Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/730 E. 2020/650 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/640 Esas
KARAR NO : 2021/72

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında, 30.05.2017 tarihli “…İş Yapım Sözleşmesi” imzalandığını, davalının, işbu sözleşme ve ekinde yer alan teklif formundaki işleri yapmayı ve malzemeleri temin etmeyi taahhüt ve teklif ettiğini, işin bedelinin, KDV hariç 125.000,00 TL olarak kabul edildiğini, bu tutarın, 114.250,00 TL sinin davalıya ödendiğini.. Davalının, işin teslimini yapmadığını ve yaptığı işleri ise; eksik, ayıplı, sözleşme ve teklif formuna aykırı olarak yerine getirdiğini, bu konuda eksikliklerin yerine getirilmesi için şifahi olarak müteaddit müracaatlar yapılmışsa da davalının, görüşme ve tespit taleplerine olumlu cevap vermediğini, müvekkilinin mağduriyetini gidermediğini, bunun üzerine, müvekkili şirket tarafından, İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile mahallinde keşif yapılmak suretiyle, sözleşme konusu yerin, hâlihazırdaki mevcut durumu, sözleşme ve teklif formuna göre yapılan, yapılmayan, eksik ve ayıplı olarak yapılan iş ve malzemelerin tespiti ile işbu iş ve malzemelerin parasal değerlerinin ne olduğu, yapılan işlerin, mevcut hali ile sözleşmeye ve teklif formuna uygun olup olmadığı, yapılmayan, eksik ve ayıplı işlerin, parasal değeri ile ne kadar sürede ve ne bedel ile yapılabileceğinin tespiti, taahhüt edilen işlerin, süresinde tam ve eksiksiz olarak teslim edilip edilmediğinin tespiti, tespit anında zuhur edecek sair hususların tayin ve tespitinin talep edildiğini, ilgili tespit dosyasında, bilirkişiler tarafından yapılan keşif ve inceleme sonucunda, ekte örneği sunulu 17.10.2017 tarihli bilirkişi kurul raporu hazırlandığını söz konusu rapordaki aleyhe hususları kabul anlamına gelmemek kaydı ile rapor ile de davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı, ayıplı ve eksik iş yaptığının ispat edildiğini, müvekkilinin, eksik ve ayıplı işleri, bir an önce tamamlayarak iş başı yapabilmek için üçüncü şahıslara, 111.035,39-TL ödeme yaparak işi tamamlatmak zorunda kaldığını, bu hususa ilişkin belgelerin, dilekçe ekinde sunulduğunu, işin tamamlanması için müvekkili tarafından ödenen fazla bedellerin, faizi ile birlikte davalı tarafça karşılanmasının gerektiğini, müvekkilinin, sözleşme hükümlerine uygun iş yapılacağı inancı ile davalıya, sözleşme bedeline mahsuben, 114.250,00-TL ödeme yaptığını, tespit raporundaki, aleyhe hususları ve eksik hesaplamaları kabui anlamına gelmemek kaydı ile, bu rapor ne dahi davacıya yaptığı iş bedelinin üzerinde peşin ödeme yapıldığının ispat edildiğini, söz konusu rapor ile de davacının, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı, ayıplı ve eksik olarak yaptığı iş bedelinin 15.500-TL olduğunun tespit edildiğini, davalının kendisine ödenen fazla bedelin de işlemiş faizi ile birlikte müvekkiline iade etmesi gerektiğini, taraflarca imzalanan sözleşmenin 4.1 maddesi ile teslim süresinin, sözleşme onaylandıktan sonra 60 iş gününü geçemeyeceği, teslimin, bu süreyi geçmesi halinde, işveren olan müvekkilinin, yükümlülüklerini yerine getirmiş sayılacağını, kusurlu ve eksik iş kalemleri tespit edildiğinde, yükleniciden kaynaklı sorun var ise yüklenicinin, yani davalının, sorunu gidermekle yükümlü olduğunun kabul edildiğini, ancak buna rağmen, belirlenen süre içerisinde iş tesliminin yapılmadığını, müvekkilinin 60 iş günü içerisinde teslimin yapılmaması ve davalı tarafından yapılan eksik, ayıplı işlerin tamamlanmaması, düzeltilmemesi sebebi ile söz konusu ayıp