Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/725 Esas
KARAR NO : 2023/156
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2016
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkilleri … ve …’in kendilerine ait şirketleri bir adreste toplama işlerini büyütmek merkezi konumda güzel bir yere işyerlerini taşıma gayesiyle daha evvelden işleri münasebetiyle tanıdıkları ve işyerini devren satılığa çıkartan …ve ortağı … ile karşılık olarak konuşup anlaştıklarını, bu şahıslara ait olan işyerini 12.02.2016 tarihinde yapmış oldukları ptorokol ile boş olarak teslim aldığını, devir bedeli olarak … ve ortağı olan …’a senetler verdiklerini, bu senetlerde de borçlu …, … ise kefil durumunda olduğunu, ilk senedin vadesi geldiğinde ödenmesinde rağmen davalılardan … tarafından ihtarname gönderildiğini, müvekkillerinin daha ileride sıkıntı yaşayacaklarını düşünmeleri nedeniyle senetlerin tamamını ödediklerini ve bu senetlerin ödendiğine dair ibraname aldıklarını, ödenmiş olan bu senetlerin icraya konu edilebileceğinden ötürü teminat karşılığında ihtiyati tedbir talepli işbu menfi tespit davası açılması zaruret olduğunu, bu nedenlerle müvekkillerinin sözkonusu senetlerin borçlusu olmadığının tespitine, senetlerin icra takibine konulmasını önlemek adına teminat mukabilinde icra takibine konulmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesin, davanın reddi halinde ise …’ya ödenen paranın taraflarına faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dava, davalardan devren aldıkları iş yeri karşılığında verdikleri senetlerin tamamının ödenmesine rağmen geri verilmediğinden bu senetlerden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile icraya verilmemesi konusunda tedbir verilmesini, aksi taktirde ödenen bedelin istirdadına karar verilmesi talebine ilişkindir.
Mali bilirkişi … 26/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı vekiline gerek mail yolu ile gerekse telefon ile aranarak ticari defterlerin incelenmesi gerektiği yönünde bilgilendirmeler yapılmış olmasına rağmen davacı vekilinin davacı defterlerinin hazır olduğu ile ilgili bilgi verilmediğinden davacı yana ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılamadığı, Davaya konu 9 adet 55.000,00 TL tutarlı senetlerin ödendiği ve bu senetlerden dolayı davacıların borçlu olmadığına ilişkin …tarafından 21.04.2016 tarihinde Protokol düzenlendiği, Davacılar vadesi gelen 30/03/2016 tarihli senedi 04.04.2016 tarihinde davalı … hesabına ödedikleri ancak diğer senet ödemelerine ilişkin bir ödeme belgesinin dosyaya sunulu olmadığı, Neticeten, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere … tarafından düzenlenen 21.04.2016 tarihli protokole göre davacıların davalılara davaya konu adet 55.000,00 TL tutarlı senetlerden dolayı borçlu olmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Davacı taraf iddiasında; taraflar arasında işyeri devrine ilişkin yapılan 12/02/2016 tarihli protokol kapsamında işyerini devraldıklarını ve devir bedeli olarak …ve ortağı …’a;
30/03/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/04/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/05/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/06/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/07/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/08/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/09/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/10/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli, senetler verdiğini,
30/03/2016 tarihli senedin bedelinin ödendiğini, ilerleyen aşamada senetlerin tamamının …’ın ortağı …’ya ödendiğini ve bu ödemeye ilişkin de …’dan 21/04/2016 tarihinde ibraname aldıklarını, bu nedenle dava konusu senetler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini, Mahkeme aksi kanaatte ise 21/04/2016 tarihinde ibraname belgesi ile sabit olan bedelin …’dan alınarak müvekkillerine faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
Tevzi formu incelendiğinde dava değerinin 55.000,00-TL olarak belirtildiği, ancak dava dilekçesinde belirtilen senetlerin bedelleri toplamının 40.000,00-TL olduğu görülmüş, bu husustaki çelişki nedeniyle 20/03/2019 tarihli celse 1 nolu ara kararında davacı vekiline açıklamada bulunması için 2 hafta süre verilmiş, bu ara karar doğrultusunda sunulan beyan dilekçesinde senetler yönünden yeterli açıklamanın yapılmadığı ve senetlerin hava parası olarak verildiği şeklinde iddiasını değiştirdiği belirlenmiş, bu husus 22/05/2019 tarihli celsede duruşma zaptına geçerek davacı vekiline açıklamada bulunması için yeniden süre verilmiş, ayrıca davacı tarafça iddianın genişletilmesi hususunda davalı vekili 22/05/2019 tarihli celse beyanında iddianın genişletilmesine muvafakat etmediklerini bildirmiştir.
Davacı vekili 07/06/2019 tarihli açıklama dilekçesinde; toplamı 55.000,00-TL bedelli 9 adet senedin …’a verildiğini, bu 9 adet senetten 30/03/2016 tarihli senedin … Bankası aracılığıyla …’a ödendiğini, kalan 8 adet senedin ise ortağı …’ya 21/04/2016 tarihinde ödendiğini, 8 senet bedeli olan 50.000,00-TL yönünden borçlu olmadıklarının tespitini, Mahkeme aksi kanaatte ise …’ya ödenen 50.000,00-TL’nin taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinde senet tarihlerinin yanlış yazıldığını, 30/03/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli senedin dava konusu olmadığını, dava konusu ettikleri senetlerin;
30/04/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/05/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/06/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/07/2016 tarihli 15.000,00-TL bedelli,
30/08/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/09/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/10/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/11/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli, senetler olduğunu, bu bilgileri verilen senetler yönünden borçlu olmadıklarının tespitini, bu talebin reddi halinde …’ya yapılan ödemenin faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Dava dilekçesi ve davacı vekilinin açıklama dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde açıkça ödendiği belirtilen 30/03/2016 tarihli senet yönünden de menfi tespit talebinde bulunulduğu, açıklama dilekçesinde ise 30/03/2016 tarihli senedin dava konusu edilmediği, 30/07/2016 tarihli senedin bedelinin de dava dilekçesinde 5.000,00-TL olarak belirtilmesine rağmen açıklama dilekçesinde 15.000,00-TL olarak belirtildiği ve temin edilebilen senet asılları arasında 30/07/2016 tarihli senedin de olduğu ve senet aslında da bedelinin 15.000,00-TL olduğu, açıklama dilekçesi de dikkate alındığında senetlerin tarihleri ve 30/07/2016 tarihli senet yönünden yazım hatası yapıldığı değerlendirilmiş, netice olarak dava konusu edilen senetlerin;
30/04/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/05/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/06/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/07/2016 tarihli 15.000,00-TL bedelli,
30/08/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/09/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/10/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli,
30/11/2016 tarihli 5.000,00-TL bedelli, senetler olduğu ve dava değerinin 50.000,00-TL olduğu, davacı tarafça tevzi formunda belirtilen 55.000,00-TL üzerinden harç yatırılarak 5.000,00-TL tutarındaki kısım için fazla harç yatırıldığı belirlenmiştir.
Davacı vekilince dava konusu senetlerin hava parası olarak verildiği şeklinde davacı tarafça iddia değiştirilmişse de davalı vekili 22/05/2019 tarihli celse beyanında iddianın genişletilmesine muvafakat etmediklerini açıkça bildirdiğinden senetlerin verilme nedenine dair davacının iddiasını dava dilekçesinde bildirdiği gibi devir bedeli iddiası kapsamında değerlendirmek gerekmiştir.
Öncelikle davacı vekilinin dava konusu senetlerdeki ciro silsilesinin kopukluğu ve sorumluluğunun bulunmadığı iddiası kapsamında yapılan değerlendirmede; dava konusu senetlerin tamamının aslı temin edilememiş olsa da taraflar arasında bu senetlerin keşidecisinin davacı …, avalistinin davacı … ve lehtarının ise davalı … olduğu hususu çekişmesizdir. senet suretleri ile temin edilen senet asılları incelendiğinde senetlerin arka yüzündeki ilk ciro lehtara ait olmamakla birlikte senetlerin ön yüzünde lehtarın açıkça … olduğu görülmüş olup ciro silsilesindeki kopukluk ise düzgün ciro silsilesine göre yetkili hamilden sonra gelen cirantalara karşı ileri sürülebileceğinden ve dava konusu senetlerin ön yüzünde lehtar kısmında açıkça … yazdığından, keşideci ve avalist olan davacıların ciro silsilesindeki kopukluk iddiasını lehtara karşı ileri süremeyeceklerinden davacıların ciro silsilesindeki kopukluk nedeniyle sorumlulukları kalmadığı iddialarına itibar edilmemiştir.
Dava konusu edilen ve …’ya ödeme yapılması nedeniyle borçlu olmadıklarına ilişkin menfi tespit talebi yönünden yapılan değerlendirmede; öncelikle belirtmek gerekir ki Mahkememizin 20/03/2019 tarihli celse 2 nolu ara kararında da belirtildiği üzere Davacının menfi tespit istemine konu ettiği toplam55.000 TL bedelli senetler üzerinde teminat senedi olduğu veya bir sözlemeye istinaden verildiği veya sair hususta senet metninde herhangi bir ifade bulunmadığı gibi 12.02.2016 tarihli protokolde de senetlere miktar ve vade tarihi itibariyle atıf bulunmadığından, ayrıca tutanak başlıklı belgede davacıların imzası bulunmakla birlikte davalıların imzası bulunmadığından, bu hususta da davacı tarafa verilen süre içerisinde davacının iddiasını tevsik eden başkaca yazılı delil sunulmadığından, senetlerin taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden verildiği hususu ispatlanamadığı gibi yapıldığı iddia edilen ödemenin de bu senetler için yapıldığı hususları davacı tarafça ispatlanamamıştır. Ayrıca ödemenin …’ye yapıldığı iddiasına ilişkin olarak da sadece davalı … tarafından imzalı 21/04/2016 tarihli protokol başlıklı belgede ödeme yapıldığına dair herhangi bir ifade yer almadığı sadece tarihleri ve toplam tutarı olan senetler yönünden borç olmadığı taahhüdünün yer aldığı ve davacı tarafça …’ya ödeme yapıldığına dair başkaca bir delil sunulmadığından davalı …’dan bu belgeye istinaden talep edebileceği alacağı bulunmadığı kanaatine varılmış, bir an için …’ya ödeme yapıldığının ispatlandığı varsayımında ise senet metninde lehtar olan davalı … olduğundan, senette hiçbir şekilde anılmayan …’ya yapılacak bir ödeme ise davacıların lehtar olan …’a sorumluluğunu sona erdirmeyecektir. Davacı tarafça dava konusu senet bedellerinin …’ye ödenmesi nedeniyle bedelsiz kaldığı iddiası ispatlanamadığından davacıların dava konusu senetler nedeniyle borçlu olmadıklarına ilişkin menfi tespit talebinin re reddine karar vermek gerekmiş, netice olarak açıklanan nedenlerle davacıların tüm talepleri yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90-TL harcın, peşin alınan 939,27-TL harçtan mahsubu ile bakiye 759,37-TL harcın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …’a verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacılar vekili, davalı … vekili ve Davalı asil …’nın yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸
“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”