Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/491 E. 2018/848 K. 09.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/491 Esas
KARAR NO : 2018/848

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2016
KARAR TARİHİ : 09/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni kooperatifin …, …, …, …, … numaraları ile davalıların elektrik abonesi olduğunu, davalıların vekiledeni kooperatife fatura tahakkuk ettirdiğini ve vekiledeni tarafından da bu faturaların zamanında ödendiğini, bu faturalara kayıp-kaçak, PSH, PSH Sayaç Okuma, İletim, Dağıtım, Eneıji Fonu bedellerinin eklenerek davalı şirket tarafından tahsil edildiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000-TL tutarında vekiledeninden davalı yada davalılar tarafından tahsil olunan geriye dönük on yıllık kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, parakende satış hizmetmetleri bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı yada davalılardan tahsil edilerek taraflarına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı … ( eski ünvanı …) vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı ve husumet ve yargı yolu itirazında bulunduklarını, davanın muhatabının … olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasını kabul etmediklerini, dava konusu faturalara zamanında itiraz edilmediğini, davacının taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye uygulanan zamanaşımına uğradığını, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, Kayıp-Kaçak bedelinin tamamen yasadan kaynaklandığını yasal zorunlululuk gereği uygulandığını, bu bedelin EPDK tarafından düzenlenen yasal mevzuat uyarınca davacıdan tahsili zorunlu olan bedel olduğunu, tarifelerin uygulanmasının şirketler açısından bir zorunluluk olduğunu, şirketlerin tarifeyi değiştirme ve değişiklik yapma seçeneğinin olmadığım, dava konusu bedellerin EPDK nın şirketlere verdiği yetki ve belirlediği oranlar doğrultusunda faturalara yansıtıldığım, faturalar vç tahakkukların EPDK tarife ve yönetmeliklerine uygun olarak tanzim edildiğini, elektrik faturasına yansıtılan kayıp-kaçak, PSH, PSH Sayaç Okuma, İletim, Dağıtım bedellerinin tamamen yasaya ve EPDK mevzuatına, davacı ile yapılan abonelik sözleşmesi kapsamında tahsili amacıyla faturalara yansıtılmasının hukuka uygun olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı/hakdüşücü süre ve derdesttik/kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davacının faturalara zamamnda itiraz etmediğini, …’ın dağıtım ve perakende satış lisansı olmadığını, bu nedenle bu tip davaların muhatabı olmadığını, sorumluluk bölgesinden dolayı …’ın muhatap olduğunu, davacının talep ettiği 10 yıla ilişkin bütün faturaları ödediğini ispatlaması gerektiğini, dava konusu tüm bedellerin gerek adını gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetlkisinin tamamen EPDK’da olduğunu, davanın EPDK’ya ihbar edilmesi gerektiğini, 04.06.2016 tarihinde TBMM’de kabul edilen Elektrik Piyasası Kanununa göre kayıp-kaçak ve fatura bileşenlerinin tahsil edilebileceği şeklinde yasal düzenlemeye bağlandığını beyanla; davanın reddine ve davanın EPDK’ya ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dava ihbar olunan …( EPDK)’na dava ihbar edilmiş, EPDK tarafından herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
GEREKÇE:
Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin istirdadı (alacak) istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı yan dayandıkları delillerini ibraz etmişler, davalı nezdinde bulunan abone dosyaları ve detaylı faturalar getirtilip incelenmiştir.
Davalıların, dava şartına ilişkin itirazları ve ilk itirazlar ve zamanaşımı itirazı ve husumet itirazları mahkememizce incelenerek reddedilmiştir.
