Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/813 E. 2018/1030 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/813 Esas
KARAR NO : 2018/1030 Karar

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2015
BİRLEŞEN 1. DAVA TARİHİ : 03/09/2015
BİRLEŞEN 2. DAVA TARİHİ : 16/09/2015
KARAR TARİHİ : 21/11/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2018
BİRLEŞEN DAVALAR : 1- İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2015/900 E. 2015/483 K.
2- İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2015/830 E. 2016/865 K.
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 19.08.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davalının Davacı Şirkette 22.05.2015 tarihli belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile müşteri temsilcisi olarak işe başladığını, davalıya işe başlamadan önce Davacı Şirket tarafından, 1992 yılında Türkiye’de ilk defa haşlatılan promosyon sistemlerinin ve bugüne kadar geliştirilen bütün uygulamaların eğitiminin verildiğini, Davacı Şirket’in bu eğitimi vermesinin nedeninin, bu sistemi Türkiye’ye ilk getiren, sürekli geliştiren firma olması ve piyasada bu sistemi uygulayan fazla firmanın olmaması, hazır eğitimli işi bilen elemanın bulunmaması olduğunu, bu nedenle Davacı Şirkette işe alınacak müşteri temsilcisi adaylarının öncelikli olarak işe ilişkin ciddi bir teknik eğitimden geçtiklerini, yoğun teknik bilgiyi içeren bu eğitimin sonunda başardı olan adayların seçildiğini ve bu sefer sahada eğitime tabi tutulduklarını, saha eğitiminde başarılı olanlarla iş sözleşmesinin imzalandığını ve Davacı Şirket ile aralarında hizmet ilişkisinin kurulmuş olduğunu, dayalının da bu şekilde sıkı bir eğitime tabi tutulduğunu, bu eğitimin sonunda da 22.05.2015 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin imzalandığını, davalının aldığı eğitim sonucunda bir meslek sahibi olduğunu, Davacı Şirketsin müşteri temsilcilerine mevcut müşteri portföyünü paylaştırdığını, Davalıya bu portföyden toplam 21 adet müşterinin verildiğini, her bir müşteri temsilcisinin hazırladığı raporları diğer müşteri temsilcileri ile paylaştığını böylelikle tüm müşteri temsilcilerinin bütün şirket portföyü hakkında bilgi sahibi olduğunu, davalı ile paylaşılan bu bilgiletin Davacı Şirket için oldukça önemli olduğunu, zira davacı şirketin promosyon sektöründe sadakat programlarında ilk firma olup, sektörün en eski ve en büyük firması olduğunu, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … gibi Türkiye’nin ilk 500 firmasının 457’sine hizmet verdiğini, bu itibarla müşteri portföyünün ve bu kapsamda müşteriler ile yapılan görüşme raporlarının çok önemli olduğunu, Davam Şirketin faaliyetinin ve piyasadaki mevcut konumunun devamı için büyük önem arz eden ve Davacı Şirket’in ticari sır niteliğindeki bilgilerini ihtiva eden bu portföyün, davalının davacı şirket nezdindeki görevinin ifası için paylaşıldığını, davalının davacı şirket tarafından kendisine verilen eğitimin tamamlanmasından ve davacı şirkete ait müşteri portföyünün kendisiyle paylaşılmasından hemen sonra hiçbir gerekçe göstermeden ve mevzuat hükümleri gereği uymak zorunda olduğu ihbar sürelerine riayet etmeden davacı şirketten ayrılarak davacı şirket ile arasındaki sözleşmeyi feshettiğini, davam şirketin davalının işten ayrıldıktan hemen sonra birebir takip firma olan… Limited Şirketi’nde çalışmaya başladığının öğrenildiğini, davalının bu şekilde davacı şirkette çalıştığı dönemde aldığı teknik eğitimi ve yine davacı şirketçe kendisiyle paylaşılan müşteri portföyünü kullanarak davacı şirket aleyhine başta haksız rekabet olmak üzere, haksız ve hukuka aykırı eylemler içine girdiğini, davalının davacı şirket ile imzaladığı belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin 14. Maddesinde personelin rekabet etmeme ve gizlilik yükümlülüğünün düzenlendiğini, işbu yükümlülük uyarınca cezai şartın kararlaştırıldığını, davalının fiillerinin davacı şirket ile imzaladığı İş sözleşmesine açık aykırılık oluşturduğu gibi, ayrıca genel hükümlere de aykırı olduğunu; davalının mevzuata ve sözleşmeye aykırılık oluşturan eylemlerinin davacı şirket tarafından tespitinden sonra, haksız rekabete yol açan eylemleri ve rekabet yasağını ihlal eden davranışlarına son vermesi ve aynca davacı şirket ile imzaladığı hizmet sözleşmesi uyarınca cezai şart ödemesi için kendisine … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 03.07.2015 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini; ancak davalının işbu ihtarnameye cevaben … Noterliği’nin 10.07.2015 Tarih, … Yevmiye Numaralı ihtarnamesini düzenleyerek, ihtarnamede belirtilen hususların hiçbirini kabul etmediğini beyan ettiğini, davalının davacı şirketten ayrıldığı dönemdeki faaliyetlerinin haksız rekabet oluşturduğunu, davalının hareketleri nedeniyle davacı şirketin maddi zarara uğradığını, davalının bu hareketlerinin davacı şirket ile imzaladığı hizmet akdinin 14. maddesinde düzenlenen “rekabet etmeme ve gizlilik yükümlülüğü” ne de açık aykırılık teşkil ettiğini ve bu nedenle davalının sözleşmede düzenlenen cezai şart ödeme yükümlülüğünün doğduğunu belirterek; davalının haksız rekabet teşkil eden ve rekabet yasağına aykırı davranışlarının men’ine, davalının başta rekabet yasağı ve gizlilik olmak üzere davacı şirketten ayrıldığı dönemden sonraki hareketlerinin, davacı şirket ile imzaladığı iş sözleşmesinin 14. maddesinde düzenlenen yükümlülüklerine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle şimdilik 500,00 -TL cezai şart ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …’nin 24.12.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarım kabul etmediğini, tarafına gönderilen dosyada bulunan iş sözleşmesinin içerdiği maddeler ile alakalı ayrıntılı bilgiye sahip almamakla birlikte iddia edilen eğitimleri görmediğini, bahsi geçen rakip firmaya …’in müşterilerinin hiçbirinden ticari bir kazanç sağlamadığını, zaten kısa bir süre sonra söz konusu firmadan ayrılarak farklı bir sektörde farklı bir firmada çalışmaya başladığını, bu kısa sürede …’tan …’in müşterilerinden herhangi birine fatura kestirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyamız ile birleşen … Ticaret Mahkemesi … E dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile ayı sektörde faaliyet gösteren ve davacının rakibi olan davalı şirketin, davacı firmada promosyon ve sadakat programlan konusunda eğitim alan ve müşteri temsilcisi olarak çalıştıkları görevlerinden 05.06.2015 tarihinde ayrılan dava dışı üçüncü kişiler … ve … isimli şahısları kendi bünyesinde çalışmak üzere işe aldığını, anılan şahısların davalı şirkette çalışmaya başlamadan hemen önceki dönemde davacı şirket tarafından 1992 yılında Türkiye’de ilk defa başlatılan promosyon sistemlerinin ve bugüne kadar geliştirilen tüm uygulamaların eğitimini aldıklarını, davacı şirketin bu eğitimi vermesinin nedeninin, bu sistemi Türkiye’ye getiren, sürekli geliştiren firma olmasının, piyasada bu sistemi uygulayan fazla firmanın olmaması ve hazır eğitimli işi bilen elemanın bulunmaması olduğunu, yoğun eğitimler sonucu başarılı olan adaylar ile iş sözleşmesinin imzalanarak davacı şirketle aralarında hizmet sözleşmesinin kurulduğunu, davacı şirket tarafından işe alınan … ve … isimli kişilerin daha önce bu konuya ilişkin hiçbir bilgi ve tecrübesinin olmadığını, davacı şirketten aldıkları eğitim sonucunda meslek sahibi olduklarını ve halen davalı şirkette yaptıkları işe ilişkin sektörün sırrına vakıf olduklarını, davacı şirketin … ve … isimli şahıslara verilen eğitimin haricinde ayrıca mevcut müşteri portföyünün de bu kişilerle paylaşıldığını, davalı ile paylaşılan bu bilgilerin oldukça önemli bilgiler olduklarını, zira davacı şirketin promosyon sektöründe sadakat programlarında ilk firma olup, sektörün en eski ve en büyük firması olduğunu, davalı şirketin halihazırda çalışanı olan kişiler ile şirket nezdindeki görevinin ifası için paylaşıldığını, davacı şirketin ticari sır niteliğindeki bu bilgilerini korumaya almak ve piyasadaki rakiplerini kişilerle imzaladığı belirsiz süreli iş sözleşmesine personelin rekabet etmeme ve gizlilik yükümlülüğü başlığı altında bir düzenleme getirdiğini, bu şahısların ise iş sözleşmelerinde böyle bir hüküm olmasına rağmen, davacı şirketten ayrılarak davalı şirkette işe girdiklerini, davacı şirkette öğrendikleri tüm bilgi ve müşteri portföylerini davalı şirkette kullanmaya başladıklarını, başta haksız rekabet olmak üzere, haksız ve hukuka aykırı eylemler içine girdiklerini, bu durumun sözleşmeler eklenerek davalı şirkete noter yoluyla çekilen protestoda bildirilmesine rağmen davalı şirket tarafından herhangi bir aksiyonun da alınmadığını, davacı şirketin bu kişilere de ihtarname keşide ettiğini ayrıca aleyhlerine dava açıldığını belirterek, davalının haksız rekabet teşkil eden ve rekabet yasağına aykırı davranışlarının tespitine, men’ine; davacı şirketin uğradığı maddi zararın tazminine ilişkin şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin satış arttırıcı, tanıtım promosyon, bundle promosyonları, sadakat programları, ürün tedariği ve projelerinde kurumsal olarak 15 yıllık deneyime sahip, TTK, BK ve diğer mevzuat kapsamında hukuka uygun olarak faaliyet gösteren ve faaliyetlerinin haksız rekabet oluşturmaması hususunda azami özen gösteren bir firma olduğunu, davacı şirket ile davalı şirketin rekabetçi ortamda aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve davacı şirketle birlikte tüm Türkiye’de faaliyet gösteren firmalara hizmet sunduklarını, davalı şirketin faaliyet alanı kapsamında birçok firma ile görüştüğünün, davalının faaliyetlerinin davacı şirketin eski çalışanları olan … ve … adlı şahıslarla ilgi ve alakasının olmayıp, bu şahıslar aracılığıyla davacı şirketin dava dilekçesinde iddia ettiği hiçbir firma ile de iş yapılmadığını, davacı şirketin eski çalışanlarının işyerinde kendilerine sunulan şartların uygun olmaması, maaşlarından ceza kesintileri yapılması, uzun süre sigortasız çalıştırılmaları gibi nedenlerle davacı işverenle konuşarak 05.06.2015 tarihinde işyerinden ayrılmak zorunda kalarak, kendi meslek alanında faaliyet gösteren davalı şirket nezdinde 10.06.2015 tarihinde işe başladıklarını, davacının eski çalışmalarının davacı şirkete ait işyerinde edindiği bilgileri ve ticari sır niteliğinde olduğu iddia edilen müşteri portföyünü ve çevresini davalı şirkette kullanmadıkları gibi, davacıyla haksız rekabet oluşturacak eylemlerde de bulunmadıklarını, … ve …’ın davacı şirkette toplam 15 gün çalıştıklarını; davacı şirkete ait ticari sır niteliğinde olan bilgileri ve müşteri portföyünü böyle kısa bir zamanda öğrenmiş olmadıkları gibi, kendilerine sunulan bilgilerin de davacının çalıştığı piyasada yer alan diğer firmaların da bilgi sahibi olduğu ya da piyasada, internette bulunabilecek gizli olmayan bilgiler olduğunu, davacı tarafından … ve … isimli şahıslara imzalatılan iş sözleşmesinin genel işlem koşullan niteliğinde olduğunu, … ve …’nin davacı firmada yaptığı işler ve çalışma süreleri dikkate alındığında davacı firmanın tüm müşteri çevresi veya üretim sırları ya da yaptığı işler hakkında ayrıntılı bilgi edinme imkanı bulmasının imkansız olduğu gibi, davacı İşverence kendisine bu nitelikte bilgilerin de verilmediğini, bu bilgilerin kullanılmasıyla davacının önemli bir zarara uğradığının da ispat edilemediğini, davacının bu nedenlerle davalı şirketten herhangi bir tazminat talep etme hakkını haiz olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyamız ile birleşen … Ticaret