Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/390 E. 2018/307 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/390 Esas
KARAR NO : 2018/307
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2016
KARAR TARİHİ : 17/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeninin …, … ve …’deki fabrikalarında kullandığı elektrik enerjisini davalı şirket ile aralarında imzalanan “Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme” uyarınca davalı şirketten satın aldığını, vekiledeni adına düzenlenen faturalarda kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma bedellerinin ve bu bedeller üzerinden de enerji fonu, TRT fonu, BTV ve KDV tahsil edildiğini, tahsil edilen miktarın bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacak olmasından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla davanın şimdilik 100.000,00 TL üzerinden açıldığını, kayıp-kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, davalı şirket tarafından vekiledeni şirket adına düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, PSH ve sayaç okuma bedelleri ile bu bedeller üzerinden tahsil edilen enerji fonu, TRT payı, BTV ve KDV bedelleri için fazlaya ilişkin hakları saklı katmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’nin fatura dönemlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ödediği bedellerin faturalarda açıkça belli olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep etmiş olduğu alacağın zaman aşımına uğramış olması sebebiyle talep edilen meblağın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının dava konusu bedellerin vekiledeni şirkete ödemeyi hür iradesi ile imzaladığını, dolayısıyla gerek taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve gerekse yürürlükte olan EPDK kararları ve mevzuat gereği tahsil edilen dava konusu bedellerin iadesi talebinin haksız olduğunu, vekiledeni şirketin tüm kayıp-kaçak bedelini EPTY ve tebliğler uyarınca davacı tarafın bulunduğu bölgede görevli …, …ve …’a aktardığını, davacının faturalara itiraz süresi içinde itiraz etmediğini, dava konusu edilen alacağın isteme hakkının mevcut olduğunu kabul etmemekle birlikte iddia edilen alacak için faizin dava tarihi itibariyle işleyecek olması gerektiğini, davacı şirketin faturaları ödemesini müteakip, ödediği KDV bedeli ile ilgili KDV beyannamelerinde indirim konusu yapmış olduğundan KDV farkına ait matrah farkı faturası düzenlediği takdirde bu bedelin de talebinin mümkün olabileceğini beyanla, davanın …, … ve …’a ihbarı ile davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin istirdadı (alacak) istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı yan dayandıkları delillerini ibraz etmişler, davalı nezdinde bulunan abone dosyaları ve detaylı faturalar getirtilip incelenmiştir.
Davalının, dava şartına ilişkin itirazları ve ilk itirazlar zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce 05.12.2017 tarihli ara karar ile İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dava dosyasında iş bu davada uygulanması gereken 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı yasanın 26.maddesi ile eklenen geçici 20.maddenin (1) numaralı fıkrasının iptali için yapılan müracaat sonuçlanmamış olmakla Anayasa Mahkemesi kararının beklenmesi hususundaki ara kararından dönülmesine (Anayasa Madde 152 III ; An. Mah. m. 28,IV c,2) karar verilerek;
Davacı vekilinin talepleri doğrultusunda Kayıp kaçak v.s.diğer bedellerin yasaya, EPDK kararlarına ve Birim Fiyatları Tarifesine uygunluğu fazladan tahakkuk bulunup bulunmadığı hususunda Elektrik Mühendisi bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 21/03/2018 tarihli raporda;
“…. Davacı adına düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen dava konusu bedellerin hesaplanmasında kullanılan birim fiyatlar incelendiğinde, bu fiyatların ilgili dönem için hesaplanmasında kullanılan birim fiyatlar incelendiğinde, bu fiyatların ilgili dönem için EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren perakende satış tarifelerine uygun olduğu,
Davacı tarafın ödediği belirtilen iletim, dağıtım, kayıp-kaçak, PSH ve sayaç okuma bedellerinin iadesi talebi hakkında nihai kararın mahkemeye ait olmakla birlikte 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.ve 6719 sayılı kanunun 26.maddesi ile bu karara eklenen geçici 19.ve 20.maddelerinin somut olaya etkisinin bulunduğu…”tespit ve rapor edilmiştir.
Davanın açıldığı 08.04.2016 tarihinde yürürlükte olan mevzuata ve uygulamaya göre;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve … Esas… Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” uyarınca, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemesi ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Yargıtay ilgili daireleri tarafından da pek çok kararla kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Dava açıldıktan sonra, henüz yargılama süreci devam ederken 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici 19. maddede; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü ile,
Geçici 20. maddede; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Mevcut yasal değişikliklerin açılan ve hala devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içermesine göre, somut olaya etkisinin tartışılması gerekmiştir.
Mahkememizce olaya uygulanması gereken 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı yasanın 26.maddesiyle eklenen geçici 20.maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edilmiş ve talep Anayasa Mahkemesi’nin … Esasına kaydedilmiş ise de, halen Anayasa Mahkemesi tarafından esastan karar verilmediği anlaşılmıştır. Oysa, Anayasa Mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde kararını vermeli ve açıklamalıdır. (Anayasa m. 152, III; An.Mah. m 28,IV C,2) Anayasa Mahkemesi, bu süre içinde kararını vermezse, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin başvurusu yasal süreden çok fazla zaman geçtiği halde halen sonuçlandırılmamıştır. Ancak, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin başvurusu yasal süreden çok fazla zaman geçtiği halde halen sonuçlandırılmadığından 05.12.2017 tarihli celsede Anayasa Mahkemesi’ne müracaat sonucunun beklenmesi hususundaki ara kararlardan dönülerek, uyuşmazlığın mevcut mevzuat kapsamında çözümlenmesine karar verilmiş, son celse itibariyle de Anayasa Mahkemesininin başvuruyu reddettiği anlaşılmıştır.
Somut olayda kanunun 21. Maddesi 17/06/2016 tarihinden sonrasını, geçici 20. Maddeyi öngören 26. Maddeside 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır. Bahsi geçen yasal düzenlemeler iptal edilmedikleri, yürürlükte kaldıkları sürece uygulanacak olup davalı dağıtıcı/tedarikçi şirket mevcut yasal düzenleme ile kayıp kaçak v.s bedelini abonelerine yansıtabilecektir.
Davacı vekili yargılama sırasında açılan davanın o tarihte yürürlükteki mevzuata göre haklı olduğunu beyanla, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişler tahkikata dair başkaca talepde bulunmamışlardır.
Bu noktada uyuşmazlık; davanın açıldığı tarihte davacının haklı olup olmadığı, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu tutulacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Zira YHGK’nun 21/05/2014 günlü … E … K sayılı ilamı ve Yargıtay ilgili hukuk dairelerinin yerleşik kararlarına göre dava konusu kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin kurallara uyan abonelerden tahsil edilmesinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmekte idi. Davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, iş bu davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı yanca dava açıldığı tarihteki yasal düzenleme doğrultusunda karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, halen mevcut yasal düzenlemelerin ve geçmişe etkili hükümlerini yok saymak olanaklı değildir. O halde dava açıldıktan sonra değiştirilen/ yeni çıkan kanun hükmü nedeniyle, yani sonradan hasıl olan hukuki durum nazara alınarak davanın reddine, ancak davacının dava açmakta haksız sayılamayacağı kabul edilmekle, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve davacı yararına maktu vekalet ücretine (Yargıtay 3 HD 2017/2534-3956 E K sayılı, 28.03.2017 günlü ilamı) hükmetmeye karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Sonradan hasıl olan hukuki durum nedeniyle DAVANIN REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90-TL maktu red harcının peşin alınan 1.707,75-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.671,85-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan 35,90-TL maktu ilam harcı, 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 750,00-TL bilirkişi ücreti, 252,00-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 1.071,50-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı/davalı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya/davalıya/vekillere iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı … vekillerinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …