Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/323 E. 2018/487 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/323 Esas
KARAR NO : 2018/487 Karar
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2016
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 26.03.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davacının davalı ile yaptığı sözleşme gereğince …. abone numarası ile elektrik satın almıştır. Davalının kendisine gönderdiği faturaları süresi içersinde bir geçikmeye sebebiyet vermeksizin ödemiştir. Ancak bu faturalarda haksız bir kısım kalemlerinde tahsil edildiğini far edince bu bedellerin geri ödenmesi için iş bu dava açılmıştır. Davacının ödediği bu bedellerden davalılar … ile … birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Bu kalem altında şimdilik 1.000.-Tl nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi istemli açılmış bir tazminat davasıdır.
Davalı … Elektrik Parakende Satış A.Ş. vekilinın 20.04.2016 cevap dilekçesinde özetle, Bu davaların belirsiz alacak olarak açılamayacağını, hiç bir delile dayanmadıklarını. Hukuki dayanağının bulunmamaktadır. Davanın idari nitelikte bir dava olup Danıştayda açılması gerekir. Mahkemeniz yetkisizdir. Yapılan tahsilatların yasal olduğunu, Müvekkil EPDK üyesi olup bu kurumun aldığı kararlar doğrultusunda faturaların düzenlendiğini. Kısmi dava açılamaz. Parakende satış hizmet bedeli, PHS Sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli mevzuata ve Yargıtay içtihatlarına uyğundur. Faiz talebi yerinde değildir. Dava boğaziçi elektrik ile Uludağ elektriğe ihbar edilsin. Bu nedenle davanın reddine karar verilsin.
Davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş vekilinın 05.05.2016 tarihli beyan dilekçesinde özetle, Talep zaman aşımına uğramıştır. Şirketimiz davanın muhatabı değildir. Davanın husumetten reddi gerekir. Bu davaların belirsiz alacak olarak açılamayacağını, hiç bir delile dayanmadıklarını. Yapılan tahsilatların yasal olduğunu, Müvekkil EPDK üyesi olup bu kurumun aldığı kararlar doğrultusunda faturaların düzenlendiğini. Bu nedenle davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, Kısmi dava açılamaz. Parakende satış hizmet bedeli, PHS Sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli mevzuata ve Yargıtay içtihatlarına uyğundur. Bu nedenle davanın reddine yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilsin.
Davanın davacı yanın fatura içinde haksız tahsil edilen bedellerin iadesi iddiası ile açılan alacak davası olduğu anlaşıldı.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır.
Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Dosyamızda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Bu nedenle davalı lehine mahkeme masrafı ve ücreti vekalet hükmedilmemiştir.
Bu durumda; Dava 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesibu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığından bu davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davada Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
Takdiren taraflara yargılama gideri ve vekalet ücreti verilmemesine,
2-Karar ve ilam harcı 35,90-TL nin peşin alınan 29,20-TL den düşümü ile kalan 6,70-TL nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Tarafların yapmış olduğu yargılama giderinin, tarafların üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair Kesin olarak verilen karar davacı ve davalı … vekilinin yüzünde açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2018

Katip Hakim