Mahkemesi … E dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirkette 22.05.2015 tarihli belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile müşteri temsilcisi olarak işe haşladığını, davalıya işe haşlamadan önce davacı şirket tarafından 1992 yılında Türkiye’de ilk defa başlatılan promosyon sistemlerinin ve bugüne kadar geliştirilen bütün uygulamaların eğitiminin verildiğini, davalının daha önce davacı şirketteki işe ilişkin olarak hiçbir teknik bilgi ve tecrübeye sahip olmadığından davacı şirket tarafından sıkı bir eğitime tabi tutulduğunu, davacı şirketin bu eğitimi başarıyla geçip iş sözleşmesi imzalayan müşteri temsilcilerine mevcut müşteri portföyünü paylaştırdığını, davacı şirketin promosyon sektöründe sadakat programlarında ilk firma olup, sektörün en eski ve en büyük firması olduğunu, …, … …, …, …, …, …, …, …, … gibi Türkiye’nin ilk 500 firmasının 457’sine hizmet verdiğini, bu itibarla müşteri portföyünün ve bu kapsamda müşteriler ile yapılan görüşme raporlarının çok önemli olduğunu, davalının davacı şirket tarafından kendisine verilen eğitimin ve davacı şirkete ait müşteri portföyünün kendisiyle paylaşılmasından hemen sonra hiçbir gerekçe göstermeden ve mevzuat hükümleri gereği uymak zorunda olduğu ihbar sürelerine riayet etmeden davacı ile arasındaki sözleşmeyi feshettiğini, davacı şirketin davalının işten ayrıldıktan hemen sonra birebir rakip firma olan… Limited Şirketinde çalışmaya başladığının öğrenildiğini, davalının bu şekilde davacı şirkette çalıştığı dönemde aldığı teknik eğitimi ve yine davacı şirketçe kendisiyle paylaşılan müşteri portföyünü kullanarak davacı şirket aleyhine başta haksız rekabet olmak üzere, haksız ve hukuka aykırı eylemler içine girdiğini, davalının davacı şirket ile imzaladığı belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin 14. Maddesinde personelin rekabet etmeme ve gizlilik yükümlülüğünün düzenlendiğini, işbu yükümlülük uyarınca cezai şartın kararlaştırıldığını, davalının fiillerinin davacı şirket ile imzaladığı iş sözleşmesine açık aykırılık oluşturduğu gibi, ayrıca genel hükümlere de aykırı olduğunu, davalının mevzuata ve sözleşmeye aykırılık oluşturan eylemlerinin davacı şirket tarafından tespitinden sonra, haksız rekabete yol açan eylemleri ve rekabet yasağım ihlal eden davranışlarına son vermesi ve ayrıca davacı şirket ile imzaladığı hizmet sözleşmesi uyarınca cezai şart ödemesi için kendisine … Norerliği’nin … yevmiye numaralı 03.07.2015 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak davalının işbu ihtarnameye cevaben … Noterliği’nin 10.07.2015 Tarih, … Yevmiye Numaralı ihtarnamesini düzenleyerek, ihtarnamede belirtilen hususların hiçbirini kabul etmediğini beyan ettiğini, davalının davacı şirketten ayrıldığı dönemdeki faaliyetlerinin haksız rekabet oluşturduğunu, davalının hareketleri nedeniyle davacı şirketin maddi zarara uğradığını belirterek, davalının haksız rekabet teşkil eden ve rekabet yasağına aykırı davranışlarının men’ine; davalının başta rekabet yasağı ve gizlilik olmak üzere davacı şirketten ayrıldığı dönemden sonraki hareketlerinin, davacı şirket ile imzaladığı iş sözleşmesinin 14. maddesinde düzenlenen yükümlülüklerine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle şimdilik 500.00 TL cezai şart ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili 23.12.