Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1013 E. 2021/956 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1013 Esas
KARAR NO:2021/956

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:30/12/2016
KARAR TARİHİ:22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 04/01/2015 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle davacı …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın ışık yeşile döndükten 5-10 saniye kadar sonra dönmek için hareket ettiğinde, hız sınırlarının oldukça üzerinde bir şekilde seyirhalinde bulunan ve açıkça kırmızı ışık ihlali yapandavalı …’in sevk ve idaresinde olan … plakal sayılı aracın çarpması sonucu davaya konu kazanın meydana geldiğini, kazaya ilişkin … Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma neticesinde elde edilen kamera kayıtları ile suçu üstlenmeye çalışan …’nun iddialarının çürütülmekle araç sürücüsünün … olduğu belirlendiğini ve 07/01/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davalının asli ve tamamen kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı … ve davalı … Aş’nin olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davacılardan … için 500-TL, … için 500-TL, … için 500-TL ve … için 500-TL olmak üzere toplam 2.000-TL maddi tazminat ödemeye mahkum edilmesine, davalı …’in kusuru ile neden olduğu kaza neticesinde davacılarda yarattığı elem ve ızdırabın bir nebze olsa giderilmesi bakımından olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı …’a 75.000-TL, davacı …’a 25.000-TL, davacı …’a 25.000-TL ve davacı …’a 25.000-TL olmak üzere toplamda 150.000-TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesine, davalı …’in … plaka sayılı aracının üzerine ve diğer taşınır ve taşınmaz malları üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazılan dava dilekçesiyle 30/12/2016 tarihinde açılan dava, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş, ….Asliye Hukuk Mahkemesince 30/12/2016 tarihinde tensiben görevsizlik kararı verilmiş ve tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine 07/11/2017 tarihinde kesinleşerek Mahkememize tevzi edilmiş ve Mahkememizin 2017/1013 esas sırasına kaydedilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 04.01.2015 tarih saat 01:54 sularında … İli … İlçesi … Mahallesi … kavşağında sürücü … tarafından kullanılan … plakalı araç ile sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazası nedeniyle … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E … K sayılı kararı ile Sanık …’ın uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçunu işlemesi nedeniyle 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına, Sanık …’nun suç üstlenme suçu nedeniyle 500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, Müvekkili sanık …’in birden fazla kişinin taksirle yaralanmasına neden olma suçu nedeniyle 1 yıl 1 ay 10 gün HAPİS CEZASI ile cezalandırılmasına karar verildiğini, dava konusu trafik kazasında … plaka sayılı araç sürücüsü … olduğu halde … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce araç sürücüsünün müvekkil olduğuna karar verildiğini, söz konusu kararın … Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili ceza dairesinde istinaf incelemesinde olup henüz kesinleşmemiş olduğunu ve araç sürücüsünün her ne kadar müvekkili olduğu yönünde tespitte bulunulmuşsa da araç sürücüsü … olup huzurdaki davada müvekkilinin taraf sıfatı bulunmadığından davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun zamanaşımı başlıklı 109. Maddesinde; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar denildiğini, huzurdaki davanın 15.11.2017 tarihinde açıldığını ve kazanın 04.01.2015 tarihinde meydana geldiği gözetildiğinde 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğunu ve davacıların kazadan kaynaklanan yaralanmaları sebebiyle gelişen durum bulunmadığından zararın ve zarar sorumlusunun öğrenilmesinden sonraki 2 yıl içinde maddi tazminat taleplerine ilişkin dava açılmamış olup davanın maddi tazminata yönelik talepler açısından zamanaşımı nedeni ile reddini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte öncelikle … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E … K sayılı kararının istinaf incelemesinden dönüşünün ve kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, ilgili dosyada hatalı ve hukuka aykırı olarak müvekkilinin asli ve tam kusurlu olarak belirlendiğini, kazanın oluş şekli ve meydana gelen zarar dikkate alındığında müvekkili aleyhine hükmedilen 1 yıl 1 ay 10 gün süreli