Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/118 E. 2019/96 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1201 Esas
KARAR NO : 2019/116
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/12/2016
KARAR TARİHİ : 14/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı … A.Ş. ile … Hizmetleri A.Ş. Arasında 25.12.2009 tarihli Faktoring Sözleşmesi ve eklerinin akdedildiğini, davalılardan …’in muhtelif alıcılarına gerçekleştirdiği satışlardan doğmuş 16.181.105-Amerikan Doları tutarında alacağın Faktoring Sözleşmesi ve bilcümle ekleri hükümleri çerçevesinde davacı şirkete devir ve temlik edilerek, faiz ve sair kesintiler yapıldıktan sonra 13.419.231,43-Amerikan Doları tutarında dövize endeksli finansman kullandığını, temlik olunan tutarlara ilişkin muhtelif vade ve tutarlı ödeme vasıtası kambiyo senetlerinin ciro ve teslim edildiğini, taraflar arasındaki Faktoring sözleşmesinin “V. Bölümü” hükümleri çerçevesinde belirlenen şartlarla “Faktoring Garantisi” hizmeti verilebilmesi amacıyla temlik olunan alacaklar ile ilgili muhtelif tarihlerde, faktoring garantisi tutarlarını, garanti vadelerini, sürelerini içeren limit onay bildirimlerinin (LOB) gönderildiğini, garanti kapsamında kalan alacaklarla ilgili olarak, borçlu hakkında en geç alacağın vadesinde iflas kararı verilmiş olması ya da en geç alacağın vadesinde borçlunun İcra İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde aczinin sabit olması şartlarının varlığının gerektiğini, uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirkete devir olunan alacakların borçlularıyla ilgili, vade tarihlerinde, İcra İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde bir aciz vesikasının mevcut olmadığını, borçluların iflasına ilişkin bir mahkeme kararının da bulunmadığını, faktoring sözleşmesi hükümleri çerçevesinde müşteriye sağlanması amaçlanan faktoring garantisi ve garantilerinin yürürlüğe girmediğini, bu nedenle de anılan sözleşme çerçevesinde kullandırılmış finansman ve fer’ilerinden, borçlulardan yapılan tahsilatlar mahsup edildikten sonra kalan bakiyenin, davalılardan talep edilmesi zorunluluğunun ortaya çıktığını beyanla, 10.828.678,76 Amerikan Doları alacağın taraflar arasında bağıtlanmış faktoring sözleşmesi uyarınca vadelerinden itibaren tahakkuk eden ve edecek olan faizleri ile birlikte davalılardan müteselsilen BK 99/3 madde gereğince aynen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirketle, davalılardan … A.Ş. (Sözleşme imzalandığı andaki unvanı olup, sonradan ticaret ünvanı … A.Ş. Olarak değiştirilmiştir.) arasında 25.12.2009 tarihli 18 sayfadan oluşan “Faktoring Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin davacı tarafından vekiledenlerinin tetkikine sunulmadan ve müzakere edilmeden tek taraflı düzenlenip karşı yana dayatılan bir sözleşme olduğunu, bu nedenle MK 2 ve 818 sayılı BK’ nun 19-20 madde hükümlerine dayalı haklarını saklı tuttuklarını, bu sözleşme ile devamında belirtilen ve içerikleri davacının da ikrarında olan “Temliknameler” ve “Limit Onay Bildirileri”nin gerçek faktoring ilişkisi olduğunu, “faktoring sözleşmesi”, “temliknameler” ve “limit onay bildirimi”nin 6098 sayılı TBK’nun ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce yapıldığını, eski (818 sayılı) Borçlar Kanunu’nuın 169. maddesi de gözetildiğinde, temliknameler ve limit onay bildiriminde yer alan sözcüklerin gayrikabili rücu işlemin varlığını gösterdiğini, faktoring işlemlerinde, 2006 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik Hükümleri ve yönetmeliğinin 22. maddesinin uygulanacağını, taraflar arasındaki işlemlerin gerçek faktoring işlemi olduğunu, bu sonucun 818 sayılı BK’nın 169. maddesi hükmü ile uyumlu olduğunu, davacı tarafın dava dışı borçlu şirketler hakkında icra takibine giriştiğini, bu durumun savunmanın haklılığını gösterdiğini, davacı yanın işlemin gerçek faktoring olduğunu bildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; faktoring sözleşmesi çerçevesinde kullandırılmış finansmandan kaynaklı alacağın, faktoring müşterisinden tahsili talebine ilişkindir.
Davacı …Ş. İle davalılardan … ( … ) arasında 25/12/2009 tarihli 716 sayılı faktoring sözleşmesi ve eklerinin bağıtlandığı anlaşılmaktadır.
Dayanak sözleşmenin … / yeni ünvanı ile … A.Ş. ile bağıtlandığı, diğer davalı … A.Ş.’nin; sadece … in kısmi bölünme yolu ile ticari faaliyetlerinden iş makinalarının imalatı, pazarlanması ve satış işlemlerini devraldığı, bu devirden davacı yana haber verilmediği, bu durumda davalı …’ in malvarlığını kısmen devir alan sıfatıyla ihtarname konusu alacaklardan müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olduğu gerekçesi ile dava yöneltildiği anlaşılmaktadır.
Davalı … muhtelif alıcılarla gerçekleştirdiği satışlardan doğmuş alacaklarını faktoring sözleşmesi ve ekleri hükümleri çerçevesinde davacıya temlik etmiş olup, bu kapsamda; dava dışı … A.Ş.’ ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 29/04/2011, 28/06/2011, 30/09/2011 tarihlerini taşıyan toplam 3 ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi (LOB) metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … A.Ş.’ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 28/06/2011, 30/09/2011 tarihli iki ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … A.Ş.’ ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 30/05/2011, 28/06/2011, 30/09/2011 tarihlerini taşıyan üç ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … LTD. ŞTİ.’ ne sattığı makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 30/05/2011, 28/06/2011 tarihli iki ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … A.Ş.’ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 28/06/2011 tarihli temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … A.Ş.’ ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 30/05/2011 tarihli temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre olmak üzere toplam 16.181.105-ABD doları tutarında faturalı alacağını devir ve temlik ettiği ve kesintilerden sonra 13.419.231,43-ABD doları tutarında dövize endeksli finansman kullandığı anlaşılmaktadır. Dava açıldığı tarih itibariyle yapılan ödemeler düşüldükten sonra 10.828.678,76-ABD doları alacağın tahsili talep edilmektedir.
Taraflar arasında bağıtlanan 25/12/2009 tarihli faktoring sözleşmesinin GARANTİ HÜKÜMLERİ başlıklı V Maddesinde;
“(1)… tarafından belli alacak veya borçlar için ayrıca yazılı olarak LOB ile taahhüt edildiği takdirde, borçlunun aczinin sabit veya iflasına hüküm olunması sebebiyle ödeme güçsüzlüğünden MÜŞTERİNİN bir sorumluluğu yoktur. LOB’nde bulunulmuş alacaklar sadece borçlunun aczi yada iflası halinde, bu hususlar icra iflas kanunun hükümleri uyarınca sabit olmasından VADEDEN ÖNCE SABİT OLMUŞ İSE vadeden itibaren 90 gün sonra müşteriye ödenir…
(2) Sadece borçlunun aczine ve iflasına ilişkin bu garanti ve miktarı, borçlu için BİH tayin edilirken, alacak ve miktarıda açıkça belirtilerek yazılı olarak verilebilir, böyle bir garantinin verilmesi …’ un serbest iradesine bağlıdır. Açıkça LOB ile yazılı olarak bildirilmedikçe yorum yoluyla yada sair herhangibir şekilde garantinin mevcudiyeti iddia edilemez.
(5) … tarafından LOB’nde bulunulması halinde bu yükümlülük sadece borçlunun aczine ve iflasına ilişkindir…. ” hükmü düzenlenmiştir.
Uyuşmazlığa konu temlikname hükümlerinde “Temlik konusu” kısmında;
“Temlik eden, temlik alan ile imzalamış olduğu 25/12/2009 tarih ve 716 sayılı faktoring sözleşmesine istinaden kullandığı ve kullanacağı kredilerin, bunların faiz, komisyon, vergi, takip ve dava masrafı vb. tüm fer’ilerinin, teminatını teşkil etmek üzere muhatap nezdinde doğmuş aşağıda dökümü yapılan fatura alacağının … ‘ lık kısımının BK madde 162 vd. maddeleri uyarınca temlik alan … A.Ş.’ ne gayrikabili rücu şeklinde temlik etmiştir.”