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın işveren ile işçi arasında imzalanan iş sözleşmesinden ve bu sözleşmenin uygulanmasından doğduğundan dolayı bu davaların iş mahkemesinde görülmesi gerektiğini ve görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, davacının kendisine meslek kazandırıldığına ilişkin iddiasının tamamen mesnetsiz olduğunu, davalının davacı tarafından belirtilen tarihten yaklaşık iki ay önce davacı işyerine girdiğini, işe girişte kendisine maktu sözleşmelerin imzalandığını ve bu sözleşmelerin boş olan tarih kasımlarının ileri tarihli olarak doldurulduğunu, davalının sigortasının yapıldığı 22.05.2015 tarihine kadar sigortasız olarak çalıştırıldığını, davacının iddialarının aksine davalıya hiçbir teknik bilgi ve eğitimin verilmediğini, davalının davacı şirkette çalışmadan önce 10 yıllık satış ve pazarlama konusunda mesleki bilgi ve tecrübesinin bulunduğunu, davacı tarafından davalıya meslek kazandırıldığına ilişkin iddialarının ve bunun gibi diğer iddiaların tamamının gerçek dışı olduğunu, davacıyla haksız rekabet oluşturacak eylemlerde de bulunmadığını, davacının dayandığı iş sözleşmesinin şeklinden ve içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere genel işlem koşullan içeren bir sözleşme olduğunu, davacının sunmuş olduğu sözleşmenin de birçok işçiye imzalatılmak üzere bazı yerleri boş bırakılarak elle doldurulacak şekilde matbu olarak hazırlanmış ve ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu, dayattığı bir sözleşme olduğunu, sözleşme içeriğini öğrenme imkanı sağlanmadığı gibi, bu koşulların karşılıklı tartışılmadığını, müzakere edilmediğim işe girebilmesi için davalıya sözleşmeyi imzalamasının dayatıldığım ve davalı tarafından işe başlayabilmek için içeriği öğrenilmeden sözleşmenin imzalanmak zorunda kalındığını, davalının asgari ücretle çalışan bir işçi olduğunu, kendisinden aldığı ücretin 100 katı tutarında cezai şart talep edilemeyeceğini, aynca somut olayda TBK m.29 maddesinde düzenlenen aşırı yararlanma durumunun geçerli olduğunu ve davacının davalının zor durumundan faydalanarak iş sözleşmesinin imzalandığını, bu nedenle davalının bu sözleşme hükümleri ile bağlı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak dava tarihi itibarıyla davacının davalılardan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 24.01.2018 tarihli 28 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacının, eski çalışanı olan davalılardan … ile …’ın diğer davalı şirkette çalışmak suretiyle kendileriyle paylaşılan müşteri portföyünü kullanmak suretiyle, kendi şirketleri aleyhine haksız rekabette bulundukları ve bundan dolayı zarara uğradıkları iddiasına ilişkin olarak, davacı portföyündeki hangi şirketlerin davalı yana kaydırılmış oldukları ile ilgili somut bir verinin dosyada mevcut olmadığı, diğer yandan incelenen taraf defterlerinde sondaj usulü ile yapılan karşılaştırma neticesinde her iki tarafın da aynı şirketlerle çalıştığının görüldüğü, ancak çalışılan bu şirketler ile davalı … şirketinin hangi tarihten itibaren çalışmaya başladığı, davalı çalışanların bu ilişkilerde herhangi bir etkisinin bulunup bulunmadığı hususlarında, mevcut dosya ve defter durumuna göre somut bir verinin bulunmaması nedeni bir görü; bildirmenin mümkün olmadığı, Davalılardan … ve … ve davacı şirket … arasında akdedilen rekabet yasağı anlaşmasının kanunim getirmiş olduğu sınırlar çerçevesinde düzenlenmiş olmadığının tespit edildiği, Davalılardan … ve …’nin diğer davalı … tarafından … nezdinde çalışmaları için hukuka aykırılık teşkil edecek bir biçimde ayartıldığı hususunun tespit edilemediği. Davacı şirket nezdinde yalnızca 2 haftalık bir süre çalışmış olan davalıların “ticari sır” niteliğindeki bilgileri öğrenip, davalı … nezdine taşımalarının çalışma sürerinin kısalığı dikkate alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Davalılardan … ve … taralından imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmelerindeki hükümler incelendiğinde, işçi aleyhine ağırlaştırılmış şartlar da ihtiva ettiği görüldüğünden, teknik olarak genel işlem şartı niteliğinde olduklarının söylenebileceği, Tüm bu nedenlerle davalılar aleyhine iddia olunan, davalılar tarafından davacı şirket aleyhine haksız rekabet yaratıldığı hususunun tespit edilemediği” sonuç ve kanaati ile raporunu sunmuşlardır.