hapis cezasının orantısız ve ağır bir yaptırım olduğunu ve bu nedenle istinaf incelemesi sonucunda yerel mahkemece tespit edilen kusur oranının ve hükmedilen cezanın değişmesi, sayın mahkemece yapılacak kusur incelemesini de büyük oranda etkileyeceğinden ceza yargılaması sonucunun bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ettiğini ve meydana gelen trafik kazası sonucunda, müvekkiline ait … plaka sayılı araç sürücüsüne asli kusur atfedilmiş ise de bu husus gerçeği yansıtmadığını ve meydan gelen kazaya davacılardan sürücü hareketleri ile sebebiyet verildiğini, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarları fahiş olduğunu, Borçlar Kanunu hükümlerine göre maddi ve manevi tazminat miktarı belirlenirken gerçek zarar ve gerçek kusur ortaya çıkarılarak oluşacak illiyet bağına göre hak ve nesafet kuralları da dikkate alınarak uygun bir tazminata karar verilmesi gerektiğini ve … Polis Merkezi Amirliği tarafından düzenlenen 05.01.2015 tarihli mağdur-müşteki ifade tutanağında davacı …’nin yukarıda belirtilen iddiaların aksine bilincinin yerinde olduğu, kaza ile ilgili bildiklerini anlattığı ve “Önce yoğun bakımda tedavim yapıldı ve şuan durumum iyi olduğu için beyin cerrahi servisinde tedavim devam etmektedir.” şeklindeki beyanı incelendiğinde dava dilekçesinde belirtilenlerin aksine davacının yoğun bakım servisine tedbiren alındığı ve 2 gece kalmadığı, kaza sonrasında sağlık durumunun kendi beyanı ile sabit olduğu üzere iyi olduğu anlaşıldığını, Müvekkili ve … plaka sayılı araç sürücüsü … tarafından davacılar ile tedavi sürecinde irtibata geçilmiş, gerek müvekkili gerekse aracı kişiler ile maddi ve manevi olarak yardımcı olabilecekleri yönünde talepte bulunulmuş ise de müvekkili iyiniyetli talepleri davacılar tarafından reddedildiğin ve Dava konusu trafik kazası sonrasında müvekkili tarafından davacıların varsa maddi ve manevi taleplerinin karşılanacağı yönündeki istemi reddedilerek kazadan 2 yıl gibi uzun bir süre sonra fahiş miktarlarla tazminat talebinde bulunulması iyiniyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını , Bu nedenle davacı … tarafından iddia olunan sağlık sorunlarının dava konusu trafik kazası neticesinde oluştuğunun, trafik kazasından önce bu gibi sağlık sorunlarının bulunup bulunmadığının diğer tüm iddiaları gibi kanıtlanması gerektiğini, Yargıtay’ın kökleşmiş kararlarında manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı hüküm altına alındığını ve bu sebeple, davacıların talep ettikleri tazminat miktarları değerlendirildiğinde, tazminat kurumunu kendileri için bir zenginleşme aracı olarak gördükleri gayet açık olduğunu ve açıklanan nedenlerle davacı …’un maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, davacılar …, … ve …’un maddi ve manevi tazminat taleplerinin de diğer davacı talepleri gibi hakkaniyetten uzak ve fahiş olduğu ve Meydana gelen trafik kazasında kabul anlamına gelmemekle, trafik kazasının gerçekleşme şekli ve maddi ve manevi tazminat miktarının her halükarda fahiş olması, tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmak istenmesi ve de en önemlisi davacıların taleplerinin ispat vasıtalarından yoksun oluşu bir arada değerlendirildiğinde, maddi ve manevi tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, Dava konusu trafik kazasından hemen sonra … … … Devlet Hastanesi’nde yapılan muayene sonucunda alınan davacılara ait genel adli muayene raporları incelendiğinde: Davacı …’a ait 12 numaralı adli muayene raporunda “darp ve cebir izi bulunduğu ve kanında 82 promil alkole rastlanıldığı”, Davacı …’a ait 13 numaralı adli muayene raporunda “darp ve cebir izi bulunmadığı, kanda 122 promil alkole rastlandığı”, Davacı …’a ait 10 numaralı adli muayene raporunda “darp ve cebir izi bulunmadığı ve kanda 181 promil alkole rastlanıldığı” belirtildiği, bu raporlar gerek … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında gerekse de … … … Devlet Hastanesi kayıtlarında mevcut olduğunu ve Dava konusu trafik kazasından hemen sonra alınan raporlarda yukarıda isimleri belirtilen davacılardan özellikle … ve …’da fiziksel olarak herhangi bir sıyrığa dahi rastlanılmaması, davacı …’nin ise sıyrık sayılabilecek nitelikte basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede hafif yaralanması, bu kişilerin kanlarında rastlanılan alkol oranının yüksek oluşu gibi hususların tümü bir arada değerlendirildiğinde dava konusu trafik kazasının hayli düşük bir şiddette gerçekleştiği anlaşıldığını ve davacılardan …’ın