Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/93 E. 2018/554 K. 13.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1399 Esas
KARAR NO : 2018/584 Karar
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2014
KARAR TARİHİ: 27/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 29.09.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkili ile davalı arasında 08/10/2010 tarihinde iki adet acentelik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmelerin … 3. Noterliği 18/09/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini, sözleşmenin feshinde sözleşmede belirtilen yola uyulmadığı gibi haksız ve mesnetsiz olarak taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, bu nedenle müvekkilinin sözleşmeye göre ödemiş bulunduğu 5.000,00 -USD miktarındaki isim hakkı bedeli ve sözleşmenin haksız feshinden doğan kazanç kaybını talep etme gereğinin hasıl olduğunu, davalının iddianamesine konu ettiği sözleşmenin 3. maddesinin müvekkilinin faaliyet bölgesine düzenlediğini, bu maddenin 1. Fıkrasında müvekkilinin fâaliyet alanının … ve … ilçeleriyle sınırlandırıldığını, maddenin 2. Fıkrasında münhasır bölge acenteliği olmadığının belirtildiğini, 3. Fıkrasında davalının müvekkilinin acente faaliyet bölgesini aynı il sınırları içerisinde olmak üzere değiştirebileceğinin belirtildiğini, maddenin 4. Fıkrasında ise davalıya zamanla oluşacak İş yüküne göre acentenin faaliyet alanının genişletme veya daraltma hakkına, aynı bölgede gerektiğinde başkalarına acente verme hakkına sahip olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin başlangıçta … ve … ilçeleri olarak tespit edilen faaliyet bölgesinin iş yükünün artması nedeniyle ikiye bölündüğünü, müvekkilinin alanı daraltılarak … ilçesi için yeni bir acente verildiğini ve müvekkilinin … ilçesi sınırlan içerisinde faaliyetine devam ettiğini, davalının ikinci kez müvekkilinin faaliyet alanında yeni bir acente vermek istediğini, davalının bu hakkı kullanabilmesi için gereken gereklilik şartının iş yükünün artması şartıyla gerçekleşebileceğini, ancak davalının tamamen keyfi olarak ikinci acente oluşturduğunu, bu durumun müvekkilinin tek taraflı feshe zorlamaya yönelik bir karar olduğunu, müvekkilinin fâaliyet alanı olan … ilçesinde iş yükünün artmak bir yana aksine azaldığını, aynı bölgede başkalarına acente verme hakkım kullanmaya neden olacak bir gerekliliğinin söz konusu olmadığım, tarafların sözleşmenin 13. Maddesinin B bendine göre sözleşmeyi feshetmek istemesi halinde uyması gereken sürenin sözleşmenin bitim tarihinden itibaren 60 gün önce olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin 08/10/2010 tarihinde bir yıllık olarak imzalandığını, taraflarca fesih ihbarında bulunulmadığı için 08/10/2011 ve 08/10/2012 tarihlerinde sözleşmenin birer yıl uzadığını, bu durumda müvekkilinin sözleşmesinin bitim tarihinin 08/10/2013 tarihi olduğunu, buna göre davalının sözleşmeyi feshedebilmesi için ihtarnameyi müvekkiline en geç 08/08/2013 tarihinde tebliğ etmesi gerektiğini, bu tarihte müvekkiline her hangi bir ihtarname ulaşmadığı için sözleşmenin bitim tarihinin 08/10/2014 olduğunu, davalının ise sözleşmeyi … 3. Noterliği 18/09/2013 gün ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshettiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydıyla davacının tazmin edilmeyen zararları için şimdilik 10.000,00 TL nin sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari işlere uygulanacak avans faizi ile, iade edilmeyen 5.000,00 USD isim hakkı bedelinin sözleşme fesih tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının USD olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile tazmin ve tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 05.12.2014 havale tarihli cevap dilekçesi ile özet olarak; müvekkilinin Ulaştırma Bakanlığından almış olduğu P2 yetki belgesi kapsamında dağıtım faaliyetleri yürüttüğünü, buna göre faaliyetlerini yürütürken Karayolları taşıma yönetmeliğine göre en az 14 ilde örgütlenme yükümlülüğünün bulunduğunu, bu kapsamda müvekkili şirket ile davacı …’in öncelikle acente adayları ile imzalanan acentelik ön sözleşmesinin imzalandığını, 02/10/2010 tarihinde acentelik işlemlerinin mevzuat gereğince Ulaştırma Bakanlığına bildirildiğini, müteakiben tarafların acentelik ilişkisinden doğan hak ve yükümlülüklerini düzenlemek üzere 08/10/2010 tarihli acentelik sözleşmesini imzaladıklarını, yapılan sözleşmeye göre davacının acentelik yapacağı bölgede münhasıran yetkili olmadığının açıkça hüküm altına alındığım, bu doğrultuda müvekkili şirketin taraflar arasında yapılan sözleşmeye uygun bir biçimde davacının faaliyet gösterdiği bölgede başka bir acente ile daha sözleşme imzaladığını, aynı bölgeye bir acente daha atanmasının taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka uygun olduğundan davacının bu duruma itiraz etmesinin müvekkili bakımından acentelik ilişkisini devam edilemez hale getirdiğini ve bu kapsamda müvekkilinin acentelik sözleşmesini … 3. Noterliği 18/09/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshettiğini, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haklı nedenle usulüne uygun olarak feshedildiğinden müvekkili şirketin tazminat ödeme yükümlüğünün bulunmadığım, davacının haksız fesih nedeniyle elde edeceği kazançtan mahrum kaldığını iddia ettiğini, ancak sözleşmenin haklı nedenle ve usulüne uygun olarak feshedildiğinden davacının tazminat talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, acentenin kabul görmüş bir marka olan müvekkili şirketin ibaresini kullanmasına karşılık olarak müvekkili şirket tarafından isim hakkının tahsis edildiğini ve acentenin sözleşmeye aykırı davranışı halinde bu bedelin iade edilmeyeceğinin açıkça acentelik sözleşmesinde düzenlendiğini, bu durumun taraflar arasında yapılan acentelik sözleşmesinde düzenlendiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış olan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmektedirler.
Davacının ticari Defterleri …da olduğundan … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak; sözleşmenin başlangıcı olan 2010 yılından sözleşmenin feshedildiği 2013 yılma kadar davacı … ile davalı arasındaki ticari ilişkinin boyutu ve bu kapsamda davacının davalıdan alacağıma olup olmadığı hususunda rapor alınmasına karar verilmiştir.
Talimat mahkemesinin atadığı bilirkişinin düzenlediği 29.06.2016 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; Bu kapsamda yapılması gereken şeyin yıllar itibari İle davacının davalıya kestiği fatura tutarlarında azalma olup olmadığı ve yine davacının acentelik bölgesine yeni acente verildiğinde davacının gelir kaybı olup olmadığının tespit edilmesi noktasında toplanmaktadır. Söz konusu hususların açıklığa kavuşturulabilmesi için taraflar arasında acentelik sözleşmesinin başlangıcından fesih tarihine kadar davacı ticari defterlerinin incelenmesi gerekmektedir. Bu hususta davacı taraftan 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yılları ticari defterleri istense de söz konusu ticari defterler tarafıma sunulamadığı saptanarak rapor iade edilmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra, talimat raporuda geldiğinden dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 06.03.2017 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; “davacının herhangi bir sözleşmeye aykırı davranışının bulunmamasına rağmen davalının aradaki acentelik sözleşmesini haksız olarak fesih ettiği, davacının başlangıçta davalıya verdiği 5.000 Amerikan Doları tutarındaki isim hakkı bedelim istirdat edebileceği, davacının ayrıca talep ettiği 10.000 Tl, maddi tazminat talebinin ispata muhtaç olduğu, dosyadaki deliller itibariyle davacının bu konuda kendisine terettüp eden ispat külfetini yerine getiremediği kanaatine ulaşmıştır.” şeklinde raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itirazların değerlendirilmesi için dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilerek ek rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 17.05.2017 tarihli 4 sayfadan ibaret raporunda özetle; “davacının 1 yıl 20 günlük sürede ortalama kazancının 103.613,58.-TL olabileceği, müstekar Yargıtay uygulamasına göre söz konusu kazanç rakamı yanında, ilgili döneme ilişkin o kazancı elde etmeye matuf giderlerin de dikkate alınması gerekiği, aynı döneme ilişkin ortalama gider tutarının İse yine davacı mali verilerine göre 108.984,76.-TL olarak hesaplandığı, bu durumda gider rakamı gelir rakamından düşüldüğünde ortaya 5.371,18.-TL.lik bir zarar rakamına ulaşıldığı” kanaati ile ek raporunu sunmuştur.
Bu raporda saptanan bulgulara göre yapılan itirazların yeniden değerlendirilmesi için dosyaya 2. ek rapor düzenlenmek üzere yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 28.05.2018 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Önceki raporumuzdaki kanaatimizde herhangi bir değişiklik olmadığı ve Mahkemece bu kanaate itibar edilmesi durmunda davacının 10,000.-TL lik maddi tazminat talebinin mümkün olmadığı. Mahkemece davacının son yıl verilerinin esas alınması gerektiği yönündeki itirazına itibar edilmesi durumunda ise bu sefer, davacının söz konusu verilerine nazaran 10.082,96.-TL Kar elde ermiş olacağı ve buna göre davacının 10.000 -TL lik maddi tazminat talebinin mümkün olabileceği. Davacının 5.000 Amerikan Doları tutarındaki isim hakkı bedelini istirdat talebine ilişkin olarak, 06/03/2017 tarihli raporumuzdaki” davalının aradaki acentelik sözleşmesini haksız olarak fesih ettiği, davacının başlangıçta davalıya verdiği 5,000 Amerikan Doları tutarındaki isim hakkı bedelinin istirdatını talep edebileceği” kanaati ile 2. ek raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ile 2. ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davacı, taraflar arasındaki sözleşmelerin haksız olarak davalı tarafından feshedildiği iddiası de davacıya teminat olarak verildiğini iddia ettiği 5.000,00-USD’nin sözleşme fesih tarihinden itibaren işleyecek devde t bankalarının USD olarak açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı oranında faizi ile birlikte tazmini ve tahsili ile, uğradıkları zararın 10.000,00-Tl klik kısmının sözleşme fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile bitlikte tazminini ve tahsilinim talep etmektedir.
Davacı ile davalı şirket arasında 08.10.2010 tarihinde iki adet acentelik sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Bu sözleşmelerin … 3. Noterliği 18/09/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedilmiştir. Ancak sözleşmenin feshinde sözleşmede belirtilen yola uyulmadığı gibi haksız ve mesnetsiz olarak taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshedildiği, bu nedenle davacının sözleşmeye göre ödemiş bulunduğu 5.000,-USD miktarındaki isim hakkı bedeli ve sözleşmenin haksız feshinden doğan kazanç kaybını talep etme hakkı doğduğundan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalının sözleşmenin 3. maddesinin davacının faaliyet bölgesine düzenlediği. Bu maddenin 1. Fıkrasında davacının fâaliyet alanının … ve … ilçeleriyle sınırlandırıldığını, maddenin 2. Fıkrasında münhasır bölge acenteliği olmadığının belirtildiğini, 3. Fıkrasında davalının davacı acente faaliyet bölgesini aynı il sınırları içerisinde olmak üzere değiştirebileceğinin belirtildiği maddenin 4. Fıkrasında ise davalıya zamanla oluşacak İş yüküne göre acentenin faaliyet alanının genişletme veya daraltma hakkına, aynı bölgede gerektiğinde başkalarına acente verme hakkına sahip olduğunun belirtildiğini. Davacının başlangıçta … ve … ilçeleri olarak tespit edilen faaliyet bölgesinin iş yükünün artması nedeniyle ikiye bölündüğünü, davacının alanı daraltılarak … ilçesi için yeni bir acente verildiğini ve davacının … ilçesi sınırlan içerisinde faaliyetine devam etmiştir. Davalının ikinci kez davacının faaliyet alanında yeni bir acente vermek istediğini, davalının bu hakkı kullanabilmesi için gereken gereklilik şartının iş yükünün artması şartıyla gerçekleşebileceğini, ancak davalının tamamen keyfi olarak ikinci acente oluşturduğunu, bu durumun davacının tek taraflı feshe zorlamaya yönelik bir karar olduğunu, davacının fâaliyet alanı olan … ilçesinde iş yükünün artmak bir yana aksine azaldığını, aynı bölgede başkalarına acente verme hakkım kullanmaya neden olacak bir gerekliliğinin söz konusu olmadığım, tarafların sözleşmenin 13. Maddesinin B bendine göre sözleşmeyi feshetmek istemesi halinde uyması gereken sürenin sözleşmenin bitim tarihinden itibaren 60 gün önce olduğu. Taraflar arasında sözleşmenin 08/10/2010 tarihinde bir yıllık olarak imzalandığını, taraflarca fesih ihbarında bulunulmadığı için 08/10/2011 ve 08/10/2012 tarihlerinde sözleşmenin birer yıl uzadığını, bu durumda davacının sözleşmesinin bitim tarihinin 08/10/2013 tarihi olduğunu, buna göre davalının sözleşmeyi feshedebilmesi için ihtarnameyi davacıya en geç 08/08/2013 tarihinde tebliğ etmesi gerektiğini, bu tarihte müvekkiline her hangi bir ihtarname ulaşmadığı için sözleşmenin bitim tarihinin 08/10/2014 olduğunu, davalının ise sözleşmeyi … 3. Noterliği 18/09/2013 gün ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile süresinden sonra feshettiği iddiası ile açılmış maddi tazminat ile isim hakkı bedelinin ödenmesi istemli tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının haksız feshi nedeniyle davacı, başta peşin olarak davalıya verdiği 5.000.- Amerikan Dolarını istirdat edebilecektir. İsim hakkı’nı düzenleyen 12.madde hükmüne göre “…bu rakam acenteliğin sözleşme maddelerinden birine aykırılık sebebiyle feshedilme halleri ve acentenin tek taraflı fesih hakkım kullandığı hallerde kesinlikle iade edilmez”. Bu hükümde sayılan haller olayda söz konusu olmadığından acente, 5.000 Amerikan Doları isim haklımı davalıdan talep etme hakkı bulunmaktadır.
Davacının tazmin edilmeyen zararları bilirkişi ek raporunda ayrıntılı olarak saptanan bulğular ışığında davacının 36 ayda KDV Hariç toplam 309.746,32.-TL lik Gider yaptığı, bu tutarın bir aylık ortalamasının ise (309.746,32.-TL / 36 =) 8.604,06.-TL olduğu, belirlenmiştir. Bu tutarın bir yıllığının (8.604,06.-TL x 12 Ay = ) 103.248,72.-TL, olup 20 günlük tutan ise (Bir ay 30 gün olduğuna göre ) ( 8.604,06.-TL / 30 = ) 286,80.-TL x 20 gün = 5.736,04.-TL dir. Buna göre davacının 1 yıl 20 gün için KDV Hariç ( 103.248,72.-TL + 5.736,04.-TL =) 108.984.76.-TL.lik daha Sair Gider yapması hesaplanmıştır. Ticari defterlerini talimat mahkemesine sunmayan davacının sunduğu davacı verilerine göre yapılan hesaplama sonucu Gelirden Giderin çıkarılması sonucunda davacının (103.613,58.-TL – 108.984,76.-TL = ) – 5.371,18-TL zarar edeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulü ile 5.371,18-Tl nin yasal faizi ile birlikte 5.000.-USD nin 3095 SY 4/a uyarınca USD faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile 5.371,18-Tl nin yasal faizi ile birlikte 5.000.-USD nin 3095 SY 4/a uyarınca USD faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Karar ve ilam harcı 1.139,49-TL nin peşin alınan 364,30-TL den düşümü ile kalan 775,19-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 363,30-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 3.361,00-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 2.630,95-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/06/2018

Katip Hakim