Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/847 E. 2019/79 K. 01.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/847 Esas
KARAR NO : 2019/79
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2016
KARAR TARİHİ : 01/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile vekiledeni arasında 14.04.2010 tarihli “Sermaye Piyasası Araçları Alım Satımına İlişkin Aracılık Çerçeve Sözleşmesi” imzalanarak 5389 nolu hesap açıldığı, buna bağlı olarak “Risk Bildirim Formu”, ”internet İşlemleri Sözleşmesi” ve “Hesap Ekstreleri Tebliğinden Feragat Sözleşmesi” imzalandığını, ayrıca 21.06.2013 tarihinde “Kredili Sermaye Piyasası Aracı İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” imzalandığı ve bu kapsamda düzenlenen 3 talep formunun taraflarca imzalanarak 695.000 TL limitli kredi tahsis edildiğini, kredilendirme sürecinde, hisseleri … İstanbul’da işlem gören … Lojistik A Ş. (…) ve … A.Ş. (…, 29/11/2014 tarihinden itibaren ünvanı … Holding A.Ş. – …) hisselerinin teminat olarak alındığını, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 21.11.2013 tarihli kararına istinaden … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı Soruşturma dosyası üzerinden soruşturma başlatıldığını, neticede … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosya ile dava açıldığını ve … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 23.11.2013 tarih … D.iş nolu kararı ile davalı hakkında CMK 127 ve 128 maddeleri gereğince el koyma kararı verildiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığının 25.11.2013 tarihli yazısı ile davacı nezdindeki … nolu hesaba haciz işlemi tesis edildiğini, davacının 22.08.2014 tarihli dilekçesi ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca, teminat tutarı kadar kısım üzerindeki el koyma kararının kaldırılmasını talep etmesine karşın bu talebin 23.09.2014 tarihinde reddedildiğini, 21.01.2015 tarihli dilekçe ile talebin yinelendiğini, davalıya gönderilen 26.11.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile; … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ihtiyati tedbir konulduğu ve bu tarih itibarıyla 700.416,50-TL olan borcun kapatılmasının ihtaren bildirildiğini, davalının 27.11.2013 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile; “tedbir kararının akdedilen sözleşmeye halel getirmeyeceğini, sürecin önceki gibi devam etmesi ve 700.416,50-TL borç bakiyesinin ödenmesi için ek süre verilmesini” talep ettiğini, bu ifade kapsamında borcun kabul edilmiş olduğunu, ödeme yapılmaması üzerine 29.04.2014 tarihli ihtarname ile iş ilişkisinin sonlandırıldığını ve 700.416,50-TL’nin ödenmesinin ihtaren bildirildiğini, … Asliye Ceza Mahkemesinin … E. kayıtlı dosyasında, davalının kıymetleri üzerindeki haczin 21.07.2015 tarihli karar ile kaldırılmasından sonra hesapta bulunan varlıkların paraya çevrildiğini, davalının bu işlemleri kabul ettiğini ve vekiledeni tarafından yapılmış işlemleri kabul ederek ibra ettiğini, ayrıca borç bakiyesine mahsup edilmek üzere 20.11.2015 tarihinde hesabına 10.000-TL gönderdiğini, ödenememiş bakiye tutar için 28.01.2016 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak davalının 15.02.2016 tarihinde borca itiraz ettiğini beyanla, davanın kabulü ile itirazın iptaline davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Borcun vekiledenine ait olmadığını, kardeşi …’a ait olduğunu, sözleşmede yer alan imzaların vekiledeni tarafından kredi alındıktan sonra Asliye Ceza Mahkemesinin tedbir kararının kaldırılması sürecinde davacı tarafından alındığını, ancak müzayaka hali mevcut olduğunu, kredi sözleşmesinin 21.03.2013 tarihinde imzalanmadığını, sözleşme ve davaya dayanak teşkil eden belgeler üzerinde imza tarihini ortaya çıkarmak amacıyla bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davalının kardeşine yardımcı olmak üzere, kardeşinin aldığı kredi için … A.Ş.’de bulunan … ve … hisselerini teminat olarak verdiğini, bu hisselerin davacıya geçirmek ile elde edeceği fayda olmadığını, ödemelerin … ‘a yapıldığının görüleceğini, vekiledeninin kredinin alıcısı yahut kullanıcısı olsa idi ödemelerin vekiledenine yapılmış olacağını, vekiledeni tarafından …’a verilmiş bir vekaletname olmadığını, sözleşmeler üzerindeki imza tarihinin ortaya çıkarılmasının talep edildiğini, vekiledeninin sorumluluğunun. 2.401.999 … ve 400.000 … hisseleri ile sınırlı olduğunu, bunların kredinin kefaleti niteliğinde olduğunu, vekiledeninin müzayaka halinden yararlanılarak evrak ve sözleşmelerin geçmiş tarihli imzalatıldığını, tedbir konulduğu tarihte hisselerin değerinin kredi miktarını karşılamaya yeterli olduğunu, tedbir kararının kalkmasıyla vekiledeni tarafından hisseler satılarak davacıya ödendiğini, vekiledeninin yaşanan şok içinde hukuki süreci bilmeyip anlamlandıramadığını, “tedbir”, “rehin” kavramlarını bilmediğini, ihtarnameye verilen cevabın borcu bütünüyle kabul ettiği anlamına gelmediğini, hisselerin SPK incelemesi ve ceza davası nedeniyle değer kaybetmesi nedeniyle mağdur olduğunu, takip ile işlemiş faizin fahiş olduğunu ve gabin hükümlerinin mevcut olduğunu, … ile davacı arasındaki hesap ilişkisinin incelenmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; İİK. 67 maddeye dayalı itirazın iptali davasıdır.
Davacı yan iş bu davada davalıya sermaye piyasası araçları alım satımına ilişkin aracılık çerçeve sözleşmeleri kapsamında tahsis edilip kullandırılan kredilerin ödenmemesi nedeniyle borç bakiyesinin ödenmesi için girişilen takibe vaki itirazın iptalini talep etmişler, davalı yan ise kredinin aslında kendisine değil ağabeyi …’ a kullandırıldığını, 14/04/2010 tarihli sözleşmeden sonra bağıtlandığı bildirilen 21/06/2013 tarihli çerçeve sözleşmenin ise anılan tarihte imzalanmadığını, müzayeka halinden yararlanılarak sözleşmenin ileri bir tarihte geçmiş tarihli olarak imzalatıldığını, sahibi olduğu hisse senetlerinin ağabeyinin borcuna teminat olarak verildiğini dolayısıyla mevcut borçlan şahsının sorumlu tutulamayacağı gibi davacı şirketin SPK kredi kullandırma şartlarına tamamen aykırı işlemler yürüttüğünü beyanla davanın reddini talep etmişlerdir. Çekişme, çerçeve sözleşmeler ve bağlı sözleşmeler kapsamında kredi kullanan tarafın davalı olup olmadığı, davacı tarafından SPK mevzuatına uyulmadığı, kağıt değeri artarken, prim değeri artarken satılmayıp elde tutulmak suretiyle borcun artmasına sebebiyet verildiği, davalının muzayaka halinden yararlanıldığı ve nihayet alacağın varlığı ve miktarı hususunda toplanmaktadır.
Davaya dayanak … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında; alacaklı … Anonim Şirketi tarafından borçlu … aleyhine 541.033,28-TL asıl alacak (Asıl alacak + BSMV + Komisyon), 2.934,92-TL işlemiş faiz (yasal faiz), 364.614,74-TL işlemiş faiz (sözleşme kaynaklı) olmak üzere toplam 908.582,94-TL alacağın tahsili için 28.01.2016 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 11.02.2016 tarihinde tebliğ edildiği, 15.02.2016 tarihinde süresinde borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, iş bu davanın 1 yıl içinde yasal hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre kredinin kime ne şekilde ödendiği ve mevzuata göre yapılan işlemler konusunda özellikle sermaye piyasası kurulundan seçilen bilirkişi vasıtası ile inceleme yaptırılmak suretiyle 30/04/2018 tarihli kök ve faizle ilgili olmak üzere 10/08/2018 tarihli ek rapor alınmıştır. Raporda;
”… Davalının kullanmış olduğu ve tahsisi doğrudan davalının hesabına yapılmış kredi nedeniyle; 27.11.2013 tarihindeki kredi bakiyesi olan asıl borcun 700.416,50 TL olduğu, hesapta haciz uygulandığı dönemde faiz işletilmemesi nedeniyle bu tutarın 23.07.2015 tarihine kadar değişmediği,
Bu tarihten sonra portföyde bulunan hisselerin davalının talimatıyla satılması sonucu 07.08.2015 itibarıyla asıl borcun 532.802.83 TL’ye indiği, 20.11.2015 tarihinde hesaba 10.000 TL nakit girişi olmasıyla asıl borcun 522.802.33 TL’ye düştüğü,
Asıl borca isletilecek faizin oranı ve hesaplama yöntemine ilişkinin takdir mahkemede olmak üzere takip konusu tutara erişimde referans olması bakımından, 28.01.2016 olan takip tarihine kadar taraflarca kabul edilmiş olan %17 oran üzerinden; bileşik faiz hesaplanmasıyla faiz tutarının 315.87930-TL; basit faiz hesabıyla faiz tutarının 257.028.02-TL olarak hesaplandığı…” tespit ve rapor edilmiş,
Davacı ve davalı yanın itirazları doğrultusunda ve davacı yanın takipteki talepleri nazara alınarak 26.01.2016 tarihine kadar işlemiş faizin talep dikkate alınarak (sözleşmesel faiz + yasal faiz) ek rapor düzenlenmesi için dosya yeniden bilirkişiye verilmiş, bilirkişi 10/08/2018 tarihli ek raporda: ”…26.01.2016 tarihi itibarıyla; davalının 522.802,83-TL anapara borcunun bulunduğu, bu tutara %17 faiz oranıyla 243.218,48 TL temerrüt faizi ve 12.160,92-TL BSMV hesaplanmasıyla toplam borcun 778.182,24-TL olarak hesaplandığı…” tespit ve rapor edilmiştir. Rapor içeriğinde belirtilmiş olmasına rağmen hesaplamada dikkate alınmadığı nazara alınarak; bu kez mahkememizce faiz hesaplamasına ilişkin ek rapor sayfa 19’daki tablo üzerinden 04/01/2016 – 26/01/2016 tarihleri arasında 22 gün için %9 oranında yasal faiz hesaplanmak suretiyle (tabloda 20/11/2015 tarihinden 04/01/2016 tarihine kadar 45 gün için %17 faiz oranı üzeriden, 04/01/2016 tarihinden en son 26/01/2016 tarihine kadar geçen 22 gün için ise %9 faiz oranı üzerinden yine tabloda belirtildiği üzere toplam 67 gün için faiz hesabı yapılmıştır.) toplam 13.793,37-TL faiz ile 12.034,87-TL faizin BSMV si talep edebileceği saptanmıştır.
Davacı ile davalı arasında itiraza uğramayan 14.10.2010 tarihli Aracılık Çerçeve Sözleşmesi bağıtlandığı, aracı kurum- müşteri ilişkisi kurulduğu sabittir. Davalı tarafından 21.06.2013 tarihli Çerçeve Sözleşmenin ve 3 adet talep formunun sonradan ancak geçmiş tarihli olarak imzalatıldığı, bu nedenle belgelerin tarih itibarıyla ne zaman imzalandığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması talep edilmiş ise de, imza yaşı hususunda teknik olarak tesbit yapılamayacağı, bunun ötesinde kredi tahsisine ilişkin pek çok belgede davacının imzasının bulunduğu ve davacı şirket tarafından düzenlenen bu belgelerin belge ve kayıt düzeni bakımından uyumlu olduğunun saptandığı ve kredinin kat edildiği tarih 26.11.2013 tarihine kadar 5 ay içinde sözleşme ve diğer belgelere göre kredili işlemlerin yürütüldüğü, davalının bilgi ve onayı ile faiz tahakkuku yapıldığı, ayrıca davada delil olarak sunulan … Noterliği’nin 27.11.2013 tarih … yevmiye nolu cevabi ihtarnamede davalının, 700.416,50-TL borç bakiyesinin 48 saat içinde ödenmesine dair davacı talebine ilişkin mevcut borç bakiyesinin ödenmesi için ek süre talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu beyan borcun kabulü sonucunu doğurmaktadır. Davalı tarafından ayrıca 303.900,00-TL nin ağabeyi … hesabına havale edilmesi ile ilgili talimat verilmediği beyan edilmiş ise de, dosyadaki bilgi ve belgelere, imzalı talimatlara, sözü edilen cevabi ihtarnameye göre, bu savunmaya da itibar edilememiştir.
Davalı yan ayrıca başlangıçtan beri iradesinin sakatlandığını müzayaka hali ve gabin şartlarının mevcut olduğunu ileri sürmüş olmakla; TBK’nun 28. Maddesinde ” Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden yada deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği taktirde zarar gören durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek edimin geri verilmesini, yada sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak Beş yıl içinde kullanabilir” hükmü düzenlenmiş olup, davalı yan 25.11.2013 tarihi ile 21.07.2015 tarihi arasında hesaplarına haciz işlemi uygulanmış olmasından dolayı müzayaka ve gabin hususunu dile getirmektedir. Oysa, davalının hesaplarına tedbir uygulanması ile dava konusu alacağın oluştuğu dönem bakımından bağlantı olmadığı, aşırı yararlanmanın objektif ve subjektif unsurlarının bulunmadığı, davalının darda kalması krediyi kullanmasının kaçınılmaz olması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, davalının müşteri tanıma formundan edinilen bilgiye göre üniversite mezunu olup, uyuşmazlık döneminde hisseleri borsada işlem gören … A.Ş. ve … Holding’in ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, … mevzuatı kapsamında kendi nam ve hesabına hareket ettiği, hesap ekstreleri tebliğinden feragat sözleşmesi imzaladığı, dolayısıyla yaşadığı şok içinde hukuki süreci bilmeyip anlamlandıramadığı, tedbir, rehin kavramlarını bilmediği hususundaki savunmalara itibar edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla; tüm dosya kapsamına, dayanılan delil ve belgelere, dosya kapsamına uygun ayrıntılı denetlenebilen ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, takipte davacı alacaklı tarafından asıl alacak kalemi içinde BSMV’de talep edildiği nazara alınarak, davalı itirazının 522.802,83-TL’si asıl alacak, 240.697,54-TL’si işlemiş faiz ve 12.034,87-TL’si faizin BSMV’si olmak üzere toplam 775.535,24-TL üzerinden iptaline, alacak likit ve muayyen olmakla davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür. Bu itibarla;
HÜKÜM:
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-)… İcra Müd’nün … E sayılı takip dosyasında davalı itirazının 522.802,83-TL’si asıl alacak olmak üzere toplam: 775.535,24-TL üzerinden İPTALİNE, takibin asıl alacak üzerinden yıllık %9 yasal faiz işletilmek suretiyle DEVAMINA,
Fazla talebin REDDİNE,
2-)Alacağın %20’si oranında 155.107,05-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 52.976,82-TL ilam harcıdan peşin alınan 10.973,42-TL harcın mahsubu ile bakiye 42.003,40-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 10.973,42-TL peşin harç, 4,30-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 11.006,92-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-) Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti, 166,00-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 1.666,00-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 1.416,10-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 44.971,41-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 13.393,82-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-)Davacının / davalının gider / delil avansından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde davacıya / davalıya / vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin, davalı asilin ve vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …