Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/166 E. 2019/254 K. 22.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/166 Esas
KARAR NO : 2019/254
DAVA : Alacak (Vade Farkından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2016
KARAR TARİHİ : 22/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vade Farkından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davalı ile müvekkili arasında gerçekleşen deri halı satışından kaynaklı 2 adet fatura tanzim edildiğini, ihtar edilen firmaya 08/12/2014 tarihli, … sayılı, 28.308,09.USD ve 01/12/2014 tarihli, … sayılı 3.179,52.USD lik faturanın o zamanki kurları belirtir mahiyette müvekkili tarafından kesildiğini, kesilen faturalar karşılığında davalı firma tarafından 16/03/2015 vadeli 71.000.TL lik çek keşide edildiğini, ancak o zamanki kur nazara alındığında kur farkı oluştuğunu ve müvekkili tarafından 16/03/2015 tarihli … seri nolu 10.901,69.-TL lik kur farkı faturası kesilerek davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket tarafından kur farkı ile ilgili herhangi bir ödemenin gerçekleşmediğini beyanlan fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla davalarının kabulüne, 10.901,69.-TL alacaklarının dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davacı arasında gerçekleşen deri halı satışı neticesinde yabancı para birimiyle tanzim edilmiş iki adet fatura karşılığında, faturada belirtilen dövizin yine faturada belirlenmiş TL karşılığındaki tutarı kapsayacak şekilde müvekkili şirketçe 71.000.-TL bedelli çek verildiğini, davacı tarafından ise tamamen haksız şekilde çekin vade tarihinde faturada belirliten yabancı döviz tutarının, vade tarihindeki kur karşılığını hesaplayarak kur farkından kaynaklı alacağı olduğunu iddia ederek 10.961,69.-TL bedelli fatura düzenlediğini ve noter vasıtası ile müvekkiline gönderildiğini, söz konusu faturaya itiraz ederek davacıya iade edildiğini, faturaların TL cinsinden karşılığı olan 71.523,44.-TL den kalan bakiye 523,44.-TL ise 14/04/2015 tarihinde davacı yana ödendiğini, iş bu faturalardan kaynaklı borcun sona erdiğini, bu açıklamalar neticesinde müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflar arasında tanzim edilmiş herhangi bir satış sözleşmesinin mevcut olmadığını, davacı taraf ile yapılmış ticari ilişkide vade farkı faturasının ödeneceğine ilişkin teamül haline gelmiş bir uygulamanın da olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde dava konusu faturanın ödenmesine ilişkin müvekkiline ihtarname gönderildiği, ancak cevap verilmediğini iddia ettiğini, müvekkilinin süresinde ihtara cevap verdiğini ve faturayı iade ettiğini, davacı tarafından tahsil edilmeye çalışılan kur farkından kaynaklı fatura sebebiyle hukuka aykırı iki farklı icra takibi daha başlatıldığını, haksız alacağını icra takipleri ile tahsil edemeyen davacının huzurdaki davayı ikame ettiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; alacak talebine ilişkindir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmişler, davada; 16/03/2015 tarihli kur farkı faturası, 08/12/2014 tarih 01/12/2014 tarihli iki adet fatura, iki adet faturaya ilişkin … bankasına ait 71.000,00 TL bedelli çek, elektronik posta kayıtları, noter ihtarnamesi, davacı ve davalı ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi, tanık deliline dayanmışlardır.
Tanık …’ın duruşmadaki beyanında: “2013 ve 2017 yılları arasında … konseptin genel müdürüydüm, yer … satış mağazaları yerli tedarikçilerle çalışmaktadır, benim çalıştığım dönem içerisinde de davacı şirket ile çalıştı. Bu şirketten halı satın alınmıştır. Bu mal bedeli karşısında çekleri ödeme yapıyoruz, ancak çekin ödendiği tarih ile verildiği tarih arasında oluşan kur farkının talep edilmesi sonucu bir ihtilaf doğduğunu öğrendim, mağazamızın yerli tedarikçilerle karşı yaptığı uygulamalardan bahisle faturaların sonunda TL cinsinden para tutarı belirtilir ve ödenir, kur farkı ödemesi benim çalıştığım dönemde herhangi bir ödeme söz konusu olmamıştır. Yerli tedarikçi kur farkı talep ettiği takdirde buna ilişkin sözleşme yapılması lazımdı, ben şirket Müdürü olmam sebebiyle davacı şirket ile mail ortamında görüşmedim, tedarikçilerle herhangi bir anlaşma varsa genel müdür olmam sebebiyle bu sözleşmeleri inceler ve imzalamam gerekir” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Tanık … ‘ın duruşmadaki beyanında: : “2007 yılından beridir … satış mağazasında Direktör olarak çalışmaktayım, davacı şirket ile herhangi bir görüşmem olmadı, davacı şirket … mağazasına deri malzemeleri veriyordu, bunun sonucunda faturayı dolar üzerinden kesmişlerdir, biz fatura geldiği tarihte mevcut kur üzerinden anlaşmaya göre TL üzerinden vadeye göre ödemesini yapıyoruz, davacı ve davalı arasındaki ihtilaf ödeme tarihi ve faturanın sunulduğu tarih arasındaki kur farkından kaynaklanmaktadır, bizim şirket olarak anlaşmaya göre malın teslim edildiği veya faturanın sunulduğu taakdirde ödemelerimizi yapmaktayız” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Davacının ticari defterlerinin Bursa’da olması göz önüne alındığında … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, 18/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda ; Davacının 2014-2015 yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin kanunun belirlemiş olduğu yasal süreler içerisinde yaptırılmış olduğu, davacı ile davalı arasında mal alım satımına dayalı ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, davacı ticari defter ve kayıtlarında davacının davalıdan 10.901,69.-TL Alacaklı olarak gözüktüğü, davacı ile davalı arasında yapılmış yazlı bir sözleşmenin bulunmamasına rağmen; davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların USD cinsinden düzenlendiği, davalının davaya cevap dilekçesinde USD cinsinden alış verişi kabul etmesi dikkate alındığında davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin USD cinsinden para birimi ile yapıldığının kabul edilmesi gerektiği kanaatinde bulunduğu, davalının fatura üzerinde belirtilen tutar ile fatura bedelinin ödendiği bu nedenle borçları bulunmadığı şeklindeki itirazları değerlendirildiğinde ise; ticaretin Türkiye’ de yapılmış olması ve muhasebe kayıtlarının Türkiye’de tutulmuş olması nedeniyle muhasebe kayıtlarının Türk Lirasına göre tutulması gerektiği, bu nedenle faturalar üzerinde fatura tutarının hangi kur değeri ile hesaplandığının belirtilmesi kayıtlarda farklılıkların oluşmaması nedeniyle olağan olduğu, Hesaplama : Dava tarihi olan 12/02/2016 tarihi itibariyle 4.290,03.USD nin TL karşılığı; 4.290,03.USD x 2,9325 TL (kur) = 12.580,51.-TL davacının dava tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olacağı, ancak davacının bu tutardan daha düşük bir tutar olan 10.901,69.-TL talep etmiş olduğu,” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile belgeleri üzerinde inceleme yapılarak ödeme tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verildiği 03/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda ; Taraflar arasında mal alım satımından kaynaklı bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, bu ticari ilişkinin her iki tarafında kabulünde olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın davacının davalıya düzenlemiş olan 16/03/2015 tarihli … seri nolu 10.901,69.-TL bedelli kur farkı faturasının davalı tarafından kabul edilmemesinden kaynaklandığı, davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerde davalıya herhangi bir borç yada alacağının mevcut olmadığı, davacının düzenlemiş olduğu kur farkı faturasının da defterlerde kaydına rastlanılmadığı, faturanın davalı tarafından kabul edilmeyerek … Noterliğinin 22/04/2015 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile iade edildiği, dosyaya bakıldığında taraflar arasında herhangi bir sözleşmeye ve dolayısıyla kur farkı talep edilebileceğine ilişkin bir ibareye rastlanılmadığı, dosya durumuna göre dava konusu Kur Farkı faturasına dayanak olduğu anlaşılan iki adet satış faturasına bakıldığında, satışa konu edilen ürünlerin fiyatlarının USD cinsinden olduğunun gayet net anlaşıldığı, buna göre ticari ilişkinin USD üzerinden gerçekleştiği kanaatine varıldığı, davalı tarafndan davacıya, 2 adet fatura bedelinin TL karşılığı kadar ileri vadeli çek verilmiş ve bakiye 523,44.-TL de nakit ödenerek hesabın kapatıldığı, Davacının ileri vadeli verdiği ( 16/3/2015 vadeli 71.000.-TL.lik çek ) davalı tarafından davacıya herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden kabul edilmiş olup, bu husustaki hukuki değerlendirmenin Sayn Mahkemeniz takdirlerinde olduğu, mahkemece davacı talebinin kabulü halinde davacının davalıdan talep edebileceği tutarın 10.901,69.TL ( talep gibi) olabileceği tespit ve rapor edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, davacı-davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı davalı ile aralarında gerçekleşen deri halı satışı neticesinde düzenlenen USD faturaların TL cinsinden ödenmesi sebebiyle ortaya çıkan kur farkının davalı tarafından ödenmediği iddiası ile 10.901,69.-TL lik alacaklarının davalıdan tahsili talebine ilişkin alacak davası olduğu, Taraflar arasında akdedilmiş herhangi bir sözleşmeye dosyanın tetkikinde rastlanılmadığı, ayrıca davalı beyanının aksine davacı talebi Vade Farkı olmayıp Kur Farkı talep edildiği, davacının düzenlemiş olduğu iki adet USD faturayı ticari defterlerine yasal mevzuat gereği TL olarak kaydetmiş olduğu, her iki faturanında üzerinde bulunan TL tutarlarını ödeyerek hesabı kapatmış olduğu, davacının düzenlemiş olduğu takibe ve davaya konu 16/03/2015 tarihli … seri nolu 10.901,69.-TL bedelli kur farkı faturasının davalı ticari defterlerinde kaydına rastlanılmadığı, davalı defterlerinde takip tarihi itibariyle davacı hesabının -0- bakiye vermiş olduğu, buna göre davalının davacıya herhangi bir borç ve alacağının mevcut olmadığı, taraflar arasındaki ihtilaf, davacının davalıya düzenlemiş olduğu 16/03/2015 tarihli … seri nolu 10.901,69.-TL bedelli kur farkı faturasının davalı tarafından kabul edilmemesinden kaynaklandığı, davacı tarafından düzenlenen iki adet satış faturasının tutarlarının USD cinsinden olduğu, faturaların üzerinde TL tutarlarının da mevcut olduğu, davalı tarafından yapılan ödemeninde fatura üzerindeki TL tutarları kadar olduğu, tarafların ticari defterlerinden anlaşıldığı, dosyaya bakıldığında taraflar arasında herhangi bir sözleşmeye ve dolayısıyla kur farkı talep edilebileceğine ilişkin bir ibareye rastlanılmadığı, mevcut dosya durumuna göre dava konusu Kur Farkı faturasına dayanak olduğu anlaşılan iki adet satış faturasına bakıldığında, satışa konu edilen ürünlerin fiyatlarının USD cinsinden olduğu gayet net anlaşıldığı, buna göre ticari ilişkinin USD üzerinden gerçekleştiği kanaatine varıldığı, ancak, davalı tarafndan davacıya, 2 adet fatura bedelinin TL karşılığı kadar ileri vadeli çek verilmiş ve bakiye 523,44.-TL de nakit ödenerek hesap kapatıldığı, davacının ileri vadeli verdiği ( 16/3/2015 vadeli 71.000.-TL.lik çek ) davalı tarafından davacıya herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden kabul edilmiş olduğu, davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu, davacının, davalıya olan USD cinsinden borcunu o günkü kur üzerinden TL’ye çevirerek TL cinsinden düzenlenmiş çeklerle ileri tarihlerde ödediği, kur farkı talep edeceğine dair herhangi bir ihtirazi kayıt sunmadığı, bu konuda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 05/12/2011 tarih 2011/5235 Esas 2011/15234 karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07/03/2016 tarih 2015/11007 Esas 2016/4155 karar sayılı ilamı) özellikle fatura bedellerinin çeklerle ödenmesi karşısında davacı tarafından artık kur farkı istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan 186,18 TL den mahsubu ile 141,78 TL nin davacıya istek halinde iadesine,
3-Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı ve davalılarca yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı/davalılar/vekillerine iadesine,
5-Yapılan tüm yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle karar verildi.22/03/2019

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.