ve eksiklikleri tespit ettirmek ve akabinde gidermek için harcanan süre içerisinde, ticari faaliyetine başlayamadığını ve bu sebeple de ayrıca zarara uğradığını, bu zararların da davalı tarafça, işlemiş faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi gerektiğini beyanla fazlaya dair talep ve dava haklarını saklı tutarak, yukarıda açıklanan ve yargılama aşamasında ortaya çıkacak sebeplere binaen, davalarının kabulüne, şimdilik, işin geç teslimi ve müvekkilinin sözleşme konusu adreste ticari faaliyetine geç başlaması sebebi ile uğradığı zararlara karşılık 2.000-TL, davalıya ödenen fazla bedele ilişkin olarak; 2.000-TL, eksik ve ayıplı iş sebebi ile müvekkilinin, işi tamamlatmak için fazladan ödemek zorunda kaldığı bedellere karşılık 100-TL olmak üzere şimdilik toplam 4.100-TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … İle …Ltd. Şti. arasında KDV hariç 125.000,00 TL bedelli, 30.05.2017 tarihinde “…Sözleşmesi” kurulduğunu, akabinde karşı davalının, sözlü talebi üzerine, “İş Yapım Sözleşmesi” dışında kalan ve Güzellik Merkezinin üst katları için de talepte bulunulduğunu ve müvekkilinin, 20.000-TL bedelle üst katların iç tasarım ve yenileme işini de yaptığını, bu kapsamda; karşı davalının, müvekkiline karşı, huzurdaki asıl davayı ikame ettiğini, usule ilişkin olarak; belirsiz alacak davası olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, işin zamanında teslim edilmediği iddiasına ilişkin olarak; 30.05.2017 tarihli Sözleşme’nin, “Yüklenicinin Yükümlülükleri” kenar başlıklı 4. Maddesine göre; “..teslim süresi, sözleşme onaylandıktan sonra 60 iş günü..” olarak kararlaştırıldığını ve 5. maddede devamla; “..proje bedelinin, ödeme şartlarının ihlali ve/veya gecikmesi halinde teslim süresinin gecikmesinde, işveren sorumlu olacaktır..” hükmüne yer verildiğini, bu kapsamda 30.05.2017 tarihinde imzalanan söz konusu sözleşmenin, hafta sonları, idari izinler, tatiller, dışında 60 iş günü içerisinde tamamlanması gerektiğini, bu çerçevede; hafta sonları, idari izinler ve tatiller çıkarıldığında müvekkilinin 60 iş günü içerisinde sözleşme konusunu tamamladığını, dolayısıyla; karşı davalının iddia ettiği gibi sözleşmenin ifa süresi, 60 gün değil, 60 iş günü olduğunu, sözleşme’nin 3. Maddesinden sonra gelen ve yapılacak işlerin tahdidi olarak sayan ve niteleyen “İnce İşler”, Resepsiyon/Karşılama”, “Tanıtım Odası-1”, “Tanıtım Odası-2”, “Bekleme Alanı”, “Toplantı&Uygulama Alanı”, “Minibar Alanı”, “Muhasebe” başlıklı paragraflarda yapılacak işler açıkça sayılmış ve 3. Maddede de bir bütün olarak ödeme koşullarının düzenlendiğini, bu kapsamda; teklif formu olduğu iddia edilen metnin, sözleşme’nin, eki bir parçası olduğuna ilişkin 30.05.2017 tarihli sözleşme’de hiçbir hüküm olmadığı gibi, teklif metni olduğu iddia edilen metinde de buradaki hizmetlerin taraflarca kararlaştırıldığına ilişkin hiçbir kayıt ve imza bulunmadığını, 25. maddede ise; “Sözleşmede yer almayan, tespit isteyen tarafından şifahi olarak yapılmasının istendiği beyan edilen İşler ile aleyhine tespit istenen tarafından sözleşme ve teklif formu haricinde yapılan işlerin” ekonomik değerinin ifade edildiğini, 30.05.2017 tarihli sözleşme kapsamında açıkça yükümlenilmiş hususlar düzenlenmiş olmasına rağmen ve tespitin konusu bu sözleşme ile sınırlı olmasına rağmen, müvekkilinin yokluğunda koşulları gerçekleşmeden icra edilen keşifte, talepte bulunanın tek taraflı beyanları ile taahhüt altındaymış gibi gösterildiğini, bu açıdan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu beyanla haksız açılan asıl davanın reddini talep etmiştir.
Karşı dava yönünden davalı vekili özetle; İş Yapım Sözleşmenin konusunu, müvekkili bakımından, Beşiktaş mevkiinde bulunan karşı davalı şirketin kliniğinin; bina girişi, birinci kat merdivenleri, birinci katı (resepsiyon alanı, 2 adet tanıtım odası, bekleme alanı, muhasebe alanı, mini bar alanı ve toplantı & uygulama alanı) ve ikinci kata uzanan merdivenleri içinde olacak şekilde; kırım-söküm işleri, ince işleri ve mobilya & dekorasyon uygulamaları KDV hariç 125.000,00 TL (Yüzyirmibeşbin) bedel mukabilinde yapma işini oluşturduğunu, karşı davalının, İş Yapım Sözleşmesi gereği, müvekkilinin yapacağı işlere karşılık vereceği 125.000-TL para borcu olduğunu, İş Yapım Sözleşmesinin, “Ödeme Şekli” başlıklı 3. maddesine göre; İş Yapım Sözleşmesinin imzalanmasıyla birlikte söz konusu sözleşmeden doğan bedelin, %25ini peşinat olarak aynı gün, kalan bakiyenin ödeme zamanının ise sözleşme taraflarının anlaşması ile belirleneceğini, İş Yapım Sözleşmesinin 3.2. maddesine göre ise; ek hizmetlerin ödeme şeklinin, tarafların anlaşması ile belirleneceğini yine İş Yapım Sözleşmesinin “Yüklenicinin Yükümlülükleri” başlıklı 4. maddesine göre; müvekkilinin, ilgili sözleşme de yer alan borcunu 60 (altmış) iş günü içinde ifa edeceği, buna karşılık 5. madde de ise; karşı davalı tarafın, müvekkilinin binada çalışmasına engel teşkil edecek her türlü durumun sonucunda müvekkilinin borcunun ifasının gecikmesine sebep olması durumunda, karşı davalı tarafın sorumlu olacağının düzenlendiğini, söz konusu Sözleşme devam ederken ve sözleşme bedeli henüz tam olarak karşı davalı tarafından ödenmemişken, karşı davalı tarafından müvekkiline, şifahi olarak sözleşme dışındaki işlerin de yapılması talebinde bulunulduğunu, bu katlar da, 20.000-TL bedelle düzenlenmiş ve karşı davalının şirket sahibinin eşi tarafından müvekkiline gönderilen mesajlarda da görüleceği üzere onaylandıktan sonra müvekkiline teslim edildiğini, teslimin ve alınan ücretin tevsiki amacıyla, müvekkili tarafından, karşı davalı tarafa, 11.09.2017 tarihinde “İnce İşler & Mobilya İş Bitimi Sözleşmesinin e-mail yolu ile gönderildiğini ancak karşı davalının, bunu imzalamaktan imtina ettiğini, müvekkili tarafından sözleşme dışı ve karşı davalı tarafın sözlü onayıyla yapılmış bulunan iş ve ödenmiş masraf kalemlerinin, ücret karşılıklarının, müvekkili tarafından hazırlanan 11.09.2017 tarihli İş Bitim Sözleşmesinde ifade edildiğini, müvekkilinin ayrıca, ek hizmet olarak gördüğü işler dahilinde üçüncü kişilerle yaptığı anlaşmalardan doğan fatura ve makbuzlar İle kendisinin kestiği makbuzları, karşı davalı tarafa iletmiş olup karşı davalı tarafından ilgili fatura ve makbuzlara itiraz edilmediğini beyanla müvekkilinin, İş Yapım Sözleşmesinden kaynaklı olan 30.09.2017 tarihinde ödenecek 30.750-TL’nin ve İş Yapım Sözleşmesinden ayrı Ek Hizmet Bedeli olan 22.530-TL’ nin (faize ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik) karşı davalıdan tahsil edilmesine, tüm yargılama ve vekâlet giderlerinin karşı davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava;Taraflar arasında akdedilen 30/05/2017 tarihli “ince işler ve mobilya yapım sözleşmesi”nden dolayı işin geç teslimi ve davacının sözleşme konusu adreste ticari faaliyete geç başlaması sebebiyle uğradığı zararın, davalıya ödendiği iddia olunan fazla bedelin eksik ve ayıplı iş sebebiyle davacının işi tamamlatmak için fazladan ödemek zorunda kaldığı iddia olunan bedelin davalıdan tahsili isteminden ibarettir.
Davalı vekili tarafından süresinde verilmeyen cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava dilekçesi de sunulmuş ancak harcı yatırılmamıştır. Davalı vekili tarafından 07.09.2019 tarihli duruşmada ve 20.09.2019 tarihli dilekçe ile karşı davanın tefriki ve harcın tamamlattırılması yönünde karar verilmesi talep edilmiştir.
HMK’nın 133.maddesi “(1)Karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır.
(2) Süresinden sonra karşı dava açılması hâlinde, mahkeme davaların ayrılmasına karar verir. “şeklinde düzenlenmiş olup;
YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 06.05.2014 tarih, 2013/4532 Es. ve 2014/8604 K. sayılı ilamında ” Karşılık davanın süresinde açılmamış olması halinde bu durumu tespit eden mahkemenin karşılık davanın harcının da yatırılmış olması nedeniyle müstakil bir dava olduğu da göz önüne alındığında, usûl ekonomisi gereği karşılık davayı tefrik edip ayrı bir esasa kaydedip görmesi gerekir.” yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay kararın da değinildiği üzere karşılık davanın harcının yatırılması halinde karşı davanın müstakil bir dava olarak değerlendirilmesi gerektiği ve HMK 133/2 maddesi gereğince ayırma kararı verilmesi gerektiği belirtilmiş olmakla dosyanın incelenmesinde davalı tarafından cevap dilekçesinin süresinde verilmediği ve karşı davanında harcının yatırılmadı görülmekle Mahkememiz tarafından davalı vekilinin karşı davanın tefriki ve harcın tamamlattırılması yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından İstanbul Mimarlar Odası Birliğine müzekkere yazılarak davalı …’ın odalarında kaydının olup olmadığının araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş olup İstanbul Mimarlar Odası Birliği tarafından cevaben kayıtlarınında yapılan incelemede …T.C. Kimlik Numaralı davalı …’ın odaları üyesi olmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı …’ın 30.05.2017 tarihinde ve öncesinde bağkur kaydının olup olmadığı hususunda Mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş olup İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından cevaben kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde …T.C kimlik numaralı …’ın bağkur kaydının bulunmadığı, …Ldt. Şti’de yetkili olarak görev yaptığı bu nedenle bağkurunun açılmayacağının tespit edildiği bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından İstanbul Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığına müzekkere yazılarak davalı …’ın esnaf olup olmadığı ve odalarında kaydının olup olmadığının mahkememize bildirilmesi istenilmiş olup İstanbul Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığı cevaben esnaf kaydının olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından İstanbul … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı …’nın tacir olup olmadığı, vergi kaydının olup olmadığı hususunda mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş olup İstanbul …Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından cevaben davalı …’ın dairelerinde herhangi bir faaliyeti veya vergi kaydı bulunmadığının, yerleşim yeri adresinin “Hürriyet Mah…. Cad. No… Kağıthane/İST” olmasından dolayı kayıtlarda potansiyel(Gelir Getirici Kazanç Olmaksızın Bazı İş ve İşlemlerde Kullanılan Potansiyel Vergi Kimlik Numarasına Haiz Mükellef)mükellef olarak gözükmek olduğu bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı …’ın gerçek kişi tacir olup olmadığı hususunda mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş olup İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından cevaben gerçek ve tüzel kişi tacirlerin ticaret unvanlarının tasnifinden meydana gelen sicil fihristlerinde yapılan incelemede …’ın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.

Somut olayda davacı tarafından davalı ile arasında akdedilen 30/05/2017 tarihli “ince işler ve mobilya yapım sözleşmesi”nden dolayı işin geç teslimi ve davacının sözleşme konusu adreste ticari faaliyete geç başlaması sebebiyle uğradığı zararın, davalıya ödendiği iddia olunan fazla bedelin eksik ve ayıplı iş sebebiyle davacının işi tamamlatmak için fazladan ödemek zorunda kaldığı iddia olunan bedelin davalıdan tahsili istemiyle alacak davası açıldığı ancak iş bu davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde bulunmadığı, yukarıda belirtilen İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden, İstanbul Mimarlar Odası Birliğinden, İstanbul Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığından, İstanbul… Vergi Dairesi Müdürlüğünden ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen müzekkere cevaplarından davalının tacir olmadığı, ticari işletmesinin olmadığı anlaşılmakla iş bu davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