Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/137 E. 2021/227 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/137 Esas
KARAR NO : 2021/227
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/02/2017
KARAR TARİHİ : 17/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 01/07/2016 tarihinde faili meçhul sevk ve idaresindeki plakası belirlenemeyen aracın kaza yapması sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını, kazada müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, yaya konumunda olduğunu, kaza sebebiyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/… soruşturma numaralı dosyası ile ceza takibatı yapıldığını, müvekkilinin kaza sonrası … Ve … Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, talep edilen maddi tazminatı müvekkilinin iş göremezlik ve kalıcı sakatlık dolayısı ile meslekte kazanma gücünü kaybetmesi, gelir kaybı maddi zararlarını tazmine yönelik olduğunu, Resmi gazetede yayımlanan 26.04.2016 yayım ve yürürlük tarihli 6704 sayılı kanun değişikliği uyarınca 17/01/2017 tarihinde davalı şirkete yazılı olarak başvuru yapıldığını, başvurunun davalı tarafa 18/01/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, kusur, maluliyet, tazminat ve tüm diğer hakları saklı kalması kaydı ile 4.000 TL MADDİ tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari faizi olmaması halinde, mevduata uygulanan en yüksek faizi, olmaması halinde yasal faizi ile birlikte davalılardan Kusur Durumları Sigorta Poliçeleri Yönetmelik Ve Mevzuat Sorumlulukları Dahilinde Olmak Üzere tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin her ne kadar …’nün yaya konumunda olduğunu belirtmişse de …’nün kaza tarihinde bisiklet kullandığını, trafik kazası esnasında on yaşında olan davacının yaşı itibariyle akan trafikte bisiklet kullanmaya yetkili olmadığını, on yaşında olan davacının gerekli akli ve manevi olgunluğa henüz erişemediği için bisikleti gerekli dikkat ve özeni göstermeksizin kullandığını, müterafık kusurlu olduğunu bu sebeple davacının müterafık küsurunun olup olmadığını araştırması ve bu hususa göre davacı açısından da kusur oranını belirlemesi gerektiğini, müvekkilin kurum geçici iş görememezlik tazminatından sorumlu olmadığını dava konusu trafik kazasına sebebiyet veren plakası tespit edilemeyen aracın ve davacı tarafın kullandığı bisiklet açısından kusur incelemesi yaptırması gerektiğini, davacının maluliyet ile ilgili tazminat talebinde bulunabilmesi için davacının öncelikle maluliyet oranım ve malûl kaldığını tam teşekküllü hastane raporları ile belgelendirmesi gerektiğini, bu nedenle davanın reddine, kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına; karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Dava, Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasından ibaret olduğu görüldü.
Davacı vekili 25/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava talebini 4.000,00 TL arttırmak suretiyle dava değerini 24.527,94 TL’ye ıslah etmiştir.
Davacının maluliyeti yönünden dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, 11/07/2018 tarihli … Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan raporda özetle; … kızı, 2006 doğumlu …’nün 01.07.2016 tarihinde geçirdiği bisiklet kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında; Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, eklem hareket açıklığı, ayak bileği hareket kısıtlılığı, Tablo 3.33c’ye göre, kalkaneus kırığı sonrası gelişen ayağın valgus deformitesi nedeniyle; kişinin tüm vücut Engellilik Oranının %4 (yüzdedört) olduğunu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin 01.07.2016 tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile tespit ve rapor edilmiştir.
Maluliyet raporundan sonra dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdii edildiği, 21/02/2019 bilirkişi raporunda: Plakası tespit edilemeyen aracın sürücüsünün olayda %80 oranında kusurlu olduğunu, davacıların küçük çocuğu …’nün olaya etkisinin %20 oranında olduğunu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 24.527,94 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının 10/02/2017 dava tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Aktüerya bilirkişisine tevdii edildiği, 24/02/2020 bilirkişi Ek raporunda: Ek raporda 01/01/2020 tarihli asgari ücretlerinin dikkate alınması gerektiğinden ek raporda hesaplanan maddi zarar tutarının kök raporda hesaplanan maddi zarar tutarından fazla olduğunu ve bu nedenle kök ve ek raporlar arasında çelişki olduğundan bahsedilemeyeceğini, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 28.451,09 TL hesaplandığını, ıslah olunan 24.527,94 TL talep ile bağlı kalınması gerekeceğini, temerrüt başlangıcının 10/02/2017 dava tarihi ve işleyecek faizin yasal faiz olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Toplanan tüm deliller, sunulan belgeler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Davacı vekilince 09/11/2020 tarihli dilekçede davalı tarafça sulh olduklarını ve karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı belirtilmiş, dilekçe ekinde 09/01/2020 tarihli “Makbuz İbraname ve Feragatname” başlıklı belgenin sunulduğu, bu belge ile 33.218,48-TL tutarında ödeme hususunda anlaşıldığı ve 33.218,48-TL tutarlı ödemeye dair 10/01/2020 tarihli dekont sunulduğu görüldü.
Yapılan protokol, tarihi ve ödeme ile ödeme tarihi dikkate alındığında; davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca dava tarihinden sonra taraflar arasında imzalanan protokol doğrultusunda davalı tarafça davacıya ödeme yapıldığı, böylece dava tarihi itibariyle davacı tarafın haklı olduğu ancak davacı vekilinin 09/11/2020 tarihli dilekçesinde yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı beyan edildiğinden davacı ve davalı taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2- Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 31,40 TL’den mahsubu ile bakiye 27,90-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Yapılan giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
5-Davacı vekili 09/11/2020 tarihli dilekçesinde vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını açıkça belirttiğinden davacı taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”