Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/937 E. 2021/133 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/937 Esas
KARAR NO : 2021/133
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2015
KARAR TARİHİ : 17/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu ve müteselsil kefil … ve … ile müvekkili banka arasında 19.10.2010 tarihinde ticari kredi sözleşmesi imzalandığını, borçlunun kredi koşullarına uymaması ve borcun zamanında ödenmemesi sebebi ile davalı borçlulara İstanbul ….Noterliği tarafından 23.04.2014 tarih ve … yevmiye no ile keşide edilen ihtarname çekildiğini, borçluların borcunu ödemediklerini, davalı borçlular aleyhine …,İcra Müdürlüğünün 2014/… esas nolu dosyası üzerinden 22.499,46TL nakit alacağın ödenmesi talebiyle genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların ödeme emrine haksız olarak 20.11.2014 ve 21.11.2014 tarihlerinde itiraz ettiklerini, iş bu itirazın iptali istemiyle Mahkemeye başvurma zorunluluğun doğduğunu ve diğer hukuki gerekçelerini beyanla; tüm bu sebepler ve deliller çerçevesinde haklı davanın kabulü İle icra takibine haksız olarak yapılan itirazlarının iptaline, takibin takip talebinde yazılı şartlarla devamına, davalıların inkar olunan alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddia ettiği gibi kredi sözleşmesinde müvekkili …’in ne imzası ne de herhangi bir kendini borç altına sokan bir kaydının bulunmadığını, söz konusu kredi sözleşmesinde müvekkilinin hiçbir şekilde taraf olmaması nedeniyle müvekkili bakımından davanın reddine karar verilmesini, haksız icra takibi sebebiyle de davacının %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 19.10.2010 tarihinde icra dosyasında da borçlu olan … in 13.500,00TL lik borcu için kefil olduğunu ve … plakalı araç üzerinden rehin yapıldığını, daha sonrasında da bu borcun bittiğini ve araç üzerindeki rehininde kaldırıldığını aracın da satıldığını, müvekkilinin sadece bu borç için kefil olduğunu ve banka evraklarına imza attığını, fakat davacı tarafından müvekkilinin genel ticari kredi sözleşmesi imzalandığını ve bu sebeple …’in eski ve daha sonrasındaki borçlarında da kefil olarak gösterilerek haksız ve kötü niyetli olarak borç altına sokulduğunu, dava konusu borcun ise neden ve hangi tür sözleşmeden kaynaklandığının bilinmediğini, sözleşme örneğinin dava dosyasına sunulmadığını, dava konusu kredinin kredi çeşidinin ne olduğu konusunda dosyaya delilde sunulmadığını, müvekkilinin söz konusu sözleşme dışında başkaca bir sözleşmeye imza atmadığını, buna göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılmasının yetmediğini, ayrıca kefilin sorumlu olduğu azami miktarın kefalet tarihinin müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğinin bizzat kendi el yazısıyla sözleşmeye yazılmış olmasının da gerektiğini zorunlu kıldığını, davaya konu kredi sözleşmesi incelendiğinde ilgili sözleşme içeriğinde yukarıda geçen ibarelerin müvekkili /kefilin el yazısı ile düzenlenmediğini, bu nedenle sözleşmenin BK da sayılan şekil şartlarını taşımadığını, geçersiz olduğu şekil yönünden geçersiz kefalet sözleşmesinin kefilin hukuki sorumluluğunun doğurmayacağını, 08.07.2013 tarihinde bu borç ve senetle alakalı …Noterliğinden ilgili banka şubesine 13.000.-TL lik borcun bittiğine ve borca karşılık alınan senedi istediklerinde senedin kaybolduğunu borç bittiği için hükmü kalmadığının söylendiğini, 7 ay sonra asıl borçlu …’in kefil oldukları tarihten önce ve 13.000-TL borç bitiminden sonra çekmiş olduğu kredilerin ödenmemesinden dolayı banka tarafından arandığını, borcun olmadığı konusunda ihtarname çekildiğini çekilen ihtarnameye karşılık bir cevap alınamadığını beyanla davanın reddedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı bankanın dava dışı asıl borçlu ile akdettiği kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden kaynaklanan alacağa ilişkin …. İcra Dairesinin 2014/… esas sayılı takip dosyasında başlatılan takibe yapılan davalı kefillerin itirazlarının iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu görüldü.
… İcra Dairesinin 2014/… esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının T.C. … Bankası A.Ş, borçluların …, … ve … olduğu, 22.499,46-TL asıl alacak, 2.658,09-TL temerrüt faizi, 132,90-TL BSMV, 250,00-TL ihtar gideri olmak üzere toplam 25.540,45-TL alacağa ilişkin olduğu, takip dayanağının 28/04/2014 tarihli banka kredi alacağına dayalı ilamsız takip olduğu, 27/10/2014 takip tarihli ödeme emrinin 17/11/2014 tarihinde borçlu …’e, 18/11/2014 tarihinde borçlu …’a tebliğ edildiği, borçlu … vekilinin 20/11/2014 tarihinde, borçlu …’in 21/11/2014 tarihinde süresi içerisinde borca, ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
… ve … tarafından imzalı 26/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı Bankanın … Şubesi ile dava dışı kredi asıl borçlusu … Taşımacılık-… in müşteri, davalılar … ve …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları ve davacı vekilince dosyaya sureti sunulan T.C. … Bankası A.Ş. Genel Ticari Kredi Sözleşmesi ve Limit Artış sözleşmeleri karşılığında taksitli ticari kredi hesabı tahsis edilerek kredi kullandırıldığı, davalıların 50.000,00-TL kefil olunan miktar olarak 19/10/2010 tarihinde el yazıları ile yazılıp müşterek-müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, sözleşmenin 12.madde hükmü ile müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin sözleşmesel sorumluluğunun geniş anlamda belirlendiğinin tespit edildiği, 04/11/2011 tarihli kredi sözleşmesinin limitinin artırılması başlıklı sayfada kredi asıl borçlusunun kaşe ve imzasının mevcut olduğu, sözleşmenin 30.maddesine dayanarak davacı bankaca dava dışı kredi asıl borçlusuna hitaben ….Noterliği 28/04/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiği, kredi asıl borçlusuna çıkarılan tebligatın iade edildiği, bu nedenle kredi asıl borçlusunun takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, davalılara keşide edilen bir ihtarname bulunmaması nedeniyle davalıların da takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, banka ile muhataplar arasında akdedilen 13/12/2012 tarihli ve … sayılı kredi sözleşmesi ile dosyaya sunulan ve raporda belirtilen kredi sözleşmelerinin tarih ve numaralarının tutmadığı, sözleşmelerin farklı olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
… ve … tarafından imzalı 24/06/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; kök rapordaki tespitlere yönelik davacı Bankaca yeni bir belge veya bilginin dosyaya sunulmadığı gibi davacı vekilinin rapora itirazının da bulunmadığı ve banka kayıtları üzerinde inceleme konusunda bir gelişme olmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamında yapılan incelemede tensip zaptında taraflara elinde bulunan veya toplanmasını istedikleri delilleri sunması/belirtmesi için kesin süre verilmediği gibi ön inceleme tutanağında da bu hususta taraflara kesin süre verilmediği görülmüş olup 17/06/2020 tarihli celse taraflara HMK.140/5. Maddesi gereğince daha önce belirttikleri ancak henüz sunmadıkları delillerini sunması için, başka yerden getirtilecek delilleri belirtmesi/bu hususta açıklama yapması için 2 haftalık kesin süre verilmiş ve kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiş, davacı vekili süresi içerisinde 22/06/2020 tarihli dilekçesi ile ara karara ilişkin beyan ve delillerini sunmuş ve bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesini talep etmiş olup, 30/09/2020 tarihli celse 1 nolu ara karar ile dosyanın ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdiine ve bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmesine karar verilmiş, ancak daha evvel rapor tanzim eden bilirkişi … ‘in bilirkişilikten men edilmesi nedeniyle 13/10/2020 tarihli ara kararla aynı konuda uzman …’ın görevlendirilmesine karar verilmiştir.
… ve … tarafından imzalı 07/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı bankanın … Şubesi tarafından dava dışı … Taşımacılık-…’e Nakit Kredi ve BCH şeklinde kredi açılması amacıyla müşteri kayıt edildiği, dava dışı müşteri ile davacı banka şubesi arasında başlangıçta bila tarihli 20.000,00-TL’lik Genel Ticari Kredi Sözleşmesi imzalandığı, 09.10.2010 tarihli işlem ile sözleşme tutarının 37.000-TL’ye yükseltildiği, davalı … ve davalı …’ın sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza attıkları, kefalet limitlerini 50.000,00-TL olarak belirledikleri, böylece davalıların 50.000,00-TL asıl alacağa kadar dava dışı firmaya açılmış ve açılacak olan kredilerden sorumlu oldukları, dava konusu olan kredinin 15/04/2011 tarihinde … uzantılı olarak 20.000,00-TL tutarlı borçlu cari hesap şekilde açıldığı, kredinin dönem faizleri dışında 14/09/2011 tarihinde 500,00-TL ve 13/03/2012 tarihinde 40,00-TL olmak üzere asıl alacağa toplam 540,00-TL ödeme yapıldığı, başka bir ödeme yapılmaması nedeniyle söz konusu kredinin 15/06/2012 tarihinde bu kez 20.212,62-TL üzerinden 48 ay vadeli yapılandırma yapıldığı, beş taksit ve faiz ödemesinden sonra 16/05/2013 tarihinde 19.592,95-TL asıl alacak üzerinden 47 ay vadeli ve yıllık %11,40 oranı üzerinden ikinci kez yapılandırıldığı, söz konusu kredinin de bir taksit ödemesi yapıldıktan sonra 02/08/2013 tarihinden itibaren taksitlerinin ödenmemesi üzerine dava dışı asıl borçlu …’e 28.04.2014 tarihinde ….Noterliği’nden kat ihtarnamesi keşide edildiği, söz konusu kat ihtarının da dava dışı firmaya tebliği edilemediğini, davalılara bu aşamada noterden veya iadeli taahhütlü bir mektupla kat ihtarı gönderildiğinin görülmediği, dolayısıyla davalıların takip tarihinde temerrüde düştüklerinin tespit edildiği, bu nedenle asıl alacağa son taksit tarihi 02/08/2013 tarihinden 24.10.2014 takip tarihine kadar yıllık % 11,40 akdi faiz oranı üzerinden faiz yürütülmesi gerektiğini, davacı banka tarafından bu kez dava dışı … ile davalılar hakkında ….İcra Müdürlüğünün 2014/… esas dosyasında takibe geçildiği, davalılar tarafından takibe itiraz edildiği, davalıların 19.10.2010 tarihinde imzaladıkları genel ticari kredi sözleşmesinde 50.000,00-TL limitle açılmış ve açılacak kredilere müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları, dava konusu olan kredinin 15/04/2011 tarihinde açılan krediden kaynaklandığı ve kredi geri ödenmesinde sorun olması nedeniyle 13/06/2012 tarihinde 20.212,62-TL üzerinden, 03/07/2013 tarihinde 19.592,95-TL üzerinden 47 ay vade ve aylık eşit taksitli olarak kredinin yeniden yapılandırıldığı, bu nedenle dava dışı firmaya 2013 yılında yeni açılan bir kredi olmadığı, bu durumun Banka şube kayıtlarında yer aldığını, davacı banka ile dava dışı firma arasında imzalanan Genel Kredi sözleşmesinde müşterinin temerrüde düşmesi halinde temerrüt tarihinde Bankanın kredilere uyguladığı en yüksek faizin % 50 fazlası üzerinden faiz yürütüleceğinin kabul edildiği, buna ilişkin faiz Genelgesi sunulmadığı, açılan krediye yıllık %11,40 akdi faiz oranı uygulanması dikkate alındığında bu oranının % 50 fazlasının kabul edilmesi halinde davalıların temerrüt tarihi olan takip tarihinden itibaren asıl alacağı yıllık % 17,10 oranı üzerinden faiz yürütülebileceği, davacı Banka tarafından takipte yıllık % 23,76 oranı üzerinden faiz yürütülmesinin talep edildiği, bu konudaki takdir ve nihai kararın Mahkemeye ait olduğunu, davacı bankanın ….İcra Müdürlüğü 2014/… esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davalılardan 19.264,15-TL kredi asıl alacağı, 1.610,48-TL işlemiş faizi ve 80,52-TL gider vergisi olmak üzere ve başka takip dosyaları olması nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla toplam alacağının 20.955,15-TL (toplam 50.000-TL asıl alacak ve ferilerini geçmemek üzere) hesaplandığı, takibin bu tutar üzerinden devamı gerektiği, davacı bankanın 19.264,15-TL asıl alacağına kabulü halinde takip tarihinden itibaren yıllık %17,10 oranı üzerinden temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisi yürütülebileceği tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
2004 sayılı İİK madde 67 uyarınca; “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde Mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir”.
…. İcra Dairesinin 2014/… esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklının T.C. … Bankası A.Ş, borçluların …, … ve … olduğu, 22.499,46-TL asıl alacak, 2.658,09-TL temerrüt faizi, 132,90-TL BSMV, 250,00-TL ihtar gideri olmak üzere toplam 25.540,45-TL alacağa ilişkin olduğu, takip dayanağının 28/04/2014 tarihli banka kredi alacağına dayalı ilamsız takip olduğu, 27/10/2014 takip tarihli ödeme emrinin 17/11/2014 tarihinde borçlu …’e, 18/11/2014 tarihinde borçlu …’a tebliğ edildiği, borçlu … vekilinin 20/11/2014 tarihinde, borçlu …’in 21/11/2014 tarihinde süresi içerisinde borca, ferilerine itiraz ettiği görülmüştür, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 01/10/2015 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge die bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı gibi takip tarihi ile dava tarihi arasında da 1 yıldan az süre bulunduğu görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı banka kayıtlarında inceleme yapılmak suretiyle hazırlanan 07/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; davacı ile dava dışı … Taşımacılık-… arasında başlangıçta 20.000,00-TL’lik Genel Ticari Kredi Sözleşmesi imzalanmış, 09.10.2010 tarihli işlem ile sözleşme tutarı 37.000-TL’ye yükseltilmiş, davalılar … ve … ise sözleşmeye 50.000,00-TL kefalet limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza atmışlardır. Dava konusu kredi 15/04/2011 tarihinde … uzantılı olarak 20.000,00-TL tutarlı borçlu cari hesap şekilde açılmış,
kredinin dönem faizleri dışında 14/09/2011 tarihinde 500,00-TL ve 13/03/2012 tarihinde 40,00-TL olmak üzere asıl alacağa toplam 540,00-TL ödeme yapılmış, başka bir ödeme yapılmaması nedeniyle kredinin 15/06/2012 tarihinde 20.212,62-TL üzerinden yapılandırma yapılmış, 16/05/2013 tarihinde 19.592,95-TL asıl alacak üzerinden ikinci kez yapılandırılmış ve bir taksit ödemesi yapıldıktan sonra 02/08/2013 tarihinden itibaren taksitlerinin ödenmemesi üzerine dava dışı asıl borçlu …’e 28.04.2014 tarihinde ….Noterliği’nden kat ihtarnamesi keşide edilmiş, kat ihtarı ise dava dışı asıl borçluya tebliğ edilememiş, davalı kefillere ise kat ihtarı gönderildiği görülmemiştir.
… BAM … HD 13/02/2020 tarih 2017/… Esas 2020/… karar sayılı ilamında; “…Kefilin sorumluluğu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlıdır. Kefile asıl borçludan daha fazla bir borç yüklenemez. Kefilin temerrüdü için hesap kat ihtarının kefile usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerekir. Hesap kat ihtarının asıl borçluya tebliği veya sözleşmede öngörülen adresine tebliğe çıkarılması ile asıl borçlu temerrüde düşmüş olsa bile, kefil usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmedikçe temerrüt faizinden sorumlu tutulamaz. Temlik eden banka ile asıl borçlu şirket olan davalı … AŞ arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde diğer davalılar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer almaktadır. Kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından borçlulara gönderilen hesap kat ihtarı davalılara tebliğ edilememiştir. İİK’nın 68/b maddesi davalı kefiller yönünden uygulanamaz. (Yargıtay 19.HD 2017/2399Esas, 2019/746 Karar sayılı, 07.02.2019 tarihli ilam) Somut olayda; davalı kefiller yönünden temerrüt faizi talep edilemeyecek ise de, akdi faiz talep edilebilir… ” ifadelerinden ve;
… BAM 16.HD 28/03/2019 tarih 2017/… Esas 2019/… karar sayılı ilamında da; “…Davalı borçlunun sözleşmede kefil olduğu ve kefalet limitinin 2.500 TL ile sınırlı olduğu, Kredi Sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK 490.maddesi 6098 sayılı TBK 589/1) maddesi gereğince kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonucundan sorumlu olmakla ve kefilin temerrüde düşürülmesi için hesap kat ihtarının kefile tebliğinin şart olduğu, asıl borçlu yönünden sözleşmede belirlenen adrese tebligat çıkarılması ve tebliğ edilmemesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde asıl borçlu yönünden temerrüd olaşacaksa da bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün bulunmadığından, (Yargıtay 19.HD’nin 07.12.2015 tarihli 2015/3357 E. -2015/16301 K.sayılı ve 07.02.2017 tarihli 2016/14960 E. – 2017/855 K.sayılı emsal kararları) kefilin, kat ihtarı tebliğ edilememiş olması nedeniyle icra takibi ile temerrüde düştüğü kanaatiyle, kat ihtar tarihinde davalı borçlunun borcunun 1.271,54 TL olduğu anlaşılmakla, takip tarihine kadar akdi faiz işletilerek borç miktarının hesaplanması yönünden Dairemizce bilirkişi raporu alınmış, bilirkişinin takip tarihine kadar işlemiş faizi, “14.873,80 TL” olarak hesapladığı anlaşılmakla, davalı borçlunun takip tarihinde asıl borç ve işlemiş akdi faiz yönünden sadece 2.500 TL kefalet limiti ile sorumlu olduğu, takip tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebileceği kanaatiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne,…” ifadelerinden anlaşıldığı üzere eldeki davada, müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalı borçluların sorumluluğu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlı olup, hesap kat ihtarının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalı borçlulara usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi ve temerrüde düşürülmemeleri nedeniyle takip öncesi temerrüt faizinden sorumlu tutulamayacakları, Kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davalı kefiller yönünden temerrüt faizi talep edilemeyeceği, ancak akdi faiz talep edilebileceği, davalı borçlu olan kefillere kat ihtarı tebliğ edilememiş olması nedeniyle icra takibi ile temerrüde düştükleri anlaşılmakla, davalı borçlunun takip tarihinde asıl borç ve işlemiş akdi faiz yönünden kefalet limiti ile sınırlı olarak sorumlu olacağı, takip tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebileceği,
davacı bankanın ….İcra Müdürlüğü 2014/… esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davalılardan 22.499,46-TL asıl alacak, 2.658,09-TL temerrüt faizi, 132,90-TL BSMV, 250,00-TL ihtar gideri olmak üzere ve başka takip dosyaları olması nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla toplam alacağının 25.540,45-TL (toplam 50.000-TL asıl alacak ve ferilerini geçmemek üzere) hesaplandığı, dava dilekçesinde talebin; “22.449,46TL(faiz ve masraflar hariç)” şeklinde belirtildiği ve harcın da bu miktar üzerinde yatırıldığı anlaşılmakla anlaşılmakla, taleple bağlı olarak asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden talebin değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle davanın kısmen kabulüne, …. İcra Dairesinin 2014/… esas sayılı takip dosyasında davalıların itirazlarının 19.264,15-TL asıl alacak üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %17,10 temerrüt faizi işletilmek suretiyle takibin devamına, 3.185,31-TL tutarındaki fazla talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK madde 67/2.maddesi uyarınca; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” neticeten işbu davada davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinden hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
… İcra Dairesinin 2014/… esas sayılı takip dosyasında davalıların itirazlarının 19.264,15-TL asıl alacak üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %17,10 temerrüt faizi işletilmek suretiyle takibin devamına,
Fazlaya dair talebin REDDİNE,
2-Alacağın %20’si oranında 3.852,83-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı Bankanın harçtan muaf olması nedeniyle peşin alınan harç bulunmadığından karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.315,93-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 281,50-TL tebligat/posta gideri, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.781,50-TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 1.524,96-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.185,31-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
8-….İcra Dairesinin 2014/… esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekili, davalılar vekillerinin ve davalı …’ın yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”