Bu rapora yapılan davacı vekilinin itirazlar üzerine itirazların değerlendirilerek ek rapor düzenlenmesi için dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 15.08.2018 tarihli 7 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Davacının, eski çalışanı olan davalılardan … ve …’ın diğer davalı şirkette çalışmak suretiyle, kendi şirketleri aleyhine haksız rekabette bulundukları ve bundan dolayı zarara uğradıkları iddiasına ilişkin olarak yapılan incelemede haksız rekabetin oluşmadığı kanaatinin hasıl olduğu. Davalı eski çalışanlar … ve … ile davacı … arasında imzalanan rekabet yasağı anlaşmasının kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğu. Davacı şirket nezdinde yalnızca 2 haftalık bir süreçte görev aldıkları, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu. Kök ve ek raporda açıklanan sebeplerle davacı aleyhine haksız rekabet yaratılmadığı” sonuç ve kanaati ile ek raporlarını sunmuşlardır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davacı ve davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Davaya konu talep; davalılar … Ltd. Şti. … ve …’nin fiillerinin davacı şirket … Anonim Şirketi aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun tespitinden ibarettir. Davacı tarafından açılan işbu davada, haksız rekabetin tespiti, meni ve davacı şirketin uğradığı maddi zararın tazminine ilişkin şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Somut uyuşmazlığın hukuken değerlendirilmesinde çıkış noktası, davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkiler ile bağlantılı alarak davalıların fiillerinin, haksız rekabet teşkil edip etmediğinin doğru bir biçimde belirlenmesi ve nitelendirilmesidir. Bu hususta öncelikle, davalılar tarafından haksız rekabete yol açılıp açılmadığı hususu karara bağlanacaktır.
Davacıların davalılardan … ve …’nin davacı şirket nezdinde çalışmakta iken, kanunun kendilerine tammış oldukları hak ile davacı şirket nezdinde çalışmaktan ayrılıp, davalı şirket “…” nezdinde çalışmaya başlaması itibariyle davacı şirketin söz konusu hususun haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenmelidir.
Davacı tarafından ileri sürülen davalılar … ve …’nin fiillerinin haksız rekabete yol açtığı hususundaki iddiası, anılan davalıların, davacı şirket nezdinde çalışmakta iken, kanunun kendilerine tanınmış oldukları hak ile davacı şirket nezdinde çalışmaktan ayrılıp, davalı şirket “…” nezdinde çalışmaya başlamasından ileri gelmektedir.
Dosya üzerinde yapılan incelemede; Davacı tarafından, Davalılardan … ve …’nin, davacı şirket …’ten ayrılmalarının akabinde, diğer davalı şirket olan “…” nezdinde çalışmaya başlamalarının, rekabet yasağı anlaşmasına aykırı davranmak suretiyle, haksız rekabete yol açtığının iddia edildiği görülmektedir.
Davacı ve davalılardan … ve … arasında da bu kapsamda bir rekabet yasağı sözleşmesinin akdedildiği, dosya muhteviyata belgelerde saptanmıştır. Dava dosyasında yer alan belgeler incelendiğinde, Davalılardan … ve Davacı … arasında imzalanan 22.05.2015 tarihli Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinin m. 14 hükmü, personelin rekabet etmeme ve gizlilik yükümlülüğü başlığını taşımaktadır.
Kanun koyucu, hizmet ilişkisi içerisindeki rekabet yasağının, hizmet ilişkisi sona erdikten sonra da devam etmesini kabul etmemiştir. Dolayısıyla işverenin elindeki tek olanak, rekabet yasağı sözleşmesi ile işçiye hizmet ilişkisinin sona ermesi sonrası için de rekabet yasağı getirmektir Dava konusu olayda da, davacı Interklink’in de bu bağlamda, iş sözleşmesi akdedilirken iş sözleşmesi içerisinde yer alan bir madde ile şirket çalışanlarına rekabet yasağı getirmiş olduğu tespit edilmiştir.
İş Sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönem için işçinin rekabet hakkını sınırlandıran ya da tamamen ortadan kaldıran rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin hükümler, Borçlar Kanununun 444 – 447. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK m. 444 ;Fiili ehliyetine sahip ohn işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına takip bir işletme açmaktan, başka bir takip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, takip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazık olarak üstlenebilir.
Davalılar ve davacı arasındaki rekabet yasağına aykırılık sözleşmesi, yer, zaman ve süreye ilişkin; yer açısından sınırlandırılmamış, zaman açısından 3 yıl süre ile sınırlandırılmış, bunun yanında konuya ilişkin sınırlandırma ise işyerinin faaliyet konusuna giren konulardan biri veya birkaçı ilgili olarak gerçekleştirilmiştir.
Bu bağlamda, davalıların ekonomik geleceklerini tehlikeye düşürme riski arz ettiğinden hakkaniyete uygun bir sınırlamanın söz konusu olduğu söylenemeyecektir. Rekabet yasağı sözleşmesinin içermesi gereken unsurların yer, zaman ve konu olması, dava dosyasında mübrez olan rekabet yasağı sözleşmesi incelendiğinde işbu sözleşmenin yer bakımından sınırlandınlmayıp, konu bakımından ise, işyerinin faaliyet konusuna giren konulardan biri veya birkaçı şeklinde genel bir smıriandırmaya tabi tutulduğu, zaman hususunun ise 3 yıl olarak mevzuat doğrultusunda yüksek olarak nitelendirilebilecek bir süre île sınırlandığı görülmüştür. Söz konusu 3 yıllık sınırlandırma yerleşik Yargıtay içtihatlarında işçinin ekonomik geleceği için tehdit arz eden bir sınırlama olarak görüldüğünden bahisle, dava konusu olayda, taraflar arası akdedilen sözleşmenin yer bakımından sınırlandınlmayıp, süre açısından da 3 yıl olarak sınırlandırılması hususun bir geçersizlik sebebi teşkil eder
Davacı tarafından, davalılardan … ve … tarafından gerçekleştirilen fiillerin haksız rekabet teşkil ettiğine yönelik ileri sürülen bir iddia da, davacının yanında çalışmakta iken, davacı şirketten ayrılıp davalı şirket nezdinde çalışmaya başlayan diğer davalılar … ve … davacı şirket yanında eğitimler sonucu öğrenmiş oldukları bilgileri davah şirkete taşıyarak haksız rekabete yol açmış olduklarıdır, öncelikle, dava dosyasına sunulan belgelerden davalıların müşteri temsilcisi sıfatıyla görev yaptıkları anlaşılmaktadır. … 22/05/2015 – 05/06/2015 tarihleri arasında davaa … şirketinde, 10/06/2015 – 29/09/2015 tarihleri arasında ise davah … şirketinde çalışmıştır. … 22/05/2015 – 05/06/2015 tarihleri arasında davacı … şirketinde, 10/06/2015 – 16/11/2015 tarihleri arasında ise davah … şirketinde çalışmıştır. Bu hususta gerçekleştirilen mali bilirkişi incelemesinde; Davacının, eski çalışanı dan davalılardan … ile …’ın diğer davah şirkette çalışmak suretiyle kendileriyle paylaşılan müşteri portföyünü kullanmak suretiyle, kendi şirketleri aleyhine haksız rekabette bulundukları ve bundan dolayı zarara uğradıkları iddiasına ilişkin olarak, davacı portföyündeki hangi şirketlerin davah yana kaydırılmış oldukları ile ilgili somut bir verinin dosyada mevcut olmadığı, diğer yandan incelenen taraf defterlerinde sondaj usulü ile yapılan karşılaştırma neticesinde her iki tarafın da aynı şirketlerle çalıştığının görüldüğü, ancak çalışılan bu şirketler ile davah … şirketinin hangi tarihten itibaren çalışmaya başladığı, davah çalışanların bu ilişkilerde herhangi bir etkisinin bulunup bulunmadığı hususlarında, mevcut dosya ve defter durumuna göre somut bir verinin bulunmaması nedeni bir görüş bildirmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Şu halde, davalılardan … ve …’nin davacı şirket nezdinde işe başlamadan önce görmüş oldukları eğitimlerin en fazla mesleki formasyonlarına yapılmış bir katkı olarak nitelendirilmesi gerekliliğinin, sır olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı; kaldı kî, davacı şirket nezdinde yalnızca 2 haftalık bir süre çalışmış olan davalıların “ticari sır” niteliğindeki