TEMLİK ŞARTLARI başlıklı bölümde ise;
“(1) İş bu temlikname, temlik edenin, temlik alana olan borçlarının ödendiği, yenilendiği veya ertelendiği anlamına gelmemektedir. Temlik eden, temlik edilen alacağın tamamı temlik alana ödeninceye kadar borçtan sorumlu olmaya devam edecektir. Temlik alan sadece temlik konusu alacaktan yaptığı tahsilat kadar temlik edenin borçlarından indirim yapacaktır. Temlik alanın yasalarda ve kredi sözleşmelerinden doğan takip ve dava hakları saklı tutulmuştur….
(9) İş bu temlikname temlik alan ile temlik veren arasında imzalanmış kredi sözleşmelerinin ayrılmaz bir parçası olup … Tarihinde düzenlenmiştir. Temlik alanın faktoring sözleşmesi gereğince diğer tüm hakları saklıdır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Uyuşmazlığa konu LİMİT ONAY BİLDİRİMLERİ ise;
” … Tutarındaki alacaklarınıza, aramızda imzalanmış bulunan faktoring sözleşmesi ve ek sözleşme hükümlerince garanti limiti tanınmıştır.
Vade Limit … Senetler, … A.Ş. Tarafından ciranta sorumluluğu olmadan … A.Ş.’ ne ciro edilecektir.
Faktoring sözleşmesinden doğan bilcümle haklarımız saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davada çekişme; taraflar arasındaki sözleşmenin faktoring garantisini kapsayıp kapsamadığı, yani sözleşmenin “gerçek faktoring = gayrikabili rücu faktoring” niteliğinde olup olmadığı, faktor’un teminat riskini üstlendiği, temlik olunan alacakların, borçluları tarafından ödenmeme riskini kayıtsız şartsız garanti ettiği, yani borçlunun, borcu ödememesi durumunda faktor alacağının müşteriden talep edilip edilemeyeceğine noktasında toplanmaktadır.
Dosyaya HMK 293 madde kapsamında, davacı vekili tarafından Prf. Dr. … imzasını taşıyan 10/05/2017 tarihli uzman görüşü ile, yukarıda değinilen Yargıtay … H.D. Emekli başkanı Yargıtay onursal başkanı … imzasını taşıyan 29/06/2018 tarihli uzman görüşü ile davalılar vekili tarafından sunulan Prf. Dr. … imzasını taşıyan 27/03/2017 tarihli uzman görüşü ile Prf. Dr. … imzasını taşıyan 19/03/2018 tarihli uzman görüşü sunulmuştur.
Mahkememizce toplanan tüm delil ve belgeler ile takip dosyaları, ödeme ikrarları ve ticari defterler üzerinde Mali Müşavir/Finans uzmanlarından oluşturulan bilirkişiler heyetinden 08/10/2018 tarihli rapor alınmış, raporda; davacı yanın kendi ticari defter ve kayıtlarına nazaran 05/08/2015 takip tarihi itibariyle dava dışı borçlu firmalardan 11.507.678,76-USD, 07/12/2016 dava tarihi itibariyle ise hesap bakiyelerinin virmanlanması suretiyle davalı … A.Ş’den 10.828.678,76-USD alacaklı olduğu bilirkişi raporu düzenlendiği aşamada ise alacak rakamının 9.578.613,28-USD’ye inmiş olduğu, yapılan ödemelerin davacınında kabulünde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin ve hukuki nitelendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı … tarafından borçlu 3. Şahıs şirketler aleyhine … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden 07/08/2015 tarihinde girişilen Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile ilamlı takipte, takibin derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay onursal daire başkanı … imzalı HMK 293 madde uyarınca dosyaya sunulan hukuki mütaalada; “Faktoring, faktor tarafından, müşterinin mal ve hizmet satışından doğan faturaya bağlı alacaklarının karşılığı (alacağın tahsili zamanından önce) avans olarak ödenerek müşteri adına borçlunun muhasebesinin tutulması, ihtar işlemleri gibi iş görme (hizmet) edimlerinin ve alacağın tahsil edilememesi riskinin üstenilmesi suretiyle devir ve satın alınmasıdır.” şeklinde faktoring tanımı yapılmıştır.
