Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/997 E. 2018/795 K. 26.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/997 Esas
KARAR NO : 2018/795 Karar

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2016
KARAR TARİHİ : 26/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 05.10.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 15.09.2015 tarihli bir Asansör Taşeron Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile taşeron davalının, toplam 920.000,00 TL + KDV bedelle, (dava dışı) asıl (üst) işverenin …. A.Ş. … Sağlık Kampusu projesinde, 77 adet makine dairesiz asansörün mekanik elektrik montajı ve devreye alınması dahil anahtar teslimi montajını ve bu asansörlerin her türlü yatay ve dikey taşıması işini üstlendiğini, işin başlangıcında davalıya 150.000,00-TL nakit avans verildiğini, davalı, somut olaya tamamen aykırı ve kötüniyetli bir takım gerekçeler ileri sürdüğü, sözleşmeyi … 16. Noterliği’nin … tarih ve … nolu ihtarnamesi ile feshettiğini ve verilen avansı da iade etmediğini, davalı, sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmeyeceğini anlayınca, fesih ihtarnamesinde ileri sürdüğü hususları kötüniyetle ve gerçeğe aykırı olarak ortaya atarak sözleşmeyi haksız sebeple feshettiğini, taraflarınca, davalının fesih ihtarnamesine, … 14. Noterliği’nin… tarih ve … nolu ihtarnamesi ile cevap verildiği ve her türlü hakları saklı tutarak, feshin haksız ve kötü niyetli olduğunu bildirdiğini, tüm bu olanların müvekkili şirketi üst işveren karşısında çok zor durumda bıraktığını beyan etmiş dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak, haksız fesh edilen sözleşme nedeniyle fesih tarihine kadar yaptığı işler ve bedelleri ile davacı şirketin uğradığı zararlar ve bakiye avans alacağı bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağından şimdilik fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşulu ile 10.000-TL nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu 30.11.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin … kurulu Asansör sektöründe belli bir çevresi ve saygınlığı olan bir şirket olduğunu, taraflar arasında yapılan 15.09.2015 tarihli sözleşmeye göre işin bitiş tarihi 01.07.2016 tarihi olduğunu, ancak iş bitim tarihi sözleşmede 01/07/2016 tarihi olmasına rağmen, hiçbir mantıklı ve geçerli bir sebep olmaksızın, kendisinin üst işvereninin taahhüt ettiği süre olan 18.03.2016 tarihine çektiğini, müvekkili şirketin şantiyeye çok geç sokulduğunu, şantiyede verilen depoların yetersiz ve elverişli olmadığının bildirildiğini, davacıdan iş programı istenilmesine rağmen herhangi bir program bildirilmediğini, müvekkilinin bitirmiş olduğu işlerin hak edişlerinin ödenmediğini, davacı şirketin iş yerinde olması gereken makine ve ekipmanların sözleşmeye uygun olmayıp yetersiz olduğunu beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın davacı yanın davalı ile yaptığı taşıma sözleşme uyarınca 15.09.2015 tarihli 77 adet asansörün montajı işini 920.000-Tl artı KDV karşılığı imal sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle açılmış alacak davası olduğu anlaşıldı.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 08.12.2017 tarihli 23 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Mali Yönden yapılan incelemelerde: işin başlangıcında davacı yan tarafından davalıya 28.10.2015 tarihinde 75.000,00 TL, 06.11.2015 tarihinde 75.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL avans verildiği, iş bu verilen avans ödemesi her iki tarafın ticari defterlerinde sabit olup bu yönde çekişmenin bulunmadığı, Teknik Yönden Yapılan incelemelerde: Taraflarca karşılıklı yapılan suçlama ve iddialara karşı somut belge ve verilerin bulunmamasından dolayı taraflarla ilgili değerlendirmelerin yapılabilmesi mümkün olmadığı, Yine ayrıca tanzim olunan 25/11/2015 tarihli tutanakta durma, bekleme vs. den doğacak taşeron zararının günlük 4.107,14-TL olduğu taraflarca karara bağlandığı, 17/12/2015 tarihli tutanakta bu güne kadar … LTD.ŞTİ.’nin herhangi bir eksikliği ve hatasının bulunmadığının taraflarca ifade olunduğu, Hukuki Yönden yapılan incelemelerde: Davalı taşeron tarafından temerrüt ihtarı ve süre tayini olmaksızın yapılan doğrudan fesih beyanı, ortada olağanüstü feshi haklı kılacak bir sebep bulunmadığından geçerli sayılamaz ise de, davacının da sözleşme ile kendine terettüp eden bazı edimleri yerine getirmeyerek kusurlu bulunduğu, davalının ifa ettiği kısmın ne oranda olduğunu ortaya koyan bir resmi tespitin dosyada bulunmaması nedeniyle davacının avans olarak aldığı bedelden belli bir bölümünü davalının iade yükümünde bulunduğu hususunun davacı tarafından kanıtlanamadığı, keza davacının iddia ettiği zararlarının da dosyada mevcut delil durumu itibariyle ispata muhtaç olduğu” kanaati ile raporlarını sunmuşlardır.
Bu rapora yapılan itiraz üzerine itirazların değerlendirilmesi için ek rapor düzenlenmeke üzere dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 10.10.2018 tarihli 10 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “işin başlangıcında davacı yan tarafından davalıya 28.10.2015 tarihinde 75.000,00 TL, 06,11.2015 tarihinde 75.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL avans verildiği, İş bu verilen avans ödemesi her iki tarafın ticari defterlerinde sabit olup bu yönde çekişmenin bulunmadığı, Teknik Yönden Yapılan İncelemelerde: Raporun 4.8 bölümünde, KÖK RAPORUN bazı maddelerine taraflarca yapılan itirazların gereği gibi değerlendirilip, cevaplandırılmış olup, kök raporda herhangibir değişikliğe gerek olmadığı, Hukuki Yönden yapılan İncelemelerde: Davalı taşeron tarafından temerrüt İhtarı ve süre tayini olmaksızın yapılan doğrudan fesih beyanı, ortada olağanüstü feshi haklı kılacak bir sebep bulunmadığından geçerli sayılamaz ise de, davacının da sözleşme ile kendine terettüp eden bazı edimleri yerine getirmeyerek kusurlu bulunduğu, davalının İfa ettiği kısmın ne oranda olduğunu ortaya koyan bir resmi tespitin dosyada bulunmaması nedeniyle davacının avans olarak aldığı bedelden belli bir bölümünü davalının iade yükümünde bulunduğu hususunun davacı tarafından kanıtlanamadığı, keza davacının iddia ettiği zararlarının da dosyada mevcut delil durumu itibariyle ispata muhtaç olduğu değerlendirilmektedir. Sonuç olarak kurulumuz, tarafların kök rapora vaki itirazlarının raporda herhangi bir değişiklik gerektirmediği, oradaki tespit ve görüşlerin aynen muhafazası icap ettiği kanaatine ulaşmaktadır.” görüşü ile ek raporlarını sunmuşlardır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davacı ve davala şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf; Davacı yan ile davalı yan arasında akdedilen 15.09.2015 tarihli Asansör Taşeron sözleşmesinin davalı yan tarafından feshedilmesi nedeniyle davalı yana yapılan 150.000.00 TL avans ödemesi ile davacı şirketin uğradığı zararlardan davalı tarafından sözleşmenin feshi tarihine kadar verilen hizmet bedelinin mahsup edildikten sora bakiye alacağının tahsil edilmesi gerektiği iddiası üzerine çıkmış bulunmaktadır.
Davacı yan vekili tarafından incelemeye sunulan 2015, 2016 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu belirlenmiştir.
Davacı yan tarafından davalı yana yapılan 154.754,06 -TL tutarlı ödeme toplamının 30.09.2016 tarihinde 159 no.lu Verilen Sipariş avansları hesabına aktarıldığı, 31.10.2016 tarihinde ise 10.000,00 TL’nin ise 128 no.lu Şüpheli Ticari Alacaklar hesabına aktarıldığı görülmüştür. Davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yana toplamda 154.754,06- TL tutarlı ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı yanın incelenen ticari defterlinde davacı yan tarafından davalı yana 28.10.2015 tarihinde 75.000,00 TL, 06.11.2015 tarihinde 75.000.00 TL, ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Davalı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davacı yan tarafından toplamda 150.000,00 -TL tutarlı ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 15.09.2015 tarihli bir Asansör Taşeron Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile taşeron davalı, toplam 920.000,00 TL + KDV bedelle, asıl üst işverenin …. A.Ş. … Sağlık Kampüsü projesinde, 77 adet makine dairesiz asansörün mekanik elektrik montajı ve devreye alınması dahil anahtar teslimi montajı ve bu asansörlerin her türlü yatay ve dikey taşıması işini üstlendiği, işin başlangıcında davacı yan tarafından davalıya 28.10.2015 tarihinde 75.000,00-TL, 06.11.2015 tarihinde 75.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL avans verildiği, iş bu verilen avans ödemesi her iki tarafın ticari defterlerinde sabit olup bu yönde çekişmenin bulunmadığı.
Davalı yan akdedilen sözleşmeyi Beyoğlu 16. Noterliği’nin 13.01.2016 tarih ve 1298 no.lu ihtama/nesi ile feshettiği. Davacı yan tarafından davalının fesih ihtarnamesine, … 14. Noterliği’nin … tarih ve … no.lu ihtarnamesi ile cevap verildiği ve her türlü hakları saklı tutarak, feshin haksız ve kötü niyetli olduğunu ihtar ettiği. Asıl işveren …. AŞ. tarafından davacı şirkete hitaben yazılan 08.12.2015 tarihli, 18.12.2015 tarihli ve 15.01.2016 tarihli yazılarda; “Teslim edilen kuyularda çalışan montaj ekiplerinin sayısının yeterli olmadığının gizlendiği, ekip sayılarının arttırılması gerektiği, işlerde gecikme yaşandığını ve ekip sayılarının yeterli olmadığını, montaj için kullanılacak ara malzemelerin eksik olduğu belirtilerek, yeni bir iş programı ve eylem planı hazırlanmasının” ihtar edildiği görülmüştür.
Dosyada yapılan inceleme ve araştırmada; Davacı … TİC. A.Ş ile davalı … Ltd. Şti arasında … A.Ş’ye ait şantiyede yapılması öngörülen 77 adet Asansör’ün makine elektrik olarak montajının yapılıp çalışır hale getirilmesi için 15/09/2015 tarihinde Asansör Taşeron Sözleşmesi aktedildiği.
İşe başlanması sırasında taşeron tarafından; a- Kuyu tesliminde gecikmeler olduğunun, b- Teslim edilen kuyuların bir kısmında su bulunduğunun c- Gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığının d- Kullanılan araç ve gereçlerinin eksik olduğunun e- Çalışma izinlerinin verilmesinin uzun sürdüğünün f- Kullanılacak malzemelerin temininin geciktiğinin g- Gereken iş programının yapılmamış olduğunun ifade olunduğu, iddia edilmiştir.
Davacı … A.Ş ile davalı … LTD.ŞTİ. arasında … Sağlık Kampüsü’nde 77 adet makine dairesiz 77 adet Asansör ün Mekanik Elektrik montaj işleri ile devreye alınması ve anahtar teslimi olarak 15.09.2015 tarihli Sözleşme aktedildiği görülmektedir.
Taraflar arasında akdedilen 15.09.2015 tarihli Asansör Taşeron Sözleşmesinde davalı taraf “taşeron” ve davacı ise “yüklenici” konumundadırlar. İşbu sözleşme her iki tarafa da karşılıklı edim mükellefiyetleri yükleyen bir sözleşmedir. Davalı taşeron sözleşme başladıktan ve kısmen ifada bulunduktan sonra, aradaki sözleşmeyi 13.01.2016 tarihli Noter ihtarnamesi ile fesih etmiştir.
Karşılıklı edimleri içeren sürekli sözleşmelerin, temerrüt ihtarı ve süre tayini gibi kanuni formalite ve usullere uyulmaksızın sona erdirilmesi, ancak haklı bir sebebin ortaya çıkması halinde mümkündür. Kanunda sözleşme ilişiğini derhal sona erdirmeye imkân veren haklı sebebin ne olduğu öngörülmemiştir. Genel olarak, ani edimli olmayan (sürekli) bir sözleşme ilişkisinin ifası esnasında önceden öngörülemeyepbazı sebeplerin ortaya çıkmış olması ve bu nedenle borç ilişkisinin temelinin çökmüş veya artık devamının taraflardan beklenmeyecek ölçüde değişikliğe uğramış olması, olağanüstü feshi haklı gösteren sebep şeklinde değerlendirilmektedir.
Davalı taraf, davacının belli bir sözleşmeye aykırı davranışı karşısında, temerrüt ihtarı ve süre tayini gibi formaliteleri yerine getirmeli ve bunların semeresiz geçmesi halinde olağan fesih yoluna başvurmalı idi. Davalının sözleşme ilişkisini olağan biçimde sona erdirmeyip olağanüstü fesih yoluna gitmesinin haklı nedenleri olayda gerçekleşmemiştir.
Davacı taraf uğradığı zararların tazminini istemiş ise de, bu zararların tayinine yarayacak somut delilleri ibraz edememiştir. Kaldı ki sözleşmenin bu şekilde sona ermesinde davacının da kusuru olduğu kuşkusuzdur. Tarafların her ikisinin de kusurlu biçimde sözleşme ilişkisini yürütemedikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılacak şey, ilişkinin tasfiye edilmesidir. Davalı taşeronun eksik de olsa kısmi ifada bulunduğu, davacının da davalıya 150.000 TL avans ödediği tartışmasızdır. Davacı tazminat istediğine göre, davalının yerine getirdiği edim kısmının, edimin tümü itibariyle, davalıya verdiği 150.000 TL’yi karşılamadığını kanıtlamak zorundadır. Oysa dosyada davalı taşeronun yaptığı işin, toplam işe oranını belirleyen bir resmi tespit bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının avans olarak ödediği meblağdan bir kısmını istirdat için gerekli ispat külfetini yerine getiremediği değerlendirilmektedir. Davacının uğradığını iddia ettiği diğer zarar kalemleri ve miktarı da keza ispata muhtaçtır, kaldı ki davacının da sözleşmenin yürümemesinde birlikte kusurunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
İşin başlangıcında davacı yan tarafından davalıya 28.10.2015 tarihinde 75.000,00 TL, 06.11.2015 tarihinde 75.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL avans verildiği, iş bu verilen avans ödemesi her iki tarafın ticari defterlerinde sabit olup bu yönde çekişmenin bulunmadığı,
Taraflarca karşılıklı yapılan suçlama ve iddialara karşı somut belge ve verilerin bulunmamasından dolayı taraflarla ilgili değerlendirmelerin yapılabilmesi mümkün olmadığı, Yine ayrıca tanzim olunan 25.11.2015 tarihli tutanakta durma, bekleme vs. den doğacak taşeron zararının günlük 4.107,14 TL olduğu taraflarca karara bağlandığı, 17.12.2015 tarihli tutanakta bu güne kadar … LTD. ŞTİ.’nin herhangi bir eksikliği ve hatasının bulunmadığının taraflarca ifade olunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda Davalı taşeron tarafından temerrüt İhtarı ve süre tayini olmaksızın yapılan doğrudan fesih beyanı, ortada olağanüstü feshi haklı kılacak bir sebep bulunmadığından geçerli sayılamaz ise de, davacının da sözleşme ile kendine terettüp eden bazı edimleri yerine getirmeyerek kusurlu bulunduğu, davalının İfa ettiği kısmın ne oranda olduğunu ortaya koyan bir resmi tespitin dosyada bulunmaması nedeniyle davacının avans olarak aldığı bedelden belli bir bölümünü davalının iade yükümünde bulunduğu hususunun davacı tarafından kanıtlanamadığı, keza davacının İddia ettiği zararlarının da dosyada mevcut delil durumu itibariyle ispata muhtaç olduğu kanaatine varılmış olmakla kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Kanıtlanamayan Davanın Reddine,
2- 35,90-TL karar harcının peşin alınan 170,78-TL den düşümü ile kalan 134,88-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2018

Katip …

Hakim …