alkollü araç kullanımı nedeni ile ehliyetine geçici olarak el konulmuş ve davacı ehliyeti bulunmaması nedeni ile geçici olarak işgücü kaybı yaşamışsa da söz konusu maddi kaybın oluşmasında müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını ve Dava konusu tazminat her halükarda ödenecek bir miktar olmadığını ve öncelikle Türk Borçlar Kanunu’na göre kusurun varlığı ve zararın varlığı tespit edilmesi gerektiğini ve olayın oluş şekli, ilgililerin sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü gibi hususlar bu kapsamda değerlendirmeye alınması gerektiğini ve bu nedenle özellikle kusurla-zarar arasındaki illiyet bağında müvekkilinin sorumluluğunun tespit edilmesi ve kusuru ortadan kaldıran veya azaltan durumların tespitini talep etinmiştir. Zira; yukarıda belirtildiği üzere genel adli muayene raporları incelendiğinde , davacılar dava konusu trafik kazası sırasında yüksek oranda alkollü olduğunu ve Özellikle davacı sürücü …’ın 122 promil alkollü oluşu dikkat çekici olduğunu ve Davacılar yüksek oranda alkol alarak en önemlisi yine yüksek oranda alkollü olan …’ın araç kullanmasına izin vermiş ve aslında oluşabilecek bir trafik kazasının zeminini hazırlamış olduğunu ve Yüksek oranda alkol alarak trafiğe çıkma eyleminde bulunan kişi veya kişilerin oluşabilecek bir trafik kazasını öngörülemeyen bir hal olarak nitelemesi ve bu durumdan dolayı yoğun bir manevi ızdırap yaşandığı iddiası hayatın olağan akışına aykırı olacağı gibi insan psikolojisi ile de çelişeceğini ve Bu nedenle davacıların fahiş, kanıttan uzak salt iddia niteliğindeki maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddini talep etmiş ve Ayrıca TBK’nın 52. Maddesi uyarınca ve dilekçesi ekinde sunulan müvekkiline ait maaş bordrosundan da anlaşılacağı üzere sosyal ve ekonomik durumu gözetildiğinde müvekkilinin mahkemenizce hükmedilecek herhangi bir miktar tazminatı ödeme gücü olmadığını ve Kabul anlamına gelmemekle beraber mahkemenizin kanaati tazminata hükmetmek yönünde ise bu hususa ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2009/12632 E, 2011/1860 K. sayılı içtihadı birleştirme kararına göre; Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olması gerektiğini Görüleceği üzere dava konusu trafik kazası nedeni ile hem maddi hem de manevi olarak zarar gören taraf davalı müvekkili odluğunu ve söz konusu hapis cezasının kesinleşmesi ile müvekkilinin özgürlüğü bağlayıcı ceza alması halinde müvekkili manevi zararının telafisi olamayacağını ve Davacıların olay tarihinden itibaren faiz talep etmesi de usul ve yasaya aykırı olduğunu ve dava açılana kadar herhangi başvuru olmadığı gibi müvekkilleri temerrüde de düşürülmediğini ve temerrüt koşulları oluşmadığından ve kusursuzluk nedeniyle de davanın açılmasına sebebiyet vermediğini ve aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekâlet ücretine hükmolunmamasını, açıklanan sebeplerle müvekkili aleyhine açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usul ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi, … plakalı aracı, 06.06.2014-06.06.2015 tarihleri arasında Trafik Poliçesi ile sigortalandığını ve Bu poliçeden dolayı sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda (ölüm/sakatlık) azami 268.000-TL ile sınırlı olduğunu , Bilindiği üzere kaza sonucu üçüncü kişinin malul kalması söz konusu olduğu takdirde, sigortacı sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında malul kalanlara tazminat ödemekle yükümlü olduğunu ve Ancak tazminatın ödenebilmesi için davacının maluliyet oranı ve maluliyet oranına göre zararlarının uzman bilirkişilerce hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiğin ve (Yargıtay’ ın 26.11.1990 gün ve 1989/7479 Esas ve 1990/7584 Karar) Meydana gelen zarara ilişkin tazminatın ödenebilmesi için de; zarar görenin bu zararının uzman bilirkişilerce hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, maluliyet için geçerli olan teminat her halükarda verilecek bir teminat olmayıp yukarıda belirtilen incelemeler sonucunda ortaya çıkacak ve verilecek bir tazminattır. Olduğunu savunarak Gelir kaybına yönelik talepler dolaylı zarar kapsamında olup, dolaylı zararlar trafik poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığını ve Davacı tarafça gelir kaybına yönelik talepte bulunulunduğunu ve bu yöndeki taleplerin kabulü mümkün olmadığını ve Zira değer kaybına ilişkin talepler dolaylı zarar niteliğinde olup, dava dayanağı yapılan Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası teminatı dışında kaldığını ve kara yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3 bendinde teminat dışında kalan haller sayılmış olup, dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat taleplerinin de teminat dışında kaldığı ve Ayrıca Trafik Sigortacısı, işletenin 2918 sayılı K.T.K’ nun 85/1 nci madde hükmündeki hukuki sorumluluğunu KTK.’ nun 91/1 nci maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek anılan madde, gerekse zorunlu trafik sigortası poliçesi genel şartlarının 2. maddesi ölüm veya cismani zararlar dışında ancak bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğu açıklandığını ve Dolayısıyla bir şey üzerinde doğrudan doğruya meydana gelen zararlar teminat altında olup, dolaylı nitelikteki zararlar anılan poliçenin teminatı altında bulunmadığını ve Bu nedenle gelir kaybına ilişkin taleplerin dolaylı zararlardan olması nedeniyle trafik poliçesi teminatı dışında kaldığını ve Davacının olay tarihinden itibaren faiz istemlerinin her halükarda kabulü mümkün olmadığını ve KTK 98 ve 99. ve TTK 1427. Maddeleri (Eski TTK 1299. Maddeleri) uyarınca sigorta tazminatı ödeme yükümlülüğünün, ancak sigorta şirketine ihbar ile başlayacağını, müvekkili şirkete usulüne uygun olarak ihbar yapıldığının ve tazminatın hesabına esas olabilecek tüm belge ve bilgilerin ibraz edildiğinin ispat görevinin davacı yana ait olduğunu, Yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı, Dolaylı zarara konu gelir kaybı taleplerinin her durumda reddini, Yapılacak yargılamada, sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesi, gözetilerek kusur ve tazminat miktarının hesaplanmasını, Kaza tarihinden itibaren faiz taleplerinin reddini, Sayın mahkemeden arz ve talep etmiştir.
Dava, 04/01/2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde yaralanan davacıların uğradıklarını iddia ettikleri maddi ve manevi zararlara ilişkin tazminat davasıdır.
… 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, ceza dosyası incelendiğinde; eldeki davada davacılardan … ve …’ın katılan, davacılardan …’ın ve davalılardan …’in sanık sıfatıyla yer aldığı ceza yargılaması neticesinde; Sanık … hakkında alkol veya uyuşturucu madde etkisi altındayken araç kullanma suçundan netice olarak 25 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, Sanık … hakkında birden fazla kişinin taksirle yaralanmasına neden olma suçundan netice olarak 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, eldeki davada dava dışı …’nun sanık sıfatıyla yer aldığı yargılama neticesinde …’nun suç üstlenme suçundan 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ceza yargılaması sırasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 06/12/2016 tarihli kusur raporunda, Sürücü …’in asli ve tam kusurlu olduğunun ve Sürücü …’ın kusursuz olduğunun belirlendiği görüldü.
Davacıların dava konusu kazaya ilişkin tıbbi evrakları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı … Şirketinden dava konusu kazaya ilişkin olarak … plakalı araca ait poliçe celp edilerek dosyamız arasına alınmış ve müzekkere cevabında hasar dosyası açılmadığı bildirilmiştir.
Manevi tazminat talebi bulunduğundan davacılar ile davalı …’e ilişkin Sosyal ve Ekonomik durum araştırmaları yapılarak düzenlenen tutanaklar dosyamız arasına alınmıştır.
Kazaya karışan araçların tescil kayıtları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı …’a ilişkin ATK 2.İhtisas Kurulu’nun 30/01/2019 tarihli maluliyet raporunda özetle; Mevcut tıbbi belgelere göre; …’ın 04.01.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak derecede bir yaralanma tanımlanmamış olduğundan sürekli malüliyet tayinine mahal olmadığı ve İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 1 (bir) haftaya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
Davacı …’a ilişkin ATK 2.İhtisas Kurulu’nun 30/01/2019 tarihli maluliyet raporunda özetle; Mevcut tıbbi belgelere göre …’un 04.01.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında meslekte kazanma gücünden kayıp oranının bilinemeyeceği, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
Davacı …’a ilişkin ATK 2.İhtisas Kurulu’nun 30/01/2019 tarihli maluliyet raporunda özetle; dosya içeriğinde kişinin dava konusunda yaralandığını gösterir herhangi bir belgeya rastlanmadığı cihetle, … oğlu, 1983 doğumlu …’un 04.01.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak bir yaralanma tanımlanmamış olduğundan sürekli maluliyet ve iyileşme (iş göremezlik) süresi tayinine mahal olmadığı mütalaa edilmiştir.
Davacı …’a ilişkin ATK 2.İhtisas Kurulu’nun 30/01/2019 tarihli maluliyet raporunda özetle; dosya içeriğinde kişinin dava konusunda yaralandığını gösterir herhangi bir belgeye rastlanmadığını, …’ın 04.01.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak bir yaralanma tanımlanmamış olduğundan, sürekli maluliyet ve iyileşme (iş göremezlik) süresi tayinine mahal olmadığı mütalaa edilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 08/12/2020 tarihli kusur oranı raporunda özetle; davalı sürücü …’in %100 (Yüzde Yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın kusursuz olduğu rapor edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … 22/03/2021 tarihli raporunda özetle; davacı …’un geçici iş göremezlik zararının 4.800 TL olduğu, davacı …’ın geçici iş göremezlik zararının 620,10 TL olduğu, Davacı … ve davacı … yönünden geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararının olmadığı, davalı … limitinin sağlık giderleri ve geçici iş göremezlik zararı poliçe limitinin 06/06/2014-06/06/2015 kapsamında … ait … plakalı aracın sigorta limitinin ölüm-s.sakatlık şahıs başına 268.000,00-TL sağlık giderleri şahıs başına 268.000,00-TL olduğu ve KTK’ nın değişik 98.maddesi hükmüne göre trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler dahil tüm resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanır düzenlemesinin olduğu ve davalı … şirketine hasar dosyası açılmadığı ve sigorta şirketinin temerrüt tarihinin huzurdaki dava tarihi olan 15/11/2017 tarihi olacağı ve manevi tazminat taleplerinin takdirinin sayın mahkemeye ait olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekili 30/09/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava talebini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile … için talep edilen 500,00TL dava değerini 4.300,00Tl artırarak 4.800,00TL … için talep edilen 500,00TL dava değerini 120,10 TL artırarak 620,10 TL olarak ıslah etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Dava konusu kazanın, davalı … idaresindeki … plakalı araç ile davacı … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde 04/05/2015 tarihinde iki taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı olarak gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı KTK’nun 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi için sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olması yeterli olup, bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Ceza Kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi her halde olay tarihinden itibaren işlemeye başlar; sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi koşulu aranmaz. Somut olayda; davacılar davacı … idaresindeki … plakalı araç ile davalı … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde 04/05/2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında yaralanmış, kaza nedeniyle davalı …’in taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan mahkumiyetine karar verilmiş, Uyap sistemi üzerinden yapılan Başka birim dosya görüntülemesi neticesinde bahse konu ceza yargılamasının yapıldığı … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen karar … Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf denetiminden geçerek başvurunun esastan reddi kararı ile kesinleşmiştir. Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçu ise olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89. maddesinin 4. fıkrası kapsamındadır ve dava zamanaşımı süresi 5237 sayılı TCK’nun 66/e maddesi uyarınca 8 yıldır. Davaya konu trafik kazası 04/05/2015 tarihinde meydana gelmiş, kaza nekecisendi yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin eldeki dava ise 30/12/2016 tarihinde açılmıştır. Buna göre, haksız fiil için öngörülen uzamış ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl ve sürenin başlangıcının olay tarihi olduğu dikkate alındığında, dava tarihi olan 04/05/2015 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı … vekili araç sürücüsünün … olduğunu, bu konuda ceza Mahkemesinde aksi değerlendirme yapılmışsa da kararın kesinleşmesinin beklenmesini talep ettiği ve araç sürücüsünün adı geçen davalı olmadığından bahisle huzurdaki davada taraf sıfatı bulunmadığını iddia etmişse de yukarıda da açıklandığı üzere … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde Sanık …’ın alkol veya uyuşturucu madde etkisi altındayken araç kullanma suçundan 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanık …’in birden fazla kişinin taksirle yaralanmasına neden olma suçundan 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve eldeki davada dava dışı … hakkında ceza yargılaması neticesinde suç üstlenme suçundan 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Uyap sistemi üzerinden yapılan Başka birim dosya görüntülemesi neticesinde … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen karara ilişkin … Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilerek kesinleştiği görüldüğünden davalı …’in husumet itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 08/12/2020 tarihli kusur oranı raporunda davalı sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın ise kusursuz olduğu rapor edilmiş ve ceza yargılaması sırasında … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayıyı dosyasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 06/12/2016 tarihli kusur raporunda, Sürücü …’in asli ve tam kusurlu olduğu ve Sürücü …’ın kusursuz olduğu belirlenmiş ve Mahkememizce alınan kusur oranına ilişkin rapor le ceza dosyasında alınan raporun aynı doğrultuda olduğu ve çelişki içermediği tespit edilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulunun 30/01/2019 tarihli maluliyet raporlarında davacılar … ve … hakkında sürekli maluliyet ve iyileşme (iş göremezlik) süresi tayinine mahal olmadığı belirlendiğinden adı geçen davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş, davacı … hakkında sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı ve İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 1 (bir) haftaya kadar uzayabileceği belirtildiğinden ve iyileşme süresi yönünden aktüer bilirkişi raporunda kusur durumu ve davacıların sosyal ekonomik durum araştırmaları neticesinde kazancı dikkate alınarak davacı …’ın talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 620,10-TL olduğu; davacı … hakkında meslekte kazanma gücünden kayıp oranının bilinemeyeceği ve İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği belirtildiğinden ve iyileşme süresi yönünden aktüer bilirkişi raporunda kusur durumu ve davacıların sosyal ekonomik durum araştırmaları neticesinde kazancı dikkate alınarak davacı … …’un talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 4.800,00-TL olduğu belirlendiğinden davacı … için geçici iş göremezlik zararı nedeniyle 4.800,00-TL ve davacı … için geçici iş göremezlik zararı nedeniyle 620,10-TL olmak üzere toplam 5.420,10-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacılara verilmesine karar vermek gerekmiştir.
TBK’nun 56. Maddesine göre “…Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebi ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak ve TBK 56 maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nefaset kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira MK’nun 4.maddesinde kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği görülmüştür. Bu takdir hakkı kullanılırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikler gözönünde tutulmalı ve buna göre manevi tazminat takdir edilmelidir (Yargıtay HGK 23/06/2004, 13/291-370).
Dava konusu kazanın, davalı … idaresindeki … plakalı araç ile davacı … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde 04/05/2015 tarihinde gerçekleşmesi, davalı …’in olayda %100 oranında kusurlu oluşu, mevcut olay sebebiyle ATK’nın maluliyet raporuna göre davacıların sürekli maluliyetlerinin bulunmadığı, davacı …’nin iyileşme süresinin 1 hafta oluşu ve davacı …’nin iyileşme süresinin 3 ay oluşu, dava sırasında yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırma sonuçları dikkate alındığında kazanın gerçekleştiği 2015 yılı ve karar tarihi dikkate alındığında davacı … için takdiren 1.000,00-TL, davacı … için takdiren 250,00-TL, davacı … için takdiren 150,00-TL, davacı … için takdiren 150,00-TL olmak üzere toplam 1.550.00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulüne,
Maddi tazminat yönünden;
Davacı … için geçici iş göremezlik zararı nedeniyle 4.800,00-TL ve davacı … için geçici iş göremezlik zararı nedeniyle 620,10-TL olmak üzere toplam 5.420,10-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacılara verilmesine, Davacılar … ve … yönünden maddi tazminat taleplerinin reddine,
Manevi tazminat yönünden;
Davacı … için takdiren 1.000,00-TL, davacı … için takdiren 250,00-TL, davacı … için takdiren 150,00-TL, davacı … için takdiren 150,00-TL olmak üzere toplam 1.550.00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,
2- Karar tarihi itibari ile alınması gereken 476,13-TL harcın, peşin alınan 519,16-TL harçtan mahsubu ile bakiye 43,03-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 420,15-TL tebligat posta gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.420,15-TL’nin kabul red oranına göre 63,68-TL tutarındaki kısmı ile 29,20-TL başvurma harcı, 519,16-TL peşin harç, 12,90-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 624,94-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat talebine ilişkin; Kendini vekille temsil ettiren davacılar … ve … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacılara verilmesine,
5-Maddi tazminat talebine ilişkin reddedilen kısım yönünden; Kendini vekille temsil ettiren davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
6-Manevi tazminat talebine ilişkin; Kendini vekille temsil ettiren davacılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.550,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacılara verilmesine,
7-Manevi tazminat talebine ilişkin reddedilen kısım yönünden; Kendini vekille temsil ettiren davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 1.550,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …’e verilmesine,
8-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır