD. 17/01/2017 tarih 2016/15994 esas 2017/125 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay … HD 07/04/2014 tarih 2013/… esas 2014/… karar sayılı bozma ilamı ve 17/01/2017 tarih 2016/… esas 2017/… karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddi kararı üzerine dosya Mahkememizin 2017/… esas sırasına kaydedilmiş, Mahkememizce Yargıtay … HD 07/04/2014 tarih 2013/… esas 2014/… karar sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce öncelikle petrol istasyonunun bulunduğu … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak keşif yapılmak suretiyle taşınmaz üzerinde kalıcı yatırımlar yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kullanılmaya devam edip etmediği, taşınmaza değer katıp katmadığı hususlarının tespiti istenmiş, Talimat Mahkemesi … Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla alınan 21/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; akaryakıt işletmesinin faal olduğu, inkişaf bedelinin ne şekilde kullanıldığının açıklanamadığı ve bu nedenle nerelere harcandığının tespit edilemediği, 6.600TL bedelin kısmen inkişaf (boya badana ve tamir bakım) işlerinde kullanılmış olabileceği ve 4-5 yıllık sürede tamamının amortismana uğrayacağı, kalıcı bir yatırım tespit edilemediği ve dolayısıyla kalıcı yatırımların davacı veya devrettiği şirket tarafından kullanılmadığı, dolayısıyla taşınmaza da bir değer katmadığı, ana yapılar, idare binası, tuvalet zemin ve çevre bordürlerinin 2006 yılı ve öncesinde de mevcut olduğu, yeni depo binasının ise 2-3 yıl öncesinde, fesihten sonra yapıldığının anlaşıldığı tespit ve rapor edilmiştir.
Bozma sonrası alınan 25/02/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; Davacının 2007 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunun yüce Mahkemece değerlendirilebileceğini, Davalı yanın davacı yandan fatura karşılığı tahsil ettiği İnkişaf bedelinden, yukarıda detayı açıklandığı üzere, 17.912,73 TL tutarında borçlu olduğunu, bu yönde sayın Mahkemece hüküm kurulması benimsendiğinde, davacı yanın bu meblağ İçin dava tarihinden itibaren ayrıca kısa vadeli avans faizi ölçüsünde faiz istemesinin de muhterem Mahkemece değerlendirilebileceğini, Yüce Yargıtay’ın Özel Dairesi’nin dosyaya müteallik mezkûr bozma (nakz) ilamında, “Ödenen İnkişaf bedelinin davalı tarafça ne şekilde kullanıldığı, bu para ile taşınmaz üzerinde kalıcı yatırımlar yapılıp yapılmadığı, şayet yapılmış ise akdin fesih edilmesinden sonra da davalı tarafın aynı kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, anılan kalıcı yatırımlar taşınmaza değer katıp katmadığını, sözleşmenin sona erme tarihine kadar bu yatırımlardaki amortismanlar dâhil olmak üzere tespit edilmesi gerektiğini” belirtildiğini, davalı yanın, somut durumda “gerçekleşmeyen hukuki sebebe dayalı olarak sebepsiz zenginleştiği” Mahkemece benimsenecek olursa, davalı yanın da, esasen davacıdan aldığı para ile inkişaf yatırımı yapmayarak sözleşmeye aykırı davrandığı da sayın Mahkemece yine benimsenirse, buna karşılık nakz kararının içeriği ona uymanın beraberinde getirdiği “usuli müktesep hakkın somut durum açısından anlamı ve “netice-i talep ile bağlılık ilkesi” de gözetilerek bir mali irdeleme yapılacak olursa, davacının davalı yandan, gerek bu Rapor’da yer bulan hesaplama ve gerekse dosyaya daha evvel sunulu, heyetimizden müstakil sunulu 05/03/2012 tanzim tarihli Bilirkişi Raporu’nda da mali incelemelere dayalı surette izhar edildiği veçhile 17,912,73 TL alacaklı olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Sektör Bilirkişisi … ‘ın 28/05/2019 tarihli raporunda özetle; intifa hakkının terkin edildiği 13/09/2010 tarihinde taşınmazın maliki ve intifa hakkının yükümlüsünün davalı olmadığı, intifa terkin işlemi davalı lehine yapılan işlem olmadığından terkin masraflarının davalıdan talep edilemeyeceği, terkin işlemi sırasında davacının tek taraflı olarak talepte bulunduğu, sektörel uygulamalar kapsamında davacı tarafından davalıya verilen inkişaf bedelinin bayilik sözleşmesi süresi olan 5 yıllık süre kapsamında verilmiş olması gerektiği, istasyon devrine yönelik yapılan işlemin 5015 sayılı kanunun amacına ve ruhuna uygun olduğu, davalının lisansının 24/04/2009 tarihinde sona erdirilmiş olması nedeniyle bu tarihten sonra davacı ile davalı arasındaki ticari faaliyetin sürdürülmesine hukuken ve fiilen imkan kalmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Bayilik sözleşmesi celp edilerek dosya Mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, Mali müşavir bilirkişi 11/02/2020 tarihli raporunda özetle; davacının davalıdan talep edebileceği inkişaf bedelinin 17.918,76TL olarak hesaplandığı, davacının talebinin 17.717,70 olması nedeniyle somut davada 17.717,70TL inkişaf bedeli, 3.189,19TL %18 KDV olmak üzere toplam 20.906,89TL talep edebileceği ve davacının bu alacağa dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereği yıllık %16 ve değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsilinin gerekeceği hesaplanmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde v e değerlendirildiğinde;
Davacı taraf, taraflar arasındaki bayilik ilişkinin öngörülen zamandan önce 18.09.2010 tarihinde sona ermesi nedeniyle 25.07.2007 tarihinde davalıya ödediği 24.772,00-TL inkişaf bedelinin, geçersiz kalan bakiye süreye isabet eden 17.917,70 TL’lik kısmının iktisap ettiği tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalıdan tahsilini ve davalı nam ve hesabına ödediği 629,40 TL terkin harcının dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalıdan tahsilini ve söz konusu bedelin dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı sürede bu iktisap sayesinde sağlanan tüm semerelerin, faizlerin ve kaim değerlerin karşılığı olarak 14.266,97 TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş olup,
Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, davacının 24/07/2007 tarihinde davalıya fatura karşılığı inkişaf bedeli ödediği, taraflar arasındaki ilişkinin Rekabet Kurumunun tebliğ ve kararları doğrultusunda öngörülen zamandan önce 18/09/2010 tarihinde sona ermesi nedeniyle, davalının, davacı tarafından anlaşma sürelerine güvenerek peşin sağlanan kazanımların (inkişaf bedeli) ve bunların semerelerinin, davacı tarafından kullanılamayacak sözleşme süresine karşılık gelen kısmını iade etme yükümlülüğü bulunduğu göz önünde bulundurularak, Petrol istasyonunun bulunduğu … Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla alınan 21/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda akaryakıt işletmesinin faal olduğu, inkişaf bedelinin ne şekilde kullanıldığının açıklanamadığı ve bu nedenle nerelere harcandığının tespit edilemediği, 6.600TL bedelin kısmen inkişaf (boya badana ve tamir bakım) işlerinde kullanılmış olabileceği ve 4-5 yıllık sürede tamamının amortismana uğrayacağı, kalıcı bir yatırım tespit edilemediği ve dolayısıyla kalıcı yatırımların davacı veya devrettiği şirket tarafından kullanılmadığı, dolayısıyla taşınmaza da bir değer katmadığı, ana yapılar, idare binası, tuvalet zemin ve çevre bordürlerinin 2006 yılı ve öncesinde de mevcut olduğu, yeni depo binasının ise 2-3 yıl öncesinde, fesihten sonra yapıldığının anlaşıldığı tespit edilmiş olup, Talimat Mahkemesi aracılığıyla alınan rapordan da anlaşıldığı üzere inkişaf bedelinin nerelere harcandığı tespit edilememiş, 6.600TL olarak tespit edilen boya badana tamir bakım işlerinin ise ihtimale dayalı olarak belirlendiği, boya badana tamir bakım işleri için kullanıldığı hususunda yeterli somut veri bulunmadığından 6.600 TL’lik kullanıma ilişkin tespite itibar edilmemiştir.
Bu durumda 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre, Rekabet Kurumunun tebliğ ve kararları doğrultusunda öngörülen zamandan önce 18/09/2010 tarihinde sona eren bayilik ilişkisi kapsamında davalıya ödenen inkişaf bedelinden, sona erme tarihi ile sözleşmenin sona erme süresine göre iadesi gereken tutarın 17.918,76-TL olduğu belirlenmiştir. 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar davacının talebinin 17.717,70TL olduğu belirtilerek bu bedel üzerinden ve KDV hesaplanmışsa da davacının inkişaf bedeline ilişkin talebinin 17.917,70TL olduğu anlaşıldığından 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının talep ettiği miktara ilişkin maddi hata yapıldığı, talebin tespit edilenden az olduğu ve bu nedenle hususta tekrar rapor alınmadan maddi hatanın Mahkememizce düzeltilebileceği anlaşıldığından davacının talep ettiği inkişaf bedeli olan 17.917,70TL üzerinden resen yapılan hesaplama ile %18 KDV’sinin 3.225,19TL olduğu ve netice olarak taleple bağlı olarak davacının davalıdan 17.917,70-TL inkişaf bedeli, %18 KDV’si 3.225,19TL olmak üzere 21.142,89TL talep edebileceği anlaşılmaktadır.
İntifa terkin işlemine ilişkin olarak tescil işlem belgesinden anlaşıldığı üzere davacı taraf intifa hakkından kayıtsız şartsız ve bedelsiz olarak feragat ettiğini ve terkinini talep ettiğini beyan ettiğinden ve Sektör Bilirkişisi Adem Ünal’ın 28/05/2019 tarihli raporunda da tespit edildiği üzere terkin işlemi davalı lehine yapılan bir işlem olmadığından ve sektörel uygulamalar kapsamında masraflarının talep edilemeyeceği anlaşıldığından intifa terkin işlemi nedeniyle davacı tarafından ödenen terkin harcına ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve netice olarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulüne,
1-Taleple bağlı olarak inkişaf bedeli 17.917,70-TL ile bu bedelin %18 KDV’si 3.225,19-TL olmak üzere toplam 21.142,89-TL’nin dava tarihi olan 29/12/2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun gereği işleticecek yıllık %16 dan başlayarak değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.444,27-TL harctan peşin alınan 487,30 TL den mahsubu ile bakiye 956,97-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 212,00 TL tebligat gideri, bilirkişi ücreti 5.700,00 TL, başvurma harcı 17,15 TL, peşin harç 487,30-TL olmak üzere toplam 6.416,45TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 4.170,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”