Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/878 E. 2018/1083 K. 30.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/878 Esas
KARAR NO : 2018/1083

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2015
KARAR TARİHİ : 30/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvkekilinin şirketi olan … Ticaret ile davalı arasında ana bayilik sözleşmesi yapıldığını, iş bu anlaşmanın yürürlükte olduğu sırada davalının, sözleşmeye aykırı olarak bayilik ve yetki görevini dava dışı … isimli şirkete verdiğini, huzurdaki davanın öncesinde müvekkili tarafından davalı aleyhine bir alacak davası açıldığını, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı kararı ile davanın kabul edildiğini ve kararın Yargıtay tarafından da onaylandığını, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeni ile müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, ayrıca 754,52 TL ‘ lik mutabakat mektubunun da davalı tarafından ödendiğini beyanla, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 20.000,00 TL zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından, dava dilekçesinin ekinde sunulması gereken delillerin taraflarına tebliğ olmadığını, davacının taleplerinin belirsiz olduğnu, davaya dayanak olduğu iddia edilen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası nezdinde görülen davanın, huzurdaki dava ile herhangi bir alakasının bulunmadığını, taraların arasında bir ticari ilişkinin bulunduğunu ancak davacının iddiasının aksine taraflar arasında herhangi bir bayilik sözleşmesi imzalanmadığını, ayrıca davacının ticari ilişki kapsamında borçlarını zamanında yerine getirmediğini, bu nednele müvekkili tarafından davacıya … Noterliğinin 03/04/2012 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, müvekkili tarafından davacıya mal satışı yapıldığını, ancak bu durumun bayilik ve hatta ana bayilik olarak yorumlanmasının mümkün olmadığını, yine davacının iddiasının aksine müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının müvekkiline 46.457,48 TL ‘ lik bir borcunun bulunduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; bayilik sözleşmesine dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; sözleşme, tanık, bilirkişi raporu vs. delillere dayanmıştır.
Dosyamızın arasına alınan … Ticaret Mahkemesi … esas … karar sayılı dosyanın incelenmesinde; davacının…, davalının … A.Ş., davanın Alacak davası olduğu, 11/02/2013 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizce sunulan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacının talep ettiği tazminat talebinin tespiti, bayilik ilişkisinin tespiti ve özeldede tek satıcılık bulunup bulunmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, davalı şirket defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi hususunda bilirkişilerden rapor alınmış, bilirkişiler 30/06/2017 tarihli kök raporlarında: taraflar arasında yazılı olmayan bir mal tedarik sözleşmesinin bulunduğunu, ancak bu sözleşmenin bir bayilik sözleşmesi şeklinde anlaşılmayağı, bayilik sözleşmesi bulunduğunu ileri süren davacının iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, ortada böyle bir yazılı delil bulunmadığı, sözleşme süresi de belirli olmadığından davlının sözleşmeyi haksız feshinden bahsedilemeyeceği, davacının tazmini gereken bir zararının da bulunmadığı, dava konusu maddi ve manevi tazminat taleplerinin dayanaktan yoksun olduğu; 19/10/2018 tarihli ek raporlarında; kök raporda herhangi bir değişik gerekmediği tespit ve rapor edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, davacı ve davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen kök ve ek raporlar ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı tarafın ticari defterlerinde 31/12/2012 tarihi itibarıyla 753,78 TL borç bakiyesi verdiği, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesinde 31/12/2012 tarihi itibarıyla 1.542,52 TL borçlu durumda olduğu, davacının taraflar arasında bir anabayilik sözleşmesi akdedildiği ve bu kapsamda davalının bayilik görevini üstlendikleri, ancak sözleşme devam ederken davalının dava dışı … isimli şirkete bayilik ve yetki görevi verdiği, bu nedenle de taraflarının büyük zarara uğradığı iddiasında olup, dosyanın incelenmesinde davacının iddia ettiği gibi bir sözleşmeye rastlanamadığı, bununla birlikte taraflar arasında yazılı olmayan bir mal tedarik (satım) sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme gereğince davacının “alıcı” ve davalının “satıcı” konumunda oldukları dosyadaki delilerden anlaşıldığı, taraflar yazılı olmaksızın da bir bayilik sözleşmesi akdedibilirler. Ancak böyle bir durumda davacı taraf varlığını iddia ettiği bayilik ilişkisini şüpheye mahal bırakmayacak şekilde yazılı delil ile ispat etmelidir. Mail yazışmaları taraflarca güvenli elektronik imza ile imzalanmadıkça, bayilik sözleşmesinin mevcudiyetini kabule yeterli yazılı delil olarak nitelendirilemez, dolayısıyla davacının münhasır yetkili olduğu iddiası ispatlanmış sayılmaz, kaldı ki davacının, davalının iştigal konusu dışındaki emtiayı da alıp sattığı defter kayıtlarından anlaşıldığından, davacının tek yetkili satıcı olduğu savının herhangi bir geçerliliği yoktur. Taraflar arasındaki sözleşmenin süresi de belli olmadığından, davalının sözleşmeyi haksız olarak sona erdiği de söylenemeyecektir, bu itibarla davacının maddi tazminat isteminin yasal dayanığı bulunmadığı gibi, manevi tazminat isteyebilmek için aranan yasal koşulların da davacı yararına gerçkleşmediği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; taraflar arasında yazılı olmayan bir mal tedarik sözleşmesinin bulunduğunu, ancak bu sözleşmenin bir bayilik sözleşmesi şeklinde anlaşılmayağı, bayilik sözleşmesi bulunduğunu ileri süren davacının iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, ortada böyle bir yazılı delil bulunmadığı, sözleşme süresi de belirli olmadığından davlının sözleşmeyi haksız feshinden bahsedilemeyeceği, davacının tazmini gereken bir zararının da bulunmadığı, dava konusu maddi ve manevi tazminat taleplerinin dayanaktan yoksun olduğu; 19/10/2018 tarihli ek raporlarında; kök raporda herhangi bir değişik gerekmediği tespit edildiği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-)Davacının davasının reddine,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 305,65-TL harcın karar kesinleştiğinde iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.180,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı gider avansından artan bakiyenin davacıya/vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2018

Katip …

Hakim …

**Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.**