Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/459 E. 2019/272 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/459 Esas
KARAR NO : 2019/272
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/04/2016
KARAR TARİHİ : 27/03/2019

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, 08.05.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması neticesinde müvekkilinin yaralandığı ve sakat kaldığını, davalı şirkete başvuru yapıldığı ve hasar dosyası açıldığını, müvekkiline 18.03.2016 tarihinde 106.170,00 TL ödeme yapıldığını, fakat yapılan bu ödemenin eksik bir ödeme olduğunu, sürücünün tam kusuruna ve durumuna rağmen sürekli bakıcı gideri tazminatı ödenmediğini beyanla sürekli ve geçici maluliyet tazminatının fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davalı … şirketinden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde karayolları motorlu araçlar mali sorumluluk sigorta poliçesi ile 28/01/2015-2016 tarihleri arasında sigortalandığını, işbu poliçe ile kişi başına toplam 290.000,00 TL ‘lik sakatlanma ve ölüm zararı teminatı sağlandığını, müvekkili şirketi işbu limitle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacının geçici iş göremezlik tazminat isteminin reddini talep ettiğini, adli tıp trafik kürsüsünden kusur oranı saptanmasını, müvekkili sigorta şirketi kusurlu ise aktüerya bilirkişisinden rapor alınmasını talep ettiğini, davacı 18.03.2016 tarihinde müvekkili şirketten 106.170,00 TL maluliyet tazminatı aldığı ve müvekkili şirketi ibra ettiğini, müvekkilinin davacıya yapılan ödeme ile hesap borçtan ve yükümlülükten kurtulduğunu, davacı tarafından imzalanan ibraname geçerli olup ve borcu ortadan kaldırdığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Dilekçe teatisinin tamamlanmasından sonra Mahkememizce ön inceleme yapılmış, uyuşmazlık tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, dava, trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine dairdir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Yasa gereğince işleten, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmakla, Yasanın 3.maddesinde tanım çerçevesinde, sürücü ve şoför aracı sevk ve idare eden kişi; araç sahibi araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi; işleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Buna göre, kural olarak zarar gören, sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda Borçlar Kanunu’nun 49.maddesine göre sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesi hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir. Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK md 61 anlamında dayanışmalıdır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10, Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Diğer yandan, öğretide hatır taşıması konusunda bir kavram birliği olmadığı gözlemlenmekte, ancak “hatır için ücretsiz taşıma” ve “aracı hatır için ücretsiz kullandırma” tamlamalarının benimsendiği görülmektedir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nın 43. maddesi (6098 sayılı TBK m. 51) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından sözedilemeyecektir. Hakim, tazminattan mutlaka belli bir oranda indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Mahkemece, taşımanın hatır için olup olmadığı,tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları gözönüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması, BK’nın 43. madde hükmüne göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı karar yerinde tartışılması, sonucuna göre hüküm tesisi gerekmektedir.
Somut durumda, davacı vekili vekil edenin yolcu olarak bulunduğu ve davalı … şirketi nezdinde sigortalı aracın tek taraflı olarak yaptığı kazada vekil edenin yaralanması nedeni ile talep sonucuna göre, sürekli ve geçici iş göremezlik dönemine ilişkin tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce yürütülen tahkikat kapsamında, davacının içerisinde bulunduğu araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince tanzim edilen rapor ile belirlenmiştir.
Kaza nedeni ile davacının %35.2 sürekli iş göremezlik oranı ve 6 ay geçici iş göremezlik süresi oluştuğu Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi raporu ile belirlenmiştir.
Davacının kaza nedeni ile sürekli ve geçici iş göremezlik zararı bilirkişi eli ile hesaplanmış, buna göre 5.914,20 TL geçici iş göremezlik zararı, 114.496,07 TL sürekli iş göremezlik zararı olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekili bilirkişi tarafından hesaplanan bu zararlar ile bakıcı gideri yönünden davasını ıslah etmiş, toplam zararın temerrüt tarihi olan 18/03/2016 tarihinden avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Dosyamız arasına alınan soruşturma dosyası içeriğine göre davacının iş arkadaşları ile birlikte iş arkadaşı olan sürücünün aracı ile birlikte yola çıktıkları, kazanın bu esnada meydana geldiği görülmektedir. Bu taşımanın ücret mukabilinde yapıldığına dair dosyaya yansıyan bilgi belge bulunmamaktadır.
Tekmil dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmekle, davacının, içinde bulunduğu aracın sürücüsünün tam kusuru ile neden olduğu kazada sürekli ve geçici iş göremezliği oluşacak şekilde yaralandığı anlaşılmakla; davacının talep sonucundaki istemleri yönünden davasının, taşımanın hatır için yapıldığı nazara alınarak bilirkişi tarafından hesaplanan miktardan hatır taşıması nedeni ile %20 oranında indirim yapılmak sureti ile belirlenen 96.328,21 TL tutarında kabulüne; davacının talep sonucunda, bakıcı gideri talebi bulunmadığı nazara alınarak bu istem yönünden ıslah edilen davanın reddine, kabul edilen alacağa temerrüt tarihinden itibaren sigortalı aracın ticari araç olmaması nedeni ile yasal faiz işletilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulü ile davacının geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararı için toplam 96.328,21 TL’nın 18.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gerekli 6.580,18 TL harçtan peşin alınan ve sonradan tamamlama sureti ile yatırılan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı ile 29,20 TL peşin harç ve 434,00TL ıslah harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından karşılanan 923,25 TL yargılama gideri ile davacı tarafından yatırılan 768,50 TL ATK fatura bedeli olmak üzere toplam 1.691,75 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 1.283,91 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 10.456,25 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.671,81 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 27/03/2019

Katip …

Hakim …