Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/163 E. 2019/418 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/163 Esas
KARAR NO : 2019/418

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/02/2016
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ: 13/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni …’nın davalı bankanın … Üniversitesi Şubesi nezdinde … no’lu bono ve tahvil işlemleri yaptığı vadeli yatırım hesabının bulunduğunu, davacının ilgili şube nezdindeki hesabında 400.000,00-TL bedelli vadeli bono ve devlet tahvil alımı yaptığını, 31.08.2015 tarihinde davacıya ait olan vadeli yatırım hesabından davacının kızı … tarafından,… Noterliği’nin 29.07.2015 Tarih ve … yevmiye nolu, banka işlemleri konusunda davacı …’yı vekil tayin eden vekaletname tanzim ettiğini, söz konusu vekaletnamede vekalet verenin …, vekalet alanın ise davacı … olduğunu, dava dışı …’nın bu vekaletname üzerinde tahrifat yaptığını VEKALETNAMEDEKİ VEKALET VEREN İLE VEKALET ALAN KISIMLARI DEĞİŞTİRMEK VE DAVACININ İMZASINI TAKLİT EDEREK SAHTE İMZA KULLANMAK SURETİYLE davacı … tarafından kendisine vekalet verilmiş gibi göstererek sahte vekaletname tanzim ettiğini, davacıya ait olan henüz vadesi dahi gelmemiş 400.000,00-TL’yi davalı borçlu bankanın Diyarbakır’da bulunan şubesinden çektiğini, davacının bu durumu öğrenmesi üzerine Cumhuriyet Savcılığına şikayet ettiğini, akabinde davalı borçlu bankanın ağır kusuru ve objektif özen yükümlülüğünü ihlali nedeniyle Teftiş ve Hukuk Kurulu Başkanlığı’na meydana gelen maddi zararının giderilmesi talebi ile başvurulduğunu, inceleme ve teftişin başlatıldığını, aradan 4 ay geçtiği halde davacıya olumlu veya olumsuz yazılı bir cevap verilmemesi üzerine, davacı tarafından davalı borçlu bankaya karşı davaya konu maddi zararın tanzim edilmesi amacıyla … Noterliği’nin 18.12.2015 Tarih ve… yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, davalı banka tarafından bu ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediğini, 13.01.2016 tarihinde davalı borçlu banka aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası ile davaya konu maddi zararın tazmini amacıyla ilamsız icra takibine girişildiğini, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, oysa davalı bankanın basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, basit bir inceleme ve araştırma ile açıkça ortaya çıkarılabilmesi mümkün olan vekaletnamenin sahteliğini, ağır ihmal ve özensizlik sonucu tespit etmediğini ve bu şekilde davacıyı ciddi bir maddi zarara uğrattığını, sahte olarak düzenlenen vekaletnamede yer alan imzanın davacıya ait olmadığının açıkça belirli olmasına rağmen, davalı banka tarafından incelenmediğini, … Birliği’nin 96/1 genelgesi ve 2002/35 sayılı yazıları gereği vekalet verene ait nüfus cüzdanının onaylı örneğinin vekaletnamenin arkasında olması gerektiği bilindiği halde, işlem yapılan vekaletnamenin arkasında vekalet veren olarak gösterilen davacının nüfus cüzdanının onaylı örneğinin bulunmadığını, 400,000,00-TL gibi ciddi bir bedelin vadeli hesapta bulunması ve vadesinin henüz gelmemiş olması nedeniyle davalı banka çalışanı tarafından davacının aranarak böyle bir işlemden haberdar olup olmadığının, onayının ve muvafakatinin bulunup bulunmadığının da sorulması gerekirken, davalı banka tarafından bu yönde bir işlem yapılmamış olmasının açıkça özen yükümünün ihlali olduğunu, vekaletnamenin …Noterliğinden düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağının davalı banka tarafından hiç değerlendirilmemiş olduğunu, söz konusu maddi olaylar ışığında davalı bankanın ne denli ağır kusurlu hareket ederek özen yükümünü ihlal ettiğinin anlaşıldığını, davacının, bankaların güven kurumu olduğuna inanarak ve güvenerek mevduatının tamamını bankada sakladığını, davalı bankanın gerekli özeni göstermediğini, davacının uğradığı maddi zarardan açıkça sorumlu olduğunu beyanla; takibe davalı yanca yapılan haksız itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı ve parayı çeken kişinin baba- kız olmasının, daha önce davalı bankada ortak hesaplarının bulunmasının ve her iki müşteriye ait hesaplarda yüksek meblağlar bulunmasının, dava dışı …’nın Jandarma Komutanlığı bünyesinde avukatlık mesleğini icra etmesinin davalı banka nezdinde güven duygusu yarattığını, davalı bankanın ailevi iç ilişkileri bilmesi gibi bir durumun söz konusu olmayacağı gibi, ortak hesabın kapatılma nedenini araştırmasının da mümkün olmadığını, hal böyle iken dolandırıcılık şüphesinin ilgili müşteri tarafından iletilmesinin bir anlamda müşterinin özen yükümlülüğü olduğunu, para çekme işlemlerinin iğfal kabiliyetini haiz vekaletname ile gerçekleştirildiği ve bankanın bu noktada gerekli özeni gösterdiğinden bahsedilmeyeceğini, işleme konu sahte vekaletnamede yer alan imzaların da aslından ayırt edilebilmesinin mümkün olmadığını; davacı tarafından davalı banka tarafından işleme ilişkin ilgili noterlikten teyit alınmadığına dayanılmış ise de, … tarafından sunulan vekaletnamede yer alan tarih ve yevmiye numaralarının gerçekte var olan vekaletname ile aynı olduğunu, davalı bankanın dava konusu olayda müşteki konumunda olup, dolandırıcılık eylemine maruz kaldığını, davalı bankanın sorumluluğundan söz edilemeyeceği gibi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Sayılı dosyasından da açıkça suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının olayın faili olan kendi kızından ziyade suçtan zarar gören konumundaki bankaya müracaat etmesi ve bunu hiçbir belgeye dayandırmaksızın bir ilamsız takip başlatmak suretiyle yapmasının iyi niyetle bağdaşmadığını, ortada dolandırıcılık suçu olduğunu, suçun da davacının öz kızı tarafından işlendiği resmi belgeler ve ikrar ile sabit iken, takibe konu tutarın davalı bankadan talep edilmesinin hiçbir şekilde iyi niyet ile bağdaşmadığını beyanla; haksız davanın reddine, %20’den az olmamak üzere davacı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.

GEREKÇE:
Dava; davalı bankanın özen yükümlülüğünün ihlali hukuki sebebine dayalı İİK 67 madde uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davaya dayanak İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün… E sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu… Bankası A.Ş aleyhine 400.000-TL asıl alacak, 15.534,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 415.534,25-TL alacağın tahsili için 14/01/2016 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 18/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 22/01/2016 tarihinde süresinde borca, faiz ve fer’ilerine itiraz edildiği, takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller kapsamında Davalı banka işlemlerinin usulüne uygun olup olmadığı, usulsüz işlem var ise tesbiti ile bundan kaynaklanan tazminat alacağı olup olmadığı hususunda bilirkişiler kurulundan rapor alınmasına karar verilmiş, 03/04/2018 tarihli raporda: ”…Yargıtay kararları ışığında davalı bankanın objektif özen borcuna aykırı davrandığı, bu itibarla davacının kızı … tarafından üzerinde tahrifat yapılmış vekaletname kullanılmak suretiyle, davacıya ait olan henüz vadesi gelmemiş ve davalı …Bankası A.Ş.’nin … Şubesi nezdinde bulunan 400.000,00-TL bozdurularak çekilmesi sonucu davacının uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
Davalı vekili; vekiledeni bankanın, davacı baba ile kızı arasındaki münasebetin niteliğini bilmesinin söz konusu olmadığı ve dolandırıcılık eylemini gerçekleştiren dava dışı davacının öz kızı … ‘ya hiçbir kusur izafe edilmemiş olduğundan bahisle bilirkişi raporuna itiraz etmiş,
İş bu itirazlar kapsamında mahkememizce alınan 04/09/2018 tarihli ek raporda; ”…Sahte olarak düzenlenen vekaletnamede yer alan imzanın davacıya ait olup olmadığının incelenmemiş olması, vekaletnamede …Birliği’nin 96/1 genelgesi ve 2002/35 sayılı yazıları gereği vekalet verene ait nüfus cüzdanının onaylı örneğinin vekaletnamenin arkasında olması gerektiği bilindiği halde, işlem yapılan vekaletnamenin arkasında vekalet veren olarak gösterilen davacının nüfus cüzdanının onaylı örneğinin bulunmaması, davalı banka çalışanı tarafından ilgili noter aranarak vekaletnamedeki vekalet alan ve vekalet veren kısımlarının ne şekilde olduğunun sorulması ve teyit edilmesi mümkün iken bu incelemenin yapılmamış olması; 400.000,00 TL gibi bir bedelin vadeli hesapta bulunması ve vadesinin henüz gelmemiş olması nedeniyle davacının aranıp böyle bir işlemden haberdar olup olmadığının, onayının ve muvafakatinin bulunup bulunmadığının sorulması gerekirken sorulmaması ve hatta davacının hiç aranmamış olması nedenlerine dayandığı, davalı Banka’nın davacının uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğu yönünde bildirilen görüşün; davalı banka tarafından davacı ve kızı arasındaki özel münasebetin bilinmesi gerekiyor iken, bilinmemesinden değil; davalı bankanın açıkça özen yükümlülüğünü ihlal etmesinden ileri geldiği, hazırlanan kök raporda ulaşılan kanaatte herhangi bir değişiklik olmadığı…” tespit ve rapor edilmiştir.
Dava, davacının davalı bankadaki mevduat hesabında bulunan paranın sahte vekaletnameye dayalı olarak çekilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı bankanın büyük meblağdaki parayı öderken yeterli araştırmayı yapmayarak gerekli dikkat ve özeni göstermediği ve paranın sahte vekaletname ile çekilmesinde kusurlu olduğu sebebine dayanılmıştır.
Davacının … üniversitesi şubesi … nolu hesaba bağlı yatırım hesabında 31/08/2015 tarihinde 400.000,00-TL …bankası … şubesinden davacının kızı … tarafından çekilmiştir. Paranın çekilmesi sırasında kullanılan vekaletname…Noterliğinin 29/07/2015 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesi olup, vekaletnamenin orjinalinde davacının kızı … tarafından davacı … vekil kılındığı, bu vekaletname üzerinde … tarafından tahrifat yapılarak vekalet veren ile vekilin yerinin değiştirildiği ve tahrif edilen vekaletname mail yolu ile İşbankası Diyarbakır şubesine gönderilerek dava dışı … tarafından babası …’nın … üniversitesi şubesindeki hesabından henüz vadesi dolmamış 400.000,00-TL ‘nin … şubesinden çekildiği, olayın bu şekilde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Bankalar faaliyet alanları, kuruluşları, yönetimleri, iç denetim sistemleri, finansal raporlamaları, öz sermayeleri, sermaye yeterlilik oranları ve bağımsız denetimleri 5411 sayılı bankacılık kanunu ile düzenlenen güven kurumlarıdır. Bu özellikler bankanın sorumluluğu konusunda da etkilidir. Bu güven bankaların diğer ticari işletmelerden de klasik işletmelerden de farklı hukuki sorumluluk kurallarına tabii tutulmalarını zorunlu tutmaktadır. Bankaların hukuki sorumlulukları 6098 sayılı TBK ve birçok farklı mevzuatta düzenlenmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk dairesi 2014/17563 – 2015/2564 E.K. Sayılı 25/02/2015 tarihli kararında;
“Davacının davalı banka şubesinde bulunan mevduat hesabından vekaletname ile … Tarihinde … TL, …. Tarihinde ise … TL’nin dava dışı vekil … Tarafından çekildiği, bir güven kuruluşu olan bankanın kendisine verilen mevduatı saklamak ve sahibine ödemekle yükümlü olup, bu işlemleri yaparken de gerekli dikkat ve özeni göstermek zorunda olduğu, …, davacının hesabının bulunduğu davalı banka şubesinden çeşitli tarihlerde para çekildiği ve bu işlemler yapılırken nüfus cüzdanı fotokopisinin ibraz edildiği, paranın çekildiği …. Şubesinden gelen başka şubedeki mevduat hesabından yapılacak ödemeye ait onay formu ile … Şubesinden onay istendiği ” vekil …. ‘ya daha önceden ödeme yapılmadığından imzasına rastlanılmadığı, mevzuata uygun ödemenin yapılması … Yönünde cevap verildiği” oysa, davacının Silvan şubesinden daha öncesinde yaptığı işlemlerde dekontta imzasının ve ekinde nüfus cüzdanının fotokopisi bulunduğu, söz konusu dekontlar ile nüfus cüzdanı fotokopisinin onay formu ile …. Şubesine fakslanması halinde yapılacak basit bir kontrolle durumun anlaşılacağı, bu sebeple davacı hesabından … TL çekilmesi sebebiyle uğradığı zarardan davalı bankanın sorumlu olduğu ” şeklinde karar verildiği, keza 4 Hukuk Dairesinin 2006/2193 – 2007/1807 E.K. Sayılı 19/02/2007 tarihli kararında;
“… Vekaletname üzerindeki doğum tarihi ve düzenleme tarihleri üzeride ilk bakışta bile fark edilebilen düzeltmeler bulunduğu, … O halde davalıların görevlerini gerektirdiği dikkat ve özeni göstermediği ve bu nedenle davalıların bu eylemlerinden doğan zarardan sorumlu tutulmaları gerektiği” şeklinde karar verilmiş, yine Hukuk Genel Kurulu’nun 15/06/1994 tarihli kararında da “birer itimat kurumu olan bankaların objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu olacakları” hüküm altına alınmıştır.
Konu ile ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma nolu dosyasında müştekiler …Bankası, … ve …’nın şikayeti üzerine şüpheli … aleyhine resmi belgleede sahtecilik, dolandırıcılık suçlamasıyla soruşturma başlatıldığı, sahte vekaletname üzerinde imza incelemesi yaptırıldığı, 13/09/2018 tarihli Kriminal Uzmanlık Raporunda fotokopi belge üzerinde … imzası yönünden inceleme yapmanın mümkün olmadığının rapor edildiği, soruşturma sonunda … (cinsiyet değişikliği ile …) aleyhine Diyarbakır … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki ailevi sorunların, hesapların ayrıştırılmasının nedenide ifadelere göre …’ın cinsiyet değişikliği hususundaki talebi olduğu belirtilmektedir.
Somut olayda sahte olarak düzenlenen vekaletnamede yer alan imzanın davacıya ait olup olmadığının araştırılmadığı, bu konuda mahkememizce herhangibir araştırmaya da girilmediği, zira, sahte düzenlenen vekaletnamenin verilen tüm mehillere rağmen aslının sunulmadığı, sunulamayacağı, fotokopi niteliğindeki sahte belgenin ve üzerindeki imzanın iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığının araştırılamayacağı, kaldı ki belgelerin iğfal kabiliyetine sahip olması halinde dahi, davada davalı bankanın açıkça özen yükümlülüğünü ihlal ettiği olgusuna dayanıldığı, bu kapsamda; vekaletname arkasında … birliğinin 96/1 genelgesi gereği vekalet verene ait nüfus cüzdanının onaylı örneğinin bulunması gerekirken bulunmadığı, davalı banka çalışanı tarafından söz konusu vekaletnamenin yevmiye numarası bildirilerek ilgili noterlikten düzenlenip düzenlenmediğinin sorulduğu savunulmuş ise de, hiçbir şekilde vekaletnameyi veren ve vekil kılınanın sorulmadığı, 400.000-TL’nin halen vadesinin dolmadığı ve bu miktar para bir kalemde çekilirken İstanbulda Profesör olarak görev yapan, Diyarbakır’da yaşamadığı bilinen davacının aranıp böyle bir işlemden haberdar olup olmadığının onayının ve muvafakatının bulunup bulunmadığının sorulmadığı ve en önemliside yukarıda değinildiği gibi vekaletnamenin aslı değil, mail yoluyla gönderilen sureti üzerinden işlem yapıldığı, davalı banka cevabında vekaletname asılının işlem sırasında çalışan tarafından alındığı, örneği sisteme taranarak vekalet aslının …’ya iade edildiği savunulmuş ise de, mahkememizce verilen sürelere rağmen belge aslının ibraz edilemediği, tüm dosya kapsamından, olayın oluşup gelişiminden ve dahi dava dışı …’ın başlangıçtan beri tüm ifadelerinden bankaya vekaletname aslının sunulmadığı, mail olarak gönderildiği, davalı banka tarafından vekaletname asılının istenmediği, araştırılmadığı, ilgili makamlara ve davacıya sorulmadığı, bu hususta davalı banka çalışanı tarafından gerekli araştırmanın yapılmadığı, davalı yanın tüm savunmalarında davacı ve dava dışı …’ın baba – kız olup, daha önce ilgili bankada ortak hesaplarının bulunması sebebiyle bankada bir güven duygusu yarattığı gerekçesine sığınıldığı, oysa en basiretli tacir ve bir güven kurumu olan bankanın bu gerekçeye dayanarak işlem yapamayacağı, banka tarafından çok basit araştırmanın dahi yapılmadığı, görüldüğü üzere ortak hesabın dahi sonradan ayrıldığı, ortak hesap olgusunada dayanılamayacağı, davalının özen borcu kaynağının aynı zamanda sözleşmeden doğan bir sorumluluk olduğu, TBK 112 madde de öngörülen “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmü ve TTK 18/2 de yer alan ” Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükümleri ve TMK 2 de düzenlenen dürüstlük kuralı ile izah edilen objektif özen ilkeleri uyarınca davalı bankanın somut olayda açıkça özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, tüm bunların karşısında davalı banka tarafından kurtuluş kanıtı getirilemediği, davalı bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat edemediği, davalı bankanın kusursuz sorumluluğu ilkesi sebebiyle adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olduğu anlaşılmakla, asıl alacak miktarı 400.000-TL ile, bunun takip tarihine kadar işlemiş faizinden sorumlu olduğu anlaşılıp kabul edilmiş, ancak talep edilen miktar tazminat olup miktarı mahkemenin takdirinde ve yapılan yargılama sonunda belirlendiğinden koşulları oluşmamakla davacı yanın icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;

HÜKÜM:
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-) Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü;’nün … E sayılı takip dosyasında itirazının 400.000-TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 415.189,04-TL üzerinden İPTALİNE, takibin diğer koşullarıyla DEVAMINA,
Fazla faiz talebinin REDDİNE,
2-)Koşulları oluşmadığından davacı yanın icra inkar tazminatı taleplerinin REDDİNE,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 28.361,56-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.018,62-TL harcın mahsubu ile bakiye 23.342,94-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı yanca yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 5.018,62-TL peşin harç, 1.400,00-TL bilirkişi ücreti, 143,50-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 6.595,62-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 6.590,00-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 30.557,56-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davalı yanca yapılan 700,00-TL bilirkişi ücreti, 46,25-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 746,25-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre davalı yan üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve reddedilen miktara göre ve tarifenin 13(2) maddesi uyarınca 345,21-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-)Davacı/davalı tarafından yatılaran gider/delil avansından artan bakiyelerin karar kesinleştiğinde davacıya / davalıya/ vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan

Üye

Üye

Katip