Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/121 E. 2021/87 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/121 Esas
KARAR NO : 2021/87
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2016
KARAR TARİHİ : 21/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; … Tekstil Giyim Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., davalı … ile davacılar …, …, dava dışı … ve … ‘ün ortaklığında, 2002 yılında kurulduğunu, kurulduğu günden itibaren şirketin müdürü ve şirketi ilzama tek yetkili kişi, davalı … olduğunu, davacılar her ne kadar, “… Ltd, Şti.’nin ortağı iseler de ortak olmaktan ziyade gece gündüz durmaksızın adeta işçi gibi çalıştıklarını, öz ağabeyleri olan davalı tarafından şirketin yönetim ve karar atma sürecine katılmalarına asta müsaade edilmediğini, davalı taraf sürekli patron davacılar ise adeta her işe koşturan işçi olduklarını, şirketler hukuku, ortak karar alma prensibini benimsemiş olmasına karşın davalı bu duruma hiçbir zaman riayet etmediğini, tek yetkili ve hak sahibi olarak kendisini gördüğünü, karar mekanizmasını sürekli tek başına kullanarak kararlar aldığını şirket ortağı davacılara hiç bir şey danışmadığını ve kendilerine şirket ile ilgili bilgi vermediğini, davacılar şirketin müdürü ve ortağı olan davalı ağabeylerine karşı saygıları ve duydukları güven nedeniyle sürekli “nasıl olsa ağabeyimiz bizim ve şirketin haklarını mutlaka gözetiyordur düşüncesine sahip olmuşlar” bu ıç işleyişe uzunca zaman ses çıkarmadıklarını ve şirketin karar alma mekanizmasına müdahale etmediklerini, şirket kuruluşundan itibaren kısa bir zaman öncesine kadar yoğun bir şekilde ticari alışverişler yaptığını ve hatta 2013 yılına dek ayda ortalama diğer mal satışlarının yanında 80.000-100.000 düzine iç çamaşırı satışı gerçekleştirdiğini, sadece bu satışlardan ise yaklaşık 5.000.000,00 TL üzerinde kar elde edildiğini, kazanılan bu paraların bir kısmı yatırıma dönüştürülmüş ve bu meyanda 2004 yılında Düzce İli sınırları içerisinde bulunan … içerisinde, 10.000 m2 arsa satın alınmış ve bu arsanın üzerine de 2.500 m2 kapalı alan üzerine kurulu örme ve konfeksiyon üzerine faaliyet gösteren fabrika açıldığını, şirkete ait paraların bir kısmı ile de İstanbul İli … ilçesi … isimli çarşıda … m2 civarında arsa satın alındığını, bu arsa üzerine davacılar tarafından şirkete ait olmak üzere 4 katlı bir bina inşa edildiğini, şirkete ait bu taşınmazlardan istanbul ili … ilçesi’nde bulunan dükkan 2009 yılında yıllık 200.000,00 TL bedelle, Dü2ce ilindeki fabrika ise 2010 yılında yine yıllık 200.000,00 TL bedelle kiraya verildiğini, basit bir hesap ile şirkete ait sadece iki taşınmazın şu ana dek binken kira bedelleri toplamının, 2.000.000,00 TL’nin üzerinde olduğu anlaşıldığını, davalı, uzunca bir zamandan sonra, 17.12.2015 tarihinde müvekkillerle yapmış olduğu toplantıda, Düzce’de bulunan, şirkete ait fabrika ve arsayı 2014 yılının ilk aylarında, 2.250.000,00 TL satış bedeli ile sattığını, bu parayı da şahsi işlerinde kullandığını itiraf etmek zorunda kaldığını, hatta davalı bu paranın, 1.305.000,00 TL’sini, daha önceden ticari taksi plakası satın almış olduğu bir şahsa ödediğini, geriye kalan 945.000,00 TL’sini de diğer şahsi borçları ile ilgili olarak kullandığını beyan ettiğini, davalı ayrıca, şirkete ait paralar ile … İlçesi’ndeki … isimli … taşınmazı da, davacılardan habersizce, şirketin borçlanma ihtimalini ve borçlulara karşı güvence olması amacı ile kendi adına tescil ettirdiğini de itiraf ettiğini, oysa davacılar, şirket kazancı ile satın alınan mezkur taşınmazı halen dahi şirket adına kayıtlı olarak bildiklerini, davalı taraf, usulsüz bu işlemlerinden derhal rücu etmesini talep eden davacılar kendisi kimsenin hakkını yemem, her şeyi sizi düşündüğüm için yaptım, talep halinde herkesin ortaklık payına düşen parasını da veririm diyerek davacıları ikna etmeye çalışmış ancak bu usulsüz teklif doğal olarak davacılar tarafından kabul edilmediğini, davalının şirket ortaklığından başkaca yapmış olduğu bir iş olmadığını, Hülasa davalı, ne kazandı ise bunun tamamını şirketin karı ve kazancından elde ettiğini, davacılar, 15 seneyi aşkın bir süredir emeklerini ve çalışmalarının yanında ellerinde avuçlanndakinin tamamını şirket için harcadıklarını, kendilerine hiç bir zaman ortaklık kar paylan dahi ödenmeyerek ve davalı tarafından sürekli hakir görülerek, haklarının ödeneceği vaadi ile kandırıldığını, yaşanan bu süreçte davacıların davalıya karşı güvenleri tümü ile sona erdiğini, “… Ticaret Ltd. Şti. ‘nin ticari defterleri ite banka kayıtlarını incelemeye başladıklarını beyanla; … Ltd. Şti.’ne ve davacılara, uğranmış olan zararlar nedeni ite 10.000,00 TL maddi tazminat ödenmesini, hali hazırda davalıya ait istanbul İli … ilçesi … Mah. … Ada … parsel … niteliğindeki … No: … nolu taşınmazın 3. Kişilere devrinin önlenmesi ve davalının diğer tasarruf işlemlerini yapma yetkisinin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tescilinin iptalini ve … Tekstil …Ltd. Şti. adına tescilini, davalıya ait istanbul ili … İlçesi Kavaklı Mahallesi … Ada … no … parselde bulunan 4 adet bağımsız bölümün 3. Kişilere devrinin önlenmesi ve davalının diğer tasarruf işlemlerini yapma yetkisinin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Düzce İlinde … ve Ticaret Ltd. Şti. adına kayıtlı olan ve davalı tarafından satışı gerçekleştirilen taşınmazın gerçek rayiç değerinin şirkete ve davacılara ödenmesini, şayet bu durum mümkün olmaz ise satışın iptalini davalının ve birinci derecedeki yakınlarının son on yıllık banka hesap hareketlerinin, tapu, trafik sicil kayıtlarının araştırılmasını ve dosyaya celbini, şu ana dek hiçbir zaman davacılara ödenmeyen ortaklık kar paylarının, taşınmazlara ait kira bedellerinin, hisse oranında, ticari faizi ile beraber davacılara ödenmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava dilekçesinden tam olarak anlaşılmamakla birlikte, limited şirket yeticisine karşı açılmış bir maddi tazminat davası söz konusu olup, davacı şirket ortakları kendi adlarına tazminat talep ettiklerini, ancak yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda ortaklar kendi adlarına tazminat talep edemeyeceklerini, bu bakımdan davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığını, davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davalı … 2002 yılına kadar kendisine ait şahıs şirketi ile dava konusu şirket ile aynı ticari faaliyeti gösterdiğini, daha sonra kardeşlerini de yanına alarak limited şirket kurduğunu, bu şirket davalının tecrübesini ve müşterileri ile ticaret yapmış ancak daha sonra piyasa koşulları nedeniyle işler bozulduğunu, uzun bir zamandır davalı şirketin borçlarını ödeme ve kardeşleri olan davacıların geçimini sağlamak için mücadele ettiğini, davacılar şirkette işçi gibi çalıştıklarını iddia ettiklerini, kendileri olması gerektiği gibi yönetici konumunda çalışmakta, yalnızca yapmaları gereken imza ve iş bağlama prosedürlerini yerine getirdiğim, yoksa üretim kısmına geçerek ürünlerin üretilmesinde işçilik yapmadığını, ancak bu çalışma kendilerine ağır gelmekte, neredeyse hiç çalışmadan para kazanmayı ümit ettiklerini, daha vahimi davalı esasen bir süreden beri şirket işleyişine karıştırılmadığını, tüm müşterilerle ilişkiler, iş getirme gibi tüm süreçleri davacılar yönettiğini, davalı ise halihazırda yalnızca borçları ödediğini, davalıya ağabeyleri olduğundan bahisle evde oturması tavsiye edilerek şirkete alınmamakta, ancak müdürlüğü devam ettirilerek hukuki ve mali sonuçlardan sorumluluk kendisine yüklendiğini bu davanın açılmasındaki amaç davacıların sözlü olarak beyan ettiklerine göre şirketin tek malvarlığı olan gayrimenkulün acilen satılarak herkesin hissesine göre parasını alması olduğunu, gerçekten davacılar bir süreden beri şirketin işleri idare edemedikleri gibi davalıyı zor durumlara soktuklarını, her halükarda, davacılar şirketin kötü yönetildiğini iddia ettiklerine göre davalının şirket yöneticisi olarak sorumluluğu şirket defterlerini tuttuğunu ve gerekli belgeleri hak sahiplerine sunmaktan ibaret olduğunu, bu bakımdan şirketin muhasebe işleri bağımsız bir mali müşavir tarafından yürütüldüğünden şirket defterleri düzenli olarak tutulduğunu, bilgi ve belge paylaşımı konusunda ise davacılar davalıdan bağımsız olarak diledikleri zaman mali müşaviri arayarak işleri takip edebildiklerini, bu konularda hiçbir sorun olmamasına rağmen davacılar salt haksız kazanç sağlamak adına mesnetsiz olarak şirketin kötü yönetildiğini beyan ettiklerini, zaten dava dilekçelerinde şirketin ne şekilde kötü yönetildiği somut olarak anlatamadığını, daha ziyade pay istedikleri malvarlıklarını sıraladıklarını, davacıların talepte bulunduğu malvarlığı bakımından hakedişi bulunmadığını, davacılar … içerisindeki arsa ve üzerindeki fabrika binasının satışından 2.250.000,00-TL elde edildiğini ve bu paranın davalının şahsi işlerinde kullanıldığını iddia ettiklerini, arsa davalı tarafından henüz limited şirket kurulmadan yıllar önce davalı şahıs olarak ticaret yaparken 50 m2 tabanlı olarak satın alındığını ve satışından elde edilen 125bin dolar ite 56.200doları arsa alımında kullanılarak kalanı fabrika binasının inşasında kullanıldığını, yani bu fabrika tamamen davalı şirket kuruluşundan önceki şahsi malvarlığı ile elde edildiğini Fabrika ve arsanın satışından elde edilen gelirin tamamı ise şirket borçları için kullanıldığını davacıların bu konuda taşınmazın gerçek rayiç bedelinin şirkete ve kendilerine ödenmesini, bu olmazsa satışın iptalini talep etmiş olmaları kabul edilemeyeceğim, öncelikle Sayın Mahkeme’den satış iptalinin talebi usulen hatalı olup, dava konusu olmadığından reddi gerektiğini, taşınmazın satış gelirinin tamamı şirket borçları için tüketildiğini ve bugün davacılar bu sayede halen ticaretlerine devam edebıliyarken davacıların kendilerine para ödenmesini talep etmesi de vahim olduğunu ve bu talep de yine delil listesi ve keşif yokluğunda usulen hatalı, eksik olduğunu, davacılar fabrika satışından elde edilen getir ile davalının kendi adına ticari taksi plakası aldığını iddia ettiklerini, halbuki bu plaka tamamen şirket borçlarını ödeyebilmek için borç alınmış bir para karşılığı olduğunu, sonrasında para ödenerek plaka iade edildiğini, buna dair şahitler huzurunda imzalanmış protokoller delil listemizde sunulduğunu, davacılar bu durumu son c/erece iyi bildiğini, İstanbul … ‘te bulunan gayrimenkul de yine davalı tarafından 2002 yılı öncesinde kooperatif hissesi olarak alınmış 2002 yılında ise hisseli tapusu çıkarıldığını, üzerindeki bina ise tamamen şahsi para ile inşa ettirildiğini, ayrıca davacıların iddia ettiği büyüklükte değil 180 m2 olduğunu, yine davacıların iddia ettiği gibi kira alınmadığını, ortaklık kar paylarının ödenmesi hususunda da tüm denetim bağımsız mali müşavirde olup, kar çıktığı yıllarda varsa kar payları ödendiğini ancak dilekçe içeriğinde değindiği üzere şirket uzun zamandır kar edememekte, pek çok borçla uğraşmak durumunda olduğunu, şirket kazancı borçları ödemeye yetmediğini, davalı tarafından şirketin tekrar toparianabilmesi için her türlü borçlanma, kredi imkanları kullanıldığını, öyle ki, davacılar çok çalıştıklarından ve karşılığını alamadıklarından yakınarak bu davayı açmasına ve davalı şirkete almamalarına rağmen davalı hala arkadaş çevresinden borç alarak şirketin vergi ve kredi borçlarını ödediğini, buna dair örnek olması için dekont örnekleri delil listemizde sunulduğunu, ödeme tarihleri ve ödemeyi yapan dekont bilgilerinden görülebildiğini, davacılar davalının ve birinci derece yakınlarının son on yıllık banka hesap hareketlen, tapu ve trafik sicil kayıtlarının araştırılmasını talep ettiklerini. Sayın Mahkeme’nin bu konuda resen araştırma ve delit toplama yetkisi bulunmadığını, hukuku ve usutü aşan bu taleplerin kabulü mümkün olmadığı gibi, esasen bu talep dahi tek başına davacıların ne kadar talepkar oldukları ve haksız kazanç elde etmek çabasında olduklarına işaret ettiğini beyanla; işbu haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava ; dava dışı … San ve Tic. Ltd.şti ortağı olan davacıların yönetici müdür ortağa karşı açmış oldukları tazminat davasıdır.
Davacılar vekili 21.01.2021 tarihli oturumda; davadan feragat ettiğini, vekiledenlerinin davalılar ile anlaştığını beyan etmiş ve iş bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Davalı vekili de 21.01.2021 tarihli oturumda; sulh olduklarını, feragati kabul ettiklerini, herhangibir yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmişler ve iş bu beyanlarını imzaları ile tevsik etmişlerdir.
HMK MADDE 307- (1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
MADDE 309- (1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
(2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Hükümleri uyarınca davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1.Davanın feragat sebebiyle HMK 307 ve devamı maddeleri uyarınca REDDİNE,
2.Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 59,30-TL ilam harcından peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 111,48-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
3. HMK 312/1 maddesi uyarınca davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı yan masraf ve ücret-i vekalet talep etmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5.Davacı -Davalı yanca yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya-davalıya/vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/01/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır