Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/479 E. 2021/513 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/479 Esas
KARAR NO:2021/513

DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/07/2015
KARAR TARİHİ:30/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık duruşmaları sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazmış olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından ….İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosya ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapıldığı, icra takibinin müvekkilinin haberi olmadan kesinleştiğini, anılan icra dosyasından müvekkilin gayrimekkullerine haciz tezkereleri yazıldığını ve hacizlerin konulduğunu, müvekkilin numarası belirtilen icra dosyasına konu edilen çekte 2.ciranta konumunda olduğunu, ne bu çekteki imzanın ne de adı soyadının yazıldığı ibarelerin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin takibe konu bu çeki bırakın ciranta olarak imzalamayı bu güne kadar çeki görmediğini, takibe konu edilen çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığından dolayı alacaklı görünene de böyle bir borcunun bulunmadığını belirtilerek, ….İcra Müdürlüğünün …nolu takip dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine, icra takibi haksız, kötü niyetli ve müvekkilini zarara uğratmaya yönelik olacağından %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, tedbir kararı verilmemesi neticesinde dava sonuçlanıncaya kadar dosya borcunun taraflarından ödenmesi durumunda taraflarından ödenecek bu bedel üzerinden davaya istirdat davası olarak devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğe çıkarılmadan …. Asliye Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında tensiben Kambiyo senetleri Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği, TTK.nun 4. maddesinde bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, ticari davalara da Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususunun hükme bağlandığı, gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, kesinleşme üzerine dosya Mahkememize tevzi edilerek Mahkememizin 2016/479 esas sırasına kaydedilmiştir.
Davalı vekili Mahkememize hitaben yazdığı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine açılan davada davacı borçlunun takibe dayanak çekteki imzanın ve yazının kendisine ait olmadığını, takibin de kendisinin haberi olmadan kesinleştiğini, müvekkilinin, lehtar … Ltd Şti den olan alacağına mahsuben cirantalar davacı/borçlu ve …’nun birlikte gelerek çeki müvekkilinin yanında cirolayarak verdiklerini, çekin zamanında ödenmemesi üzerine keşideci, lehtar ve cirantalar hakkında takibe başlanıldığını, takip sürecinde davacı borçlu hakkındaki takibin kesinleştiğini ve fiili haciz işlemine başlanıldığını, davacı borçlunun müvekkilinin iştigal ettiği piyasada … Ltd Şti adına alım yaptığını, müvekkilinden 03/12/2009 tarihinde aldığı ticari emtiaların faturalandırıldığını ve karşılığında bahse konu çekin düzenlendiğini, çekin ciro edilmiş halde müvekkiline getirildiğini, … seri A nolu faturanın müvekkilinin muhasebe kayıtlarına işlendiğini, dava ve takip konusu çekin … Ltd Şti’nin cirosu olduğu halde getirildiğini, bu ciro müvekkilinin yanında atılmadığı için … ve …’nun cirosunun alındığını, bu kişilerin … Ltd Şti nin ticari temsilcisi sıfatıyla hareket ettiklerini, davacının takibin haberi olmadan kesinleştiği iddiasının iyi niyet karinesine aykırı olduğunu, zira davacının …. İcra Dairesinin … talimat sayılı dosya ile 26/07/2014 tarihinde icra dosyasından haberdar olduğunu ve 1 sene sonra menfi tespit davası açtığını, … ve … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını belirterek davanın reddine, kötü niyetli itiraz sebebiyle de %20 den ayağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava, …. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
Adli Tıp Uzmanı Bilirkişiler …, …, … tarafından müşterek imzalı bilirkişi heyeti raporunda özetle; … …/… Şubesi, …-20/01/2010 keşide yeri ve tarihli 19.000,00-TL bedelli … çek nolu … Ltd Şti adına atfen imzalı senet aslının temin edilememesi nedeniyle çek fotokopisi üzerinde yapılan incelemede, … … Ltd Şti adına atfen imzalı senedin keşideci imzası ile … dosyada mevcut mukayese imza örnekleri arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler bakımından ilgi ve irtibatın olmadığı, inceleme konusu senedin 2.ciro isim “…” yazısı ile …’nın 24/11/2015 tarihli … … … Şubesine hitaben yazılı dilekçesinde yer alan isim yazısı arasında yeterli düzeyde benzerlik olmadığı, harflerin yapılanması, eğim ve bağlantı özellikleri bakımından farklılıklar olduğu, 2. Ciro imzası ile …’nın dosyada mevcut mukayese imza örnekleri arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler bakımından ilgi ve irtibatın olmadığı kanaati oy birliği ile tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Takip dosyası incelendiğinde; takibin 20/01/2010 tarihli 19.000-TL tutarlı çeke ilişkin çek fotokopisi sunulmak suretiyle başlatılan ilamsız icra takibi olduğu görülmüştür.
Eldeki menfi tespit davasında çek aslının temini için gerekli tüm işlemler yapılmış, taraflarca çek aslının bulunduğu bildirilen yerlere müzekkere yazılmış, davalıya da çek aslını sunması için süre verilmiş ancak çek aslı temin edilememiştir. 24/02/2021 tarihli celse sırasında hazır bulunan davacı vekili ve davalı vekili çek aslı bulunamadığından imza inkarına ilişkin çek fotokopisi üzerinde imza incelemesine muvafakat ettiklerini beyan etmişler ve bu beyanları imzaları ile tevsik edilmiştir.
Bunun üzerine dosya, çek fotokopisi ve davacının ıslak imzalarını içerir belge asılları ile birlikte bilirkişi heyetine verilmiş, Bilirkişi heyetinin 21/04/2021 tarihle raporunda, gerek yazı gerekse imza bakımından senedin 2.cirosu bakımından mukayese yazı ve imza örnekleri açısından kaligrafik ve grafolojik bakımından ilgi ve irtibatın olmadığı kanaati bildirilmiştir.
Her ne kadar Yargıtay içtihatlarında fotokopi evrak üzerinde inceleme yapılamayacağı belirtilmişse de senet aslının temini için gerekli tüm araştırmalar yapılmasına rağmen çek aslının temin edilememesi ve hem davacı hem de davalı tarafın senet fotokopisi üzerinde inceleme yapılmasına muvafakat etmesi ve inceleme sırasında ıslak imzaları içeren mukayese belgelerin kullanılması yoluyla alınan rapora itibar etmek gerekmiştir.
Çekte bulunan 2. Ciroda yer alan imzanın sahte olduğu iddiası mutlak def’ilerden olup hamilin iyi niyetli olup olmadığına bakılmaksızın her hamile karşı ileri sürülebilir.
Mahkememizce alınan 21/04/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda senedin 2.ciro isim “…” yazısı ile …’nın 24/11/2015 tarihli … Şubesine hitaben yazılı dilekçesinde yer alan isim yazısı arasında yeterli düzeyde benzerlik olmadığı, harflerin yapılanması, eğim ve bağlantı özellikleri bakımından farklılıklar olduğu, 2. Ciro imzası ile …’nın dosyada mevcut mukayese imza örnekleri arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler bakımından ilgi ve irtibatın olmadığı kanaati bildirilmiş olup, imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması koşulu gerçekleşmediğinden senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senedi elinde bulundurup takibe girişen ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya düşeceğinden bu ispat külfetini borçluya yüklemek ve ispat edemediğinden imzaya itirazını reddetmek olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06/02/2008 tarih, 2008/12-77 Esas, 2008/90 Karar sayılı dosyası) Sonuç olarak çekte 2. Ciro imzasının davacıya ait olduğu sabit olmadığından, davacının menfi tespit talebinin kabulü ile … …/… Şubesine ait, 20/01/2010 tarihli, keşide yeri İstanbul olan 19.000,00-TL bedelli … seri nolu çek ve dava konusu takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca davacı tarafça kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, çekte davacıya atfen atılan imzadan sonra dava dışı … adına atfen atılan imzanın olduğu, bu durumda davalının davacıya atfen atılan imzanın davacı eli ürünü olup olmadığını bilemeyeceği ve dolayısıyla takipte kötüniyetli olduğunun kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davacı kötü niyet tazminat talebinde haklı görülmediğinden davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 21/09/2017 tarihli 2016/20166 E., 2017/6112 K. sayılı kararı)
HÜKÜM
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacının …. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyasında takibe dayanak … …/… Şubesine ait, 20/01/2010 tarihli, keşide yeri İstanbul olan 19.000,00-TL bedelli … seri nolu çek nedeniyle takip konusu toplam 20.330,26-TL tutarında davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
3-Koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.297,89-TL harçtan peşin alınan 347,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 950,69-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL başvurma harcı, 347,20-TL peşin harç, 2.250,00-TL bilirkişi ücreti, 185,80-TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 2.810,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2021

Katip … Hakim …