bilgileri öğrenip, davalı … nezdine taşımalarının çalışma süresinin kısalığı dikkate alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğu; Davacı nezdinde edindiği ve sır niteliğinde olmayan mesleki bilgileri kullanmasının, davalı şirkete rekabet avantajı sağlayan ticari sırların ifşası olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından ileri sürülen bir husus da, diğer davalılar … ve …’nin davalı şirket “… ” nezdinde çalışmaları için ayartılmış olduklarıdır. Ayartma, genel olarak, bir müteşebbisin, diğer bir işletmenin işçi, personel gibi yardımcı şahıslarının iş yerini değiştirmesine yönelik çaba göstermesi şeklinde tanımlanabilir. Birbiriyle iktisadi rekabet içinde olanların (rakiplerin), birbirlerinin elinden sahip oldukları ya da sahip olmayı hesap ettikleri müşterileri kapmaları iktisadi rekabetin esasını oluşturmaktadır. Bir çalışanın ya da müşterinin ayartılması kural olarak caizdir. Davalı … ve …’nin kendi iş akitlerinin yasanın kendilerine tanımış oldukları hak ile davacı şirketten ayrıldıkları ve davalı şirket nezdinde çalışmaya başladıkları görülmektedir. Ayartma kavramının bu kadar dar anlamda yorumlanmasını, yerleşik Yargıtay içrihadarı ve doktrin işçinin ekonomik geleceği için tehdit arz eder nitelikte görmektedir. Bu bağlamda, doktrinde yaygın olarak kabul edilen görüşler nazara alındığında ve ilgili haksız rekabet hükümleri ışığında; davalı şirket tarafından, diğer davalılar Davalı … ve …’nin davalı şirket nezdinde çalışmaları için hukuka aykırı şekilde ayartıldığı kanaatine ulaşılabilecek herhangi bir tespit yapılamamıştır.
Davalılardan … ve … tarafından, davacı şirket tarafından düzenlenerek kendilerine imzalatılan Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinde yer alan hükümlerin teknik alarak genel işlem şartlan niteliğinde olduğu ve bu nedenle geçerli olmadıkları iddia edilmektedir. Belirsiz süreli hizmet sözleşmeleri tetkik edildiğinde, sözleşmelerin matbu oldukları, sözleşmenin kuruluş tarihi, işçinin adı soyadı şeklinde kişiden kişiye değişiklik gösteren hususlar haricinde, tamamen aynı hüküm ve koşullan içerdiği görülmektedir. İşçinin kendisine teklif edilen işi ve dolayısıyla iş sözleşmesine konu olan genel işlem şartlarım kabul etmek zorunda kaldığı, hiçbir şekilde sözleşme koşullan konusunda işveren ile pazarlık yapmasının söz konusu olmadığı yadsınamaz bir gerçektir. Şu halde, davalılardan … ve … taralından imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmelerindeki hükümler incelendiğinde, işçi aleyhine ağırlaştırılmış şartlar da ihtiva ettiği görüldüğünden, teknik olarak genel işlem şartı niteliğinde oldukları kanaatine varılmıştır.
Tüm bu bulguların ışığında Asıl ve Mahkememiz dosyası ile birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki Davaların Reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Asıl ve Mahkememiz dosyası ile birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki Davaların Reddine,
2- Esas davada; 35,90-TL karar harcının peşin alınan 27,70-TL den düşümü ile kalan 8,20-TL nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Esas davada; Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Birleşen … Ticaret Mahkemesinin … – … Esas ve K.sayılı dosyası ile ilgili olarak; 35,90-TL karar harcının peşin alınan 27,70-TL den düşümü ile kalan 8,20-TL nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5- Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … – … Esas ve K.sayılı dosyası ile ilgili olarak; Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … – … Esas ve K.sayılı dosyası ile ilgili olarak; 35,90-TL karar harcının peşin alınan 27,70-TL den düşümü ile kalan 8,20-TL nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … – … Esas ve K.sayılı dosyası ile ilgili olarak; Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Esas ve birleşen davalarda, Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Esas ve birleşen davalarda, Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/11/2018

Katip …

Hakim …