İddia, savunma toplanan tüm deliller ve yanlar arasındaki sözleşmede yanların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde elektrik mühendisi bilirkişisi tarafından incelemesi yaptırılarak davacı yanın ” Kayıp-Kaçak, PSH, PSH Sayaç Okuma, İletim, Dağıtım, Enerji Fonu Bedelleri” adı altında alının bedellerin haksız alınıp alınmadığı, haksız alındı ise bundan kaynaklanan alacağı varsa miktarının belirlenmesi kapsamında bilirkişiden rapor alınmış, 20/01/2017 tarihli raporda :
”… Yargıtay HGK Ve Yargıtay … HD. nin kararlarına göre iade edilecek bedellerin :
Davalı …’ın , davacıya iade etmesi gereken Kayıp-Kaçak, İletim, Dağıtım, PSH. PSH Sayaç Okuma bedellerinin toplamı KDV dahil 116.876,67 TL,
6719 Sayılı Kanuna göre iade edilecek bedellerin;
Davalı …’ın K/K oranları, EPDK’mn K/K hedef oranlarının üzerinde olduğundan KDV dahil 43.016,17 -TL K/K bedelinin davacıya iade etmesi gerektiği,
Faiz Talebine ilişkin iade edilecek bedellerin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili hususundaki davacı talebinin mahkemenin taktirinde olduğu,
…’a bağlı dağıtım şirketlerinin her türlü borç ve alacaklarıyla özelleştirildiğinden, davalı …’in dava konusu bedellerin iadesi konusunda herhangi bir sorumluluğu olmayıp, bu konudaki sorumluluğun … A.Ş.’a (…) ait olduğu ” tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekili yargıtay kararlarına göre yapılan hesaplama doğrultusunda, 02/01/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 111.876,67-TL miktarınca arttırmış, talebini toplam 116.876,67-TL -TL ye çıkarmıştır.
Dava açıldıktan sonra 6917 sy yasa ile değişiklik yapılmış olmakla, aynı zamanda Mahkememizce … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dava dosyasında iş bu davada uygulanması gereken 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı yasanın 26.maddesi ile eklenen geçici 20.maddenin (1) numaralı fıkrasının iptali için yapılan müracaat sonucunun beklenmesine karar verilmiş, ancak süresinden sonra da olsa müracaatın red ile sonuçlandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizde ve diğer tüm mahkemelerde yoğunlukla görülen davalarda 6719 sayılı yasa kapsamında yapılan tetkiklerde farklı bilirkişilerden raporlar alınmış olmasına rağmen , genel olarak raporlarda davalı şirketler tarafından EPDK kararlarına tam olarak uyulduğu hususu rapor edildiğinden, dosyada bu kapsamda bu çelişkiyi gidermek amacıyla ve dosyanın aydınlanması kapsamında yeniden ve mahkememizce Elektrik Mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 02/07/2018 tarihli raporda;
“… Davacı adına düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen dava konusu bedellerin hesaplanmasında kullanılan birim fiyatlar incelendiğinde, bu fiyatların ilgili dönem için hesaplanmasında kullanılan birim fiyatlar incelendiğinde, bu fiyatların ilgili dönem için EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren perakende satış tarifelerine uygun olduğu,
Davacı tarafın ödediği belirtilen iletim, dağıtım, kayıp-kaçak, PSH ve sayaç okuma bedellerinin iadesi talebi hakkında nihai kararın mahkemeye ait olmakla birlikte 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.ve 6719 sayılı kanunun 26.maddesi ile bu karara eklenen geçici 19.ve 20.maddelerinin somut olaya etkisinin bulunduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
Toplanan tüm delillere, iddia ve savunmalara ve bilirkişi raporlarına göre;
Davalı … ‘ın 1970 yılında çıkarılan 1312 sayılı kanun ile Türkiye Elektrik Kurumu ( TEK) adı ile elektrik dağıtım alanında Türkiye’de imtiyazlı ve lisans sahibi Tek kuruluş olarak hizmete başladığı, hizmetlerin daha etkin , daha verimli bir şekilde sürdürülebilmesi amacıyla ve özelleştirme politikaları çerçevesinde Bakanlar Kurulu’nun 12.8.1993 tarih ve 93/4789 sayılı kararı ile TEK’in … ve … adı altında iki ayrı şirket olarak yeniden yapılandırıldığı ve Türkiye’de 21 farklı bölgede faaliyet gösteren Yerel Dağıtım Şirketlerinin … bünyesinde olduğu, … ile bağlı Elektrik Dağıtım Kuruluşları arasında 24.07.2006 tarihinde ” İşletme Devir Hakkı Sözleşmesi ” adıyla bağıtlanan sözleşme kapsamında bu tarihten önce gerçekleştirilmiş işlem ve/veya eylemlerden kaynaklanan hukuki sorumlulukların …’a, bu tarihten sonraki sorumlulukların ise …’a ait olacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla işbu davada …’a husumet yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır.