Türkiye’de Faktoring mevzuatına bakıldığında 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 13/12/2012 tarihine kadar 2006 tarihli Finansal kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulandığı ve Kanun’un yürürlük tarihinden önce oluşan uyuşmazlıklara da iş bu Yönetmelik Hükümlerinin uygulandığı, somut olayda da sözleşmenin 25/12/2009 tarihinde imzalanmasına göre Yönetmelik Hükümlerinin uygulanacağı, Yönetmeliğin 22. Maddesinde faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemlerin hükme bağlandığı, keza 6098 sayılı TBK’nun 01/07/2017 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına göre ve 6101 sayılı TBK’ nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi uyarınca; somut olayda 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında 25/12/2009 tarihli tek faktoring sözleşmesi tahtında farklı tarihlerde birden fazla alacağın temlik edilmesi ve anılan temlik işlemlerin faktoring sözleşmesi ile ilişkilendirilmiş olması karşısında (temliknamelerde yer alan: temlik eden, temlik alan ile imzalamış olduğu 25/12/2009 tarih ve 716 sayılı faktoring sözleşmesine istinaden, temlik alanın faktoring sözleşmesi gereğince tüm hakları saklıdır, ve limit onay bildirimlerinde yer alan: faktoring sözleşmesinde doğan bilcümle haklarımız saklıdır. beyanları gereğince) dava konusu faktoring sözleşmesinin çerçeve sözleşme olarak nitelendirilebileceği ve faktoring sözleşmesi hükümlerinin bütün temlik işlemlerinde uygulanacağı neticesine ulaşılmaktadır. Faktoring sözleşmesinin çerçeve sözleşme niteliğinde olduğu, dava konusu temlik işlemlerinde olduğu gibi bu sözleşmenin birden fazla alacağın devrini öngören ve sürekli bir ilişki oluşturmasından da anlaşılmaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, faktoring sözleşmesi hükümleri ile buna bağlı olarak düzenlenen temlikname ve limit onay bildirimlerinin içeriği dikkate alınmalıdır.
Faktoring işlemleri: finansman (kredi) işlemi – yani ön ödeme/avans suretiyle müşteriye finansman sağlanması, hizmet (iş görme) işlemi – yani borçluların muhasebesinin tutulması ihtar ve tahsil işlemlerinin üstlenilmesi, gerektiğinde alacakların cebri icra yoluyla elde edilmesi ile teminat (delkredere) işlemi – yani faktoring şirketinin kendisine devrolacak alacaklar bakımından alacağın tahsil edilmemesi riskini üstlenmesi şeklinde olup, her üç işleminde bulunduğu faktoring türü “Gerçek Faktoring” olarak tanımlanmaktadır. Gerçek olmayan faktoringde ise, faktoring şirketi teminat riskini yani alacağın tahsil edilmemesi riskini üstlenmemektedir. Faktoring şirketleri satıcı firmaların alacaklarını tahsil edememe riskini belli bir limit dahilinde teminat altına alırlar. Bu limit faktoring sözleşmesi ile belirlenmektedir. Faktoring şirketleri bu limitleri onaylamadan önce satıcı firmaların müşterileri hakkında gerekli araştırmaları yaparlar ve borçlunun ödeyeceğinden emin olmadıkları alacakları teminat altına almazlar. Teminat fonksiyonunun bazı alacak ve borçlarla sınırlandırılabileceği gibi şarta bağlı olarakta faktoring garantisi verebilirler. Kararlaştırılan vadede veya ödeme süresi içinde şartın gerçekleşmemesi halinde şarta bağlı olarak verilmiş olan teminat yürürlüğe girmez. Gerçek faktoringde de teminat fonksiyonu şarta bağlanabileceği gibi şartsız olarakta üstlenilebilir. Ancak teminat fonksiyonu şarta bağlandığı takdirde şartın belirlenen vadede gerçekleşmemesi halinde gerçek olmayan faktoringe dönüşür.
Toplanan tüm delillere, mahkememizce benimsenen ve hükme dayanak etmeye elverişli bulanan bilirkişiler kurulu raporu ve davacı vekili tarafından sunulan uzman görüşlerine göre;
Taraflar arasında bağıtlanan faktoring sözleşmesinin dayatılan bir sözleşme niteliği taşımadığı, tek taraflı hükümler içerdiğinin söylenemeyeceği, davalı …’in basiretli bir tacir olması, aynı mahiyette faktoring sözleşmesinin başka faktoring şirketleri ile de bağıtlanmış olması karşısında, davalı yanın sözleşmenin ayrıntılı bir şekilde incelenmeden ve hukukçuların görüşleri alınmadan akdedilmiş olduğu yolundaki savunmaların hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, tarafların birlikte anlaşarak sözleşmeyi akdettiklerinin kabul edildiği, sözleşmelerde hüküm bulunması halinde güven teorisinin uygulanamayacağı, sözleşme hükümlerinin taraflar açısından bağlayıcı olduğu, somut olayda faktoring sözleşmesi teminat fonksiyonunun sonuç doğurmasının şarta bağlandığı, ancak verilen vadede şartın gerçekleşmediği, faktoring sözleşmesi hükmüne ve limit onay bildirimlerine göre verilen sürede borçluların aczi, iflası şartlarının İİK hükümleri uyarınca gerçekleşmesi halinde faktoring garantisinin yürürlüğe gireceği, somut olayda dava dışı borçluların aczi veya iflasının LOB’de bildirilen sürelerde gerçekleşmediği, sözleşmenin V. Bölümünde hükme bağlanan şartların limit onay bildirimlerinde gösterilen vadelerde gerçekleşmemesi halinde sözleşmenin III(6) maddesi faktorun müşterisine rücu hakkı bulunduğunun tartışmasız olduğu, dolayısıyla şartların gerçekleşmemesi nedeniyle ve sözleşmenin III(6) maddesi uyarınca sözleşmenin kabilirücu-rücu edilebilir faktoring niteliğine dönüştüğü, sözleşmede davacıya borçluları takip ve dava açma yükümlülüğü getirilmediği bu hususun sözleşmenin III. Bölüm 14. Maddesinde düzenlenen; “FAKTOR aksi taraflarca her alacak için ayrı ayrı olmak üzere kararlaştırılmadıkça borçluya karşı ihbar, ihtar yada protesto keşidesi ile yükümlü bulunmadığı gibi, borçluyu takibe, borçluya karşı dava ikamesine mecbur değildir.” hükmü ile açıkça belirtildiği, faktor’un sadece borçlunun fiilen ve rızaen yaptığı ödemeleri mahsup edebileceği, davacının dava dışı borçlular aleyhine takibe girişmesinin sözleşme ve ekleri hükümlerine aykırı olarak davalılar lehine yorumlanamayacağı, açıklanan tüm nedenlerle davacının ödenmeyen alacakları yönünden sözleşmenin tarafı davalıya rücu edip, alacağının tahsili talebinde bulunabileceği, dolayısıyla davacının davalılardan … A.Ş. (Eski ünvanı … … San. ve Tic. A.Ş.)’ den alacak talebinde bulunabileceği, alacak miktarı yönünden taraflar arasında herhangibir çekişme olmadığı, ancak her davanın dava açılış tarihi itibariyle değerlendirileceği gereğine göre dava tarihi itibariyle talep edilen alacak miktarı tespit edilen ve itiraza uğramayan alacak miktarı olmakla, talep edilen miktar üzerinden davanın kabulüne, hernekadar davacı tarafından vade tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de, dava tarihinden evvel borçlulara gönderilen … Noterliğinin 09/08/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile USD cinsi alacağın tebliğden itibaren 7 gün içinde ödenmesi talep edilmiş olup, borçlunun bu şekilde temerrüde düşürüldüğü anlaşılmakla alacağın, temerrüt tarihi 20/08/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek USD faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’ den tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Hernekadar davacı tarafından diğer davalı … A.Ş. aleyhinede kısmi bölünme yolu ile bir kısım ticari faaliyetlerin devralındığı gerekçesi ile husumet yöneltilmiş ise de, iş bu davalının sözleşmenin tarafı olmadığı, diğer davalıya herhangibir şekilde garantör de olmadığı, iş devrinin sözleşme dışı davalıyı sorumlu hale getirmeyeceği sebeple iş bu davalı aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davalı … A.Ş yönünden DAVANIN PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-)Davalı … A.Ş yönünden DAVANIN KABULÜNE,
10.828.678,76-USD ‘nin temerrüt tarihi 20.08.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca dava dilekçesinde bildirilen TL miktarı üzerinden alınması gerekli 2.596.524,60-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 649.129,92-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.947.394,86-TL harcın davalı … A.Ş’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 649.129,92-TL peşin harç, 4,30-TL vekalet harcı, 3.000-TL bilirkişi ücreti, 178,30-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 652.341,72-TL yargılama giderinin davalı … A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 445.308,28-TL nispi vekalet ücretinin davalı … A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davalı … A.Ş duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … A.Ş’ne verilmesine,
7-)Davacının / davalıların gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde davacıya / davalılara / vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …