Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1092 E. 2021/124 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1092 Esas
KARAR NO : 2021/124
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 02/11/2016
KARAR TARİHİ : 11/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni ile davalının, … ve Ticaret Adi Komandit Şirketi’nin komanditer ortakları olduğunu, vekiledeni ile davalının şirket adına imza yetkisine sahip olduklarını, ancak vekiledeninin hissedarı olduğu komandit şirketine ait taşınmazların 3.kişilere satıldığını ve alınan paranın da şirket defter ve kayıtlarında yer almadığının taraflarınca tespit edildiğini, yapılan işlemin kötü niyetli ve vekiledenini zarara sokmak amacı ile yapıldığını, …’ın haksız kazanç elde etme amacına yönelik tasarrufta olduğunu beyanla; TTK 257 madde uyarınca …’ın komandit şirket ortaklığından azline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde; Davacı ile kendisinin ortak sıfatına sahip oldukları … İnşaat ve Ticaret Adi Komandit Şirketi’nin yıllardan beri hiçbir ticari faaliyeti bulunmadığını, hiçbir kazanç elde etmediğini, davacının olumsuz tutum ve tavırları nedeni ile tasfiyeye sokulmadığından her yıl muhasebe, beyanname v.s. Nedenlerle gereksiz maliyetler ödendiğini, ortaklığın devamında taraflar açısından bir menfaat bulunmadığını, TTK 257.maddesi uyarınca şirketin bütün iş ve işlemleri, varlıkları, alacak ve borçlarıyla davacı ortağa bırakılmasına ve ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini kabul ettiğini, şirketin amacına ulaşmasını engelleyecek ya da tehlikeye sokacak herhangi bir eylemde bulunmadığını beyanla, ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; tapu kayıtlarına, şirket defter ve kayıtlarına, bilirkişi incelemesi ve tanık beyanlarına dayanmışlardır.
Davalı da tanık beyanlarına, bilirkişi incelemesine ve yemin deliline dayanmışlardır.
Davalı tanığı … beyanlarında; ”… da çay ocağı işletmeciliği yaptığını, davacı ile davalının kardeş olduklarını, içinde bulundukları pasajın mal sahibi olan şirketin de sahibi olduklarını, davacı … …’ın babalarından kalan Kapalıçarşı’da ki bir arsayı satmak içi müşteriler ile konuştuğunu, pazarlık sırasında kendisine buradaki fiyatların ne kadar olduğunu araştırmasını talep ettiğini, kendisininde dışarı çıkarak emlakçılardan birim fiyatları öğrendiğini ve … beye bildirdiğini, arsanın kaç paraya satıldığını bilmediğini, davacı ile davalı arasında bir dolar alışverişi olduğunu ancak kimin ne kadar aldığını ya da verdiğini bilmediğini, … Beyin şirketten ayrılması konusunda herhangibir bilgiye sahip olmadığını, her ikisini şirket ortağı olarak çalıştığı dükkanın mal sahibi olarak bildiğini ” beyan etmiştir.
Davalı tanığı … beyanlarında; ” Davacı ile davalı … Komandit Şirketinin hissedarları olarak bildiğini, bu şirkete ait pasajda çay ocağı işlettiğini, aralarında ne tür bir sıkıntı olduğu hakkında bilgiye sahip olmadığını, ancak iki ortak anlaşamadıklarını bildiğini, davacı …’ün handaki bütün dükkan sahiplerini mağdur ettiğini, kiralara zam yaptığını ve hatta bir kısmını çıkarmak için uğraştığını, şirketin tasfiyeye gerek olup olmadığını, davacının şirketten çıkıp çıkmadığı hakkında bilgiye sahip olmadığını ” beyan etmiştir.
Davalı tanığı … celse arası 11.09.2018 tarihli dilekçesi ile; vermiş olduğu ifadeden ve tanıklıktan feragat ettiğini, davacı … …’ın çay ocağındna kendisini çıkartmaya çalıştığını, kendisine kızgınlık duyarak bir öfkeyle yanlış ve yanlı ifade verdiğini, bundan ötürü vicdan azabı çektiğini, gerçeği yansıtmayan bu tanıklığının iptal edilmesini talep etmiş, davacı vekili de …’ın tanıklıktan feragati dikkate alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce 22.11.2018 tarihli oturumda; HMK 240 ve devamı maddelerinde düzenlenen tanık müessesesi içinde dinlenen tanığın ifadesinden feragat ya da iptal hususu ön görülmediğinden davacı vekilinin bu husustaki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Celse arası getirtilip incelenen … Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/… E sayılı dosyası ile; davacılar …, … VE TİC.ADİ KOM.ŞİR…. VE OR tarafından davalılar; …, … ve … aleyhine 10/01/2017 tarihinde açılmış olan ; terditli olarak açılan tapu iptali ve tescil ve tazminat talebine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda, 09.01.2020 Tarih, 2017/12 Esas ve 2020/28 Karar sayılı ilamı ile ; davacı vekilinin tapu iptali ve tescil yönünden davasının reddine, terditli olarak açılan alacak davasının ispatlanamadığından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre komandit şirkette çıkarma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususnda toplaann tüm deliller ve şirketin ticari defter ve begeleri üzerinde inceleme yapılmak suretilye TTK 328 madde atfıyla TTK 235,257(1)maddeleri kapsamında oluşup oluşmadığı hususunda rapor aldırılmış olup 29.03.2019 tarihli raporda: ”…Huzurdaki davaya konu şirkette, dava dosyasına sunulu İTO belgelerinden, davacının komandite, davalının ise komanditer ortak olduğu, komandit şirketin de adi komandit (şahıs) şirketi olduğu ve her iki ortağın da münferiden şirketi temsil yetkilerinin bulunduğu,
Davalı yan komanditer ortak olmakla birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere münferit temsil yetkisi olduğundan, davaya konu edilen olayda olduğu gibi, şirketin taşınmazlarını satmaya yetkili olduğu, nitekim davalı yanın yapmış olduğu satış işlemlerinin davalı tarafından İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünden alınan yetki belgesi ile gerçekleştirildiği, bu anlamda yapılan satış işleminin usulüne uygun olduğu,
Yapılan satış neticesinde elde edilen gelirin ticari defter kayıtlarında yer almadığı hususu, davalı yanın ödemeyi elden alıp elden yaptığı yönündeki beyanlarından anlaşılmakla, satışın, davacı yanın da bilgisi dahillinde yapıldığı vc hissesine düşen kısmın davacıya ödenmiş olduğunun belgelerle ispati anamadığı, bu hususta takdirin Mahekcmeye ait olduğu,
Diğer yandan davacı yanın iddia ettiği şekli ile önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı şirket genel kurulunun karar vermesi gereken bir işlem olmakla birlikte, huzurdaki davanın taraflarının, adi komandit şirket ortağı oldukları ve şirketin paylara bölünmüş (sermaye şirketi) değil adi komandit (şahıs) şirket olduğu, bu anlamda şahıs şirketi hükümlerine tabii olduğu dikkate alındığında, bir genel kuruldan, dolayı sı ile de satışa ilişkin olarak alınması gereken bir karardan bahsedilemeyeceği,
Bu yönden davalı yanın, TTK 257. Madde gereğince ortaklıktan çıkarılmasını gerektiren haklı bir sebep bulunmadığı değerlendirilmekle birlikte, satıştan elde edilen gelirden davacıya pay vermiş olduğunu ispatlayamaması halinde, ortaklıktan çıkarılması için haklı sebep oluşacağı yönündeki değerlendirmenin takdirinin mahkemeye ait olduğu,
Mahkemenin, taşınmazların toplu satışına ilişkin olarak genel kurul kararı aranması gerektiği görüşünde olması halinde, bilançonun aktifinde kayıtlı taşınmazların adetleri ve niteliklerinin tespiti açısından şirketin 31,12.2016 ve 31.12.2017 tarihli kapanış öncesi detay mizanlarının sunulması, buna göre satışı yapılan taşınmazların, şirketin sahip olduğu tüm taşınmazlara kıyas ile önemli miktarda toplu satış anlamına gelip gelmediğinin irdelenebileceği…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; haklı nedene dayalı olarak, davalı ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi talebinden ibarettir. Ticaret Sicil kaydına göre … İnşaat ve Ticaret Adi Komandit Şirketi’ninde davacının komandite, davalının ise komanditer ortak olduğu, ortaklıktan çıkma ve tasfiye bakımından TTK.m.257 kapsamında kollektif şirketlerin tasfiyesine ilişkin hükümlere tabi olduğu anlaşılmaktadır.
TTK. 257/1.maddesine göre; “Yalnız iki kişiden oluşan bir kollektif şirkette, ortaklardan birinin şirketten çıkarılmasını gerektiren haklı sebepler varsa, diğer ortağın istemi üzerine mahkeme fesih ve tasfiyeye karar vermeksizin şirketin bütün iş ve işlemleri, varlıkları, alacak ve borçlarıyla davacı ortağa bırakılmasına ve diğer ortağın şirketten çıkarılmasına karar verebilir. Bu hâlde, çıkarılan ortak hakkında 262 nci madde hükmü uygulanır.”
Davalının cevap dilekçesi ile davayı ve ortaklıktan çıkarılmayı kabul ettiği, bilahare bu beyanından döndüğü anlaşılmaktadır.
HMK.m.308 ve devamı maddelerine göre; Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.
Davalının irade bozukluğuna ilişkin bir iddiasının bulunmadığı anlaşıldığından kabul beyanı nedeni ile tasfiyeye gerek olmaksızın davanın kabulüne, davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davalının kabul beyanı nedeni ile davanın KABULÜNE,
Davalı … (T.C.No:…)’ın, … VE TİCARET ADİ KOMANDİT ŞİRKETİ … … VE ORTAĞI (Sicil No:…-0) şirketinin ortaklığından çıkarılmasına,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-)Davacı yanca yapılan 29,20-TL başvurma harcı, 29,20-TL peşin harç, 850-TL bilirkişi ücreti, 248,60-TL davetiye/ teskere masrafı olmak üzere toplam 1.157,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı vekili duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde ve re’sen davacıya / davalıya/ vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/02/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.