Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/594 E. 2019/610 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/594 Esas
KARAR NO: 2019/610

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/05/2016
KARAR TARİHİ: 04/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni ile davalı arasında elektrik enerjisi tüketim sözleşmesi bağıtlandığını, ancak, 07.08.2008-04.05.2009 tarihleri arasında ise yazılı sözleşme olmadan elektrik satın alındığını, davalının o dönemdeki ünvanının sadece ”… A.Ş” olduğunu, vekiledeni şirketten haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kayıp kaçak bedeli, TRT payı bedeli ve enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi adı altında bugüne kadar çeşitli bedeller tahsil edildiğini beyanla, vekiledeni şirketten kayıp kaçak bedeli, TRT payı bedeli ve enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi v.s.adı altında tahsil edilen bedellerin, şimdilik 10.000,00-TL’sinin faturaların ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişler, 30.11.2017 tarihli dilekçeleri ile belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada bedel arttırımı ile toplam 1.900.936,20-TL’nin beher fatura tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.

CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davaya konu abone numaralı sayaçlara ilişkin faturalardaki tüm tahakkuk kalemlerinin hukuka uygun olarak tahakkuk ettirildiğini, vekiledeni şirketin perakende satış tarifeleri ile dağıtım ve iletim tarifelerinin Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca “düzenlemeye tabi” tarife türlerinden olduğunu, bu hususun 6719 Sayılı Kanunun madde 21 hükmü ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin değiştirilen 1. ve 3. Fıkra hükümlerinde ve 4. Fıkranın “ç” ve “d” bentlerinde de tekrar edildiğini, dolayısıyla vekiledeni tarafından tanzim edilen faturalarda belirtilmiş olan bedellerin sözü geçen tarifelerin içeriğinde yer aldığını; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun onayı ile uygulandığını, (6719 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 6446 sayılı Kanun md. 17/1) aynı hüküm gereğince vekiledeninin Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğunu, söz konusu düzenleyici ve denetleyici kurumun (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) idari işlemleri yerindelik denetimine tabi tutulamayacağını, nitekim 6719 Sayılı Kanunun madde 21 hükmü ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesine eklenen 10. Fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” denilmek sureti ile Mahkemelerin yerindelik denetimi yapmalarının önüne geçilmek istenildiğini, Mahkemelerin yerindelik denetimi yapmak sureti ile EPDK tarafından tarife yolu ile belirlenen bedellerin başvuruculara iadesi durumunda hukuk düzeninin bozulmacağını, şöyle ki; başvurucuların yargı yolu ile elde edecekleri haksız kazancın yine tarifeler yolu ile maliyet unsurlarına yansımak sureti ile tüm tüketicilere yansıtılacağını ve elektriğin maliyetinin ve fiyatının yükselmesine sebebiyet vereceğini, 6719 sy. K. 26. maddesi ile; 6446 sy. Elektrik Piyasası Kanunu’na Geçici 20. Madde eklendiğini, bu maddenin de: ” …Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” denilmek sureti ile mevcut tüm dosyalara da 6446 sayılı Kanun’un 17. Maddesinin yeni hükümlerinin uygulanmasının öngörüldüğünü beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

GEREKÇE:
Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, TRT payı bedeli ve enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi ve bunlar üzerinden tahakkuk ettirilen KDV adı altında tahsil edilen bedellerin istirdadı (alacak) istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı yan dayandıkları delillerini ibraz etmişler, davalı nezdinde bulunan abone dosyaları ve detaylı faturalar getirtilip incelenmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin talebi ve iade istemleri doğrultusunda davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen bedellerin EPDK kararları doğrultusunda olup olmadığı ve davacı yanın iade alacağı var ise ispat ve miktarı ve yine KDV iade alacağı var ise tespiti yönünden rapor aldırılmış. Bilirkişi 24.12.2018 tarihli raporda: ”…”6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu”, ”6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, “Anayasa Mahkemcsi’nin 2016/150E. 20I7/179K. sayılı kararı”, diğer ilgili mevzuatlar ile dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler üzerinde yapılan inceleme kapsamında:
Dava dosyasından dava konusu uyuşmazlığın; davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak bedelleri ile bu bedeller üzerinden tahakkuk ettirilen TRT Payı Enerji Fonu. BTV ve KDV’nin iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu,
17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile ilgili (arifelerin düzenlenmesinde EPDK’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek kayıp-kaçak bedeli maliyet unsuru kapsamına dahil edildiği,
Dosva kapsamında bulunan”TL Bazında Tüketim Ekstrası” incelendiğinde;
Davacının dava konusu aboneliği için 07.08.2008-04.05.2009 dönem aralığında elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak bedelleri ilgili dönemlere ait dönemsel kayıp-kaçak bedelleri tespit edilemediğinden hesaplanamadığı,
17.02.2015-31.12.2015 döneminde ise düzenlenen faturalarda toplam 912.283,53 TL kayıp-kaçak bedeli, bu bedel üzerinden 9.122,84 TL Enerji Fonu, 18.245,67 TL TRT Payı ve 45.614,18 TL BTV ile tüm bu bedellerin toplamı üzerinden de 177.347,92 TL KDV tahsil edildiği,
Dava koıuısu abonelik için belirtilen dönemlerde davacı adına düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak bedellerinin, EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren perakende satış tarifelerine uygun olarak hesaplanmış olduğu,
6719 sayılı Kanuıvun ilgili maddelerinin Aııayasa’nm 2.. 13,, 36. ve 125. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 28.12.2017 tarih 2016/150E, 2017/179K sayılı kararında:
6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kaııuıfun 21. Maddesiyle değiştirilen 6446 sayılı Kanuncun 17 Maddesinin; (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine oybirliğiyle, (6) numaralı fıkrasının (ç) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine oyçokluğuyla, (6) numaralı fıkrasının (f) bendinin Anayasaca aykırı olmadığına ve itirazın reddine oybirliğiyle eklenen (10) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline oyçokluğuyla, gcçici 19. Maddenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine oybirliğiyle, geçici 20. Maddenin Anayasa’va aykırı olmadığına ve itirazın reddine oyçokluğuyla karar verildiği,
Bu bağlamda; davacı tarafın ödediği belirtilen kayıp-kaçak bedellerinin iadesi talebi hakkında nihai karar Sayın Mahkemeye ait olmakla birlikte, 6719 sayılı Kanını ile değiştirilen 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu nun 17. Maddesi gereği bu fatura kalemlerinin maliyet unsuru kapsamına dahil edildiği ve 6719 sayılı Kanunun 26. Maddesi ile bu karara eklenen geçici 19. ve 20. Maddeleri ile geçmişe dönük olarak da 17. Madde hükümlerinin uygulanacağı…” tespit ve rapor edilmiştir.
Dava açıldığı 27/05/2016 tarihinde yürürlükte olan mevzuata ve uygulamaya göre;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” uyarınca, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemesi ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Yargıtay ilgili daireleri tarafından da pek çok kararla kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Dava açıldıktan sonra, henüz yargılama süreci devam ederken 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici 19. maddede; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü ile,
Geçici 20. maddede; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Mevcut yasal değişikliklerin açılan ve hala devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içermesine göre, somut olaya etkisinin tartışılması gerekmiştir.
Mahkememizce olaya uygulanması gereken 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı yasanın 26.maddesiyle eklenen geçici 20.maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edilmiş ve talep Anayasa Mahkemesi’nin … Esasına kaydedilmiş ise de 28.12.2017 tarih ve … E … K sayılı kararı ile ilgili maddelerin Anayasaya aykırı olmadığına, itirazın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda kanunun 21. Maddesi 17/06/2016 tarihinden sonrasını, geçici 20. Maddeyi öngören 26. Maddeside 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır. Bahsi geçen yasal düzenlemeler iptal edilmedikleri, yürürlükte kaldıkları sürece uygulanacak olup davalı dağıtıcı/tedarikçi şirket mevcut yasal düzenleme ile kayıp kaçak v.s bedelini abonelerine yansıtabilecektir.
Davacı vekili yargılama sırasında açılan davanın o tarihte yürürlükteki mevzuata göre haklı olduğunu beyanla, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişler tahkikata dair başkaca talepde bulunmamışlardır.
Bu noktada uyuşmazlık; davanın açıldığı tarihte davacının haklı olup olmadığı, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu tutulacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Zira YHGK’nun 21/05/2014 günlü 2013/7-2454 E 2014/679 K sayılı ilamı ve Yargıtay ilgili hukuk dairelerinin yerleşik kararlarına göre dava konusu kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin kurallara uyan abonelerden tahsil edilmesinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmekte idi. Davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, iş bu davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı yanca dava açıldığı tarihteki yasal düzenleme doğrultusunda karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, halen mevcut yasal düzenlemelerin ve geçmişe etkili hükümlerini yok saymak olanaklı değildir. O halde dava açıldıktan sonra değiştirilen/ yeni çıkan kanun hükmü nedeniyle, yani sonradan hasıl olan hukuki durum nazara alınarak dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ancak davacının dava açmakta haksız sayılamayacağı kabul edilmekle, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve davacı yararına maktu vekalet ücretine (Yargıtay 3 HD 2017/2534-3956 E K sayılı, 28.03.2017 günlü ilamı) hükmetmeye karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;

HÜKÜM:
1-)Sonradan hasıl olan hukuki durum nedeniyle DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN ESAS HAKKIDNA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-)Dava tarihindeki mevzuata ve Yargıtay HGK kararı ile daire kararlarına göre davacı yan davayı açtığı anda haklı olmakla tüm yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve davacı vekili yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78-TL harçtan ve 32.465,00-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 32.591,38-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
4-)Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı,4,30-TL vekalet harcı, 44,40-TL peşin harç, 750,00-TL bilirkişi ücreti, 485,00-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 1.312,90-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde davacıya/ davalıya/ vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı … vekillerinin yüzüne karşı yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …