Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1268 E. 2022/711 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1268 Esas
KARAR NO:2022/711

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/12/2016
KARAR TARİHİ:20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10…. tarih ve …/…-1031 sayılı kararı ile iflasına karar verilen … (…) A.Ş’nin tasfiye işlemlerinin yaklaşık 20 yıldır …. İflas Müdürlüğü’nün …/16 E sayılı dosyası üzerinden, …’nin görevlendirdiği adaylar arasından atanan iflas idaresi memurları tarafından sürdürüldüğünü, oysa …’nin alacağının faizler dahil tamamının 2003 yılı içinde ödendiğini ve …’nin iflas masası ile bir bağlantısı kalmadığını, iflas idaresi memurlarını hukuka aykırı karar ve işlemleri ile masanın mevcudunu korumadığını ve masaya çok büyük miktarda zarar verdiğini; bankanın kredi borçlarından olan alacaklarını takipte büyük ölçüde ihmalkar davrandığını, takipleri düşürdüğünü, alacakları izlemediğini, çok büyük miktarlı alacakları kredi borçlularına adeta bağışladığını, kalan masa alacaklarının neredeyse tamamının (900 milyon) alacak tutarının %1’ni bulmayan bir miktar karşılığı … Yönetimi A.Ş’ ne satış adı altında …’ye aktararak banka aktifini …’ye verdiğini, binlerce mudi ve masayı zarara uğrattığını, …’ne ‘zamanaşımı’, ‘imtiyazlı faiz ödemesi’, ‘mudiler adına hesap açılması’ adı altında önemli miktarda banka kayıtlarını aktararak masayı zarara uğrattığını, bilançoda muhasebe teamüllerine aykırı borçlar yaratıldığını, hukuka aykırı eylem ve işlemler ile gereksiz vergi yükü ve vergi cezaları ödenmesine sebep olduğunu, masaya çok büyük zararlar verdiğini, hukuka aykırı işlem ve eylemleri yapanların şahsen sorumlu oldukları gibi …’nin de işlemlerden kurumsal olarak sorumlu olduğunu, …’nin atadığı kendi personelinden oluşan iflas idaresi memurları, masaya zarar veren hukuka aykırı eylem ve işlemlerinin hemen hemen tamamını … Fon Kurulu’nun bilgi, kontrol, yönlendirmesi ve onayı ile yapmış olduğu, iflas idaresinin bu eylem ve işlemlerinden iflas idaresi memurları ve fon kurulu üyelerinin şahsen sorumlu oldukları gibi, …’nin de kurumsal olarak sorumlu olduüunu, delillere erişimin engellenmesi, davalıların sorumluluğa konu işlem ve dönemlerinin tam belirlenmemesi sonucu, davanın zorunlu olarak belirsiz alacak davası olarak açıldığını, yirmi yılı aşan ve hala devam eden tasfiye süreci hakkında vekiledenlerine bilgi verilmediği gibi, bilgi edinme taleplerinin de engellendiğini beyanla, müvekkillerinden …’in, 92 yaşında olması ve her insan gibi yaşamı içinde adaletin tecellisini görme ve çocuklarına kötü bir miras bırakmama arzusu kapsamında adil yargılamanın gereği olarak yargılama sürecinin titizlikle ve ivedilikle yürütülmesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmemize neden olacak haksızlığa meydan verilmemesine, özellikle şahıs davalıların zaman içinde mallarımı kaçırması halinde hükmedilecek zararın tazmini mümkün olamayacağından mal varlıkları üzerine HMK’nın 389 ye devamı maddeleri kapsamında, üzerlerinde mükellefiyet oluşturulmaması, 3 şahıslara devir ve ferağının önlenmesi bakımından, davalılara tebligat çıkarılmadan duruşma günü verilmeden önce İHTİYATİ TEDBİR konulmasına; talebin tasfiye dosyasından temin edilen resmi belgelere dayanıyor olması gözetilerek teminat istenilmemesine, davalıların haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile, bu eylem ve işlemler sonucu doğan Banka zararlarının, haksız eylem ve işlem tarihlerinden itibaren işletilecek faizleri ile birlikte belirlenmesine, belirlenecek zararlardan, fazlaya ilişkin her tür istem ve dava hakkı saklı tutularak, şimdilik 1.000.000-(bir milyon) TL zararın davalılardan müşterek ve müteselsilen tazmini ile … Bankası ( …) A.Ş.’ne Ödenmesine, hükmedilecek Banka zararlarına, dava tarihinden itibaren en yüksek ticari faizin temerrüt faizi olarak yürütülmesine, döviz kaynaklı zararların aynen (döviz ve tazmin edilecek tarihlerdeki kurlardan karşılığı Türk Lirası olarak) tazmini hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde; Usüle yönelik olarak; iş bu davada idari yargılama usulü kanunu gereğince idari yargının görev alanına girdiğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 127.maddesinin 4.fıkrası uyarınca davalı fon görevlilerine yönelik açılmış davanın husumetten reddi gerektiğini, davacıların müflis olmadığını ve müflis banka tüzel kişiliğini temsil yetkileri de bulunmadığını, davacıların belirsiz alacak davası şartını yerine getirmediklerini, iflas kayıtlarının aleni olması nedeniyle buradaki iflas idaresi kararlarının bilinmediğinin ileri sürülemeyecek olması, gerekse davacıların aleyhinde şahsi iflas ve mali sorumluluk davalarının 1994 yılınan bu yana derdest olması sebebiyle dava konusu alacaklar toplantısı/ iflas idaresi kararlarının tamamına vakıf olunduğunu, bu nedenle iş bu davanın zamanaşımına uğradığını,
Esasa yönelik olarak; 3182 sayılı Bankalar Kanunu kapsamında faaliyet izni kaldırılarak tasfiyesi fon tarafından yürütülen Müflis …’ın denetiminin …. İflas Müdürlüğü tarafından yerine getirildiğini, 1999 yılından bu yana fonun bütün iflas idaresi, alacaklılar toplantısı kararlarının müdürlüğe ibraz edilmesine devam edildiğini, fonun alacaklılar toplanması sıfatıyla karar almaya yetkili kılınmasıyla bankaların iflas tasfiyesinde icra ve iflas kanununda öngörülen şekilde bir toplantı yapılmasına gerek kalmadığını, kanun koyucunun fonu bütün alacaklılar adına karar almaya yetkili tek organ olarak kabul ettiğini, fonun, kamu yararı / kamu düzeninin sağlanması bakımından faaliyet izni kaldırılan ve iflas eden bankaların mevduat sahipleri ile diğer alacaklıların haklarını koruyarak, iflas idaresi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi yetkilileriyle bu bankaları tasfiye etmekle göreli olduğunu, dava konusu alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi kararlının Kanunlara uygun olarak alındığını ve takip hukuku bakımından kesinleştiğini, … İcra Mahkemesi kararları gereği davanın reddi gerektiğini, kararların İcra ve İflas Kanunu, Bankacılık Kanunu ve İlgili mevzuata ”Alacaklılar Toplantısında verilen yetkiler”e uygun olarak alındığını ve ….İflas Müdürülüğünün/ İcra Mahkemesi’nin denetiminden geçirildiğini ve kesinleştiğini, hileli / fiktif işlemlerle …’ın özkaynaklarını kaybetmesine ve iflasına neden olan davacıların iş bu davayı açmalarının haksız olduğunu, davacı tarafın dürüst olmaması ve hakkını kötüye kullanması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davalı kamu tüzel kişiliğini haiz fon tarafından Bankacılık Kanunlarının kamu kararı gereği kendilerine vermiş olduğu yetki ve görev çerçevesinde işlem tesis edildiğinden ve ayrıca davacılar da tacir olmadığından ticari faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 124/4 maddesi gereği davalı vekiledenlerinin Fon Kurulu üyeleri ile iflas idare memurlarının ve kurul üyelerinin ancak fona karşı sorumluluğunun bulunması nedeniyle davacının zararının müteselsilen tahsil talebinin de kanuna aykırı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Vekiledeninin Fon Kurulu üyesi sıfatı ile sorumlu tutulduğunu Fon Kurulu üyelerinin 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 127.maddesi gereğince taraf sıfatı olmadığından, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca … ve diğer davalı vekillerinin 13.02.2017 tarihli dilekçesindeki tüm beyan ve itirazlarını aynen tekrarla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; davalı İflas İdaresi’ne karşı açılan dava dosyalarına, … İflas Müdürlüğü’nün …/16 E sayılı dosyasına, bankanın ibrasına ilişkin belgelere, İstanbul Ticaret Sicili ve … kayıtlarına, bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
Dosyaya mahkememizce ibraz edilen tüm bilgi ve belgeler ile özellikle … Bank iflas defterleri zerinde (…. İflas Müdürlüğü nezdinde bulunan ) inceleme yaptırılmak suretiyle, … iflas tarihinden itibaren aleyhine dava açılan davalıların (… dışında) hangi görevde, hangi kurum tarafından atandığı, atama – istifa tarihli veya görevden alınma tarihlerinin , Banka tasfiyesinin hangi durumda olduğu, başlangıçtan itibaren hangi yasalar çerçevesinde yönetildiği ve tasfiyenin sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı hususunda rapor aldırılmış 19.06.2019 tarihli raporda:
”:..Davacıların, 24.04.1994 tarihinde müflis banka yönetimindeki görevleri sona erdiğinden dava açma haklarının bulunmadığı, iflas neticeleri ile birlikte halen devam ettiğinden hissedar olarak da dava açmalarının mümkün olmadığı,
Şahsi iflasları nedeniyle vekaletin sona erdiği, müflis davacıları temsil yetkisinin iflas idaresine geçtiği,
Kanunla verilen yetki ve görevleri kullanan ….’nin aldığı kararların kamusal niteliği nedeniyle idari işlem olduğu, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunun 127/4.maddesine göre husumetin yalnızca Fon’a yöneltilmesi gerektiği, bu sebeple Fon’a karşı açılacak davaların idari yargıda görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, alacaklılar toplantısı, iflas dairesi ve iflas idaresi yetkilerine haiz olarak müflis Bankanın tasfiye işlemlerini yürüten Fonun yaptığı işlemlerde yasa gereği alacaklıların ve borçluların rızasının aranmadığı,(5411.sayılı yasa 107/6.d-2.m.)…. tarafından alınan tüm iflas idaresi kararlarının, Bankacılık Kanununa göre “alacaklılar toplantısında verilen yetkiler kapsamında alındığı, kararların İİK.223.m.gereği İstanbul İcra Hakimlikleri ve ….İflas Müdürlüğü denetiminden geçtiği,
Davacılar tarafından bu davada ileri sürülen hususların evvelce şikayet yolu ile yargıya taşındığı, ….İcra Hukuk Mahkemesinin ….sayılı kararlar ile davaların mahkemece ret edildiği, Yargıtay 12.HD.’nce temyiz istemlerinin reddi suretiyle kararların kesinleştiği…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; … ve yetkilileri tarafından atanan iflas idare memurları ve diğer çalışanlar eliyle iflas masasına verilen zararın tazmini talebinden ibaret tazminat davasıdır.
…nun, kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip bir kuruluş olduğu gerekçesiyle … aleyhine açılan dava bakımından tefrik kararı verilerek, Mahkememizin … Esasına kayıt edilmiş ve … aleyhine açılan iş bu davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu gereğince davacının ait olduğu İdare Mahkemesinde dava açılmasına, iş bu davayı görmeye Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.
Eldeki davada, davacılar müflis … Bankası (…) A.Ş’nin yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, davalılar ise …. İflas Müdürlüğü’nün …/16 Esas sayılı dosyası üzerinden tasfiye işlemlerini yapan ve …’nin görevlendirdiği adaylar arasından atanan iflas idaresi memurları olup, davacı yan; iflas idaresi memurlarının hukuka aykırı karar ve işlemleri ile masanın mevcudunu korumadıklarını, masaya çok büyük miktarda zarar verdiklerini ileri sürerek zararının tazminini talep etmiş, davalılar ise, davanın zamanaşımına uğradığı, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin olmadığı ve nihayet tazmini gereken bir zarar bulunmadığı savunmasında bulunmuşlardır.
O halde çekişme; davacıların dava açma ehliyetleri olup olmadığı, davalıların pasif husumet ehliyetleri olup olmadığı, davada zaman aşımının gerçekleşip gerçekleşmediği, davalıların kusurlu eylemleri nedeniyle davacıların bir zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise tutarının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Dosya kapsamına göre; ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı ve 22.10…. tarihli kararı ile … AŞ’nin iflasına karar verildiği, …’nin önerisi ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 21.11,… tarihi 50945 sayılı onay yazısı ile davalıların iflas idare memurluğuna seçildikleri anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanununun 5. Maddesi; “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” hükmünü içermekte olup, buna göre davalıların eldeki davada pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır.
Öte yandan yargılama esnasında davacı …’in vefat ettiği anlaşıldığından, mirasın reddi veya kabulü için öngörülen sürenin akabinde mirasçılar …, … ve …’in Mahkememizce re’sen tespit edilerek kendilerine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalılardan Mirasçı … ve …’in mirası yasal süresi içinde reddettiği, davada aktif dava husumetinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri, hükme elverişli bulunan bilirkişi raporu ile tüm yargılama dosyası kapsamına göre, yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacı … mirasçıları … ve …’in mirası yasal süresi içinde reddetmeleri nedeniyle davada aktif dava husumetlerinin bulunmadığı anlaşıldığından adı geçenler yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle, diğer davacıların davasının ise İcra ve İflas Kanununun 5. Maddesi gereğince davanın ancak idare aleyhine açılması gerektiğinden davalıların pasif husumet ehliyeti bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davacı mirasçıları … ile … yönünden … yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-)Diğer davacılar yönünden, davalıların pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
3-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 80,70-TL harcın başlangıçta peşin olarak alınan 17.077,50-TL harçtan mahsubu ile bakiye 16.996,80-TL’nin karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
4-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalılar duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılara verilmesine,
Davacı Asil Bülent Şemiler , davacı mirasçıları … ile … vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır