Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/149 E. 2019/112 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/149 Esas
KARAR NO : 2019/112
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/02/2017
KARAR TARİHİ : 13/02/2019

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, 17.06.2016 günü, … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması sonucu müvekkilinin malul-sakat kaldığı trafik kazası meydana geldiğini, trafik tespit tutanağında araç sürücüsünün asli ve tam kusur olduğu tespit edildiğini, müvekkilinin araçta yolcu konumunda olduğunu, müvekkilinin kaza neticesi vücudunun çeşitli yerlerinden ağır şekilde yaralandığını, malul-sakat kaldığını, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, davalı yanın başvuru dosyasını sürüncemede bıraktığını, başvuru aşamasında uzlaşı sağlanamadığını beyanla, davanın kabulü ile şimdilik 3.200,00 TL malul-sakatlık (geçici ve daimi iş göremezlik )tazminatının (maddi tazminatın) davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, 17/06/2016 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete, … nolu poliçe ile ZMMS ile sigortalı olduğunu, poliçeye göre teminat sakatlanma ve ölümlerde kişi başı 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, karayolları trafik kanunu ve poliçe genel şartlar uyarınca, otomatikman her olayda ödenmesi gereken bir meblağ olmayıp, gerçek kusuru, geliri ve uzuv kaybı oranına göre tazminat meblağı belirleneceğini, sigortalı araç sürücüsüne isnat edilen kusur kabul edilemeyeceğini, dava konusu kazanın oluşumunda, müvekkili tarafından sigortalı olan … plaka sayılı aracın kusuru bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle poliçe sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dilekçe teatisinin tamamlanmasından sonra Mahkememizce ön inceleme günü tayin edilerek taraf vekillerine tebliğ ile bildirilmiştir. Ön incelemede uyuşmazlık tespit edilmiş, tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Yapılan tahkikat kapsamında davacının yaralanması nedeni ile yapılan tedaviye ilişkin hastane kayıtları, kazaya ilişkin soruşturma dosyası, sigorta hasar dosyası getirtilmiştir.
Davacanın kaza nedeni ile yaralanmasına bağlı geçici iş göremezlik süresi ile sürekli iş göremezlik oranının tespiti için dosya Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu’nun 07/09/2018 tarih ve … sayılı raporu ile davacının sürekli iş göremezlik oranıın %45,2 ve geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olduğu bildirilmiştir.
6100 sayılı Yasanın 266.maddesi uyarınca dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları ve davacının sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının hesaplanması istenilmiş, bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu rapor ile kazanın meydana gelmesinde davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, poliçe tanzim tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre davacının sürekli ve geçici iş göremezlik zararının 253.767,45 TL olduğunu bildirmiştir. Davacı vekili rapor doğrultusunda talep sonucunu arttırmış, davalı vekili rapora karşı yazılı beyanlarını sunmuştur.
Dava trafik kazası nedeni ile sürekli ve geçici iş göremezlik zararının tazmini istemine dairdir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Yasa gereğince işleten, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmakla, Yasanın 3.maddesinde tanım çerçevesinde, sürücü ve şoför aracı sevk ve idare eden kişi; araç sahibi araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi; işleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Buna göre, kural olarak zarar gören, sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda Borçlar Kanunu’nun 49.maddesine göre sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesi hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir. Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK md 61 anlamında dayanışmalıdır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10, Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Yasanın 51. maddesinde (818 sayılı Yasanın 43.maddesi) hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği; “Tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde de; zarar gören taraf zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasınad etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin tazminatı indirebileceği veye tamamen kaldırabileceği, zarara hafif kusuru ile neden olan tazminat yükümlüsünün tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olması halinde ve hakkaniyet de gerektirir ise hakimin tazminatı indirebileceği belirtilmiştir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Yasanın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirelerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin 27/03/2014 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı.
Diğer yandan, öğretide hatır taşıması konusunda bir kavram birliği olmadığı gözlemlenmekte, ancak “hatır için ücretsiz taşıma” ve “aracı hatır için ücretsiz kullandırma” tamlamalarının benimsendiği görülmektedir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nın 43. maddesi (6098 sayılı TBK m. 51) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından sözedilemeyecektir. Hakim, tazminattan mutlaka belli bir oranda indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Mahkemece, taşımanın hatır için olup olmadığı,tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları gözönüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması, BK’nın 43. madde hükmüne göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı karar yerinde tartışılması, sonucuna göre hüküm tesisi gerekmektedir.
Bu yasal çerçevede eldeki davanın değerlendirilmesinde; davacı, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusuru ile meydana gelen kazada Adli Tıp Kurumu raporuna göre %45,2 sürekli iş göremezlik oranı ve 9 ay geçici iş göremezlik süresi oluşacak şekilde yaralanmış olup bu yaralanması nedeni ile zarar miktarı bilirkişi eli ile hesaplanmıştır.
Davacı, dava dışı sürücü sevk ve idaresindeki motorlu aracın tek taraflı ve tam kusuru ile neden olduğu kazada yaralanmış, eldeki davada da aracın ZMMS yapan davalıdan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı isteminde bulunmuştur. Getirtilen soruşturma dosyası kapsamına göre, taşımanın karşılıksız olup hatır taşıması olduğu anlaşılmaktadır, Mahkememizde de bu yönde kanaat hasıl olmuştur.
Varılan bu kanaat ve tekmil dosya kapsamına göre, bilirkişi eli ile tespit edilen geçici ve sürekli iş göremezlik zararından %20 indirim yapılarak belirlenen miktara hükmedilmiş; aracın hususi kullanıma tahsis edilmiş, ticari kullanım amacı olmayan araç olduğu nazara alınarak, belirlenen miktara sigorta şirketine yapılan başvurunun eksik evrak ile olduğu anlaşılmakla dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulü ile 203.014,12 TL geçici ve sürekli iş göremezlik zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen dava değerine göre alınması gerekli 13.867,89 TL harçtan peşin alınan harç ile tamamlama sureti ile yatırılan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 başvuru harcı, 31,40 peşin harç ve 856,00 TL tamamlama harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; e davacı tarafından karşılanan 1.374,25TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 1.099,40 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Yargılama kapsamında alınan ATK fatura bedeli 564,50 TL’nin davalıdan tahsili ile ilgili Kurum hesabına yatırılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 18.130,85 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 5.932,87 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 13/02/2019

Katip …

Hakim …