Davalı … yönünden ise ; davanın açıldığı 04/05/2016 tarihinde yürürlükte olan mevzuata ve uygulamaya göre;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile …’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, …’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” uyarınca, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, … kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemesi ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Yargıtay ilgili daireleri tarafından da pek çok kararla kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Dava açıldıktan sonra, henüz yargılama süreci devam ederken 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde …’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici 19. maddede; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü ile,
Geçici 20. maddede; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Mevcut yasal değişikliklerin açılan ve hala devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içermesine göre, somut olaya etkisinin tartışılması gerekmiştir.
Mahkememizce olaya uygulanması gereken 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı yasanın 26.maddesiyle eklenen geçici 20.maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edilmiş ve talep Anayasa Mahkemesi’nin … Esasına kaydedilmiş, ancak, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin başvurusu yasal süreden çok sonra olsa da Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.
Somut olayda kanunun 21. Maddesi 17/06/2016 tarihinden sonrasını, geçici 20. Maddeyi öngören 26. Maddeside 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır. Bahsi geçen yasal düzenlemeler iptal edilmedikleri, yürürlükte kaldıkları sürece uygulanacak olup davalı dağıtıcı/tedarikçi şirket mevcut yasal düzenleme ile kayıp kaçak v.s bedelini abonelerine yansıtabilecektir.
Davacı vekili yargılama sırasında açılan davanın o tarihte yürürlükteki mevzuata göre haklı olduğunu beyanla, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişler tahkikata dair başkaca talepleri olmadığını bildirmişlerdir.
Bu noktada uyuşmazlık; davanın açıldığı tarihte davacının haklı olup olmadığı, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu tutulacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Zira YHGK’nun 21/05/2014 günlü 2013/7-2454 E 2014/679 K sayılı ilamı ve Yargıtay ilgili hukuk dairelerinin yerleşik kararlarına göre dava konusu kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin kurallara uyan abonelerden tahsil edilmesinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmekte idi. Ancak davalı …’a bağlı dağıtım şirketleri her türlü borç ve alacaklarıyla özelleştirildiğinden, davalı …’ın dava konusu bedellerin iadesi konusunda herhangi bir sorumluluğu olmayıp, bu konudaki sorumluluk … A.Ş. ‘ne aittir. Davaya konu bedelleri tahsil eden davalı … A.Ş. iş bu davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı yanca dava açıldığı tarihteki yasal düzenleme doğrultusunda karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, halen mevcut yasal düzenlemelerin ve geçmişe etkili hükümlerini yok saymak olanaklı değildir. O halde dava açıldıktan sonra değiştirilen/ yeni çıkan kanun hükmü nedeniyle, yani sonradan hasıl olan hukuki durum nazara alınarak davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı … yönünden sonradan hasıl olan hukuki durum nedeniyle davanın reddine, ancak davacının dava açmakta haksız sayılamayacağı kabul edilmekle, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … dan tahsiline ve davacı yararına maktu vekalet ücretine (Yargıtay 3 HD 2017/2534-3956 E K sayılı, 28.03.2017 günlü ilamı) hükmetmeye karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davalı … yönünden davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-)Davalı … yönünden sonradan hasıl olan hukuki durum nedeniyle DAVANIN REDDİNE,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 29,20-TL harç ile 1.995,97-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 1.989,27-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-)Davacı tarafından yapılan 35,90-TL karar ve ilam harcı, 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 2.300,00-TL bilirkişi ücreti, 273,25-TL davetiye ve teskere gideri olmak üzere toplam 2.642,65-TL yargılama giderinin davalı … ‘ dan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … ‘dan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı/davalılar tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya/davalılara/vekillere iadesine,
Davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/10/2018

Katip …

Hakim …