Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/733 E. 2022/459 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/733 Esas
KARAR NO:2022/459

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:16/09/2014
KARAR TARİHİ:08/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 12.03.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 12.03.2007 tarihinde akaryakıt bayiliği sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresinin 5 yıl olduğunu, sözleşme sebebiyle müvekkili şirketin davalı şirkete … Bankası … Şubesi’ne Ait 30.03.2007 tarih ve … numaralı teminat mektubunu verdiğini, Davalı şirketin de … ili … ilçesi … köyü 111 ada 1 parselde kendi taşınmazını 03.04.2007 tarih ve … yevmiye numarası ile müvekkili şirketin lehine ipotek ettirildiğini, Davalı şirketin sözleşme gereğince müvekkili şirkete akaryakıt temin etmekle sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin de bunun karşılığında alınan akaryakıt miktarınca çek doldurduğunu, Müvekkili şirketin 27.12.2011 tarihinden sonra ürün bedeli olan çekin verilmesine karşılık söz konusu ürünü alamadığını, davalı şirketin akaryakıt temin etmek de sıkıntıya düştüğünü, sürekli ürün talep ettiğini ancak herhangi bir yanıt alamadığım, Müvekkili şirketin zor durumda kaldığını, bu sebeple … Noterliğinin 27.01.2012 tarihti ihtarnamesi ile tek taraflı sözleşmeyi feshettiğini, müvekkili şirkete 46.500,00 -TL olarak doldurulan çekin iade edilmesi gerekliğini, Müvekkili şirketin keşide ettiği 46.500,00 TL olarak doldurulan çekin tahlilinin durdurulması gerektiğini, davacıya 116.500-TL borcunun bulunmadığının tespitine, söz konusu teminat mektubunun ödenmesinin durdurulmasına, 5.000,00-TL’lik zararın tahsil edilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 4+1 yıllık bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince davacı tarafın her yıl 500 m3 beyaz mal satın alacağını, davacı tarafın müvekkili şirketin lehine 100.000,00-TL ipotek tesis ettiğini, Müvekkili şirketin davacı bayiye yatırımda bulunduğunu, istasyona toplam 24.842,79-TL tutarında kurumsal kimlik uygulaması yaptığını, müvekkili şirketin de beklentisinin davacı yanın sözleşme hükümlerine uyması ve satış taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini, Davacı tarafın satış taahhütlerini yerine getirmediğini müvekkili şirketin kendisine akaryakıt temin etmediği gerekçesiyle sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini ve başka bir dağıtım şirketiyle anlaştığını, Müvekkili şirket Bayilik Sözleşmesinin ” Fesih ” başlıklı 12. Maddesi gereğince haksız yere feshedilmesi sonucu davacı taraftan cezai şart alacağının olduğunu, feshedildikten sonra satış taahhütlerinin uymadığını, bu nedenle davacı yandan 41.436,00-USD lik cezai şart olduğunu ve borca ilişkin fatura düzenlendiğini, faturanın da davacı yana gönderildiğini, Dava konusu çek davacı yanın iddiasına göre cezai şart borcuna karşılık verildiğini, davacı taraf 18.11.2011 tarihinde fesih ihbarında bulunduğunu, bu ihbar dikkate alındığında müvekkili şirketten akaryakıt alma imkanının bulunmadığını, Müvekkili şirketin davacı tarafın 17.11.2011 tarihinde 74.232,24- TL bedelinde mal alımı yaptığım, ertesi gün ise … 1. Noterliğinden keşide ettiği 18.11.2011 tarih ve 12012 yevmiye nolu ihtarname ile Bayilik Sözleşmesini fesh etmek istediğini, sözleşmede ki hükümlülüklerden kurtulduğunu ve başka bir firmayla anlaştığını.Müvekkili şirketin akaryakıt satışı yapan ana dağıtıcı olduğunu, yaptığı satışlardan kar elde ettiğini davacı yana isteyerek akaryakıt satmama gibi bir durumunun söz konusu olmadığım, Davacı yanın davalıya borcu bulunduğunu, bu borç da müvekkili şirketin davacı yana destek sağlamak amacıyla yapmış olduğu harcamalardan ötürü olduğunu ve bu borcun kurumsal kimlik uygulamalarını hasarsız bir şekilde iade etmediğinden dolayı toplam 24.842,79 -TL olduğunu belirterek davanın ve tedbir talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
13/03/2012 tarihinde açılan dava, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sırasına kaydedilmiş, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya Mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiştir.
İstanbul (Kapatılan) 27.Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas dosyasında bilirkişi Mali Müşavir …’a tevdi edilmiş olup, bilirkişi raporunu dosyaya sunmuştur. Mahkememiz dosyası daha sonra Mali müşavir … ve Doç Dr. …’ten oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişiler raporlarını dosyaya sunmuşlardır. Dosya daha sonra Söktör bilirkişisi … ve Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş olup, bilirkişiler raporların dosyaya sunmuştur.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda 08/12/2014 tarihli 201/510 karar sayılı kararında; taraf vekillerinin beyanları, bilirkişi raporları ve dosya içeresindeki tüm evraklar kül halinde ele alındığında; davacı şirket ile davalı şirket arasında 12.03.2007 tarihinde akaryakıt bayiliği sözleşmesi imzalandığı, sözleşme süresinin 5 yıl olduğu, sözleşme sebebiyle davacı şirketin davalı şirkete … Bankası … Şubesi’ne Ait 30.03.2007 tarih ve … numaralı teminat mektubunu verdiği, Davalı şirketin de … ili … ilçesi … köyü 111 ada 1 parselde kendi taşınmazını 03.04.2007 tarih ve … yevmiye numarası ile davacı şirketin lehine ipotek ettirildiği, Davalı şirketin sözleşme gereğince davacı şirkete akaryakıt temin etmekle sorumlu olduğu, davacı şirketin de bunun karşılığında alınan akaryakıt miktarınca çek doldurduğu, davacı şirketin 27.12.2011 tarihinden sonra ürün bedeli olan çekin verilmesine karşılık söz konusu ürünü alamadığı, davalı şirketin akaryakıt temin etmek de sıkıntıya düştüğü, davacı tarafın, davalı taraftan ürün talep etmesine rağmen herhangi bir yanıt vermediği, davacı şirketin ürün temin edememesi nedeni ile zor durumda kaldığı, bu sebeple … Noterliğinin 27.01.2012 tarihti ihtarnamesi ile tek taraflı sözleşmeyi feshettiği, davacı tarafın, davalı tarafa vermiş olduğu çekin 46.500-Tl olarak doldurulduğu, ayrıca teminat mektubunun da 70.000-TL lik olduğu dolayısıyla evraklar üzerinde davacı tarafın, davalı tarafa 116.500-TL teminat ve çek bedeli alacaklı gözüktüğü ancak davalı tarafın edimini yerine getiremmesi nedeni ile sözleşme fesh olması durumu dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın,davalı tarafa 116.500 TL borcu olmadığının tespitine, davacı tarafın 70.000-TL bedelli teminat mektubunun ıslah tarihi olan 05.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı tarafça tahsil edilmesi nedeniyle davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın kar kaybına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 08/12/2014 tarih ve … esas ve 2014/510 karar sayılı kararının Davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 19. HD 28/01/2016 tarih 2015/5566 esas 2016/1087 karar sayılı ilamında; “…Taraflar arasında 12.03.2007 tarihli bayilik sözleşmesi bulunduğu, davacının, davalının akaryakıt temin etmediği gerekçesiyle sözleşmeyi süresinden önce 26.01.2012 tarihinde feshettiği dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan, davalıya verilen dava konusu çek karşılığı davalının akaryakıt teslim etmediğini iddia etmekte, 12.06.2012 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde de, davalının çekle ödemeyi kabul etmeyerek ürün vermediğini, sözleşme süresinin bitmesine yakın sürede davalının çekle ürün alınması yönündeki talebi geri çevirmesinin iyiniyetli olmadığını belirtmiş, nakit karşılığı mal talep edildiği halde davalının mal göndermediğine ilişkin bir iddiada ise bulunmamıştır.
Davalı yan ise, cezai şart alacağı bulunduğunu, dava konusu çekin de cezai şart alacağına mahsuben verildiğini savunmuştur.
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 5/2. maddesi “ Bayi, satın aldığı malların bedelini, şirketin tercihine göre defaten ve nakden veya kendisine ait çeklerle ödeyecektir” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm ile, nakit veya çek ile ödeme yapılması tercihi davalı dağıtım şirketine verilmiştir. Davalı dağıtım şirketinin davacı bayi ile ticari ilişkisinde, bir süre çek ile ödeme yapılması karşılığında mal teslim ettiği halde, sonradan bu tercihini değiştirerek nakit ödeme karşılığı mal vermeyi tercih etmesi sözleşmeye aykırılık oluşturmayacaktır. Bu durumda davacının, davalının çekle ödeme karşılığında mal teslim edilmediği gerekçesi ile yanlar arasındaki bayilik sözleşmesini feshetmesi haksız fesih olarak nitelendirilmelidir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının sözleşmeyi süresinden önce haksız feshettiği gözetilerek, davalının sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağının bulunup bulunmadığı üzerinde durulup, davalının davacıdan ne kadar cezai şart alacağı bulunduğunun konusunda uzman bir bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile tespit edilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle Mahkememizin 08/12/2014 tarih ve … esas ve 2014/510 karar sayılı kararının bozulmasına karar vermiş, bozma üzerine dosya Mahkememizin 2016/733 Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2016/733 Esas sayılı dosyasında Yargıtay 19. HD 28/01/2016 tarih 2015/5566 esas 2016/1087 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda ek rapor alınmak üzere dosya bilirkişi heyetine verilmiştir.
11/12/2017 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; dava konusu sözleşmenin 12/03/2007 tarihinde imzalandığı, 4+1 yıl süre ile yürürlükte kalacağı, normal şartlarda 12/03/2012 tarihinde sona ermesi gerektiği, davacının süresinden önce 26/01/2012 tarihinde sözlemeyi feshettiği, sözleşmenin 1 yıl daha uzamış olduğu konusunda taraflar arasında çekişme olmadığı, sözleşmenin ilk 4 yılı bitiminde davalının davacıdan aldığı satış tonaj taahhüdüne istinaden herhangi bir talebin olmadığı, davalının uzayan yılın içerisindeki haksız fesih nedeniyle oluşan erken bitimden dolayı sözleşme ekindeki taahhüt nedeniyle cezai şart alacağının olduğu kanaatine varıldığı, davacının davalıdan, eksik mal alımı nedeniyle talep edebileceği cezai şart alacağının 4.839,45-USD olarak hesaplandığı tespit ve rapor edilmiştir.
Tarafların itirazları üzerine alınan 08/03/2019 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; 11/12/2017 tarihli ek rapordaki tespit ve kanaatleri yineledikleri ve davalının itirazında görüş eğiştirmeyi gerektirecek bir husus olmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Davacı vekili dava dilekçesinde; 46.500,00TL bedelli çek+70.000,00TL tutarlı teminat mektubu olmak üzere toplam 116.500,00-TL tutarında borçlu olmadığının tespiti ve 5.000,00TL kar mahrumiyetinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
05/11/2012 tarihli ıslah dilekçesinde ise teminat mektubu nakde çevrildiğinden; 46.500,00TL tutarında borçlu olmadığının tespiti, 70.000,00TL nin davalıdan tahsili ve 5.000,00TL kar mahrumiyetinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Öncelikle çeke yönelik menfi tespit talebine ilişkin yapılan değerlendirmede; çek soyut bir ödeme aracı olduğundan; davacının 46.500,00TL bedelli çek yönünden menfi tespit talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
70.000,00TL tutarlı teminat mektubu yönünden ise, bozma sonrası alınan bilirkişi raporları ile tespit edilen davalının davacıdan talep edebileceği cezai şart alacağı olan 4.839,45-USD’nin, teminat mektubunun nakde çevrilmesi ile tahsil edilen 70.000,00TL tutardan mahsubu ile bakiye kısmın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, 4.839,45-USD cezai şart alacağı sözleşmenin feshi tarihi olan 12/03/2012 tarihindeki USD kuru üzerinden TL’ye çevrildiğinde; (1USD=1,7988TL) 4.839,45-USDx1,7988TL=8.705,20-TL cezai şart alacağının 70.000,00TL tutardan mahsubu ile bakiye 61.294,80-TL’nin ıslah tarihi olan 05/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, fazlaya dair talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Kar kaybı yönünden yapılan değerlendirmede ise, sözleşmenin davacı tarafça haksız olarak feshedilmesi, bozma öncesi alınan bilirkişi raporlarında davacının 01/01/2012 tarihinden itibaren akaryakıt satışına devam ettiği ve davalının 2012 yılı Ocak – Şubat – Mart – Nisan aylarına ait beyannamelerinden söz konusu tarihlerde satış yaptığı hususları belirlendiğinden davacının kar kaybına ilişkin zararını ispat edemediği kanaatine varılmakla kar kaybına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalı tarafından nakde çevrilen 70.000,00-TL bedelli teminat mektubundan (4.839,45-USDx1,7988TL=) 8.705,20-TL cezai şart alacağının mahsubu ile bakiye 61.294,80-TL’nin ıslah tarihi olan 05/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,
Davacının 46.500,00TL bedelli çek yönünden menfi tespit talebinin ve kar kaybına ilişkin alacak talebinin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 4.187,05-TL harcın, peşin alınan 1.804,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.382,75-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 435,25-TL tebligat/ posta masrafı, 3.850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 4.285,25-TL’nin haklılık durumuna göre 2.161,48-TL tutarındaki kısmı ile 21,15-TL başvurma harcı, 1.804,30-TL peşin harç, 3,30-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 3.990,23-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.768,32-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen kısım yönünden kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.626,68-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarıfın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır