Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/143 E. 2018/1100 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/143 Esas
KARAR NO : 2018/1100 Karar

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/11/2015
KARAR TARİHİ : 05/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 30/11/2015 tarihli dilekçesinde özetle; “müvekkilin davalı banka şubesinde 1990’lı yıllarda vadeli hesap açtığını, hesaptaki parayı bugüne kadar çekmediğini ve uzun yıllardır yurtdışında yaşadığı için de hesabını kontrol etmediğini, dava tarihi itibariyle kesin olmamakla birlikte hesabında biriken paranın 36.000,00 -TL civarında olması gerektiğini, ancak müvekkilin parasını çekmek için davalı banka şubesine başvurduğunda kendisine ödeme yapılamadığını, ödeme yapılamama nedenini sorduğunda kendisinin ayrıca kiralık kasasının olduğunu, bu kasanın hesabının da vadeli hesabına bağlandığını ve bu kasanın kira borcu bulunması nedeniyle kendisine ödeme yapılamadığının bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilin kira borcunu ödediğini, bankaya hiçbir borcu kalmadığını buna rağmen banka tarafından kendisine yine de ödeme yapılmadığını belirterek, müvekkilin yatırmış olduğu şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile 1.500.-Tl tutarlı paranın bankaya yatırmasından itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligatın yapıldığı, davalının davaya süresinde cevap vermediği, ancak süresi dışında verdiği 08.05.2017 tarihli dilekçesinde özetle; Dava ile ilgili olarak dosyaya geç vakıf olunnduğu için bilirkişiye davaya ilişkin evrakların sunulamadığını, 08/03/2017 tarihli duruşmada bunun için mehil verildiğini, dava konusu ile ilgili müvekkil banka tarafından inceleme başlatılarak 24/04/2017 tarihli bir Teftiş Kurulu raporu düzenlendiğini, raporu dosyaya sunduklarını, evraklar incelendiğinde, … nolu hesabın davacıya ait olup olmadığı hususunda somut bir verinin bulunmadığını, bu hesabın açıldığı tarihten itibaren yaklaşık 22 yıl davacıya ait kiralık kasa ödemeleri dışında bir hareketin bulunmadığını, ayrıca hesaptaki “doğum tarihi” ve medeni hal bilgilerinin davacı bilgilerinden farklı olduğunun görüldüğünü, hesabın açılışına ilişkin imzalı bir evrak bulunmadığı gibi, davacı tarafından da hesabın kendisine ait olduğuna ilişkin herhangi bir evrak ibraz edilmediğini, Davacı tarafından hesabın kendisine ait olmadığına ilişkin beyanın 2010 yılında yapıldığını, somut bir delil olmamakla birlikte söz konusu hesabın 16/09/1952 doğumlu, medeni durumu boşanmış olan başka bir …’a ait olmasının muhtemel bulunduğunu beyan etmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen bankacılık hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili talebidir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 10.10.2018 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davalı … nezdinde … adında iki müşteri bulunduğu kanaati hasıl olmakla birlikte davalı banka kayıtlarının çok eski ve yetersiz olması sebebiyle bu durumun kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı, davacı …’a ait müşteri numarası … iken, isim benzerliği olduğu düşünülen dava dışı …’a ait müşteri numarasıın … olduğu, bu iki müşterinin kimlik bilgilerinin doğum tarihi adres ve medini hal yönüyle birbirinden farklı olduğu, nitekim davacı …’ın raporun içeriğinde değinilen el yazısı ile yazılmış dilekçesi ile … nolu müşteri numarasının kendisine ait olmadığını ikrar ettiği, Davacı …’a ait … ve … nolu iki adet kiralık kasa bulunduğu, bu kasalara ait kira borçlarının isim benzerliği sebebiyle dava dışı … hesabından tahsil edilmekle birlikte söz konusu hatanın sonradan fark edilerek 16/10/2014 tarihinde düzeltildiği, davacı …’ın kendi payına düşen kiralık kasa borçlarını ödediği ve bu hususta davalı bankaya borcunun bulunmadığı, Davacı …’ın müşteri numarasının … olması sebebiyle bu numara altındaki hesaplar üzerinde tasarruf hakkının bulunduğu, bu hakkının davalı banka tarafından engellenemeyeceği, davacının aynı ismi taşıyan … müşteri numarasına ait hesaplar üzerinde hak iddia edemeyeceği, zira bu hesabın … isimli bir başka müşteriye ait olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davalı bankanın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davacı …’ın davalı … şubesinde 1990’lı yıllarda vadeli hesap açtığı, Hesaptaki parayı bugüne kadar çekmediği ve uzun yıllardır yurtdışında yaşadığı için de hesabını kontrol etmediği dava tarihi itibariyle kesin olmamakla birlikte hesabında biriken paranın 36.000,00 -TL civarında olması gerektiği, ancak davacının parasını çekmek için davalı banka şubesine başvurduğunda kendisine ödeme yapılamadığından bu davayı açmak zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı bankanın kendisinin ayrıca kiralık kasasının olduğunu, bu kasanın hesabının da vadeli hesabına bağlandığını ve bu kasanın kira borcu bulunması nedeniyle kendisine ödeme yapılamadığının bildirildiği iddiasındadır.
Davalı bankanın bu davanın açılmasından sonra kendi müfettişlerine yaptırdığı soruşturma sonucu … nolu hesabın davacıya ait olup olmadığı hususunda somut bir verinin bulunmadığını, bu hesabın açıldığı tarihten itibaren yaklaşık 22 yıl davacıya ait kiralık kasa ödemeleri dışında bir hareketin bulunmadığını, ayrıca hesaptaki “doğum tarihi” ve medeni hal bilgilerinin davacı bilgilerinden farklı olduğunun görüldüğünü, hesabın açılışına ilişkin imzalı bir evrak bulunmadığı gibi, davacı tarafından da hesabın kendisine ait olduğuna ilişkin herhangi bir evrak ibraz edilmediğini, Davacı tarafından hesabın kendisine ait olmadığına ilişkin beyanın 2010 yılında yapıldığını, somut bir delil olmamakla birlikte söz konusu hesabın 16/09/1952 doğumlu, medeni durumu boşanmış olan başka bir …’a ait olmasının muhtemel bulunduğu belirlenmiştir.
Dosya incelendiğinde bilirkişimizinde saptadığı üzere Davalı … nezdinde … adında iki müşteri bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı banka kayıtlarının çok eski ve yetersiz olması sebebiyle bu durumun kesin olarak belirlenmesinin mümkün değildir. Davacı …’a ait müşteri numarası … iken, isim benzerliği olduğu düşünülen dava dışı …’a ait müşteri numarasıın … olduğu, bu iki müşterinin kimlik bilgilerinin doğum tarihi adres ve medini hal yönüyle birbirinden farklı olduğu, nitekim davacı …’ın raporun içeriğinde değinilen el yazısı ile yazılmış dilekçesi ile … nolu müşteri numarasının kendisine ait olmadığını ikrar ettiği, Davacı …’a ait … ve … nolu iki adet kiralık kasa bulunduğu, bu kasalara ait kira borçlarının isim benzerliği sebebiyle dava dışı … hesabından tahsil edilmekle birlikte söz konusu hatanın sonradan fark edilerek 16.10.2014 tarihinde düzeltildiği belirlenmiştir. Davacı …’ın kendi payına düşen kiralık kasa borçlarını ödediği ve bu hususta davalı bankaya borcunun bulunmadığı davalı banka vekilinin beyanındanda anlaşılmaktadır. Davacı …’ın müşteri numarasının … olması sebebiyle bu numara altındaki hesaplar üzerinde tasarruf hakkının bulunduğu, bu hakkının davalı banka tarafından engellenemeyeceği sabittir. Ancak davacıyla aynı ismi taşıyan 6415270 müşteri numarasına ait hesaplar üzerinde hak iddia edemeyeceği, zira bu hesabın … isimli bir başka müşteriye ait olduğu kanaatine varılmış olmakla iş bu davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Reddine,
2- 35,90-TL karar harcının peşin alınan 27,70-TL den düşümü ile kalan 8,20-TL nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 1.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/12/2018

Katip …

Hakim …