Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/9 E. 2018/998 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1184 Esas
KARAR NO : 2018/1156

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 11/12/2015
KARAR TARİHİ : 13/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni …’nun İflas Halinde … Anonim Şirketi’nin (İto sicil no: …) hissedarı olduğunu, dava dışı şirketin sermayesinin 60.000,00-TL, toplam hisse adedinin 60.000 olduğunu, vekiledeninin şirketin 100 adet hissesine sahip olduğunu, davalı İflas Halinde … Anonim Şirketi’nin esas sözleşmesinin 8. maddesinde “nama yazılı hisse senetlerinin başkalarına devri ve temlikinde, devir ve temlik etmek isteyen hissedar önce satış isteğini ve şartlarını yönetim kurulu aracılığı ile diğer nama yazılı hisse sahibi hissedarlara ulaştırır. iş bu ulaşma tarihinden itibaren 10 iş günü içinde satış teklifine hissedarlardan bir cevap alınmadığı takdirde, satış konusu hisseler 3. şahıslara satılabilir.” hükmünün düzenlendiğini, esas mukavelenin 8. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere, nama yazılı hisse senetlerinin satışı halinde mevcut pay sahiplerinin “öneriye öncelikle muhattap olma hakkı” olduğu, davalı …’ın, şirketteki hisselerini, esas sözleşmenin 8. maddesine aykırı olarak, yani vekiledeninin “satışa öncelikle muhatap olma hakkını” ihlal ederek davalı …’e devrettiğini, şirket yönetim kurulunun da, hisse devri işlemlerini esas mukaveleye aykırı olmasına rağmen şirket pay defterine kaydettiğini, yönetim kurulunun esas mukaveleye aykırı olarak hisse satışlarının pay defterine tesciline ilişkin aldığı kararın batıl olduğu, yönetim kurulunun tescile ilişkin kararının TTK 391. maddesi hükmünce batıl olduğunu beyanla; davalı …’ ın 3.000 adet hissesinin … adına tescili için alınan yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ve bu hisselere ilişkin davalı … adına şirket pay defterine yapılan yolsuz tescil işleminin iptaline, vekiledeninin huzurdaki davada öneriye öncelikle muhatap olma hakkını kullandığının kabulü ile davalının dava konusu 3.000 adet hisseye karşılık ödediği 3.000-TL satış bedelinin vekiledeni tarafından depo edilmesi kaydıyla; …’in sahip olduğu yolsuz tescile konu 3.000 adet hissenin, vekiledeni adına şirket pay defterine tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili yargılama sırasında 21/11/2016 tarihli duruşmada davayı TBK’nun 49/2 maddesine davalı tazminat davası olarak devam ettirmek istediklerinden ıslah dilekçesi vermek üzere taraflarına süre verilmesini talep etmişler, aynı celse ara kararı ile davacıya ıslah için 2 hafta kesin süre verilmiş, davacı vekili 05/12/2016 tarihli ıslah dilekçesinde BK 49 maddeye dayalı olarak; vekiledeninin uğradığı zararın aynen tazmini ile dava konusu anonim şirket hisselerinin vekiledenine aynen iadesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Tasfiye Halinde Olan … A.Ş’nin 60.000 adet hissesinden 100 adedine sahip olan davacının hisse devirlerinin geçersiz olduğundan bahisle huzurda açtığı davanın hukuki dayanaktan yoksun ve haksız açılmış bir dava olduğunu, şirketin hisselerine usulune uygun olarak yapılmış devir sözleşmesi ile sahip olan davalı vekiledeninin yapmış olduğu bu tasarrufun baştan sona hukuka uygun olduğunu, davacının bahsettiği şirket ana sözleşmesinin 8.maddesinin her ne kadar nama yazılı hisse senetlerinin devir ve temlikini kısıtlayan bazı maddeler içermekte olsa bile bu kısıtlamaların 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı yasa ile birlikte geçersiz hale geldiğini, gerek TTK madde 492(3) gerekse 6103 sayılı Kanunun 28.maddesi karşısında esas sözleşmede yer alan tüm sınırlamaların düştüğü ve geçersiz hale geldiğini, … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası ile tasfiye işlemlerine devam edilen müflis şirketin ana sözleşmenin 8.maddesine dayanarak hisse devirlerinin geçersiz olduğunu iddia etmenin hukuka uygun olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … el yazılı cevap dilekçesinde; şirket hissedarı …’nin oteli satmak için hisseleri tek elde toplayacağı beyanı üzerine ve bilgileri dahilinde şirketteki hisselerini davacının yeğeni olan …’e devrettiğini, mahkemenin vereceği karara razı olduğunu beyan etmişlerdir.
Davalı müflis şirket iflas idare memurları cevap dilekçesinde; şirket hissedarlarının hisse devir ve aralarındaki işlemlerin iflas idaresi bilgi ve onayı dışında işlemler olduğunu, bu konudaki taleplerin reddedildiğini ve kararın şikayeti üzerine, … İcra Hukuk mahkemesi tarafından da şikayetin reddedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ve TTK 391 maddeye dayalı olarak yönetim kurulunun devredilen payların tesciline ilişkin kararının batıl olduğunun tespiti ve iptali ile, davacının ön alım hakkı doğrultusunda davalı şahıslar arasında alınıp satılan hisselerin devir işlemlerinin iptali ile bedeli depo ettirilmek suretiyle davacı adına tescili talebinden ibarettir.
Davacı vekili 21/11/2016 tarihli celsede ıslah için süre talep etmişler ve mahkeme tarafından kendilerine 2 hafta kesin süre verilmiş ise de, HMK 180 maddede davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren tarafa, bu bildirimden itibaren 1 hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek üzere süre verileceği, aksi halde ıslah hakkının kullanılmamış sayılacağı ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği hükmü düzenlenmiştir. Yasada açık olarak düzenlenen sürelerin hakim kararıyla uzatılması yada kısaltılması olanaklı değildir.HMK 90(1) maddede düzenlendiği üzere, ” Süreler , kanunda belirtilir veya hakim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hakim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez” hükmüne göre ve davanın tamamen ıslahında yasada, istisnai bir durum öngörülmediğinden iş bu davada davacı tarafından 1 haftalık süreden sonra (21/11/2016 tarihinde süre verilmiş olup 05/12/2016 tarihinde sunulmuştur.) ıslah yapıldığından HMK 180 madde hükmü uyarınca ıslah hakkının kullanılmadığı kabul edilerek, ıslah hiç yapılmamış gibi dava incelenip hüküm kurulmuştur.
İflas halinde … A.Ş. Ana sözleşmesinin 8. maddesinde ” Nama yazılı hisse senetlerinin başkalarına devri ve temlikinde, devir ve temlik etmek isteyen hissedar önce satış isteğini ve şartlarını yönetim kurulu aracılığı ile diğer nama yazılı hisse senedi hissedarlara ulaştırır. İş bu ulaşma tarihinden itibaren 10 iş günü içinde satış teklifine hissedarlardan bir cevap alınmadığı taktirde satış konusu hisseler 3. şahıslara satılabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
01/07/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’ nun 492(3) maddesinde ise;
“(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer” hükmü düzenlenmiştir. … A,Ş’nin 16/07/2007 tarihinde iflasına karar verilmiş olup, söz konusu şirket tasfiye halindedir.
O halde davacı tarafın şirket ana sözleşmesine dayanarak hisse devrine ilişkin sınırlamaları ortaya atması ve buna dayanması olanaklı değildir. Zira Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6103 sayılı kanunun oy hakkı ve oyda imtiyazlı paylar ile nama yazılı payların devredilmelerinin sınırlandırılması başlıklı 28. maddesinde “(7) nama yazılı payların devrinin, red sebeplerini göstererek veya göstermeyerek sınırlandırmış bulunan anonim şirketler, TTK’nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde esas sözleşmelerini değiştirerek TTK’nun 492 ile 498. maddelerine uyarlamak zorundadır, aksi halde bu sürenin dolması ile tüm sınırlamalar geçersiz hale gelir.” hükmü uyarınca, dava dışı şirket bakımından ana sözleşmenin 8. maddesi TTK 492. maddesine uyarlanmadığından, davacı yanın sözleşmenin 8. maddesine dayalı olarak hisse devrine ilişkin kısıtlamaya dayanması olanaklı değildir. Artık şirket ana sözleşmesindeki sınırlama geçersiz hale gelmiştir.
Netice itibariyle davacı pay sahibi …’ nun sözleşmeye dayalı olarak yapılan pay devri işleminin geçersizliğini ileri sürme hakkı bulunmamaktadır. Yapılan tüm işlemler devir ve bunun tescili işlemleri yasal ve yerindedir. Bu doğrultuda davalı yanca dosyaya ibraz edilen Prf. Dr. …’ a ait uzman görüşü de mahkememizce benimsenmekle davanın reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)DAVANIN REDDİNE,
22.12.2015 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL maktu red harcının peşin alınan 51,24-TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,34-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-)Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı İflas Halinde … Anonim Şirketi iflas idaresi duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.180-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı İflas Halinde … Anonim Şirketi İflas masasına verilmesine,
5-)Davalı … duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.180-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
6-)Davacı/davalılar tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya/ davalılara/ vekillerine iadesine,
Davacı Vekili Av. … , davalı … vekili Av. … yüzüne karşı diğerlerinin yokluğunda tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …